Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/196 E. 2021/376 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
..ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar 12/02/2019 tarihli yetkisizlik kararı nedeniyle mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkilinin davalıdan bir adet Reyon Dolabı, bir adet kasa banko ve bir adet Süt Dolabı aldığını ve bedellerini ödediğini, ancak satın alınan ve kullanıma başlanılan ürünlerin ilerleyen süreçte arıza verdiğini, satıcı firmanın taleplerine rağmen konuyla ilgilenmediklerini, hatanın kullanıcı hatasından kaynaklandığının bildirildiğini, müvekkili tarafından Adana . Sulh Hukuk Mahkemesinin … değişik iş sayılı dosyası ile ayıplı ürünlerin yerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor alındığını, söz konusu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu belirterek davalı tarafından müvekkile satılan ürünlerin ayıplı olması nedeniyle müvekkilinin ödediği 38.000,00 TL bedelin, keşif, bilirkişi incelemesi ve tespit ile ihtarname için yapılan 800,00 TL masrafın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; öncelikle yetki itirazlarının bulunduğunu, sözleşmenin Konya merkezinde kurulduğunu bu nedenle Konya Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, ürünlerde ayıp bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklı alacak isteminden ibarettir.
Davacı, davalıdan satın alınan reyon dolabı, süt dolabı ve kasa banko isimli ürünlerin ayıplı olduğunu iddia ederek tazminat isteminde bulunmuş davalı ise malların ayıplı olmadığını, varsa bile bunun kullanıcı hatasından kaynaklandığını, davacının iyiniyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davalı tarafından imal edilerek davacıya teslim edilen malların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın kullanıcı hatasından mı yoksa üretimden mi kaynaklandığı, davacının dönme hakkını kullanıp kullanamayacağı ve mal bedelinin davacıya iadesinin gerekip gerekmediği hususlarından ibarettir.
Yargıtay HGK’nun 04.05.2016 gün ve .. E. .. K. Sayılı ilamı ”Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; satın alınan aracın ayıplı çıkması nedeniyle ödenen bedelin tahsili için açılan davada, davalı tarafından süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığına ilişkin bir savunmada bulunulmaması halinde, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının mahkemece re’sen gözetilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır… 6100 sayılı HMK’nın 25/1.maddesine göre, “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.” Ayıp ihbarı niteliği itibariyle satın alınan maldaki ayıbın varlığını satıcıya bildirmeye yönelik bir tasavvur açıklaması olduğundan, bildirim yükümlülüğüne uyulmadığını davalı satıcı ileri sürmelidir. Satıcı tarafından, davacı tüketicinin yasal süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına yönelik bir savunma ileri sürülmedikçe bu husus, mahkemece re’sen dikkate alınıp değerlendirilemez.” şeklindedir.
Davalı cevap dilekçesinde ürünlerin tesliminden yaklaşık 14 ay sonra ayıp bildiriminde bulunulmasının ve yaklaşık 22 ay sonra eldeki davanın açılmasının iyiniyetli olmadığı savunmasında bulunmuştur. Her ne kadar bu savunma açıkça ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı yönünde bir savunma niteliğinde değil ise de cevap dilekçesindeki anlatımlardan davalının bu beyanları ile kastının ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını yönündeki savunmayı ileri sürmek olduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 25.05.2016 gün ve … E. … K. Sayılı ilamı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tacir olan davacının ayıplı ifa ile ilgili olarak süresinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olmanın bağlandığı genel hükümler düzenlenmiş olup, tacirler arasındaki ihbar veya ihtarların ne şekilde yapılacağı bu genel hükümler arasında yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. fıkrasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih yahut ondan rücu amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için bu işlemlerin noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1) Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü, burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır.” şeklindedir.
Anılan emsal nitelikteki içtihatta da belirtildiği üzere tacirler arası ayıp ihbarı herhangi bir şekle tabi değildir ve ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delil ile ispatlanabilir.
