Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/200 E. 2021/453 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 20/02/2018 tarihli dilekçesiyle ve 15/10/2018 tarihli tavzih dilekçesiyle; taraflar arasında 22/06/2015 tarihli sözleşme imzalandığının, bu sözleşmeye göre davalı şirketin ürettiği lokomotif ve yük vagonu parçalarının davacı tarafından satışının yapılması konusunda anlaştıklarını, davacının 2015 yılına kadar dışarıdan temin ettiği bu ürünlere ilişkin yurt dışındaki üreticiler ile yaptığı sözleşmeleri feshederek sadece davalı ile çalışmaya başladığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının ürettiği bu ürünler konusunda davacının yurt içi ve yurt dışında tek yetkili satıcı haline geldiğini, davalının davacı dışında hiç bir kişi veya kuruma satış yapamayacağını, davacının bu sözleşmeye güvenerek bir çok tanıtım, eğitim ve reklam faaliyetlerinde bulunduğunu, ancak davalı tarafın sözleşmeye sadık kalmadığını, davacının tek satıcılık hakkını ihlal ettiğini, siparişlere cevap vermediğini, bir kısım siparişleri süresinde teslim etmediği gibi bir kısım siparişlerin de ayıplı ve kalitesiz olması nedeniyle davacının zarara uğratıldığını, davalının bu eylemleri nedeniyle davacının katıldığı ve kazandığı ihalelere ilişkin olarak teminat mektuplarının bir kısmının ilgili kurumlar tarafından irat kaydedildiğini, davacıya yüksek miktarlarda cezalar uygulandığını, davacının kamu kurumları nezdindeki saygınlığının zedelendiğini, maddi kayıplar yaşadığını, davacının katılacağı ihaleye davalının bizzat kendi adına teklifler vermeye başladığını, davacı dışındaki başka şirketlerle de aynı ürünlere ilişkin ticaret yaptığının belirlendiği, davalının bu eylemleri nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığını beyan ederek, davacı tarafından davalı lehine yapılan tüm yatırım ve masraflar nedeniyle 50.000 TL.’nin sözleşme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte, davacının kâr kaybı nedeniyle 50.000 TL.’nin zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, portföy tazminatı olarak 50.000 TL.’nin avans faiziyle birlikte ve davacı şirketin ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle de 300.000 TL. manevi tazminatın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalı vekili, taraflar arasında 2015 yılından beri ticari ilişki olduğunu, davalının ürettiği bir kısım ürünleri davacının değişik kurumların ihalelere katılmak suretiyle ilgili kurumlara teslim edip sattığını, davacı şirketin davalı şirkete olan borçlarının bir kısmının ödenmediğini, bir kısım ürünlerin hazır olduğu halde teslim alınmadığını, davacı tarafın sunduğu 22/06/2015 tarihli sözleşmedeki imzanın davalı adına davalı şirket temsilcisi tarafından atılmadığını, sözleşmeyi imzalayan dava dışı …’nin davalı adına bir kısım işlemeleri takip etmek üzere vekaletinin bulunmasına rağmen vekaletnamesinde davalı şirket adına tek satıcılık sözleşmesi yapma konusunda yetkinin bulunmadığını, davalı şirketin bu sözleşmeden daha sonra haberdar olduğunu, sözleşmeyi imzalayan …’nin davalı şirketten ayrılarak davalı şirketin yetkilisi …’ın kızı …ile 20/10/2017 tarihinde …. Şti.yi kurduğunu, davacı şirket ile aynı alanda ticari faaliyet gösterdiklerini, taraflar arasında davalı şirketi bağlayan yazılı bir sözleşme bulunmadığını, ayıplı ürün, teslim edilmeyen veya gecikmeli teslim edilen ürün iddialarının da gerçeği yansıtmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davacı tarafından 22/06/2015 tarihli adi yazılı bayilik sözleşmesi fotokopisi ihtarname ve fatura fotokopileri, taraflar arasındaki yazışma suretleri ibraz edilmiştir. Her iki tarafın Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, Konya . Noterliğinden 22/06/2015 tarihli sözleşmede imzası bulunan …’ye davalı tarafından verilen 13/12/2012 tarihli vekaletname sureti, davalı şirketin davacı şirkete karşı açtığı itirazın iptali davasına ilişkin Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. sayılı davasına ilişkin ilgili belge suretleri, davacı şirket temsilcisinin uyap aile nüfus kaydı, …A.Ş. ile … A.Ş.’den davacının temin ettiği ürünlere ilişkin ilgili belge suretleri dosyamıza getirtilmiş, davacı tarafın ve davalı tarafın ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacı tanıkları dinlenilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Alacak” davasıdır.
Somut olayda ; davada öncelikle çözülmesi gereken sorunlar; 22/06/2015 tarihli bayiilik (tek satıcılık) sözleşmesinin davalı şirketi temsilen yetkili bir kişi tarafından imzalanmış olup olmadığı, bu sözleşmenin davalı tarafı da bağlayıp bağlamadığı, davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle yatırım ve masraflar ile kâr kaybından doğan zarar ve portföy zararı ile manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği, isteyebilirse miktarlarının ne kadar olması gerektiği sorunlarıdır.
