Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/761 E. 2023/863 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/761
KARAR NO: 2023/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2022
ESAS NO: 2020/691
KARAR NO: 2022/598
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 09/05/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2022 tarih ve 2020/691 Esas – 2022/598 sayılı kararı davalı … A.Ş. Vekili, davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde … ilinde meydana gelen trafik kazasında davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı otobüs ile diğer davalı … ‘nin kullandığı … plakalı … marka aracın saat … sıralarında çarpışması neticesinde … plakalı otobüste yolcu olarak bulunan … doğumlu … Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği son sınıf öğrencisi … ‘nun kaza sonucu olay yerinde yaşamını yitirmiş olduğunu, kaza neticesinde kolluk tarafından düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre davalı … ‘nin “DUR” levhası olduğu halde durmayarak kavşağa girdiği ve kaza saatinin gece olmasından dolayı aracının hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmak kuralını ihlal ettiğinden; davalı … ‘ın ise mevcut yerdeki hız limitinin 50 km/h olduğu halde kaza anında 66 km/h ile seyir etmesi, emniyet kemerini takmaması nedeniyle direksiyon hakimiyetini sağlayamaması nedeniyle kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalılar … ve … taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma suçundan katılan sanık olarak Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2019/527 esas numaralı dava dosyasıyla yargılanmaya devam etmekte olduklarını, meydana gelen bu trafik kazası neticesinde 22 yaşında geleceğe dair umutları olan ve üniversite son sınıf öğrencisi olan gencecik bir öğretmen adayı … ‘nun elim bir şekilde hayatını kaybetmiş olduğunu, bu durumdan dolayı davacıların yaşadığı evlat ve kardeş acısının tarifinin imkansızlığının ortada olduğunu, davalılar … ve … meydana gelen zarardan dolayı kusurları oranında davacılara karşı hem maddi hem de manevi tazminat ödemekle sorumlu olduklarını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. Maddesine göre kazaya karışan araçlardan … plakalı otobüsün ruhsat sahibi ve işleteni davalı … aracın işletilmesinden meydana gelen zararlardan dolayı davacılara karşı hem maddi hem de manevi tazminat ödemekle KTK. 85. Madde’ye göre kusursuz sorumlu olduğunu, … in sorumluluğu kazaya karışan otobüsün şoförü … ile müştereken ve müteselsilen sorumluluk niteliğinde olduğunu, bununla birlikte yine … plakalı araç … A.Ş. tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında sigortalanmış olduğunu, Bu nedenle sigorta poliçesinde belirtilen limitler dahilinde davalı … A.Ş. maddi tazminat ve fer’ilerinden davacılar … ve … ‘ya karşı sorumlu olduğunu, yine … plakalı araç … A.Ş. tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında sigortalanmış olduğunu, bu nedenle sigorta poliçesinde belirtilen limitler dahilinde davalı … A.Ş.’nin maddi tazminat ve fer’ilerinden davacılar … ve … ‘ya karşı sorumlu olduklarını, talep ettikleri manevi tazminatın gerek tarafların sosyal ekonomik durumları gerek olayın vahametine ve manevi tazminat hukukunun vasfına uygun olup Mahkeme tarafından tekrardan tenzil edilmeksizin karar altına alınmasını talep etmekte olduklarını, Bununla birlikte müteveffanın kardeşi davacı … ile müteveffa ikiz kardeş olduklarından ailenin yaşamış olduğu acı normalden çok daha fazla olduğunu, bu taleple birlikte müteveffa … NUN annesi … ve babası … için ayrı ayrı 50.000’er TL kardeşleri … , … , … için ise ayrı ayrı 25.000’er TL olmak üzere manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, 18/05/1997 doğumlu … ‘nun 18/10/2019 tarihinde ölmesiyle birlikte 21/10/1964 doğum tarihli babası … ve 17/03/1969 doğum tarihli annesi … kızlarının maddi desteğinden yoksun kalmış olduklarını, taraflarınca davacılar … ve … adına vekaleten davalı sigorta şirketlerine yapmış olduğumuz başvurular neticesinde davalı şirketler müteveffanın anne ve babası olan davacılara bir kısım ödemeler yapmış olduklarını, yapılan bu ödemelerin eksik olduğu kanaatinde olduklarını, taraflarınca vekaleten hem eksik ödenen maddi tazminatın tahsili hem de manevi tazminat hususunda bir anlaşma sağlayabilmek için davalıları tümü aleyhine arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş, toplantı pandemi nedeni ile telekonferans ile yapılmış, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, bu cihetle HMK’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere, ceza mahkemesinde ve hukuk mahkemesinde belirlenecek kusur oranlarına ve uzman