Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/415 E. 2022/450 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … E. – … K.
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 1-
TEMSİLCİLERİ : a)
b)
2-
DAVA : TESPİT ve ALACAK
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 17/11/2008 tarihli dilekçesiyle; davalılar tarafından Almanya başta olmak üzere, birçok ülkede Türk vatandaşlarından yüksek faiz garantisi ve istendiği an paraların iade edileceği vaadi ile paralar toplandığını, tahsilatların davalı şirket çalışanları ve temsilcileri tarafından yapıldığını, davacıdan da bu vaatlerle 29/05/1999 tarihinde 12.000 DM ve 27/01/2000 tarihinde 16.500 DM olmak üzere toplam 28.500 DM alınarak kendisine … A.Ş. adına düzenlenmiş 2 adet tahsilat makbuzu verildiğini, davacının parasının iadesini istediğinde kendisinin sürekli oyalandığını ve parasının iade edilmediğini, … A.Ş.’nin unvanının sonradan … A.Ş. olarak değiştirildiğini, davalı şirket yöneticileri hakkında cürüm işlemek için teşekkül oluşturma suçundan Konya . Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama yapıldığını, davalı şirket ve yetkililerinin usulsüz para topladıklarını, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını beyan ederek, davacının davalı şirkete ortak olmadığının tespiti ile davacının ödediği 28.500 DM’nin (14.571,81 Euro’nun) karşılığı olan 30.246,70 YTL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmeni dava ve talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalılar tarafından, davanın reddi istenilmiş, davalı şirket tarafından ayrıca zamanaşımı itirazında da bulunulmuştur.
Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı şirkete ait ilgili kayıtlar ve SPK’dan davalı şirket hakkındaki rapor sureti dosyamıza getirtilmiş, davacı tarafından 2 ayrı tahsilat makbuzu sureti sunulmuş, bilirkişi heyetinden 10/11/2011 tarihli rapor alınmış, başka bir bilirkişi heyetinden 07/10/2013 tarihli 2. rapor alınmış, davacının UYAP nüfus, mernis ve takbis kayıtları çıkartılmıştır.
Açılan dava, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş, Mahkeme yapılarındaki değişiklik ve yeni mahkeme kurulması nedeniyle dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiştir.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2014 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay . HD’nin 13/04/2017 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, bozma sonrası dosya, Mahkeme yapılarındaki değişiklik nedeniyle Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı sonrası, tahsilat makbuzlarında ismi geçen kişilerin davalı şirket çalışanları olup olmadığı konusunda SGK kayıtları, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları araştırılmış, 1. bilirkişi heyetinden 10/09/2019 tarihli ek rapor alınmış, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin internet sayfasında davalı şirkete ait ilanların çıktısı alınmış, yargılama sırasında yürürlüğe giren 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesine hangi şirketlerin tabi olduğu konusunda SPK’nın emsal yazısı dosyamıza konulmuş, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı kararından bir suret dosyamıza getirtilmiş, başka bir bilirkişiden 13/10/2020 tarihli 3. rapor alınmış, davacı tarafından temlikname sureti ibraz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Tespit ve Alacak” davasıdır.
Somut olayda ; davacı taraf kendisinin kandırılarak istenildiğinde iade edileceği ve yüksek faiz verileceği vaadi ile kendisinden alınan paranın faizi ile beraber davalılar tarafından iadesini ve kendisi ile davacı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitini istemiştir.
Dosyada bir sureti bulunan emsal SPK yazısı gereğince, 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesinin sadece … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş.’yi etkilediği tespit edilmiş, davacı şirketin 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesi kapsamındaki şirketlerden olmadığı ve 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesinin dava konusu ihtilafa uygulanamayacağı belirlenmiştir.
