Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/902 E. 2023/700 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

ASIL VE BİRLEŞEN KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… E SAYILI DAVASINDA
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ:
ASIL DAVA TARİHİ :
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 18.08.2013 günü saat 06:30 sıralarında sigortalı araç sürücüsü …’ın, idaresindeki …plaka sayılı kamyon ile Konya İli istikametinden Karaman ili istikametine seyir halinde iken, yolun 6. km.’sine geldiğinde aynı doğrultuda ve istikamette seyir halinde olan müvekkili yönetimindeki … plaka sayılı traktöre arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, müvekkili …’ın ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde ameliyat olduğunu, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan …plaka sayılı kamyonun 02.04.2013-02.04.2014 vadeli ve … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından, sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidildiğini, müvekkilinin 06.10.1962 doğumlu olup kaza tarihinde kaportacılık yapmakta ve aynı zamanda çiftçilik ile uğraşarak kazanç elde ettiğini, müvekkilinin tedavileri beklenen sonucu vermemiş ve yaralanmasına bağlı olarak meslek ve uğraşısını yapamamış, ayrıca efor kaybına uğrar şekilde çalışma gücü azalmıştır. Bu nedenle trafik sigorta poliçesinin Sakatlanma Temimatı Klozu kapsamında müvekkilin, geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zararının tazminine karar verilmesinin gerektiğini, zararların tazmini yönüyle davalı sigorta şirketine müracaat edildiğini, davalının 19.09.2018 tarihinde 124.385,50t tutarında sürekli iş göremezlik zararına ilişkin ödeme yapılmış ise de yapılan bu ödeme, müvekkilinin uğradığı gerçek zararı karşılamadığını belirterek; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere; Trafik sigorta poliçesinin Sakatlanma Teminatı Klozu’ndan müvekkilin; Geçidi iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı olarak 5,00 TL, çalışma gücünün azalmasından dağan maddi zararı olarak 5,00 TL olmak üzere toplam 10,00 TL maddi tazminatın, kaza tarihinde geçerli sakatlanma teminatı klozu kişi başı bakiye poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren İşleyacek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı sigortacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili davalının davacıya davaya konu kazadan doğan zarardan dolayı 19/09/2018 tarihinde 124.385,50-TL ödeme yaptığını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte davacıya yapılan ödeme güncellenerek zarar hesabının yapılmasının gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe limiti dâhilinde olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen …plakalı aracın müvekkil şirkete, 02.04.2013-02/04/2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 64884760 poliçe numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortacının sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusudur ve işbu dava konusu kazanın oluşunda sürücü …’ın kusursuz olduğunu, dava konusu trafik kazasında kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, davacının avans faizi talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 18.08.2013 günü saat 06:30 sıralarında sigortalı araç sürücüsü …’ın, idaresindeki …plaka sayılı kamyon ile Konya İli istikametinden Karaman ili istikametine seyir halinde iken, yolun 6. km.’sine geldiğinde aynı doğrultuda ve istikamette seyir halinde olan müvekkili yönetimindeki … plaka sayılı traktöre arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, müvekkili …’ın ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde ameliyat olduğunu, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan …plaka sayılı kamyonun 02.04.2013-02.04.2014 vadeli ve … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından, sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidildiğini, yaralanması nedeni ile uzunca bir süre tedavi gören ve tedavileri beklenen sonucu vermeyen müvekkilinin yaralanmasına bağlı olarak efor kaybına uğrar şekilde malul kaldığını ve aradan geçen süre zarfında tüm vücut fonksiyonları yönünden maluliyetinde artış olduğunu, müvekkilinin, tedavi ve iyileşme sürelerinde yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya muhtaç kalması sonucu bakıcı gideri zararı ile tedavisi için SGK tarafından karşılanmayan kaçınılmaz tedavi giderlerinin de olduğunu, davalı sigortacının, tedavi ve iyileşme sürelerinde uğranılan bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı da tazmin etme sorumluluğu olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafık Kanununun 97, 98 ve 99/1 maddeleri gereğince davalıya yazılı başvuru yapıldığını, 16.06.2021 tarihinde başvuru dilekçesi ile zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları kapsamındaki belgelerin tebliğine rağmen, 15 gün içerisinde yazılı olarak cevap verilmediğini ve 8 iş günü içerisinde tazminat ödemesi de yapılmadığını, müvekkilinin maluliyetindeki artış nedeni ile uğradığı maddi zararın, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararın ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zarar olmak üzere her bir talep için 1,00-TL olmak üzere toplam 3,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden geçerli kişi başı poliçe limitleri ile sınırlı olarak temerrüdün oluştuğu 06/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; aynı kazaya ilişkin olarak davacının daha önce açmış olduğu ayrı bir davasının mevcut olduğunu, derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi kanaatte ise işbu