bilirkişiden alınacak tazminat hesap raporuna göre, her bir davacının tazminat tutarları belli olduktan sonra peşin harcı yatırmak suretiyle, şimdilik … ve … için ayrı ayrı 500’er TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma tazminatının) davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunduklarını belirterek, İşleten … ‘in ve sürücüler … ve … ‘ın taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine şayet sayın mahkeme aksi kanaatte ise kazaya karışan … plaka numaralı araç ile … plaka numaralı araçların trafik kayıtları üzerine “ihtiyati tedbir” konulmasına karar verilmesini; Müteveffa … ‘NUN annesi … ve babası … için ayrı ayrı 50.000’er TL kardeşleri … , … , … için ise ayrı ayrı 25.000’er TL olmak üzere manevi tazminatın davalılar … , … ve … tarafından kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline; trafik kazasında kızlarını kaybeden baba … ve anne … için şimdilik ayrı ayrı 500’er TL toplamda ise 1000 TL olmak üzere maddi tazminatın (destekten yoksun kalma tazminatının) fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalılar … , … , … , … A.Ş. Ve … A.Ş. Tarafından kusur oranlarına göre müştereken ve müteselsilen tahsiline; iş bu maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek avans (ticari) faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … yönünden, davalının … ilinde halk otobüsü şoförü olarak çalışmakta olduğunu, kaza günü … plaka sayılı araçla görev güzergahı olan … Caddesinde sabit hızla seyir halinde ilerlerken cadde üzerindeki kavşağa hızını yavaşlatarak girmiş olduğunu, diğer davalı … ‘nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç tali yolda “DUR” tabelası olmasına rağmen hızını düşürmemiş, geçiş hakkı kuralını ihlal ederek tali yoldan kavşağa girmiş ve davalının kullanmış olduğu otobüse çarpmış olduğunu, davalının kullanmakta olduğu araçta yolcu olarak seyahat eden müteveffa çarpışmanın etkisi ile hayatını kaybetmiş olduğunu, davacı tarafın kusur yönüyle iddialarını kabul etmediklerini, davalının emniyet kemeri takmaması sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve bu sebeple kusurlu olduğu iddia edilmekte olduğunu, bu iddiaların yerinde olmadığını kazanını davalının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sebebiyle değil, davalı … ‘nin trafik kurallarını ihlal ederek otobüse çarpması sebebiyle meydana gelmiş olduğunu, kazaya ilişkin Sivas 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/527 E sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarında davalının kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığı, diğer sürücünün asli kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğunu, kazada kusuru olmayan davalının kaza sonucu meydana gelen zarardan sorumlu tutulması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu sebeple işbu dava yönüyle zarardan sorumlu olan taraf kusurlu davalı … olduğunu, davalı … yönünden ise davalının … ‘ın kullanmış olduğu … plaka sayılı aracın ruhsat sahibi olduğunu, davalının … ‘in kaza ile hiç bir illiyet bağı bulunmadığını, davacı tarafın Karayolları Trafik Kanunu 85. Maddesi gereğince davalının sorumlu olduğunu iddia ettiğini, sürücü davalı … ‘ın kazanın meydana gelmesinde hiç bir kusuru bulunmaması nedeni ile kaza sonucu oluşan zarardan sorumluluğu doğmadığını, İşletene ait aracın kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığı halde, işleten sıfatı taşıyan ve aracın ruhsat sahibi olması dışında kaza ile hiç bir bağı bulunmayan davalı … in bahsedilen zarardan dolayı sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu, davalı … ‘ın, kaza neticesinde beli kırılmış ve kulağında duyma kaybı oluşmuş olduğunu, davalının uğradığı zarar nedeniyle işgücü kaybına uğradığını, davalının kaza sonrası bel kemiği kırılması gibi ağır bir şekilde sakatlanmış olsa da davalıların müteveffanın ailesinin acısını paylaşmak için sürekli olarak ziyaret etmiş, duyduğu acı ve üzüntüyü onlarla birlikte atlatmaya çalışmış olduklarını, davalıların meydana gelen kazada kusuru ve sorumluluğu olmadığı belirtilerek davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın sigortalı şirket tarafından tanzim edilen … vadeli … poliçe no’lu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerekmekte olduğunu, davaya konu talep zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Mahkemece de bilindiği ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın “A.3-Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinde de belirtildiği üzere manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak Trafik Poliçesi’nde teminat bulunmamakta olması nedeni ile manevi tazminat talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kaza