Davalı şirket tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; Yargıtay . HD.nin 02/10/2014 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere, “Her ne kadar bir borçlunun borcunun zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi ve bu yolla borcunu ödemekten kaçınması, tüm çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk hukuku bakımından da kanunen kendisine tanınan bir hak olup, zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi tek başına borçlunun dürüstlüğe aykırı bir davranışı olarak kabul edilemez ise de bazı hallerde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmayabilir…
Yatırımcılarına önemli ölçüde kâr payı verileceği, paraların istendiği an geri ödeneceği, şirkete para yatırıldığını ispat etmeye yönelik ortaklık durum belgesi ve … A.Ş.’ne ait hisse senetlerinin sonradan teslim edileceği, paraların geri alınmak istendiğinde, hisse senetlerinin şirketçe geri alınması karşılığında ödemelerin temsilcilik adresinde yapılacağı yönünde reklamlar yapması ve taahhütlerde bulunmasıdır. Davacı taraf da davada bu nedenle davalı şirketlere para verildiği iddiasındadır. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı taraf davada bir yandan davacıların davalı şirketlerin ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve yurt dışında yatırdığı parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacılara karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır. Bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır. “
Yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihadında da belirtildiği üzere, davalı şirketin aldatıcı vaatlerle, yüksek faiz ödeneceği ve istenildiğinde geri verileceği taahhüdü ile yurt dışındaki Türklerden yaklaşık 50.000.000 DM’nin üzerinde para topladığı, çifte kayıtlar tuttuğu, kâr payı ödemelerinin şirket faaliyetlerinden bağımsız olduğu, izinsiz halka arz işlemlerinin yapıldığı, şirkete ortak olarak gösterilen kişilerin nasıl ortak olduklarının belgesinin bulunmadığı, davalı şirketin eylemlerinin bir bütün halinde haksız fiil teşkil ettiği ve hukuka uygun bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığı, davalı şirketin bu şartlar altında zamanaşımı itirazında bulunmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği sonucuna varılmış, davalı şirketin zamanaşımı itirazı reddedilmiştir.
Davacının sunduğu 29/05/1999 ve 27/01/2000 tarihli tahsilat makbuzlarının incelenmesi sonucu, 16.500 DM tutarlı ve 27/01/2000 tarihli tahsilat makbuzunda parayı veren olarak … ve …’nın isminin yazılı olduğu belirlenmiş, davacı taraf Berlin T.C. Başkonsolosluğu’nun 17/02/2021 tarihli işlemi ile imza tasdiki yapılan temliknamesini ibraz etmiş, buna göre temlik eden … 27/01/2000 tarih ve 16.500 DM bedelli tahsilat makbuzundaki bütün haklarını 17/11/2008 tarihinde davacı …’e temlik ettiği belirlenmiş, davacı …’in her iki tahsilat makbuzuna ilişkin alacak yönünden tek hak sahibi olduğu ve davacı sıfatının sadece kendisine ait olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı şirkete ait, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ilanlar, genel kurul kararları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazılarının incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucu;
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 06/10/2009 gün ve … sayılı nüshasının . sayfasındaki ilana göre, davalı … A.Ş.’nin 28/08/2008 tarihli genel kurulu kararı Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2009 gün ve … E. … K. sayılı geçici tescil kararı gereğince tescil edilmiş ve bu genel kurul kararına göre yönetim kurulu üyeliğine … , … , … , … , … , … ve … seçilmiş, aynı gazetenin . sayfasındaki yönetim kurulu kararı ilanına göre de, … yönetim kurulu başkanı, … ‘ın ise başkan yardımcısı olarak 3 yıllığına davalı şirketi temsil etmek üzere müşterek yetkili olarak atandıkları anlaşılmış ise de;
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2009 gün ve … E. … K. sayılı kararının verilmesinden sonra davası kabul edilen … ‘ın davadan feragat ettiği, Mahkeme tarafından da bu feragat gereğince 11/02/2010 gün ve … E. … K. sayılı ek karar ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, bu ek karara karşı ilgililer tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay . HD.’nin 17/05/2012 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı ilamına ilişkin olarak hem 11/02/2010 tarihli ek kararın, hem de 16/09/2009 tarihli asıl kararın bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı sonrası dosyanın Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedildiği, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin
29/11/2012 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile geçici tescil talebine ilişkin davanın davacının feragatı nedeniyle reddine karar verildiği, bu kararın kesinleşmemesine rağmen geçici tescile ilişkin önceki 16/09/2009 tarihli kararın Yargıtay bozması nedeniyle geçerliliğini yitirdiği ve yukarıda belirtilen geçici tescilin dayanağının ortadan kalktığı anlaşılmıştır.
