Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/180 E. 2021/490 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLLERİ:

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07/03/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; 14/10/2016 tarihinde sürücü …idaresindeki …plakalı kamyoneti ile müvekkili olan …idaresindeki …plakalı motosiklete çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, Davalı …kusurlu olduğunu, …plaka sayılı araç …sigorta poliçe numarası ile …sigorta şirketinde sigortalı olduğundan söz konusu davalı şirketin de sorumluluğunun bariz olduğunu, kaza nedeni ile müvekkilinin hastanede yattığını ve başından darbe aldığını, müvekkilinde kalıcı duyu kaybı ve görmesinde kısıtlanma meydana geldiğini, müvekkili davacının kaza sonucu ile vücudunda kalan kalıcı hasar nedeni ile çalışmakta güçlük çektiğini, tedavi masraflarının büyük bir bölümünün belgelendirilmediğini, karşılanmayan tedavi giderleri, yol giderleri, işten kalma, bakıcılara verilen ve verilecek olan paralar v.s. İçin şimdilik fazlasını daha sonra dava ve talep etme hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Sigorta vekili 02/06/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 14/10/2016 tarihinde kazaya karışan aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 310.000,00 TL olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğun olmadığını, dosyada öncelikle kusuru tespitinin yapılması gerektiğini, dava öncesinde, dava konusu kaza sebebi ile müvekkil şirkete başvurulmuş; müvekkil şirket tarafından …numaralı hasar dosyasının açıldığını, davacıya maluliyeti nedeniyle 17/02/2017 tarihinde %75 kusur ve %5 maluliyet oranları esas alınarak 16.391,00 TL ödeme yapıldığını, davacının trafik kazası nedeni ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının varsa oranının belirlenmesinin gerektiğini, söz konusu maluliyetin varlığı halinde tazminat gerektirip gerektirmediği hususlarının araştırılmasını, davacı vekili tarafından tedavi masraflarının talep edildiğini ancak tedavi masraflarının 01/06/2015 yürürlük ve 04/05/2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile poliçe teminatı kapsamından çıkarıldığını izah edilen edilen tüm bu nedenlerle aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tazminat isteminden ibarettir.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 85/5. Maddesine göre; İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesine göre; Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/7/2020 tarihli ve …E, …K sayılı Kararı ile, 2918 sayılı KTK’nın 90/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre; Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesine göre; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
6098 sayılı TBK’nın 54. Maddesine göre; Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
6098 sayılı TBK’nın 55. Maddesine göre; Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
6098 sayılı TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigortacı kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. Gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda; davacı davaya konu trafik kazası nedeniyle cismani zarara uğradığını iddia ederek sürekli iş göremezlik zararı, geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri zararının tahsilini istemiştir.
Bu kapsamda öncelikle davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 27/10/2020 gün ve …E …K sayılı ilamında da bu husus vurgulanmıştır. Ancak, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığından bu dönem için de (01/09/2013 tarihinden sonraki dönem) yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. (Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin 05/11/2020 gün ve …E …K sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Bu kapsamda belirlenmesi gereken bir diğer husus ise tazminat hesabının ne şekilde yapılacağıdır. 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’da bu hususta bir düzenleme bulunmadığından bu boşluğun da içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …Esas, …sayılı kararı ve Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları gereği, muhtemel yaşam süresinin tespitinde Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu dikkate alınmalı ve hesaplamaların progresif rant yöntemi kullanılmalı ve ayrıca bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin ise her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tespiti gerekmektedir.
Davacının, davadan önce yapmış olduğu başvuru neticesinde davalı …Sigorta A.Ş.’nin 17/02/2017 tarihinde 16.391,00 TL tutarında ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 22/01/2018 tarihli bilirkişi raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacının % 25 oranında, davalı araç sürücüsünün ise % 75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilen 27/08/2018 tarihli maluliyet raporu ile davacının mevcut arazları ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığından davacının yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı, iyileşme süresinin 9 ay olduğu, 9 aylık sürecin tamamında başkasının yardımına muhtaç olduğu ve kaçınılmaz tedavi gideri zararının 7.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre tanzim edilen 25/12/2019 tarihli ATK raporu ile davacının mevcut arazları ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığından davacının yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı, iyileşme süresinin 9 ay olduğu ve bu sürenin 1 aylık kısmında başkasının yardımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir.
Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilen 29/04/2020 tarihli ATK raporu ile davacının mevcut arazları ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığından davacının yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı, iyileşme süresinin 9 ay olduğu ve bu sürenin 1 aylık kısmında başkasının yardımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir.
Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilen 25/02/2021 tarihli ATK 2. Üst Kurul raporu ile davacının mevcut arazları ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığından davacının yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı, iyileşme süresinin 9 ay olduğu ve bu sürenin 1 aylık kısmında başkasının yardımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir.
Anılan maluliyet raporlarının tamamı ile davacının mevcut arızası ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığı tespit edildiğinden Mahkememizce davacının davaya konu trafik kazası neticesinde oluşan yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar 27/08/2018 tarihli maluliyet raporu ile davacının 9 ay boyunca başkasının yardımına muhtaç olduğu belirlenmiş ise de bu rapordan sonra tanzim edilen 3 ayrı raporda davacının başkasının yardımına muhtaç olduğu sürenin 1 ay olduğu belirlendiğinden Mahkememizce davacının 1 ay süre ile sınırlı olarak başkasının yardımına muhtaç olduğu kabul edilmiştir.
Davacının SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri yönünden sadece 27/08/2018 tarihli raporda belirleme yapıldığından tedavi gideri zararı yönünden bu rapor hükme esas alınmış ve davacının tedavi gideri zararının 7.000,00 TL olduğu kabul edilmiştir.
Özetle, davaya konu trafik kazası neticesinde yaralanan davacının, yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğu, bu sürenin 1 aylık kısmında başkasının yardımına muhtaç olduğu ve tedavi gideri zararının 7.000,00 TL olduğu kabul edilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 30/05/2021 tarihli hesap raporu ile davacının geçici iş göremezlik zararının 8.873,10 TL, bakıcı gideri zararının 1.235,25 TL ve tedavi gideri zararının 5.250,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacının davaya konu kaza neticesinde uğradığı zarar toplamının 15.358,35 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin 17/02/2017 tarihinde 16.391,00 TL tutarında davacıya ödeme yaptığı, davacının zararının tamamının davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme ile dava tarihinden önce karşılandığı anlaşıldığından davacının maddi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve …sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, …-…)
Somut olayda, davacının yaralanmasının derecesi, tarafların kusur oranları ve sosyal ekonomik durumları ile paranın alım gücü dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının 7.000,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının HER İKİ DAVALIYA YÖNELİK MADDİ TAZMİNAT DAVASININ REDDİNE,
2-Davacının DAVALI …YÖNELİK MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 7.000,00 TL manevi tazminatın 14/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gereken 478,17 TL harçtan başlangıçta alınan toplam 179,32 TL harcın mahsubu ile eksik 298,85 TL harcın davalı …alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 210,72 TL harç giderinin davalı …alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 6.127,00 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 4.288,90 TL yargılama giderinin davalı …alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul edilen manevi tazminat davası yönünden davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı …kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …verilmesine,
8-Reddedilen maddi tazminat davası yönünden davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/10/2021

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.