Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/798 E. 2023/818 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/798
KARAR NO: 2023/818
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2023
ESAS NO: 2022/708
KARAR NO: 2023/115
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 05/05/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2023 tarih ve 2022/708 Esas – 2023/115 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı … , … no.lu üyesi iken 29.05.2012 tarihinde üyelikten ayrıldığını, Kooperatif üyeliğinden istifa nedeniyle davacının davalı kooperatife yatırmış olduğu tutarların iadesi için taraflar arasında 20.04.2013 tarihli bir protokol yapıldığını, bu protokole göre taksitler halinde toplam 50.552,00 TL ödeneceği konusunda taraflar anlaştığını, ancak protokole göre ödenmesi gereken taksitler ödenmediğini bu nedenle 08.04.2015 tarihi itibariyle muaccel olduğunu taksit tutarları toplamı 15.000,00 TL için Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyada takip başlatıldığını, bu kısım için borca bir itiraz olmadığını takibin kesinleştiğini ve devam ettiğini, iflasın ertelenmesi davası kapsamında Kayseri 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/169 E. Sayılı dosyada, 16.05.2014 tarihli müteferrik karar sayılı kararıyla, yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinin ve hacizlerin durdurulması yönünde tedbir kararı verildiğini, karar temyiz edildiğinden kesinleşmesi çok uzun süre aldığını, bu süreler içerisinde zaman aşımı işlemediğini, kooperatifin bakiye 35.552,00 TL borcu için Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyada ilamsız takip yapılmış ancak davalı kooperatif borca itiraz edildiğini, davalı tarafın Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyada itirazının iptalini, %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının alacağı kooperatif üyeliğinden çıkmasına dayalı alacak olduğunu, davacının davalı kooperatifte … numaralı üyesi bulunmaktayken 29/05/2012 tarihinde üyelikten ayrıldığını, davacı tarafla davalı kooperatif arasında yapılan anlaşma uyarınca davacı ile davalı kooperatif arasında 20/04/2013 tarihinde sözleşme – ibraname düzenlendiğini, davacı tarafça dilekçede belirtilen çıkma tarihi olan 2012 yılı esas alındığında bu süre 2017 yılında dolduğunu, tüm bu hususlar dikkate alındığında davacı tarafın alacakları zaman aşımına uğradığını, bu sebeple zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davacı tarafça zaman aşımını kesen hiçbir işlem de yapılmadığı açıkça ortada olduğunu, davacı tarafça dava dilekçesiyle davalı kooperatif hakkında Kayseri 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/169 E. Sayılı dosyasıyla iflas erteleme talebinde bulunulduğu ve tedbir kararı verildiğinden bahsedilmişse de belirtilen dosya ve tedbir kararı mahkemelerin açılması kapanması vs. İşlemler sebebiyle Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/907 E. Sayılı dosyası olarak işlem görmüş ve 16/05/2014 tarihinde verilen tedbir kararları, mahkemenin 13/06/2016 tarihli kararıyla kaldırıldığını, davacının iddia ettiği gibi kesinleşmesinin uzun bir süre alması davacının icra takibi yapmasına engel olmadığını, Mahkeme tarafından verilen tedbir kararı yine mahkeme tarafından kaldırıldığını, tedbir kararının kaldırılmasıyla birlikte davalı kooperatif hakkında durdurulan icra takipleri de devam ettiğini, davacı tarafça da bu durum bilindiğini, Bu sebeple davacı tarafça belirtilen dosya sebebiyle zaman aşımının işlemediği yönündeki beyanlar haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kabul etmemekle birlikte davalı kooperatif yönünden tedbir kararı verilmesiyle tedbir kararının kaldırılması tarihleri eklendiğinde dahi davacının alacağının zaman aşımına uğramış olduğu açıkça görüleceğini, açıklanmaya çalışılan sebepler gereğince davanın reddi ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı vekili tarafından davalı kooperatiften