dosyanın Konya . ATM’nin … E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesini talep ettiklerini, dosyada asıl ve birleşen dava mevcut olduğunu, iki davadaki taleplerin de aynı olduğunu, derdestlik nedeniyle işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise; bağlantılı olan iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini, başvuru şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddini talep ettiklerini, Poliçe Genel Şartları gereği gerçekleşmiş olan rizikonun kapsamının ve hak sahibinin uğramış olduğu zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgelerin sigorta şirketine ibraz edilmesinin zorunlu olduğunu, davacı tarafından, gerekli evrakların tamamının müvekkili şirkete ibraz edilmediğini ve müvekkili şirkete gönderilen eksik evrakların tamamlanması gerektiğini, tamamlanması halinde talebin değerlendirileceğinin davacıya iletildiğini, ancak davacının eksik evrakları tamamlamak yerine direkt olarak dava açmayı tercih ettiğini, bu sebeple de; müvekkil şirketin gerekli işlemleri yaparak tazminat miktarını belirleyebilmesi ve ödeme yapabilmesinin mümkün olmadığını, davacı taraf gerekli belgeleri müvekkil şirkete ibraz etmemekle, kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmemiş olduğundan davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili şirket tarafından dava öncesi yapılan ödemenin tamamen doğru veriler çerçevesinde hesaplandığını, şirketin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, davacının tüm zararının karşılandığını, müvekkili şirketin davacıya davaya konu kazadan doğan zarardan dolayı tüm zarar kalemlerine karşılık olarak 19/09/2018 tarihinde 124.385,50-TL ödeme yaptığını, dolayısıyla da müvekkil şirket tarafından yapılan ödemenin yetersiz olması ve ödeme tarihindeki zararı karşılamamış olmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti dâhilinde olduğunu, açılan davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacı, davaya konu trafik kazası neticesinde yaralandığını iddia ederek, asıl davada sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı isteminde, birleşen davada ise ilk maluliyet için bakıcı ve tedavi gideri tazminatı isteminde, artan maluliyet yönünden ise sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatı istemlerinde bulunmuştur.
Davaya konu 18/08/2013 tarihli trafik kazasının, dava dışı araç sürücüsü …’ın, idaresindeki …plaka sayılı kamyon ile Konya İli istikametinden Karaman ili istikametine seyir halinde iken, yolun 6. km.’sine geldiğinde aynı doğrultuda ve istikamette seyir halinde olan davacı idaresindeki … plaka sayılı traktöre arkadan çarpması neticesinde meydana geldiği ve kaza neticesinde davacı …’ın yaralandığı anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı ile kazanın oluşmasında …plakalı kamyonun sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK diğer kusurlardan 56/1-c (önlerinde giden aracı güvenli ve yeterli bir mesafeden izlememek yakım takip) kuralını ihlal ettiği, … plaka numaralı traktör sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK sayılı KTK 47/1-d (trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte belirtilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymamak kuralını ihlal ettiği tespit edilmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak Konya . Sulh Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasından alınan 25/04/2014 tarihli bilirkişi raporu ile …plakalı aracın asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan 07/01/2022 tarihli raporda ise …plakalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsünün ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Raporlar arasındaki çelişkilerine giderilmesi yönüyle İstanbul Teknik Üniversitesinden alınan aldırılan 16/09/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile …plakalı K.Kasa Kamyon sürücüsü …’ın asli derecede % 100 (yüzde yüz) kusurlu olduğu, … Lastik Tekerlekli Römork Katarı Takılı Traktör sürücüsü …’ın atfı kabil kusurunun olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce, 16/09/2022 tarihli İTÜ raporundaki tespitlerin dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Bu kapsamda öncelikle zarar görenlerin davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin süregelen uygulamasına göre; 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddeleri ile genel şartlara yapılan atfın 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle genel şartların ve Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanma kabiliyetinin kalmadığı gerekçesiyle, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 08/02/2023 tarihli, … E … K sayılı kararı)
AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı karşısında genel şartların uygulanma kabiliyetinin kalmadığı açık ise de, iptal kararı Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına engel değildir. Her ne kadar 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar’da bu yönetmeliklere atıf yapılmakta ise de bu yönetmelikler genel şartlardan bağımsız olup, genel şartlara yapılan atfın hatta doğrudan genel şartların yürürlükten kaldırılması bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel değildir. Zira bu yönetmeliklerin dayanağı 01.06.2015 tarihli genel şartlar olmayıp, Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği’nin 3. Maddesinde, Erişkinler … Yönetmeliği’nin de yine 3. Maddesinde belirtildiği üzere bu yönetmeliklerin dayanağı kanundur. Dolayısıyla bu yönetmelikler ya da yönetmeliğe dayanak teşkil eden kanunlar yürürlükten kalkmadığı sürece bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır.
