Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/182 E. 2021/433 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA İHBAR OLUNAN :
VEKİLLERİ :

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davalı sigorta şirketinden sigortalı olan davalı …idaresindeki …plakalı aracın karıştığı kaza sebebiyle müvekkilde maluliyet oluştuğunu, müvekkilin birçok defa ameliyat olduğunu, Konya Eğitim Araştırma Hastanesi tarafından %5 oranında maluliyet raporu verildiğini, Selçuk Üniversite Tıp Fakültesi hastanesinde ise bir dizi tedavi gördüğünü ve ameliyat olduğunu, kazaya ilişkin olarak Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyasından yargılama yapıldığını ve …hakkında mahkumiyet kararının alındığını, müvekkilin 21 yaşında olup; oluşan kaza sebebiyle malul kaldığını ve bu nedenle psikolojik rahatsızlık geçirdiğini, tüm bu izah olunan nedenlerle müvekkilde oluşan daimi maluliyet, tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla ile şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 700,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL tedavi gideri, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere sigorta şirketi açısından başvuru tarihinden itibaren ve diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, ayrıca müvekkilde kaza sebebiyle oluşan manevi zararın giderilmesi için davalı …’ dan 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesiyle özetle; …plakalı araç, müvekkil şirket nezdinde, … poliçe no’lu … vade tarihli zorunlu karayolu mali mesuliyet trafik poliçesi ile sigortalandığını, müvekkil sigorta şirketinin şahıs başına azami poliçe limiti ile sınırlı olarak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, arabuluculuk aşamasında davacı taraftan maluliyete ilişkin rapor talep edildiğini ancak söz konusu raporun müvekkile iletilmediğini ve bu yüzden maluliyetin belli olmadığından zararın hesaplanamadığı ve bu nedenle uzlaşma aşamasında uzlaşma sağlanamadığını ve müvekkilin temerrüde düşmediği gibi davanın açılmasına da sebep olmadığını, poliçe tanzim tarihinin 01/06/2015 olduğunu, bu tarihten sonrası olan poliçelere ilişkin geçici iş göremezlik taleplerinin teminat dışında tutulduğunu, yeni genel şartlar ile ilgili mevzuat ve yönetmelik değişiklikleri uyarınca sigorta şirketlerinin bakıcı giderlerinden sorumlu tutulabilmesinin, ancak maluliyet oranının %70 üzeri olduğunun tespit edildiği durumlarda mümkün olabildiğini, maluliyet oranının %70 üzerinde olduğu durumlarda Adli Tıp İhtisas Dairesinden bakıcı ihtiyacı bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmasının yasal zorunluluk olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğunun karayolları trafik kanunu ve poliçe genel şartları gereğince “karayolun” da meydana gelen zararların poliçe limiti dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın tazmini ile sınırlı olduğunu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası genel şartlarında sigortacı tarafından tazmin edilecek zararın davacının meslekte kazanma gücü daimi kaybı oranı olmayıp özür oranına denk gelen gerçek maddi zararı olduğunu, bu sebeple maluliyete bağlı özür oranının tespitinin çok özel bir husus olduğunu ve Adli Tıp 3. İhtisas Dairesince tespitinin gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun başlayabilmesi için müvekkil şirkete öngörülen şekilde ve gerekli belgelerle birlikte bir müracaatın varlığı ve bu müracaatı takip eden 8 iş günü sürenin geçmiş olması gerektiğini, böyle bir müracaat olmaması halinde ise ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceklerini, bu durumda dava öncesi başvuru neticesinde sorumluluğunu yerine getirmek isteyen müvekkil şirketin temerrüde düşmeyeceğinin, müvekkil sigorta şirketi poliçe teminatı ile sınırlı olarak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumluluğunu yerine getirmek istediğini ancak davacıların buna izin vermediğini, izah edilen sebeplerle KTK 97. madde gereği yerine getirilmesi icap eden sigorta kuruluşuna başvuru şartı, davacı tarafça yerine getirilmemiş olması nedeniyle, HMK 115/2 maddesi gereği davanın usulden reddine karar verilmesini, temerrüde düşmemiş ve davanın açılmasına sebebiyet verilmediği için temerrüde düşmemiş ve davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine de hükmolunmamasını, hükmolunması halinde ise müvekkil şirketin sorumlu olduğu azami poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmasını talep etmiştir.