Adana . Noterliği’nin 28/06/2017 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle davacının malların ayıplı olduğunu, ayıplı malların iade alınmasını ve ödenen bedelin iade edilmesini davalıya ihtar ettiği ve ihtarnamenin 13/07/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Tanık … ifadesinde; ” Ben davalı şirket nezdinde imalat bölümünde çalışmaktayım, sipariş üzerine ürünler imal edilmektedir, …işyerine gelerek ne şekilde bir ürün istediğini bize açıkladı, biz de söylediği şekilde reyon dolabı, kasa banko ve süt dolabını imal ettik kendisi imal sürecinde iki üç kez iş yerine gelerek yapılan imalatı kontrol etti ve bazı ekstra isteklerde bulundu, istekleri doğrultusunda gerekli işlemleri yaptık, devam eden süreçte de şirkette bulunan diğer çalışanlar davacıya ait iş yerine giderek ürünleri montaj ettiler, montajdan sonra davacıyı ürünlerin çalışma ortamı ile ilgili bilgilendirme yaptık, montaj tarihinden 1 ay sonra ürünlerden reyon dolabının yüksekte olduğunu ve alta indirilmesini talep etti, biz bu işin hemen olmayacağını yaklaşık 1 gün süreceğini kendisine söyledik, bunun üzerine kendisi bize işyerini kapatamayacağını söyledi, biz de iş yerinden ayrıldık” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … ifadesinde; ” Ben davalı şirket nezdinde üretim sorumlusu olarak çalışmaktayım, davacı …davalı şirkete ait işyerine gelerek talep ettiği ürünleri bize söyledi, biz de onun söylediği şekilde ürünlere ait projeleri çizdik ve imalata başladık, imalat devam ederken davacı iki kez kontrol amaçlı işyerine gelmiştir, ürünlerin beğenmediği bir kısım yerlerini davacının talimatı doğrultusunda düzenledik ve davacıya ait iş yerine giderek ürünlerin montajını sağladık. Ürünlerin çalışma performansı ve dış koşullardan etkilenmesi hususunda gerekli bilgilendirmeleri davacıya yaptık, montajdan sonra reyon dolabına ait motorun bodrum katından alınarak dışarıya taşınmasını istedi, biz havanın sıcak olması nedeniyle motorun dışarı çıkarılması halinde motorun performansının düşeceğini söyledik, buna rağmen bizden dışarı çıkarılmasını istedi, biz de bu talimat uyarınca işlem yaptık, sonrasında davacı tekrar bizimle irtibata geçerek reyon dolabında birtakım değişiklikler yapılmasını istediğini biliyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … ifadesinde; ”ben davacının amcasıyım, davacı …kasaplık yapmaktadır, … İlçesi … Mahallesinde dükkanı vardır, tarihini tam olarak hatırlamıyorum ancak 2016 yada 2017 yılında dükkana reyon dolabı, kasa banko ve süt dolabı almak istedik, ben kendim endüstriyel mutfak işleri yaptığım ve dolap işlerinden anladığım için Konya’dan daha kaliteli ürün temin edebileceğimizi söyledim, davacı ile beraber Konya ‘ya gittik ve … yetkilileri ile görüştük, Adana’nın iklimi sıcak olduğu için kaliteli ürün istediğimizi ve masraftan kaçınmadığımızı özellikle belirterek reyon dolabı, kasa banko ve süt dolabı siparişi verdik, kendileri bize ürünleri en kısa zamanda imal ederek hazır edeceklerini söylediler, ürünler hazır olduğunda bize haber vermelerini, gelip muayene edeceğimizi söyledik, aradan uzunca bir süre geçmesine rağmen ses çıkmayınca telefonla aradık. Bize imalatın devam ettiğini, kısa bir süre sonra hazır olacağını söylediler. Bunun üzerine davacı ile beraber tekrar Konya’ya gittik, henüz hiçbir imalata başlamadıklarını gördük, bir sıkınttı yaşadıklarını ve hemen imalata başlayacaklarını beyan etmeleri üzerine Adana’ya döndük, belirli bir süre geçtikten sonra tekrar aradığımızda imalatın devam ettiğini söylediler. Biz davacı ile tekrar Konya’ya gittik, dolapların iskelek halinde olduğunu gördük, ben davalı firma yetkililerine izolasyonun yetersiz olduğunu, dolapların yetersiz izolasyon ile imal edilmesi halinde verimli olmayacağını söyledim, bana henüz imalatın tamamlanmadığını, iş tamamlandığında kaliteli ürün ortaya çıkacağını söylediler. Bizde imalat bittiğinde teslim etmeden önce bize haber vermelerini gelip muayene edeceğimizi belirterek Adana’ya döndük. Bir süre sonra bizi arayarak ürünlerin hazır olduğunu, gelip kurulum yapacaklarını söylediler. Neden haber vermediklerini sorduğumuzda, bazı marezetler beyan ettiler. Bizde tamam getirin Adana’da kontrol edelim dedik. Dolapların dükkana, motorlarının ise bodrum kata kurulmasının uygun olacağını, yaptıkları keşif sonucunda bu şekilde karar aldıklarını söylediler. Ben motorların bodrumda verimli çalışmayacağını, dışarda olması gerektiğini söylememe rağmen motorları bodruma kurdular, ancak dolapların verimli çalışmadığı, yeterli soğutma olmadığını, dolapların içindeki ürünlerin daha kısa sürede bozulma yaptığını gördük, müşterilerden şikayet almaya başladık. Durumu firmaya bildirdik, Adana’ya gelip motorlardan bir tanesini dışarıya çıkardılar. Ancak sorun yine çözülmedi. Kısmi bir iyileşme olmasına rağmen dolaplar yine yeterli soğutma yapmadı. Defalarca arayıp bildirdiğimize rağmen ilgilenmediler, hatta telefonlara dahi çıkmadılar. Biz kendimiz motorlardan birini daha dışarıya aldık. Biraz daha iyileşme oldu. Ayrıca dükkanda yaz kış split klima çalıştırmak zorunda kalıyoruz, dolapların dış kaplamasında ahşap malzeme kullanmışlar, bu ahşap malzemelerde kabarma oldu, diğer taraftan yalıtım yetersizdir. Davacı davalı firmaya uzlaşma teklifleri götürmesine rağmen ilgilenmediler, başka bir şey yapamacaklarını söylediler. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 23.02.2021 tarihli bilirkişi raporu ile davaya konu ürünlerin ayıplı olduğu, ayıbın ortaya çıkması için en az bir yıl kullanılması gerektiği, bu bakımdan ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ürünlerin onarımının mümkün olmadığı, onarım yapılsa dahi davacının beklediği faydayı elde edemeyeceği tespit edilmiştir.