sırasında sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılmasını talep ettiklerini, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan davalı şirketin işletenin sorumluluğu bulunmaması karşısında sorumluluğu bulunmayacağını, davalı şirket tarafından davacı yana 30.12.2019 tarihinde 116.315,38 TL ödeme yapılarak sorumluluk yerine getirilmiş olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereği, ibranamenin geçersiz sayılabilmesi için “açık şekilde eksik ödeme” olması gerekmekte olduğunu, mahkemece ibranamenin geçerli olmadığı yönünde karar verilmesi halinde davadan önce yapılan ödemenin yasal faizi ile hesaplanacak tazminat tutarından tenzili gerekmekte olduğunu, HMK 6. Madde gereği yetkili mahkeme davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olması nedeni ile dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, İşletenin sorumluluğunun ancak sigortalı araç sürücüsünün sorumluluğunun doğması ile ortaya çıkacak olduğunu, davacının kaza sırasında hiçbir koruyucu teçhizat kullanmazken kusurunun bulunmadığının kabulü mümkün olmadığını, ayrıca zarar görenin ve yanında yolculuk ettiği sürücünün kaza sırasında alkollü olup olmadığının tespit edilmesini talep ettiklerini, Yargıtay müstekar hale gelmiş kararlarında destek tazminatı talebinde bulunanların ancak destekten yoksun kaldıklarını ispatlanması gerektiğini belirtmiş olduğunu, davacının zararının SGK tarafından karşılanma ihtimali de mevcut olup davanın SGK’ya da ihbar edilmesini talep ettiklerini, davaya konu olay haksız fiil niteliğinde olup ticari iş söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı yanın ticari faiz taleplerinin reddi gerekmekte olduğunu, dava konusu olayda, taşımanın niteliği hatır taşıması olup, tazminattan indirim yapılması gerekmekte olduğunu, davaya konu edilen kazadan dolayı açılan ceza soruşturma ve kovuşturma dosyasının celbini talep ettiklerini, davacı yan ceza dosyasında şikayetçi olmamış olduğunu, Yargıtay 11. HD. 2010/1508 E. 2012/778 K. Sayılı ilamında ceza davasında şikayetçi olmayan kişinin beyanının yorumlanması gerektiği belirtilmiş olduğunu, diğer yandan kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ve zararın da kaza ile illiyetinin tespiti halinde ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına gönderilmesini talep ettiklerini, Yargıtay yerleşik içtihatlarında açıkça belirtildiği üzere, her yıl için hesaplanan gelir bir önceki yılın toplam gelirinin %10 artırılmasını takiben % 10 iskonto edilmesi ile tespit edilmeli olduğunu, yine davalı şirket tarafından işbu dava açılmadan önce ödeme yapılmış olup KTK 111 çerçevesinde ibranamenin iptali için gerekli olan açık şekilde eksik ödeme olgusunun vuku bulup bulmadığının tespiti açısından ödeme yapıldığı tarihteki asgari ücret ve şartlar üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı, mirastan ayrı ve bağımsız bir hak olduğundan; destek iddialarının kanıtlanması gerekmekte olduğunu, davacı tarafından işbu dava açılmadan önce davalıya herhangi bir başvuru yapılmamış olduğunu, temerrüt süresi delillerin (tamamlanmış olması halinde) tümünün davalıya tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde Yapılan Değişiklik ile trafik sigortalarına ilişkin açılacak maddi tazminat davalarına ilişkin düzenlemeler yapılmış olduğunu, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırılmış; dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirilmiş olduğunu, haliye başvurunun tam yapılması gerekmekte olduğunu, eksik evrak ile başvuru yapıldığı için dava şartı yokluğundan davanın reddini talep Ettiklerini, müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacılar için davalı şirket tarafından 03.03.2020 tarihinde yapılan 22.383,00-TL tutarındaki destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi ile davacıların maddi zararı karşılanmış olduğunu, işbu ödeme ile davalı şirketin sorumluluğu sona ermiş olup, huzurdaki haksız davanın davalı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket’in sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olacak olduğunu,en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için hem adli tıp trafik ihtisas dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması zorunluluk arz etmekte olduğunu, mahkeme nezdinde görülen işbu davada ispat külfeti davacılarda bulunmakta olduğunu, bu kapsamda müteveffanın, davacılara “destek” olduğu hususunun ispatlanması zaruri olduğunu, destek kavramı ile mirasçılık kavramları birbirinden farklı olup, salt mirasçısı sıfatını haiz olmak, müteveffanın destek sıfatını haiz olduğu anlamına gelmemekte olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, zararın