Davacı vekili 22/09/2021 tarihli duruşmada yatırım ve masraf taleplerine ilişkin 50.000 TL.’lik alacak (tazminat) taleplerini sözlü olarak ıslah ederek, “50.000 TL.’lik yatırım ve masraf zararı yerine, davacıya ait olduğu halde fiilen davalıda bulunan ODF21 Dikey Balans makinasının davalıdan aynen alınarak davacıya teslimine, aynen iadesinin mümkün değil ise teslim tarihindeki piyasa bedeli karşılığında 50.000 TL.’nin kendilerine ödenmesine” şeklinde talepte bulunduklarını beyan etmiştir.
Yargıtay HGK’nun 15.06.2016 gün ve …E. …K. sayılı emsal içtihadına göre, “kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. Nitekim, HUMK’ nun 185. maddesinin 2. bendinde de davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceği kabul edilmiştir. Ne var ki, açıklanan tüm hükümler göstermektedir ki, ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.”
Her ne kadar davacı tarafından yatırım ve masraflara ilişkin talep yerine sözlü ıslah yoluyla dikey balans makinasının aynen veya bedelinin ödenmesi istenilmiş ise de; yukarıda yazılı Yargıtay HGK’nin emsal içtihadında da belirtildiği üzere, kısmi ıslah yoluyla dava değerinin (bedel) artırılması mümkün ise de; dava dilekçesinde yer almayan bir talebin, kısmi ıslah yoluyla davaya dahil edilmesi mümkün olmadığından davacı tarafın usulüne uygun bir yazılı veya sözlü ıslahının bulunmadığı sonucuna varılarak bu konuda (dikey balans makinası hakkında) herhangi bir karar verilemeyeceği bildirilmiştir.
Davacı taraf, 22/06/2015 tarihli sözleşmenin davalı tarafı da bağlayacağını iddia etmiş ise de;
Davalı şirketin bir dönem çalışanı olan ve daha sonra davalı şirketten ayrılarak 16/10/2017 tarihinde …. Şti. eşit hisseli ortak olarak kuran …’nin, davalı şirkette çalıştığı dönemde davalı şirket tarafından verilen Konya . Noterliğinin 13/12/2012 gün ve …yevmiye nolu vekaletnamesinin incelenmesinde; adi ortaklık sözleşmeleri imzalama konusunda yetkisinin bulunmasına rağmen, bayiilik veya tek satıcılık sözleşmesi imzalaması konusunda herhangi bir yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı şirketin, davalıdan ürün temin ederek katıldığı ihalelere ilişkin ilgili kurumlara 22/06/2015 tarihli bir sözleşmenin de sunulmadığı, sadece davacının ihale sonucu ilgili kurumlara sattığı ürünlerin davalı tarafından üretildiğine dair belgeler sunulduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu, davalı şirketin 22/06/2015 sözleşme tarihinden önce de sonra da demiryolu işine ilişkin üretim yapıp sattığı, davalı şirketin yıllardır bu sektörde olduğu ve davacı şirket ile birlikte başka dava dışı şirketlere de üretim yaparak satış gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmadığı da belirlendiğinden, dava dışı … tarafından imzalanan 22/06/2015 tarihli sözleşmenin davalı taraf yetkilisinin bilgi ve rızası ile davalı adına imzalanmış olup olmadığı konusunda, davalı tarafa yemin teklif edilip edilmeyeceği davacı tarafa sorulmamıştır.
22/06/2016 tarihli sözleşmenin davalı adına davalı şirket çalışanı … tarafından imzalandığının anlaşılması, …’nin yetkilerinin ise Konya . Noterliği’nin 13/12/2012 gün ve …yevmiye nolu vekaletnamesinden belirlenmesi ve davalı şirket adına bayiilik (tek satıcılık) sözleşmesi imzalama yetkisinin bulunmaması, davalı tarafın sözleşmeyi kabul etmediği gibi fiilen de sözleşme öncesi ve sonrası davacı dışında başka şirketlere de aynı konuda üretim ve satış yapması, davacının yemin deliline dayanmaması ve diğer delillerle de aksini ispat edememesi karşısında, taraflar arasında sözlü bir anlaşma olmasına rağmen, 22/06/2015 tarihli (adi yazılı) sözleşmenin davalı şirketi bağlamadığı sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında 2015 yılından 08/02/2018 tarihine kadar devam eden ve davalı şirketin davacı şirkete gönderdiği Konya . Noterliği’nin 08/02/2018 gün ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile son bulan ticari ilişki ve sözlü anlaşmanın, bayiilik ve tek satıcılık sözleşmesine ilişkin olmadığı, davalının bedeli karşılığında dava dışı şirketlere olduğu gibi davacıya da bir kısım ürünleri üretip satması şeklinde sözlü anlaşmalarının bulunduğu, ödemeden kaynaklanan ihtilaflar sonucu söz konusu ihtarname ile davalı şirketin ticari ilişkiye son verdiği, bu ihtarname içeriğinden de taraflar arasında herhangi bir bayiilik veya tek satıcılık ilişkisinin belirlenemediği anlaşılmıştır.
