Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/898 E. 2023/1018 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/898
KARAR NO: 2023/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2023
ESAS NO: 2021/899
KARAR NO: 2023/108
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 29/05/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/02/2023 tarih ve 2021/899 E – 2023/108 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında düzenli olarak güvenlik kamerası ticaretinin yapıldığını, ticari ilişkilerin başında davacının davalı şirkete aralarındaki alışverişin güvencesi olarak 125.000,00-TL bedelli teminat senedini verdiğini, edimlerin ifası sonrası teminat senedinin davacıya iadesinin kararlaştırıldığını, ancak davalının kötü niyetli olarak bahse konu senedi takibe koyduğunu, teminat senedinin kural olarak borcu güvence altına almak için verildiğini, borcun ödenmemesi koşuluna bağlı olduğunu, koşulsuz olmadığı için kambiyo senedine özgü icra takibine konu olamayacağını, dava konusu senedin davalı şirkete teminat amaçlı verildiğini ve borcun ödendiğini, temel borç ilişkindeki edimlerin ifa edilmesinin teminat senedinin talep edilmesine engel olduğunu, davacının davalı ile olan ticari ilişkilerinden kaynaklanan borcunun bir kısmını banka kanalıyla, bir kısmını müşterilere ait kredi kartlarından yapılan ödemelerle gerçekleştirdiğini, davacının davalıya herhangi bir borcu olmadığını, davalının icra takibi başlattığı kambiyo senedine ilişkin teslim aldığı malzeme olmadığını, davalıya ait ticari defterler incelendiğinde bu hususun görüleceğini ve takibe konu senedin teminat amaçlı olduğunun anlaşılacağını, teminat senedinin ciro edilmesi halinde iyi niyetli olmayan cirantaya karşı da menfi tespit davası açılabileceğini, dava konusu senedin lehtarının … Ltd. Şti. olduğunu, ancak lehtar olan bu şirketin teminat senedini kambiyo vasfına sahipmiş gibi ciro ederek diğer davalı …’e verdiğini, bu kişinin şirketin ortağı ve münferiden temsile yetkili tek genel müdürü olduğunu belirterek davacının borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu senedin teminat senedi olmadığını, teminat senedi olabilmesi için vade kısmına teminat senedi ibaresinin yazılı olması gerektiğini, senedin ciro edilen arka bölümüne teminat senedinin hazırlandığı özetlenmesi ve ciro edilemez notunun düşülmesi gerektiğini, buna ilişkin Yargıtay kararını dosyaya sunduklarını, davacı ile … arasında ticari ilişki olmadığını, davacının sunduğu cari hesap özetine itibar edilmeyeceğini, davacının iddia ettiği gibi banka aracılığı ile yapılan ödeme olmadığını, takip konusu senedin teminat senedi olmadığını, kambiyo senedi olduğunu, davacının senedin teminat senedi olduğunu ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda, davacı borçlu, davalı … Limited Şirketi emrine yazılı 125.00,00-TL bedelli bonoda yer alan imzasını inkâr etmiş değildir. Bu senedin bedel kaydında “nakten” yazmaktadır. Senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir. Davalı … tarafından davacı aleyhine 21/03/2018 düzenleme tarihli, 21/04/2019 vade tarihli ve 125.000,00-TL bedelli bonoya dayanılarak takip yapılmış, davacı takibe konu edilen senedin teminat senedi olduğunu ve teminat özelliğinin kalmadığı olgusuna dayanmış ve borcu bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise bononun teminat senedi olmadığını, davacının bu senet karşılığını ödediğini de ispat edemediğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu savunmuştur. Uyuşmazlığa konu bonoda “nakten” kaydı bulunmasına rağmen davacı bononun teminat senedi olduğunu ileri sürerken, isticvap duruşmasında davalı …, bononun başka bir satış için düzenlendiğini ileri sürmüştür. Yukarıda bahsi geçen HGK’nun 05/02/2019 gün ve 2017/19-821 E., 2019/58 K. sayılı ilamında değinildiği üzere davaya konu bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi hâlinde dahi ispat yükü davacı borçlu üzerindedir. Başka bir anlatımla bu durumda ispat yükü yer değiştirmez. HMK’nun 191. maddesinin 2. fıkrası ve TMK’nun 