Tanık ifadeleri, davacı tarafça gönderilen 28.06.2017 tarihli ihtarname, bilirkişi raporundaki ayıbın en az bir yıllık kullanımdan sonra ortaya çıkacağı yönündeki tespit, taraflar arasında ürünlerin onarımı hakkında yapılan şifahi görüşmeler ile malların 30.04.2016 tarihinde teslim edilmesi birlikte değerlendirildiğinde davacının ayıp ihbarını süresinde yaptığı, davalının süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı yönündeki savunması yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 475. Maddesine göre; Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile ürünlerin onarımının mümkün olmadığı, onarımın ekonomik de olmadığı, buna rağmen onarım yapılsa dahi davacının beklediği faydayı elde edemeyeceği tespit edildiğinden davacının dönme hakkını kullanabileceği kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı kasa banko isimli ürünün de ayıplı olduğunu iddia etmiş ise de bu ürünün incelemeye sunulmaması ve davacı tarafça bu ürünün ayıplı olduğu iddiasının ispatı yönüyle yemin teklifinde bulunulmaması nedeniyle davacının kasa banko isimli ürünün ayıplı olduğu iddiasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
30.04.2016 tarihli ve … numaralı sipariş sözleşmesi ile 3 adet ürün için 40.000,00 TL ödeme yapılması yönünde tarafların anlaştığı, bu malların birim fiyatları konusunda taraflar arasında herhangi bir anlaşma olmadığı, 27.04.2021 tarihli bilirkişi raporu ile kasa banko isimli ürünün piyasa değerinin 2.096,00 TL, reyon dolabı isimli ürünün piyasa değerinin 30.537,00 TL ve süt peynir dolabının piyasa değerinin ise 7.908,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu 3 ürünün piyasa fiyatlarına göre toplam değeri 40.541,00 TL olup, taraflar 40.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlamışlardır. Tarafların kasa banko isimli ürün için ise (oranlama yapıldığında) (2.096,00*40.000,00/40.451,00=) 2.068,02 TL üzerinden anlaşma sağladıkları kabul edilmiştir. Bu kapsamda davacıya teslim edilen ve ayıplı olduğu tespit edilen ürünlerin taraflar arasındaki anlaşmaya göre değerinin ise 37.931,98 TL olduğu sonucuna varılmış ve malların davacıya iadesi şartıyla bu tutarın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 01/04/2016 sipariş tarihli, 30/04/2016 teslim tarihli .. nolu sipariş sözleşmesine konu 1 adet reyon dolabı ile 1 adet süt-peynir dolabının davalıya iadesi şartıyla 37.931,98 TL’nin dava tarihi olan 09/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 2.591,13 TL harçtan peşin alınan 662,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.928,52 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 1.123,61 TL harç gideri ve 1.676,73 TL yargılama gideri ile Adana . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında yapılan 292,60 TL harç gideri ve 352,00 TL tespit gideri olmak üzere toplam 3.444,94 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma göre hesaplanan 3.440,78 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan toplam 200,00 TL yargılama giderinden reddedilen kısma göre hesaplanan 0,36 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı vekili için kabul edilen kısım üzerinden A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 5.689,80 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 68,02 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Adana . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas … Karar 12/02/2019 tarihli yetkisizlik kararı nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 7/1.maddesine göre, davalı vekili için tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,

Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/09/2021

Katip Hakim
¸ ¸

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.