Davalı gerçek kişi vekili cevap dilekçesiyle özetle; Kazaya ilişkin olarak ceza davasında yapılan kusur belirlemesindeki raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen hüküm kurularak müvekkilin asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza tespit tutanağının hatalı olduğunu, söz konusu kazaya ilişkin herhangi bir dönüş yasağının olmadığı gibi her hangi bir uyarı işareti ve uyarı levhasının bulunmadığını, müvekkilin kurallara uygun bir şekilde araç kullanırken davacının aşır süratli bir şekilde geldiğini ve aracına çarparak kazanın gerçekleştiğini, müvekkilin hatalı tutulan kaza tespit tutanağına itiraz etmesi üzerine Ankara Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda kusur durumunu etkileyen birçok faktörün dikkate alınmadan rapor tanzim edildiğini, kural ihlaline ilişkin herhangi bir delil olmadığı gibi tanık olarak ifadesine başvurulan …’ ın 14/05/2016 tarihindeki vermiş olduğu beyanında da belirttiği üzere müvekkilin sola dönerken gerekli kontrolleri yaptığını, ayrıca kaza tespit tutanağında da belirtilen davacının sevk ve idaresinde bulunan …plakalı araç ile sürücü belgesi olmadan trafiğe çıktığını ve motorda iki kişi olduğunu ancak ikisinin de kask, dizlik gibi gerekli hiçbir güvenlik tedbirini almadığını, olayın üzerinden 3 yılı aşkın bir sürenin geçtiğini bu nedenle davacı asilin belirttiği % 5 oranındaki maluliyetin yeniden tespitinin gerektiğini, SGK İl müdürlüğüne müzekkere yazılarak maluliyete ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafından maddi tazminat talep edilmişse de davacının iddialarınının soyut olduğunu gerçeği yansıtmadığı gibi günümüz ekonomik şartlarına ve kazadan sonra meydana geldiği iddia olunan maluliyete uygun olmadığını, davacının manevi tazminat talebine ilişkin olarak da manevi tazminatın para ile tazmin ve telafisi hiçbir zaman haksız kazanca ve sebepsiz zenginleşmeye kaynak teşkil etmemesinin gerektiğini, bu durumun yerleşik Yargıtay İçtihatları ile de kabul gördüğünü ve bir tarafın zararına, diğer tarafın zenginleşmesine neden olmaması ve miktarın belirlenmesinde takdir hakkı kullanılırken objektif ölçülere dikkat edilmesi gerektiği hususunun açıkça belirtildiğini ve bu nedenle somut olayda aleyhine kabulde dahi tazminat hesabı yapılırken, raporlara göre davacının tali kusurlu olduğunu, bunun haricinde sürücü belgesiz bir şekilde trafiğe çıkarak hızı ile kazaya neden olduğunu ve üzerinde hiçbir koruyucu önlem bulunmaması sebebiyle zarara neden olduğu hususlarının da dikkate alınmasını ve Yargıtay kararları doğrultusunda bu durumun indirim nedeni olduğu göz önüne alınarak indirim yapılması gerektiğinin ve açıklanan diğer tüm sebepler dikkate alınarak davanın müvekkil yönünden reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tazminat isteminden ibarettir.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 85/5. Maddesine göre; İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesine göre; Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/7/2020 tarihli ve … E, … K sayılı Kararı ile, 2918 sayılı KTK’nın 90/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre; Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesine göre; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
6098 sayılı TBK’nın 54. Maddesine göre; Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
6098 sayılı TBK’nın 55. Maddesine göre; Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
6098 sayılı TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigortacı kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. Gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda; davacı davaya konu trafik kazası nedeniyle cismani zarara uğradığını iddia ederek süreli iş göremezlik zararı, geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri zararının tahsilini istemiştir.
Bu kapsamda öncelikle davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 27/10/2020 gün ve … E … K sayılı ilamında da bu husus vurgulanmıştır. Ancak, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığından bu dönem için de (01/09/2013 tarihinden sonraki dönem) yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. (Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin 05/11/2020 gün ve .. E … K sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Bu kapsamda belirlenmesi gereken bir diğer husus ise tazminat hesabının ne şekilde yapılacağıdır. 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’da bu hususta bir düzenleme bulunmadığından bu boşluğun da içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas, … sayılı kararı ve Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları gereği, muhtemel yaşam süresinin tespitinde Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu dikkate alınmalı ve hesaplamaların progresif rant yöntemi kullanılmalı ve ayrıca bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin ise her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tespiti gerekmektedir.