6. maddeleri uyarınca davacı borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 201. maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerekmektedir. Somut olayda davacı, dava konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğine göre ispat külfeti davacıda olup bu yöndeki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafından imzalanan bononun teminat olarak düzenlendiği ve bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispat edilmesi zorunlu olduğundan, dava konusu senet üzerinde teminat kaydının bulunmadığı, davacının senedin ödendiğine ya da bedelsiz kaldığına dair yazılı delil sunmadığı, davacı ile davalı … arasında geçen whatsapp yazışma suretlerinin yazılı delil başlangıcı niteliğinin bulunmadığı, bir an için whatsapp yazışmalarının yazılı delil başlangıcı mahiyetinde kabul edilse dahi dinlenen tanık anlatımlarıyla da uyuşmazlık konusu senedin teminat senedi olduğu ve teminat özelliğinin kalmadığının ispat edilemediği görülmekle, davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmıştır. Davacı vekili tarafından sunulan 28/12/2022 tarihli dilekçede davalılara yemin teklifinde bulunmayacakları bildirilmiştir. Yargılama sonunda dosya kapsamına göre, davacı tarafından imzalanan dava konusu bononun teminat için düzenlenerek davalıya verdiğini ve teminat fonksiyonun kalmadığını usulüne uygun olarak yasal delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmış ve davacının ispatlanamayan menfi tespit davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen yalnızca bir teminat senedi bulunduğunu, davacının kendi üzerine düşen ispat yükünü yerine getirdiğini, yerel mahkeme her ne kadar müvekkil tarafından düzenlenen teminat senedinin icra takibine konu edilen senet olduğuna dair net ve somut bir delil sunulmadığı kanaatindeyse de dosya kapsamında yer alan Whatsapp yazışmaları, tanık ifadeleri, ticari defter ve kayıtları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında yalnızca bir tane teminat senedi keşide edildiği ve uyuşmazlığında işbu teminat senedi nedeniyle ortaya çıktığı anlaşılacağını, davalı ticari ilişkilerinde teminat senedi talep etmektedir. davacıdan alınan teminat senedi üzerinde sonradan düzenleme yaptığını, yapılan eylemin suç olduğu ve bununla ilgili suç duyurusu hakkımızın da saklı olduğunu, cari hesap özetinde adı geçen yurda atıl kantek müvekkilin babası olduğunu, davalı her ne kadar Yurda Atıl ile ticaret yaptığını belirtmiş ve ticari defterlerine bu şekilde kaydetmiş olsa da müvekkilin babası yatalak vaziyette olduğunu ve davalı sürecin başından beri müvekkil ile irtibat halinde olduğunu, davalı ile bizzat müvekkil arasında gerçekleşen ticari ilişkiye dair dekontlar, Facebook’ ta paylaşılan fotoğraflar ve diğer sunulan deliller beyanlarımızı kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkil üzerine düşen ispat külfetini yerine getirdiğini, yerel mahkeme aşamasında yapılan inceleme ile toplanan deliller ışığında icra takibine konu edilen teminat senedinin müvekkil tarafından ticari ilişkinin başında güvence olarak davalıya verildiği ancak davalının kötü niyetli olarak icra takibine başvurduğu, icra takibine dayanak evrak karşılığında müvekkile ne teslim edilmiş olduğuna ilişkin olarak herhangi bir açıklama yapmamış olması da mevcut iddiaları ispatlar nitelikte olduğunu, Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/899 Esas, 2023/108 Karar sayılı 27/02/2023 tarihli kararın kaldırılmasına, akabinde davanın kabulüne ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılar tarafına tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, kambiyo yolu ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, özellikle söz konusu senedin teminat senedi olduğu ve bedelsiz kaldığı yönündeki iddianın yazılı ve kesin delillerle ispat yükü altında bulunan davacının davasını ispatlayamadığı dikkate alındığında mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/02/2023 tarih ve 2021/899 E – 2023/108 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.29/05/2023