Bunun yanında her ne kadar Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesi ile birlikte uygulanmaya başlanmış ise de; bu yönetmeliğin 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yürürlüğe girdiği tarihten 01.06.2015 tarihine kadarki süreçte de uygulanmasına engel bir halin olmadığı, ancak yargı kararları ile bu süreçte Çalışma Gücü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının tercih edildiği, tercihin bu yönde kullanılmasına bir engel olmadığı gibi aksi yönde kullanılmasına da bir engel olmadığı, ancak 2918 sayılı KTK’daki atıf nedeniyle 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte bu tarihten itibaren Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının bir zorunluluk olduğu, AYM iptal kararının sadece bu zorunluluğu ortadan kaldırdığı, dolayısıyla yargı organlarının takdir hakkını kullanarak yürürlükte olan yönetmeliklerden herhangi birisini tercih etmesinin mümkün olduğu, Yargıtayca bu takdir hakkı kapsamında hangi tarihler arasında hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik oluşturulan uygulamanın yerleşik hale geldiği, Yargıtay ve diğer BAM uygulamalarının aksine Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı yönündeki kabule açık yasal bir engel yoksa da TMK’nın 4. maddesi uyarınca kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği, hakimin takdir hakkını kullanırken keyfi uygulamalardan kaçınmasının gerektiği, yerleşik ve genel kabul gören uygulamaların aksine hareket edilmesinin adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil edeceği ve yargıya güveni ortadan kaldıracağı, Yargıtay uygulamasının da herhangi bir yasa hükmüne aykırılık teşkil etmemesi karşısında KONYA BAM 3. HD’NİN ANILAN GÖRÜŞÜNE İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden maluliyetin tespitinde Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının Erişkinler … Yönetmeliği’nin uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre; maluliyet belirlemesinin, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Davaya konu trafik kazası 18/08/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı sakatlığının bulunup bulunmadığının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 26/08/2020 tarihli raporu ile davacının yaralanmasının % 16 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, iyileşme süresinin 6 ayı bulacağı belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 16/12/2021 tarihli raporu ile davacının yaralanmasının % 16 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, iyileşme süresinin 6 ayı bulacağı belirtilmiştir.
NEÜ Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 20.02.2023 tarihli maluliyet raporu ile davacının 3 ay süre ile bakıcıya ihtiyaç duyacağı, 3.000 TL zorunlu tedavi gideri zararının olduğu tespit edilmiştir.