sözleşmeden kaynaklı alacaklı olunduğu belirtilerek takip yapılmış ve takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali için Mahkememizde dava açılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden 23/12/2022 tarihli rapor alınmış ve raporda davanın zamanaşımına uğradığının belirtildiği görülmüş olup, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/24952 E, 2015/25451 K sayılı ve 22/10/2015 tarihli içtihadı gereğince de, davalı Kooperatif hakkında Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/907 E, 2016/785 K sayılı dosyasında 13/06/2016 tarihli karar ile iflasın ertelenmesi talebinin reddi ile birlikte tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiş olması ve kararın 21/02/2019 tarihinde onanmasına ile zamanaşımını durduran koşulların davamız kapsamında oluşmadığı anlaşılarak, davacı ile davalı arasında imzalanan 20/04/2013 tarihli protokol gereği ödeme vade tarihlerine 5 yıl eklenmesi halinde de takip tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolduğu” gerekçesiyle Davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının hukuka uygun olmadığını, iflasın ertelenmesi davasının zaman aşımını kesmesi konusunda kesinleşme tarihinin esas alınması gerekirken karar tarihinin esas alınmış olmasının yasaya aykırı olduğunu, Kayseri 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/169 E. Sayılı, 16.05.2014 tarihli müteferrik kararıyla, yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinin ve hacizlerin durdurulması yönünde tedbir kararı verildiğini, karar temyiz edildiğinden kesinleşmesinin çok uzun süre aldığını, iflasın ertelenmesi davasının kararı 21.02.2019 tarihinde kesinleştiğini, yani 16.05.2014 tarihinden 21.02.2019 tarihine kadara zaman aşımının kesildiği kabul edilmesi gerekirken sadece mahkeme karar tarihi olan 13.06.2016 tarihinin kabul edilmiş olmasının doğru olmadığını, ekte sunduğu Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 22.10.2015 tarih, 2015/24952 E, 2015/25451 K. Sayılı emsal kararda görüldüğü üzere iflasın ertelenmesi davasının karar düzeltme talebinin red kararı üzerine kesinleşmiş ve zamanaşımının bu tarihten itibaren işlemeye başladığını, mahkemenin kararın kesinleştiği tarihi değil de karar tarihini baz almış olmalarının hukuka uygun olmadığını, dava dilekçesi ekinde sunduğu ve karşı tarafın da kabul ettiği sözleşme ve ibraname başlıklı yazı ile ödeme planı oluşturularak sözleşme imzalandığını, aradaki ilişkinin sözleşmesel ilişkiye dönüştüğünü, Türk Borçlar Kanuna göre sözleşmeden kaynaklanan alacaklar 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının alacak taleplerinin bu nedenle de zamanamışına uğramadığını, mahkemenin hukuki bir değerlendirme olan zaman aşımı konusunda bilirkişiden görüş alarak karar vermesinin doğru olmadığını, bilirkişinin görevinin teknik hesaplama iken zaman aşımı konusunda kanaat bildirmesi ve mahkemenin de bunu uygulamasının hukuka açıkça aykırı olduğunu belirterek; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.02.2023 tarih, 2022/708 E., 2023/115 K. sayılı kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının istinaf dilekçesinde belirtilen iflas erteleme dosyasıyla ilgili olarak zaman aşımının kesildiği yönündeki iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, zira zaman aşımının kesilmesiyle ilgili olarak bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede bu hususun gözetilmiş ve iflas erteleme davası devam ederken dosya kapsamında verilen tedbir kararı süresi zaman aşımı süresine eklendiğini, ancak davacı tarafça sunulan istinaf dilekçesinde kararın kesinleşmesine kadar geçen sürenin eklenmesi gerektiği iddia edilmiş olup, belirtilen sürede tedbir kararı kaldırılmış olduğundan davacının davalı aleyhine icra takibi yapmasına engel bir durum söz konusu olmadığını, bu sebeple davacının davalı aleyhine icra takibi yapabileceği ancak takip yapmadığı bu sürenin zaman aşımı süresine