Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/743 E. 2023/753 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/743
KARAR NO: 2023/753
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2022
ESAS NO: 2021/185
KARAR NO: 2022/882
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/04/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 26/04/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2022 tarih ve 2021/185 Esas – 2022/882 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından davacı aleyhine Kayseri 7.İcra Müdürlüğü’nün 2018/563 E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibe konu bononun 20.02.2017 tarihinde 10.000,00 TL, 12.01.2018 tarihinde 13.000,00 TL olarak ödendiğini, davacının borcunun kalmadığını, davacının kötü niyetle takip başlattığını, bu nedenle takip konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı lehine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kayseri 7.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı senedin 13.000,00 TL.sinin ödendiğini, 10.000,00 TL.sinin ödenmediğini, davacının daha önce aldığı malların borcunu ödemesi sırasında verilen 20.12.2017 gün ve 017103 no’lu ödeme belgesini değiştirerek senet bilgilerini sonradan eklediğini, bu nedenlerle davanın reddine, davacının %20 tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Toplanan deliller, alınan ATK raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, BAM kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonucu alınan Adli Tıp Raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalının ödeme savunmasına ilişkin makbuzda yer alan yazılardan “24/12/2017 vadeli senede mukabil 23.000-TL bedelli senet” ibaresinin davacının eli ürünü olmadığı, bu yönüyle davalının savunmasını kanıtlayamadığı ve fakat davacının ödeme savunmasını muteber banka dekontları ve diğer delillerle kanıtladığı, bu sebeple dava ve takip konusu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı, borcun takipten önce ödendiği, ve fakat buna rağmen davalının ödeme yapılmış olmasına rağmen ticari defter ve kayıtlarını yeterince araştırıp kontrol etmeksizin kötü niyeti olarak davacı hakkında icra takibi başlatığı, davalının kesin süre içerisinde yemin teklif edip etmeyeceğine dair beyanda bulunmadığı, ve bu suretle cevap dilekçesinde belirttiği yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının takip konusu bonoya başlatılan icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, ayrıca yasal koşulları oluşan kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş……” gerekçesiyle DAVANIN KABULÜ ile; Kayseri (kapatılan)7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 18/08/2017 tanzim, 24/12/2017 ödeme tarihli 23.000,00 TL bedelli, düzenleyeni Davacı … , Lehdarı davalı … Limited Şirketi olan bono nedeniyle ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu bononun 10.000,00 TL lik kısmı yönünden %20 olmak üzere toplam 2.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflarınca Kayseri 7. İcra Müdürlüğü kanalı ile başlatılan … Esas Sayılı icra dosyasına komu borç senedi 23.000 TL bedelli olup 13.000 TL’lik tutarı tarafımıza ödendiğini, davacı tarafça ödenmeyen 10.000 TL’lik kısma ilişkin borç vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, borçlunun tüm uyarılara rağmen ödemeye yanaşmaması sebebi ile icra takibi yapılma zarureti hasıl olduğunu, davacı tarafından daha önce müvekkili şirketten aldığı malların ödemesini yapmış ve bunun karşılığında da ödeme neticesinde ödeme makbuzu kendisine verildiğini, iş bu ödeme makbuzunun takip konusu senetle ilgisi ve ilişkisi bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından tarafların ticari defterleri incelenmiş ve de her iki defterde de ödemeye ilişkin kayda rastlanmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında devam eden ticaret neticesinde davacı tarafından dosya kapsamı ile ilgisi olmayan bir başka ticarete dair ödemeler yerel mahkeme tarafından kabul edildiğini, ancak tarafın ticari defterlerinde iş bu ödemeye ilişkin herhangi bir kayıt olmadığının açıkça tespit edildiğini, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2017/ 2306 Esas, 2017 / 7235 Karar ve 24.10.2017 tarihli kararında “Davada borcun ödendiği ileri sürülmüş ve ödemeye yönelik makbuz ibraz edilmiş ise de bu makbuzun aslında nakit ödeme yapılmadığı satış bedelinden mahsup edildiği dolayısıyla davalının müvekkilinde herhangi bir alacağı bulunmadığı ileri sürülmüş ise de bu iddia kanıtlanamadığından davanın bu gerekçeyle esastan reddi gerekir.” Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2011/ 4148 Esas, 2012 / 62 Karar ve 16.01.2012 tarihli kararında “Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı vekilinin ödeme konusunda kooperatif kayıtlarını delil olarak bildirmesine ve bir kısım ödeme makbuzlarını dosyaya sunmasına rağmen, kooperatif kayıtları üzerinde bu konuda inceleme yapılmaması doğru olmadığı gibi kabule göre gerekçeli kararda davacıya ait olduğu tespit edilen ödeme makbuzunun senedin düzenleme tarihinden sonra olması nedeniyle borcun tespitinde dikkate alınamayacağına dair değerlendirme doğru olmamıştır.