16/12/2021 tarihli ATK 2. Üst Kurul raporu ile 20/02/2023 tarihli NEÜ maluliyet raporundaki değerlendirilmelerin dosya kapsamına uygun olduğu kabul edildiğinden davacının kalıcı sakatlık oranının % 16, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay, başkasının yardımına muhtaç olduğu sürenin 3 ay ve tedavi gideri zararının 3.000,00 TL olduğu kabul edilmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM 3. HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM 3. HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
31/07/2023 tarihli heyet raporu ile, davacı …’ın 95 dekar (64-173 dekar aralığında) ağırlıklı kuru tarlayı
buğday, arpa ve nohut ürünleri ekerek bedeni ve fikri katkısını belirlemek için yapılan hesaplamada; işin, ziraat işlerinden anlar ve yapar başka bir kalifiye erkek işçiye yaptırılabileceği,
yılın 16 gününde bu işçinin çalıştırılması halinde desteğin, sağlığında elde ettiği gelirin elde
edilebileceği,
çalıştırılacak işçinin kaza tarihinde aylık ortalama emsal maliyetinin ilk 6 ay için 71,17TL
ikinci 6 ay için 91,50 TL yıllık emsal maliyetinin ise 976,00TL olacağı,
çalıştırılacak işçinin dava tarihinde aylık ortalama emsal maliyetinin 106,67TL yıllık emsal
maliyetinin ise 1.280,00 TL olacağı, çalıştırılacak işçinin rapor tanzim ayı dahil aylık ortalama emsal maliyetinin 514,29 TL, 7
aylık emsal maliyetinin ise 3.600,00 TL olacağı, çalıştırılacak işçinin 2023 yılında aylık ortalama emsal maliyetinin 533,33 TL, yıllık emsal maliyetinin ise 6.400,00 TL olacağı tespit edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 19/09/2018 tarihinde 124.385,50 TL tutarında ödeme yapılmış olup, öncelikle bu ödemenin davacının kazadan kaynaklı tüm zararlarını karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi gerekir. Yapılan ödeme ile davacının tüm zararının karşılanmış olması halinde haksız fiilden kaynaklı borç sona ermiş olacağından davacının yeniden tazminat isteminde bulunması mümkün olmayacaktır.
11/10/2023 tarihli hesap raporu ile ödeme tarihi olan 19/09/2018 tarihinde geçerli veriler dikkate alındığında, davacının geçici iş göremezlik zararının 4.980,04 TL, sürekli iş göremezlik zararının 67.417,60 TL, bakıcı gideri zararının 3.064,50 TL ve tedavi gideri zararının 3.000,00 TL olmak üzere toplam zararının 78.462,14 TL olduğu belirlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme 124.385,50 TL olup, yapılan bu ödeme ile davacının tüm zararlarının karşılandığı, dolayısıyla borcun sona erdiği açıktır. Her ne kadar davacı vekili ödemenin salt sürekli iş göremezlik zararına istinaden yapıldığını iddia etmiş ise de, bu yöndeki iddianın iyiniyetli olmadığı, hakkın kötüye kullanılmasının korunmasının mümkün olmadığı, ortada yapılan fazla bir ödeme bulunmaktayken bu ödemenin zarardan mahsup edilmemesinin mümkün olmadığı, yine ödeme dekontunda herhangi bir ayrım yapılmaksızın ”TAZMİNAT” açıklamasıyla ödeme yapıldığı bu bakımdan da aksi yöndeki iddialara itibar edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığından davacının ilk maluliyete dayalı sürekli, geçici, tedavi ve bakıcı giderleri zararlarının tahsiline ilişkin davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının artan maluliyet iddiasına dayalı davası yönünden yapılan değerlendirmede, birleşen davanın asıl davada kalıcı sakatlık oranı kesin olarak belirlenmeden açılmış olması nedeniyle davacıdan artan maluliyete dayalı tazminat davasındaki hukuki yararının ne olduğunu açıklaması istenmiş, davacı vekili 05/05/2022 tarihli beyan dilekçesi ile davacının 21/04/2021 tarihinden sonraki süreçte maluliyetinde artış olduğu, dolayısıyla bu artışa istinaden davanın açıldığını belirtmiştir. Hükme esas alınan 16/12/2021 tarihli ATK 2. Üst Kurul raporunun davacının 21/04/2021 tarihinden sonraki 29/06/2021 tarihli muayenesi sonucunda elde edilen verilere göre tanzim edildiği, yine birleşen davaya ilişkin arabuluculuk görüşmelerinin 29/06/2021 tarihinden önce 22/06/2021 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla davacının artan maluliyet niteliğinde olduğunu iddia ettiği arazlarının asıl dava dosyasında alınan raporda değerlendirilmiş olduğu, dolayısıyla davacının artan maluliyet iddiasına dayalı olarak açtığı dava yönünden ve birleşen dava tarihi itibariyle hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varıldığından artan maluliyet iddiasına dayalı davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava dosyası yönünden; DAVANIN REDDİNE,
2-Birleşen dava dosyası yönünden;
a)Artan maluliyet iddiasına dayalı sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatı isteminin hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
b)İlk maluliyete dayalı bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatı isteminin REDDİNE,
ASIL DAVADA YÖNÜNDEN;
3-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
6-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
8-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 3,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.