tespiti için; davacı tarafından elde edilen kazanımların belirlenmesi ve aleyhe hüküm kurulacak olması halinde bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerekmekte olduğunu, bu kapsamda tazminat hesabı da uzmanlık gerektirdiğinden, hazine müşteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamalar yaptırılmalı, bu konuda uzman olmayan hukukçulara bu görev tevzi edilmemesi gerektiğini, 5510 sayılı yasanın “ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlıklı 32. maddesinde; hak sahiplerine ölüm halinde talep edebilecekleri ödenekler belirtilmiş bulunmakta olduğunu, bu kapsamda, anılan madde uyarınca davacının herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerekecek, yapılmış bulunan ödeme var ise de bunlar davalı şirket aleyhine hükmedilecek olası bir tazminattan tenzil edilecek olduğunu, kurum tarafından davacıya gelir bağlanmamış olması ihtimalinde ise, bu durum gerçek zararın belirlenmesini doğrudan etkileyeceğinden, davacıya sgk’ya (veya ilgili kuruma) dava açması için önel verilmesi gerektiğini, ayrıca yine dava konusu trafik kazası ile ilgili açılmış bulunan bir ceza davası var ise, bu dava da doktrin ve yerleşik yargıtay uygulaması uyarınca bekletici mesele yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için davanın haklı olduğu varsayılsa bile, davalı şirket’in faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … ‘nın cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; 18/10/2019 tarihinde meydana gelen kazada tarafların kusur durumlarının tespiti amacı ile gerek ceza dosyasında gerekse mahkememizce talimat yolu ile aldırılan kusur raporunda … plakalı araç sürücüsü davalı … ‘nin %70 oranında, … plakalı araç sürücüsü davalı … ‘ın %20 oranında kusurlu olduğu, müteveffa … … ‘nun ise kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davalı … ‘nin … plakalı aracın maliki ve sürücüsü, … Şirketi’nin ise bu aracın olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesini düzenlemekle belirlenen zararlardan poliçe limiti dahilinde müteselsilen sorumlu olduğu, davalı … ‘ın ise … plakalı aracın sürücüsü, … ‘in bu aracın maliki olması nedeniyle, ayrıca davalı … A.Ş’nin ise bu aracın olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesini düzenlemekle belirlenen zararlardan poliçe limiti dahilinde müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmıştır.Davaya konu trafik kazasına karışan … plakalı aracın ZMMS sigorta poliçesi incelendiğinde sigortacısının Anadolu … Şirketi, sigortalısının … olduğu, aracın … poliçe numarası ile … kaza tarihini kapsar şekilde … vadeli olarak sigortalandığı, poliçede kişi başına teminat limitinin (sakatlanma ve ölüm) 390.000,00-TL olarak belirlendiği, anlaşılmış olup, bakiye teminat limitinin 273.684,62-TL olduğu, davacıların toplam bakiye destek zararının 414.280,77-TL olduğu, bakiye destek zararının bakiye poliçe limitini aşması nedeniyle garameten ödeme ilkesi gereğince hesaplama yapılması gerekmiş olup, her ne kadar aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda garameten paylaştırma sistemine göre hesaplama yaparken … A.Ş için %15, … Sigorta Şirketi için ise %85 kusur indirimi uygulamış ise de, mahkememizce, İTÜ Trafik Kürsüsü’nden oluşturulan bilirkişi heyetinin kusur raporuna itibar edilerek … A.Ş için %20, … Sigorta Şirketi için ise %70 kusur oranı uygulanması gerektiği anlaşılmakla, bu hesap işlemi için usul ekonomisi de gözetilerek dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmeyerek mahkememizce bu kusur oranlarına göre hesaplama yapılmıştır. Hal böyle olunca davacı … ‘nun destek zararının 248.181,57-TL olduğu, söz konusu zararın kusur oranına göre 173.727,09-TL’sinden davalılar … ile … Sigorta Şirketi’nin sorumlu olduğu, bu miktardan güncel sigorta ödemesi olan 60.955,96-TL’nin çıkarılması ile sigortanın bakiye 112.771,13-TL borcu olduğu anlaşılmış, garameten paylaşım dikkate alındığında … Sigorta Şirketi’nin 97.657,42-TL’den sorumlu olduğu görülmüştür. Davalı sürücü … ile davalı araç maliki … ve davalı … A.Ş’nin sorumlu olduğu miktarın ise kusur oranına göre 49.636,31-TL olduğu, bu miktardan güncel davalı sigorta ödemesi olan 13.470,89-TL’nin çıkarılması ile bakiye 36.165,42-TL borcu olduğu anlaşılmış olup, davacılar vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi dikkate alındığında taleple bağlılık kuralı gereği bu davalıların 23.756,34-TL’den sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Davacı … ‘nun destek zararının 406.752,06-TL’sinden davalılar … ile … Sigorta Şirketi’nin sorumlu olduğu, söz konusu zararın kusur oranına göre 284.726,44-TL olduğu, bu miktardan güncel sigorta ödemesi olan 81.456,85-TL’nin çıkarılması ile sigortanın bakiye 203.269,59-TL borcu olduğu anlaşılmış, garameten paylaşım dikkate alındığında … Sigorta Şirketi’nin 176.027,19-TL’den sorumlu olduğu, ancak davacılar vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi dikkate alındığında taleple bağlılık kuralı gereği bu sigorta şirketinin 174.591,81-TL’den sorumlu olduğu görülmüştür. Davalı sürücü … ile davalı araç maliki … ve davalı … A.