Maddi tazminatlar yönünden yapılan değerlendirmede;
Taraflar arasında bayiilik veya tek satıcılık sözleşmesinin bulunmaması ve 22/06/2015 tarihli sözleşmenin davalı şirketi bağlayıcı olmaması karşısında, davacının bu sözleşmeye dayalı olarak 50.000 TL.’lik yatırım ve masraflar zararı, 50.000 TL.’lik kâr kaybı zararı ve 50.000 TL.’lik portföy tazminatı talep edemeyeceği sonucuna varılarak davacı tarafın toplam 150.000 TL.’lik maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Sözlü ıslah talebi usulüne uygun bulunmadığından davacının davalıya karşı dikey balans makinasından dolayı ayrı bir talepte bulunma veya dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla, bu davanın konusu olmadığı sonucuna varılan dikey balans makinasına ilişkin olarak herhangi bir karar verilmemiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise;
22/06/2015 tarihli sözleşme davalı yönünden geçerli değil ise de; taraflar arasında sözlü anlaşmaya dayalı bir ticaretin bulunduğu, davalının ürettiği demiryolu işletmesine ilişkin ürünlerin, davalı tarafın sunduğu üretim (ve garanti) belgesi ile davacının ihalelere katılması sonucu davacı tarafından ilgili kurumlara satıldığı, davacının davalıdan aldığı ürünlerin bedelini (ihtilaf olanlar hariç) ödediği, davacının ilgili kurumlara sattığı ürünlerin davalının garantisi altında satıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2015 yılından 08/02/2018 tarihine kadar bu şekilde devam ettiği ihtilafsızdır.
Davacının davalıdan temin ettiği ve ihale sonucu ilgili kurumlara sattığı bir kısım ürünlerden dolayı da teslimatta gecikme yaşandığı ve bir kısım ürünlerin istenilen nitelikte olmaması nedeniyle de ilgili kurumlarla aralarındaki sözleşmelere istinaden değişik seferlerde davalının toplam 467.702,10 TL. para cezası ödediği ve yazılı uyarılar aldığı belirlenmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmasa dahi, sözlü anlaşmaya istinaden ve davalı tarafın yazılı garantisi ile ilgili kurumlara davacı tarafından satılan ürünlerin gecikmeli teslimi veya istenilen nitelikte olmaması nedeniyle davacının maruz kaldığı, ilgili kurumların uyarıları ve para cezaları nedeniyle davacı şirketin itibar kaybına uğradığı ve manevi tazminat isteme hakkının doğduğu, Yargıtay . HD’nin 31/03/2021 gün ve …E. …K. emsal içtihadı gereğince davacı şirket lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin büyüklüğü, davacı şirkete yapılan ilgili kurum uyarıları ve uygulanan para cezalarının miktarı, bu uyarı ve para cezalarına sebebiyet veren davalı tarafın kusurlu davranışları, uyarı ve para cezalarının uygulandığı tarih, her iki şirketin ekonomik durumu, manevi tazminatın amacı birlikte değerlendirilerek davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 100.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesinde manevi tazminat yönünden herhangi bir faiz başlangıç tarihi belirtilmediğinden faize dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekmiştir. Her iki tarafın tacir olması ve manevi tazminatı gerektiren olayın aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanması nedeniyle manevi tazminata talep gibi avans faizi yürütülmesi gerektiği sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile, 100.000 TL. manevi tazminatın, dava tarihi olan 20/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talepleri ile maddi tazminat taleplerinin tamamının REDDİNE,
2-Peşin alınan 7.684,88 TL. nispi karar ve ilam harcından, karar tarihi itibariyle (ve dava değerinin 100.000 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 6.831 TL. nispi karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 853,88 TL. harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 4.872,55 TL. yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre (100.000 TL. / 450.000 TL.) takdiren 1.082,79 TL. yargılama gideri ile 6.831 TL. peşin harçtan ibaret toplam 7.913,79 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Gerekçeli kararın tebliği için davacı avansından yapılacak 11 TL. E-tebigat giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 2,44 TL.sinin de davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri tespit edilemediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/1-2-4 ve 13/4. maddeleri uyarınca;
a) Davanın kabul edilen (manevi tazminat) kısmı (100.000 TL.) üzerinden, davacı vekilleri için 13.450 TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davanın reddedilen edilen (manevi tazminat) kısmı (300.000-100.000 = 200.000 TL.) üzerinden, davalı vekilleri için 13.450 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c) Davanın (tamamen) reddedilen (maddi tazminat) kısmı (150.000 TL.) üzerinden, davalı vekilleri için 4.080 TL. maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen ilgili taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, Konya BAM ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …