Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/882 E. 2023/896 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/882
KARAR NO: 2023/896
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2022
ESAS NO: 2021/946
KARAR NO: 2022/942
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:11/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:23/05/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2022 tarih ve 2021/946 Esas 2022/942 Karar sayılı ilamına karşı ,taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan “Karşılıklı Alım Satım ve Kiralama Sözleşmesi” ile müvekkili şirketin “…/Kayseri” adresinde faaliyet gösterdiği fabrika sahasında yer alan ve sözleşme eki listede ayrıntılı olarak listelenen makinelerin ve tescilli … ürün markasının, sözleşmeye yer alan şart ve koşullarda karşılıklı olarak anlaşmaya vardıkları bir alım ve satımı ile fabrikanın bulunduğu, müvekkili şirketin maliki olduğu gayrimenkulün davalı tarafından kiralanmasına ilişkin anlaştıklarını, sözleşme ile müvekkiline teslim edilmesi gereken çeklerin hangi borca karşılık, devirlerin hangi aşamasında verileceği, çeklerin vade tarihleriyle birlikte açık bir şekilde kararlaştırıldığını, sözleşmenin 2 nolu ekinde yer alan vade ve tutarlara göre 84 adet çek ile müvekkile teslim etmek suretiyle yapacağını, çeklerin ilk 42 tanesini sözleşme uyarınca marka devri yapıldıktan ve tapuya davalı … adına şerh işlemi tamamlandıktan sonra teslim edeceği, kalan 42 adet çekin ise davalı …’in gayrimenkule taşındıktan sonra teslim edeceğinin kararlaştırıldığını, karşı tarafla akdedilen sözleşme gereği vadesi geldiği halde teslim edilmeyen çekler bulunduğunu, davalının müvekkili şirkete teslim etmesi gereken; 30/11/2020 tarih ve 111.500,00-TL bedelli, 31/12/2020 tarih ve 111.500,00-TL bedel,i 31/01/2021 tarih ve 155.500,00-TL bedelli, 28/02/2021 tarih ve 155.500,00-TL bedelli, 31/03/2021 tarih ve 155.500,00-TL bedelli, 30/04/2021 tarih ve 155.500,00-TL bedelli, 31/05/2021 tarih ve 155.500,00-TL bedelli olmak üzere 7 adet çek bedeline ilişkin 1.052.244,65-TL miktarındaki alacak, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takibe konulmuşsa da davalı şirket tarafından 14/07/2021 tarihinde yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, müvekkili tarafından takip öncesi, davalı şirketin sözleşme edimlerini yerine getirmesi hususunda gerek yazılı gerekse de sözlü olarak yapılan öyi niyetli çabalara rağmen davalı tarafça müvekkili şirkete teslim edilmesi gereken hem icra takibine konu olan hem de takip dışı diğer çeklerin müvekkili şirkete teslim edilmediğini, başlatılan icra takibine de haksız olarak davalının itiraz ettiğini ve takibin durduğunu bildirerek itirazın iptaline, alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davacının sözleşme gereği üstüne düşen bütün edimleri ifa ettiği yönündeki iddiasının maddi gerçeğe tamamen aykırı olduğunu, taraflarlar arasındaki sözleşme ile davacı, maliki bulunduğu taşınmazı müvekkile kiralamayı, sözleşme ekinde listesi bulunan makineleri ve “…” markasını müvekkiline devretmeyi üstlendiğini, ayrıca davacının tüm bu edimlerinin yanında bir takım yükümlülükleri de yerine getirmesi gerektiğinin sözleşmede açık düzenlendiğini, bu yükümlülüklerin sözleşmenin esaslı unsuru olarak kabul edildiğini, dava dilekçesinde öne sürülenlerin aksine davacının, sözleşmeye konu makinelerin önemli bir kısmını teslim etmediğini, bu durumun, teslim hususunda ispat yükünü üzerinde taşıyan davacının birçok delil sunup, sözleşme ekindeki 973 kalemden oluşan makine listesini ve bu makinelerin tamamının teslim edildiğini gösterir hiçbir delil sunamamış olmasından rahatlıkla anlaşıldığını, makineleri eksiksiz bir biçimde teslim etmeyen davacının taşınmazın tapu kaydına mütemmim cüz olarak işlenmiş makinelerin üzerindeki şerhi de kaldırmadığını, hatta söz