eklenmesinin mümkün olmadığını, bu durumun açıkça ortada olduğunu, emsal gösterilen dosyada ise iflas erteleme kararı verilmiş olan bir durumda verilen iflas erteleme kararının bozulmasının kesinleşmesine kadar geçen sürenin zaman aşımı süresine eklenmesine ilişkin olduğunu, bu durumda iflas erteleme talebi kabul edilmiş ve bozulana kadar da geçerli bir karar olduğundan bu sürede borçlu aleyhine takip yapılamaması sebebiyle kesinleşme tarihine kadar geçen süre zaman aşımı süresine eklenmelidir yönünde karar verildiği görüldüğünü, dolayısıyla verilen kararın bu dosyaya emsal teşkil etmeyeceği verilen kararın kesinleşmemiş olmasının davacının alacağını icraya koymasına engel teşkil etmediğinden zaman aşımı süresinin kararın kesinleşmesine kadar kesildiğinden söz edilemeyeceğini, davacı ile davalı arasındaki alacak borç ilişkisi istinaf dilekçesinde belirtilen sözleşmesel bir ilişkiye dayalı olmayıp, kooperatif üyeliğinden kaynaklı olduğunu, imzalanan ibraname isimli evrakta da bu durumun açıkça ortada olduğunu, ibranamede yapılan taksitlendirme de yine Kooperatifler Kanunu’na dayandığını, Kooperatif üyesinin üyelikten çıkması sebebiyle yaptığı ödemelerin iadesine yönelik düzenlendiğini, bu sebeple istinaf dilekçesinde sözleşmesel ilişki olması sebebiyle 10 yıl zaman aşımı uygulanacağı belirtilmiş olup bu durumun kabulünün mümkün olmadığının ortada olduğunu, burada dikkate alınması gereken hususun borcun kaynağı olup, bu durumda kooperatif üyeliğinden kaynaklanan borç bulunduğunu, açıkça ifade ettiği üzere davacının istinaf taleplerinin reddi gerektiğini belirterek; davacının istinaf talebinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, kooperatif üyesinin çıkma payı alacağı ile ilgili itirazın iptaline ilişkindir. Alacak için zamanaşımı muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar. Kooperatiften çıkan ve çıkarılan ortaklarla ilgili hesaplaşma Kooperatifler Kanunu’nun 17. ve anasözleşme 15. madde uyarınca yapılır. Bu maddelerde davacının alacağı ayrıldığı yıl bilançosunun görüşüldüğü genel kuruldan 1 ay sonra muaccel olur ve bu ödeme 3 yıla kadar ertelenebilir. Erteleme halinde muacceliyet ertelemesinin son bulduğu tarihte oluşur. Bir borç ilişkisinden muacceliyet tarihleri farklı, aynı nitelikte birden çok borç doğmuşsa, zamanaşımı her alacak için o alacağın istenebileceği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda davacı ile davalı arasında sözleşme ve ibraname başlıklı 02.04.2013 tarihli belgede ortaklıktan ayrılan davacı üyeye yapılacak toplam ödemenin miktarı 50.552,00 TL olarak belirlenmiş ve bu ödemelerin 17 ayrı taksitte ödenmesine, son taksidin 13.03.2016 tarihli olmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu karar alacağın muacceliyet tarihini öteleyen bir işlemdir. Bu karara istinaden davacı alacağını her bir taksit tarihinden itibaren talep edebilir ve zamanaşımı da bu tarihten itibaren başlar. Bu durumda TBK’nın 147. maddesine göre 5 yıllık zamanaşımının buna göre değerlendirilmesi gerekir. Davacının çıkma payının her bir taksidinin muaccel olduğu tarih ile takip tarihi olan 11.02.2022 arasında 1163 sayılı Koopertifler Kanunu’nun 17/2. maddesinde düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, nitekim davalı aleyhine Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/907 Esas 2016/785 sayılı kararında hükümle birlikte iflas erteleme süresinin uzatılması talebinin reddi ile davalı aleyhine hükmedilen tedbirlerinde 13.06.2016 tarihinde kalkmasına karar verildiği, bu tarihten itibaren de tüm taksitlerin muaccel olduğu göz önüne alınarak 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddi kararı yerinde görülmüştür. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/9049 Esas 2020/1960 Karar, 2013/5291 Esas 2013/6520 Karar )
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/02/2023 tarih ve 2022/708 E. – 2023/115 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023