Geçici tescilin ortadan kalkması nedeniyle, davalı şirket hakkındaki Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi yayınlarının takip edilmesi sonucu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 17/01/2006 gün ve … sayılı nüshasının . sayfasındaki ilana göre, 05/10/2005 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarına göre … A.Ş.’nin yeni ünvanının … A.Ş. olmasına, bu şirketin tadil tasarısına göre yönetim kurulunun başkan … , başkan yardımcısı … , yönetim kurulu üyeleri … , … , … , … ve … olmasına karar verildiği, davalı şirketin 14/10/2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile de, yönetim kurulu başkanı … ve başkan vekili … davalı şirketi 3 yıl süreyle müştereken temsil etmelerine karar verildiği belirlenmiştir.
Geçici tescilin geçersiz hale gelmesi ve geçici tescilden önceki en son temsilcilerin … ve … olması, kendilerinin görev süresinin sona ermesine rağmen yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar görevlerinin devam etmesi, bugüne kadar da yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi nedeniyle, davalı … A.Ş.’nin (önceki ünvanı: … A.Ş.’nin) temsilcilerinin … ve … olduğunun tespitine, davalı şirketin temsili yönünden aksi yöndeki önceki ara kararlarımızdan re’sen vazgeçilmesine, … ve …’nin davalı şirketteki hisselerini devrettikleri ve yönetimden ayrıldıkları kendileri tarafından ispat edilemediğinden kendilerinin davalı şirketin temsilcisi olmasına yönelik itirazlarının reddine, davalı şirket için bu dosya yönünden temsil kayyımı tayinine ihtiyaç bulunmadığına, davalı şirketin ticari defter ve belgelerine hiçbir şekilde ulaşılamadığından davalı şirketin temsili ve özellikle … ve …’nin hisselerinin devretmiş olup olmadığının belirlenmesi, en son temsilcilerin kim olduğunun araştırılması yönünden ticari defterlerde inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükmü esas alınan 3. bilirkişinin 13/10/2020 tarihli raporuna göre de,
Davalı şirket hakkındaki SPK denetimleri sonucu ortaklar listesinde adları yer alan şahısların hangi tarihte şirket ortakları olduğu konusunda herhangi bir bilginin bulunmadığı, izinsiz halka arz işleminin yapıldığı, kâr payı dağıtımının şirketin faaliyetlerinden bağımsız olarak gerçekleştirilmekte olduğu, 2000- 2001 yıllarında şirket tarafından şirkete ortak olunmasını teminen muhtelif kişilerden 50.602.663 DM toplandığı, karşılığında tahsilat makbuzları verildiği, şirket ortaklık yapısına ilişkin 2002 yılında yapılan olağanüstü genel kurula ait hazirun cetveli dışında 2 ayrı bilgisayar kaydının bulunduğu, davacının sunduğu, tahsilat makbuzlarında tahsil eden olarak isimleri geçen … ve … ‘in davalı şirketin yurtdışı temsilcilerinden oldukları, davalılardan …’in davalı şirketin 1999 – 2000 yıllarında yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, SPK’nın yazısı ekindeki CD’lerde davacı …’in davalı şirkete 29/05/1999 tarihinde 12.000 DM ve 27/01/2000 tarihinde 16.500 DM yatırdığının görüldüğü, davacının yatırdığı paraların dava tarihi itibariyle karşılığının 29.971,32 TL. olduğu, bu bedellere ilişkin kâr paylarının davacıya iadesine dair bilgi belgenin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı şirket temsilcileri … ve …’a 2.141 DM tutarındaki kar payının davacıya ödendiği konusunda davacıya yemin teklif edip etmeyecekleri sorulmuş, kendileri davacıya yemin teklif etmemiş olup, bu nedenle davacıya herhangi bir kâr payı ödemesi yapılmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının her iki tahsilat makbuzu, SPK denetim kayıtlarının ve tahsil edilen paralara ilişkin CD içerikleriyle toplanan diğer bütün delillerden davacının dava tarihi itibariyle alacağının 29.971,32 TL. olduğu, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı belirlenmiş, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile 29.971,32 TL. üzerinden davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay . HD.nin 17.06.2016 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere, “6762 sayılı TTK’nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK’nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalıların da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olarak gerek MK’nın 50. maddesi gerekse de TTK’nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendilerine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalılar yönünden dahi husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığına” karar verilmiştir.