Ş’nin sorumlu olduğu miktarın ise kusur oranına göre 81.350,41-TL olduğu, bu miktardan güncel davalı sigorta ödemesi olan 13.470,89-TL’nin çıkarılması ile bakiye 67.879,52-TL borcu olduğu anlaşılmış olup, davacılar vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi dikkate alındığında taleple bağlılık kuralı gereği bu davalıların 47.541,91-TL’den sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Davalı … Sigorta Şirketi her ne kadar ölenin emniyet kemeri takmamasından dolayı müterafik kusur indirimi uygulanmasını talep etmiş ise de, ceza dosyasında alınan kusur raporunda da belirtildiği üzere müteveffa … ‘nun otobüsün en ön koltuğunda oturduğu, kanun ve yönetmelik gereği yolcuların bulunduğu koltukta emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması zorunluluğu olmadığı hususları dikkate alınarak davalı … Sigorta Şirketi yönünden müterafik kusur indirimi uygulanması yoluna gidilmemiş olup, ayrıca müteveffanın otobüste yolcu olarak seyahat ettiği göz önünde bulundurularak davalı sigorta şirketinin hatır taşınması indirimi yapılması talebi de yerinde görülmemiştir.Alınan bilirkişi raporu, tarafların kusur durumları sonucu mahkememizce yapılan hesaplama ve davacılar vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alındığında; davacı … için 173.727,09 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 97.657,42 TL bedelin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalı … Sigorta Şirketi’nden temerrüt tarihi olan 31/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 23.756,34 TL’nin davalılar … ve … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … Sigorta Şirketi’nden temerrüt tarihi olan 03/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte; davacı … için 284.726,44 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı … den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 174.591,81 TL bedelin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalı … Sigorta Şirketi’nden temerrüt tarihi olan 31/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 47.541,91 TL’nin davalılar … ve … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … Şirketi’nden temerrüd tarihi olan 03/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıların sorumlu oldukları bedelin müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara hak ettikleri bedelin ayrı ayrı verilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, davacı … için 173.727,09 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 97.657,42 TL bedelin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalı … Türk Sigorta Şirketi’nden temerrüt tarihi olan 31/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 23.756,34 TL’nin davalılar … ve … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … Şirketi’nden temerrüt tarihi olan 03/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte; davacı … için 284.726,44 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı … ‘den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 174.591,81 TL bedelin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalı … Şirketi’nden temerrüt tarihi olan 31/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 47.541,91 TL’nin davalılar … ve … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … Şirketi’nden temerrüd tarihi olan 03/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıların sorumlu oldukları bedelin müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara hak ettikleri bedelin ayrı ayrı verilmesine, 2-MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ İLE, Davacı … ve … için 50.000,00’er TL, davacılar … ve … için 25.000,00’er TL olmak üzere toplam 175.000,00 TL manevi tazminat bedelinin davalı … , … ve … ’den olay tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara hak ettikleri bedelin ayrı ayrı verilmesine,