konusu şerhi kaldırmaksızın taşınmazı üçüncü bir kişiye devrettiğini, bu hususun taşınmazın tapu kayıtları ile sabit olduğunu, davacının makineleri eksiksiz teslim etmemesi, makinelere ilişkin tapudaki şerhi kaldırmaması ve üstüne üstelik söz konusu şerh kaldırılmaksızın taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmesi nedeniyle müvekkilinden herhangi bir çekin bedelinin talep edilemeyeceğini, tam aksine halihazırda yapılmış olan ödemelerin müvekkiline iade edilmesinin sözleşmenin 6. ve 13. madde hükümlerinin gereği olduğunu, çeklerin iade edilme sebebine dair öne sürülen iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu çeklerin iade edilmesinin sebebinin, davacının makinelerinin önemli bir kısmını teslim edememesi nedeniyle müvekkilinin bir türlü üretime tam anlamıyla başlayamaması, bu mağduriyetin davacı tarafça giderilememesi, bu durumdan kaynaklı müvekkilinin büyük bir zarara uğraması, uğranan bu zarar karşılığında uyuşmazlık konusu çeklerden kaynaklı borçların karşılıklı anlaşmayla sona erdirilmesi olduğunu, eldeki uyuşmazlıkta kanuni karinenin müvekkili lehine olduğunu, nitekim, uyuşmazlık konusu çeklerin davacıya teslim edilmiş olduğunun, davacı tarafça sonradan müvekkile iade edildiğinin sabit olduğunu, borç senedinin borçluya geri verilmiş olmasının TBK m. 104/3 hükmü uyarınca borcun sona erdiğine karine teşkil ettiğini, dolayısıyla eldeki davada, ispat yükünün davacıya düştüğünü, davacının senedin iade edilmiş olmasına rağmen borcun sona ermediği hususunu ispatla mükellef olduğunu, bunun yanı sıra taşınmazı üçüncü bir kişiye devreden davacının devir sonrasına ait kira bedellerini talep hakkına sahip olmadığını, müvekkilinin davacı uhdesinde alacağının bulunduğunu beyan ederek kötü niyetli ve mesnetsiz davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut davada, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan “Karşılıklı Alım Satım ve Kiralama Sözleşmesi” kapsamında davacının maliki bulunduğu taşınmazı davalı şirkete kiralamayı, sözleşme ekinde listesi bulunan makineleri ve “…” markasını da davalıya devretmeyi, davalının da bu devirlere karşılık 84 adet çek ile ödeme yapmayı üstlendiği anlaşılmış olup, işbu davada, davacı taraf, davalının daha önce kendisine teslim etmiş olduğu işbu dava konusu çeklerin de yer aldığı çekleri fabrikanın arazisinin de satın alınacağı ve bunun için yeni bir satış bedeli belirleneceği vaadiyle geri aldığını, ancak satış gerçekleşmediği halde tekrar kendisine teslim etmediğini ileri sürerek bu çekler yönünden davalı aleyhine icra takibi başlatmıştır. Davacı taraf her ne kadar çeklerin davalıya iadesinin sebebi olarak davalının fabrikanın bulunduğu araziyi satın almayı vaat etmesi nedeniyle taşınmazın bedelinin güncellenmesi için olduğunu ileri sürmüşse de, alınan bilirkişi raporu da dikkate alındığında çeklerin iadesinin asıl nedeninin davacı tarafça sözleşme gereği edimlerini süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirmemesinden kaynaklandığı, bu hususun gerek bilirkişi raporu ile, gerekse dosya arasında bulunan davacı tarafın delil olarak dayandığı mail yazışması içeriği ile, davalı tarafın davacıya dürüstlük kuralına uygun hareket etmediği anlamına gelen beyanları ile sabit olduğu anlaşılmıştır. Dosya arasında mevcut olan … A.Ş’nin 09/05/2022 tarihli cevabi yazısı incelendiğinde davaya ve icra takibine konu edilen …,…,…,…,…,… ve … seri numaralı çeklerin keşidecisi olan davalı şirket tarafından iptal edilmesi için Kayseri … Şubeye teslim edildiği, çeklerin banka sisteminden iptal edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, davaya ve icra takibine konu edilen 8 adet çekin muhatap banka olan …’a davalı şirket tarafından iade edildiği ve banka tarafından çeklerin iptal edildiği, söz konusu çekler iptal edildiği için de davacı şirkete ödenmediği, davalı şirketin 30/04/2015-31/10/2020 tarihleri arasında düzenlenmiş olan 67 adet çekin tamamını ödediğinin ödeme dekontlarından anlaşıldığı, ayrıca davacı … A.Ş’nin ticari defterlerinde dava tarihi olan 13/06/2019 tarihi itibarı ile davalı şirketin davacı şirketten 310.828,05-TL alacaklı olduğu, dolayısıyla davacının söz konusu çeklerden dolayı davalıdan alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf takas def’i talebinde bulunmuş olup, TBK 139. Maddesi gereği takasın söz konusu olabilmesi için iki tarafın karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı ve borçlu olmaları gerekmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere davacının davaya konu çekleri davalıya iade ettiği dosya kapsamı ile sabit olup, TBK m. 104/son bendi gereği borç sona ermiş sayılmaktadır. Bunun aksini ispatlayacak herhangi bir somut delil dosyaya ibraz edilmemiştir. Davacı taraf yemin deliline dayanmış olduğundan davalı şirket yetkilisinin 13/12/2022 tarihli duruşmada yemini yaptırılmış olup, davalı şirket yetkilisi duruşmadaki beyanında da icra takibine konulan çeklerden dolayı davacıya borcu olmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıdan alacağın bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı tarafça takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle :Yerel mahkeme tarafından taraflarınca açılan hazırlanan yemin metnine riayet edilmeden açıkça hukuka ve yasaya aykırı şekilde hareket edildiğini, taraflar arasında akdedilen karşılıklı alım satım ve kiralama sözleşmesi uyarınca müvekkili şirkete 84 adet sıralı çekin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davaya konu 7 adet taşınmazın satın alınacağı vaadi ile kandırılmak sureti ile iade edildiğini, dava konusu çeklerin fabrikanın satın alınacağı vaadi ile iade alındığının mail yazışmaları ile sabit olduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hukuka ve yasaya aykırı olmakla birlikte rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, davalarının kabulünü, yargılama giderleri, istinaf giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf dilekçesinden özetle: Yerel mahkeme tarafından asıl talep bakımından verilen ret kararının hukuka ve somut olaya uygun olduğunu, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacının dayanaktan yoksun ve kötü niyetli istinaf başvurusunun reddini, katılma yoluyla yapmış oldukları haklı istinaf başvurularının kabulünü, yerel mahkeme ilamının yalnızca kötüniyet tazminatı talebi yönünden ortadan kaldırılarak davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu edilen tutarın %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dava ve takip dosyalarında mevcut bilgi ve belgelere, davacı tarafın iddialarına, davalı yanın savunmalarına, mahkemece aldırılan 26.09.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporundaki tespitilere, İlk derece mahkemesinin uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ilişkin nitelendirilmesinde ve karara dayanak alınan belge ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı taraf vekili ile davalı taraf vekilinin ( katılma yoluyla yaptığı) istinaf itirazlarının tümünün yerinde olmadığı görülmüştür.
Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına taraf vekillerince yapılan bütün istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf incelemesine konu kararın usul ve esas yönlerinden hukuka uygun olduğu değerlendirilmekle işbu kararı istinaf eden taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 27/12/2022 tarih ve 2021/946E – 2022/942K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekili ile davalı vekilinin – katılma yoluyla yaptığı- istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf eden taraflardan alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden taraflarca peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/05/2023