Yukarıda yazılı emsal içtihatta da belirtildiği üzere, davalı şirketin 1999 ve 2000 yıllarında yönetim kurulu üyesi olan davalılardan …’in de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 s. TTK’nin 336/5 ve 321/son maddesi gereğince, davacının zararından diğer davalı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar alacağına ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemiş ve davalı şirketin (ve temsilcilerinin) sorumluluğu haksız fiil sorumluluğu ise de; davacının istendiği an geri alınabileceği inancıyla para yatırması ve bu paranın iadesini davalıdan ne zaman istediğini, geri ödenmeyeceğini ne zaman anladığını ispat edememesi karşısında, haksız fiil (ödeme) tarihinden değil, dava öncesi temerrütün ispat edilememesi nedeniyle faize dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekmiştir.
Davacının alacağını TL. cinsinden istemesi ve alacağına avans faizi yürütülmesini istemesi karşısında; taraflar arasındaki ihtilaf haksız fiilden doğmakta ise de, ihtilafın davalı yönünden ticari iş teşkil ettiği sonucuna varılarak, alacağa talep gibi avans faizi yürütülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı şirkete ait taşınmaz ve araçların kaydına teminatsız olarak 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için 25/11/2008 tarihli tensip zaptıyla ihtiyati tedbir konulmuş ise de, davanın alacak (tazminat) davası olması ve tedbir konulan malvarlıklarının aynının dava konusu olmaması nedeniyle ihtiyati tedbirin de kararla birlikte kaldırılması gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a) Davacı … ile davalılardan … A.Ş. arasında GEÇERLİ BİR ORTAKLIK İLİŞKİSİ KURULMADIĞININ TESPİTİNE,
b) 29.971,32 TL. alacağın, dava tarihi olan 17/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … A.Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle (ve dava değerinin 29.971,32 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 2.047,34 TL. nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 408,40 TL. harcın mahsubu ile kalan1.638,94 TL. harcın davalılar … A.Ş. ile …’den (müştereken ve müteselsilen) alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.276,11 TL. yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre (29.971,32 TL./30.246,70 TL.) takdiren 4.237,18 TL. yargılama gideri 408,40 TL. peşin harçtan ibaret toplam 4.645,58 TL. yargılama giderinin davalılar … A.Ş. ile …’den (müştereken ve müteselsilen) alınarak davacıya verilmesine,
4-Gerekçeli karar tebliği için davacı avansından yapılacak olan 112,50 TL. yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre 111,48 TL. yargılama giderinin davalılar … A.Ş. ile …’den (müştereken ve müteselsilen) alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri tespit edilemediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-25/11/2008 tarihli ilk tensip tutanağı ile birlikte davalı şirketin taşınmaz ve araçlarına 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için teminatsız olarak konulan ihtiyati tedbirin bu gerekçeli kararın kesinleşmesi beklenmeksizin derhal kaldırılmasına, talep halinde tedbirin kaldırılması için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına,
7-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; davanın kabul edilen kısmı (29.971,32 TL.) üzerinden davacı vekilleri için 5.100 TL. nispi vekalet ücretinin davalılar … A.Ş. ile …’den (müştereken ve müteselsilen) alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ( 15 ) gün içerisinde, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile temyizi kabil üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2022

Başkan Üye Üye Katip