…” dair karar verilmiştir.İşbu kararı davalı … A.Ş. Vekili, davalı … vekili, … vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 18/10/2019 tarihli trafik kazası sonucu müvekkili şirket tarafından 03/03/2020 tarihinde 22.383,00-TL ödeme yapılmış bulunduğunu, davacının anılan ödemeyi kabul etmesi ile müvekkili şirket’in sigorta poliçesi hükümlerini tamamen yerine getirdiğinin net bir şekilde kabul ve ikrar edildiğini, hal böyleyken halen bir takım mesnetsiz sebeplerle hak iddia edilmesinin hiçbir iyiniyet kuralı ile izah edilemeyecek kötüniyetli bir davranış olduğunu, davacı tarafın, her ne kadar vuku bulan trafik kazası sonucu uğramış olduğunu iddia ettiği zararlara karşılık olmak üzere maddi tazminat talebinde bulunmaktaysa da, esasen müvekkili şirket tarafından başvuranın zararlarına ilişkin ödeme yapıldığını ve sigorta poliçesi hükümleri uyarınca müvekkili şirket üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, bu nedenle davacının mahkeme huzurunda ikame ettiği dava reddedilmeli, aksi kanaate varılması halinde ise öncelikle müvekkili şirket’çe ödenen miktarın yeterliliği hususunda ödeme tarihindeki veriler baz alınarak hesaplama yapılmalı ve ödenen miktarla karşılaştırılması, fahiş fark doğması ihtimalinde ise olası bir tazminat miktarından tenzil edilmesi gerektiğini, ödemelere ilişkin detaylar ve hangi taleplere ilişkin ödendiği hususu hasar dosyasının celbi ile detaylı bir şekilde tespit edilebileceğini, işbu davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, zararın tespiti için; davacı tarafından elde edilen kazanımların belirlenmesi ve aleyhe hüküm kurulacak olması halinde bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini, keza tazminat hesabı da uzmanlık gerektirdiğinden, hazine müşteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamalar yaptırılmalı, bu konuda uzman olmayan hukukçulara bu görevin tevzi edilmemesi gerektiğini, 5510 sayılı yasanın “Ölüm Sigortasından Sağlanan Haklar ve Yararlanma Şartları” başlıklı 32. maddesinde;“””Ölüm sigortasından sağlanan haklar şunlardır:a) Ölüm aylığı bağlanması.b) Ölüm toptan ödemesi yapılması.c) Aylık almakta olan “kız çocuklarına” evlenme ödeneği verilmesi.d) Cenaze ödeneği verilmesi.””” denilmek suretiyle, hak sahiplerine ölüm halinde talep edebilecekleri ödenekler belirtilmiş bulunduğunu, mahkeme nezdinde gerçekleştirilen davada ispat külfetinin davacılarda bulunduğunu, bu kapsamda müteveffanın, başvuranlara “destek” olduğu hususunun ispatlanması zaruri olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinde; “””İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.””” denilmek suretiyle, mahkeme nezdindeki dava hakkında ispat külfetinin davacılarda olduğu hususunun açık bir şekilde ortaya konduğunu, nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2003/7075 E., 2003/6974 K. sayılı ve 16.09.2003 tarihli kararında şeklinde görüş bildirilerek, destekten yoksun kalma tazminatı talep edenlerin, müteveffanın kendilerine “destek” olduğu hususunu kanıtlamaları gerektiği açıkça ortaya konulduğunu, bu nedenle davacıların, müteveffanın kendilerine ne surette destek olduğunu ispatlamasını talep ettiklerini, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek üzere paylarının tespit edilmesi ve davaya taraf olmayan destek paylarının ayrılması gerektiğini, yalnızca davacılar üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı sonuç doğuracağını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/5560 E., 2019/22 K. Sayılı ve 14.01.2019 tarihli güncel kararı denilmek suretiyle tüm hak sahiplerinin tespiti ile işbu hak sahiplerinin paylarının hesaplanması gerektiği aksi durumun hatalı olup bozmayı gerektireceğinin açıkça belirtildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkili şirketin, karayolları trafik kanunu’nun 91. maddesi ve zorunlu mali mesuliyet sigortası (zmms) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması zorunluluk arz ettiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2011/7022 E., 2011/8043 K. Sayılı ve 22.09.2011 tarihli kararı da kusur tespiti bakımından yukarıdaki açıklamaları destekler nitelikte olduğunu, bu kapsamda yapılacak detaylı incelemeler sonucu, tarafların kusur oranları tespit edilerek ve müvekkili şirket’in sorumluluğu noktasında tüm gerçeklerin net bir şekilde ortaya çıkacağını, davaya konu kazanın hangi sebeple meydana geldiği her durumda araştırılmalı, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesine etki edecek trafik işaret ve lambalarından, yolun yapısından ve trafik güvenliğini tehlikeye atacak derecede görüşü engelleyecek bir hususun bulunup bulunmadığı ayrıca belirlenmeli, kusur oranı belirlenirken bu hususlara da ayrıntılı olarak değinilmesi gerektiğini, kaza esnasında müteveffanın emniyet kemeri takılı olmadığından hükümde müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Yargıtay 4. HD’nin 2012/15644 esas, 2013/14775 karar, 24.09.2013 tarihli kararının emsal olduğunu, aynı olay sebebiyle aynı tür tazminat talepli huzurdaki başvuruda tüm başvuranların aynı vekil ile temsil edilmesine karşın ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hakkaniyetli olmayıp Yargıtay uygulaması ile de çeliştiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2016/15364 E., 2019/1740 K. Sayılı ve 26.03.2019 tarihli güncel kararında denilmek suretiyle ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olsa dahi aynı olay sebebiyle aynı vekil ile temsil edilmesi halinde ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/1936E ve 2012/4248K sayılı ve 12.04.2012 tarihli kararında;,Yargıtay 21.Hukuk Dairesi E. 2016/14292 K. 2017/5685 T. 4.7.2017 kararlarının da emsal olduğunu, açıklanan nedenlerle hükümde her bir başvuran için ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olup dilekçenin 1. maddesinde kusura ilişki itirazlarıın reddi halinde tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek; yerel mahkeme kararına karşı tehir-i icra talepli olarak istinaf yoluna başvurduğu, yukarıda açıklanan nedenler uyarınca haksız ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının … ‘ın kullanmış olduğu … plaka sayılı aracın ruhsat sahibi olduğunu, davalının kaza ile hiç bir illiyet bağı bulunmadığını, davacı tarafın, Karayolları Trafik Kanunu 85. Maddesi “motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi, doğan doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” gereğince kaza sebebiyle oluşan zarardan müvekkilinin işleten sıfatıyla müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu iddia ettiğini, sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde hiç bir kusuru bulunmadığını, … ın … ilinde halk otobüsü şoförü olarak çalıştığını, kaza günü … plaka sayılı araçla görev güzergahı olan … Caddesinde sabit hızla seyir halinde ilerlerken cadde üzerindeki kavşağa hızını yavaşlatarak girdiğini, diğer davalı … ‘nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç tali yolda “DUR” tabelası olmasına rağmen hızını düşürmemiş, geçiş hakkı kuralını ihlal ederek tali yoldan kavşağa girmiş ve … ‘ın kullanmış olduğu otobüse çarptığını, … ‘ın kullanmakta olduğu araçta yolcu olarak seyahat eden müteveffa çarpışmanın etkisi ile hayatını kaybettiğini, … ‘ın emniyet kemeri takmaması sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve bu sebeple kusurlu olduğunun iddia edildiğini, kaza anını gösteren araç kamerasına ait görüntülerde görüleceği üzere … kaza anında ve sonrasında direksiyon hakimiyetini kaybetmediğini, çarpışmanın etkisi ile otobüs devrilene kadar direksiyonu dahi bırakmadığını, kaldı ki kaza direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sebebiyle değil, davalı … nin trafik kurallarını ihlal ederek otobüse çarpması sebebiyle meydana geldiğini, kazaya ilişkin Sivas 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/527 E sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarında Mustafa Başpınar’ın kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığı, diğer sürücünün asli kusurlu olduğunun rapor edildiğini, kazada kusuru olmayan … ın kaza sonucu meydana gelen zarardan sorumlu tutulması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu sebeple işbu dava yönüyle zarardan sorumlu olan taraf kusurlu davalı … olduğunu, bu sebeple kaza sonucu oluşan zarardan sorumluluğunun doğmadığını, işletene ait aracın kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığı halde, işleten sıfatı taşıyan ve aracın ruhsat sahibi olması dışında kaza ile hiç bir bağı bulunmayan müvekkili … ‘in bahsedilen zarardan dolayı sorumlu tutulması da hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, meydana gelen kazada müteveffanın emniyet kemeri takmamasının kendisine müterafik kusur olarak yüklenmesi gerektiğini, emniyet kemeri takılması, trafik kazalarının etkisini hafifletmekte olup, yaralanmalarda ağır sonuçların meydana gelmesini önlediğini, Emniyet kemerinin yolculuk esnasında takılması gerektiği kural olarak KTK’da da ifade edilmiş olup, müteveffanın belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olması nedeniyle müvekkilinin kusurlu kabul edilmesinin hukuka uygun olmadığını, 18.07.1997 tarih, 23053 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği madde 150 de açık olarak düzenlendiği üzere emniyet kemeri takmama müteveffanın kazanın oluşumunda açıkça kusurlu olduğunun ispatı niteliğinde olup; hesaplamalarda bu hususunda dikkate alınması gerekirken dikkate alınmadan yapılan hesaplamanın hukuka uygun olmadığını, yine sayın mahkemece davacılar lehine aynı vekille temsil edilmesine rağmen birden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuku uygun olmadığını belirterek; müvekkili adına hükmedilen kararın müvekkili lehine ortadan kaldırılmasına, davanın reddine vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan iddiaların hiçbirini kabul etmemekle yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını aksine kararın hukuka uygun olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi hükmünde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denildiğini bu hükmün davalı araç sahibinin herhangi bir kusuru olmasa da zarardan sorumlu olduğu sonucunu ortaya koyduğunu, yine her ne kadar sürücü … ‘ın kusurunun olmadığından, adı geçenin olay günü diğer davalı … ‘in sevk ve idaresindeki aracın … plaka numaralı araca çarpması sonucu kazanın gerçekleştiğinden, … ‘ın emniyet kemerini takmaması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğinden kusur verildiğinden ancak … ‘nın direksiyon hakimiyetini kaybetmediğinden ve tüm bu nedenlerle kusurunun bulunmadığından iddia edilse de bu iddiaları kabul etmesinin mümkün olmadığını, davalı … ‘ya kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamak nedeniyle kusur atfedildiğini, yani emniyet kemeri takıp takmadığı adli tıp tarafından tartışılmadığını, bununla birlikte kaza anına ait kamera görüntüleri incelendiğinde sürücü … ‘nın emniyet kemeri takmaması nedeniyle çarpışma anında koltuğundan havalandığı direksiyon hakimiyetini sağlayamadığının açık bir şekilde görüleceğini, hiçbir dosyada sürücü … nın kusurunun bulunmadığına dair bir tespit yapılmadığını, aksine sürücü … ‘nın kusurunun bulunması nedeniyle Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/527E.numaralı dosyasında yargılanıp ceza aldığını, tüm bu anlatılanlara ek olarak müteveffa … ‘nun yolculuk esnasında emniyet kemeri takmamasının müterafik kusur olarak değerlendirilmesi ve bu oranda tazminat hesabından indirime gidilmesi iddiasını da kabul etmediklerini, zira davalı … ‘e ait … plaka numaralı aracın sürücü koltuğu hariç herhangi bir koltuğunda emniyet kemeri bulunmadığını, olmayan bir şeyi müvekkilinin kullanması gerektiğini söylemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, anlatılan tüm bu gerekçeler doğrultusunda sayın mahkemenin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığını belirterek; davalı vekili marifeti ile yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının, 098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören maddi ve manevi zararını 6098 sayılı TBK’nun 49, 53 ve 56. maddeleri uyarınca sürücüden isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … ) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacıların, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … A.Ş.’den isteme hakkı da vardır.Somut olayımızda; 18.10.2019 günü meydana gelen kazaya ilişkin İlk derece mahkemesince, İTÜ Trafik Kürsüsünden alınan 24/01/2022 tarihli kusur raporunda ve ayrıca Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/527 Esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunda, … plakalı araç sürücüsü davalı … ‘nin %70 oranında, … plakalı araç sürücüsü davalı … ‘ın %20 oranında kusurlu olduğu, müteveffa … ‘nun ise kusursuz olduğu belirtildiğinden ve bu kusur raporlarının temel olarak ceza yargılamasında temin edilen kusur raporlarıyla ve olayın gelişim şekline uygun olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesince, bu kusur raporlarına itibar edilerek araç sürücüsü davalı … ‘in %70, davalı Mustafa’nın %20 oranında kusurlu, ölenin kusursuz olduğunun kabul edilmesi doğru bulunmuş, kusur raporları ve oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu kusur oranları neticesinde maddi tazminatın hesaplama tarzı ve davacılar, ihtiyari dava arkadaşı olup kabul edilen maddi ve manevi tazminat yönünden her bir davacı yararına ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmekle buna binaen ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/9191 Esas 2022/3314 Karar)
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı … A.Ş., davalı … tarafından söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 05/07/2022 tarih ve 2020/691 E. – 2022/598 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı … A.Ş. Vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 16.824,63 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı … tarafından peşin yatırılmış 4.206,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 12.618,63 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden işbu davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-Alınması gerekli olan 4.870,38 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı … A.Ş. tarafından peşin yatırılmış 1.219,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 3.651,38 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden işbu davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/05/2023