Davacının davalı sigorta şirketine davadan önce tazminat ödemesi için yazılı olarak başvurduğu, başvurunun sigorta şirketine 30/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı sigorta şirketinin 2918 s. KTK’nin 99/1. maddesi gereğince 8 iş günü sonra 10/08/2018 tarihinde temerrüte düştüğü, 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartının da yerine getirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı ve Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında tanzim edilen 24/03/2017 tarihli kusur raporu ile uyumlu olduğundan hükme esas alınan 30/03/2020 tarihli ATK kusur raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşmasında davacının % 15, davalı araç sürücüsünün ise % 85 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar 27/01/2021 tarihli ATK raporu ile davacının yaralanmasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre % 10,3 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu tespit edilmiş ise de raporun 2. Sayfasında açıkça belirtildiği üzere bu rapor eksik incelemeye dayalı olduğundan hükme esas alınmamış ve 29/06/2021 tarihli rapor ile arasında çelişki bulunmadığı kabul edilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 29/06/2021 tarihli maluliyet raporu ile davacının yaralanmasının % 13 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, davacının iyileşme süresinin 4 ay olduğu ve bu sürenin 2 aylık kısmında başkasının yardımına muhtaç olduğu ve davacının tedavi gideri zararının 3.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
05/08/2021 tarihli hesap raporu ile, % 85 oranındaki kusur durumu dikkate alındığında davacının sürekli iş göremezlik zararının 166.586,13 TL, geçici iş göremezlik zararının 4.423,36 TL, bakıcı gideri zararının 2.799,10 TL ve tedavi gideri zararının 2.550,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı tarafça, askerlik döneminde davacının kazanç elde etmesinin mümkün olmadığını, hesap raporu ile askerlik dönemi içinde tazminat hesabı yapıldığını ve bu nedenle raporun hatalı olduğu ileri sürülmüştür. Her ne kadar askerlik döneminde davacının gelir getirici bir işte çalışması mümkün değil ise de davacının bu dönemde yaşıtlarına göre daha fazla efor harcayacak olması ve tazminat hesabının asgari ücret üzerinden yapılması karşısında davalı tarafın itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı; ” TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yargılama giderleri yönünden taraflar arasında paylaştırmaya gidilemeyeceğinin göz önüne alınması gerekirken, davalı yararına müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Somut olayda davacının …Polis Merkezi’nde verdiği 23/05/2016 tarihli ifadesi dikkate alındığında davacının kaza esnasında kask kullanmadığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Davacının yaralanmasının baş ve boyun kısmında olması karşısında davacı için hesaplanan tazminattan % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekmiştir.
Her bir zarar kalemi yönünden % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması neticesinde davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 133.268,90 TL, geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 3.538,69 TL, bakıcı gideri tazminatı tutarının 2.239,28 TL ve tedavi gideri tazminatı tutarının 2.040,00 TL olduğu sonucuna varılmış ve davacının maddi tazminat davasının bu tutarlar üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Davacının maddi tazminat davasının reddedilen kısmı müterafik kusur indiriminden kaynaklandığından reddedilen kısım yönünden davalılar lehine yargılama giderine hükmedilmemiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Somut olayda, davacının yaralanmasının derecesi, tarafların kusur oranları ve sosyal ekonomik durumları ile paranın alım gücü dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının 13.000,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 133.268,90 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.538,69 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.239,28 TL bakıcı gideri tazminatı ve 2.040,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 141.086,87 TL tazminatın davalı …Yönünden kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS yaralanma ve tedavi gideri teminat klozları limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla ve temerrüt tarihi olan 10/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …yönünden ise kaza tarihi olan 22/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-DAVACININ MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 13.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gereken 10.525,67 TL harçtan başlangıçta ve ıslah ile alınan toplam 704,89 TL harcın mahsubu ile eksik 9.820,78 TL harcın (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 8.992,22 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle mevcut suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davalı Doğa Sigorta A.Ş.’den alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA
5-Davacı tarafından yapılan 755,69 TL harç giderinin (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 691,93 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 4.906,00 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 4.501,84 TL yargılama giderinin (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 4.122,02 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı …tarafından yapılan 89,60 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 7,38 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-Kabul edilen maddi tazminat davası yönünden davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 17.353,25TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Kabul edilen manevi tazminat davası yönünden davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-Reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı …kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı …vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/09/2021

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.