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1994/ 19-240 Esas, 1994 / 640 Karar ve 26.10.1994 tarihli kararında “Davacı aradaki ticari ilişki nedeniyle takibe konu senetler karşılığı borcunu ibraz ettiği makbuzlarla ödemiş olduğunu, iddia ettiğine ve davalı taraf söz konusu belge ve makbuzların iddia edilen ticari ilişkiyle ilgisi bulunmadığını savunduğuna göre, mahkemece ibraz edilen belgeler üzerinde iddia ve savunma çerçevesinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak rapor ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulmak gerekirken yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Yargıtay kararları ışığında anlatmaya çalıştığıüzere yerel mahkeme nezdinde görülmekte olan dava da davacı tarafça sunulan ödeme makbuzu deill başlangıcı niteliğinde dahi olmayıp, davacı taraf, dava konusu senedin ödendiği iddiasına yönelik olarak ödeme yaptığını ispatlayamadığını, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2003 / 702 Esas, 2003 / 5384 Karar ve 30.04.2003 tarihli kararında “Kanun hilafını emretmedikçe taraflardan her bir iddiasını ispata mecburdur. Davacının davalıya verdiği senet mücerret borç ikrarına havi olup illetten aridir. Davacının bu senedi davalıya muhasebe ücreti için verdiğini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Senet içeriğinde bu konuda herhangi bir açıklama yoktur. Senede karşı ancak senetle ispat mümkündür. Davacı iddiasını yazılı belge ile ispatlayamamıştır. Ne var ki davacı dava dilekçesinde vs. yasal kanıtlar demek suretiyle yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece davacıya bu konuda yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.” Yargıtay kararları ışığında anlatmaya çalıştığı üzere öncelikle davacının, müvekkiline verdiği senet mücerret borç ikrarına havi olup illetten ari olduğunu, senet içeriğinde herhangi bir açıklama olmadığını, senede karşı ancak senetle ispat mümkün olduğunu, davacının iddiasını yazılı belge ile ispatlayamadığını, yerel mahkeme tarafından ödemeye ilişkin makbuzlarda ki yazının Adli Tıp Kurumundan alınan rapor neticesinde davacıya ait olmaması raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, kaldı ki taraflarınca ödeme makbuzlarına ve ait yazının davacıya ait çıkmaması davacı tarafından müvekkiline ödeme yapmadığını da açıkça ortaya koyduğunu, ayrıca yerel mahkeme kararında müvekkili şirketin ödeme yapılmış olmasına rağmen ticari defter ve kayıtların yeterine araştırılmamış olması nedeniyle kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verildiğini, iş bu gerekçenin de usul ve yasalara aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından öncelikle davacı yanca ileri sürülen ödeme makbuzu yazılar davacıya ait olmadığı tespit edildiğini, iş bu durum da davacı tarafından müvekkili şirketle, taraflar arasında yapılan ticaret nedeniyle herhangi bir ödeme olmadığını gösterdiğini, ayrıca davacı tarafça banka kanalı ile yapılan ödeme hususunda taraflarınca ödemenin başka bir ticari işleme ait olması hususu yerel mahkeme tarafından araştırılmadığını, taraflara ait defterlerin incelenmesinde de iş bu ödemeye ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını, bu hususun aydınlığa kavuşturulmadan yeterli araştırma yapılmadan ve de tüm deliller toplanmadan karar verilmesi usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkeme tarafından tarafların ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelenmiş ne davacının ne de müvekkili şirketin ticari defterlerinde ödeme ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını, hal böyle iken yerel mahkeme tarafından müvekkili şirketin yeterince araştırma yapmadığı gerekçesine dayanılarak verilen kötüniyet tazminatının usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini belirterek; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/185 E. 2022/882 K. sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, karar kesinleşinceye kadar icranın geri bırakılması kararı verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklı takip konusu senede karşı takipten önce ödemede bulunması nedeniyle borçlu olmadığı iddiasına ilişkindir. Davalı, senetteki ödeme ibaresini kabul etmemiş, tahrifat-ekleme yapıldığını, bu ödemenin takip konusu senetle ilgisi olmadığını, daha önceki bir ödeme makbuzuna ekleme yapıldığı savunmasında bulunmuştur. Davalı ödeme makbuzu üzerindeki açıklamaların sonradan eklendiği iddiası ile alacaklı olduğunu belirtmiştir.Davalı, davacıdan bu parayı aldığını ikrarla birlikte, ödemenin davacı ile arasında mevcut başka bir hukuki ilişkiden kaynaklandığını ileri sürmüştür. Böyle bir ikrarda, ilave edilen vak’a arasında bir bağlılık yoktur. Bu tür ikrar bağlantısız bileşik ikrar niteliğindedir. O itibarla, bu ikrarın bölünebileceği de gerek öğretide gerek bilimsel görüş ve yargısal kararlarda tamamen kabul edilegelmektedir. Bu durumda davalının kendisine yapılan ödemenin asıl borcu doğuran ilişki dışındaki başka bir hukuki ilişki nedeniyle meydana gelmiş olduğunun kanıtlanması gerektiği aşikardır. Bu itibarla ispat külfeti davalıdadır. Davalı ödemenin senede mahsuben değil de başka bir borç için ödendiği hususunda yazılı belge sunmadığı, davalı her ne kadar tahsilat makbuzundaki “24.12.2017 vadeli senede mukabil” ibaresinin sonradan ilave edildiği bu nedenle davacının 10.000,00 TL ödeme yaptığının kabul edilemeyeceğini savunsa da ispat külfetinin davalıda olduğu ve davalının ödemenin başka bir alacak için yapıldığını kanıtlayamadığı, tahsilat makbuzuna ait dip koçanı veya davalıdaki nüshasını sunamadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının davanın kabulü yönündeki kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2010/5103 Esas 2011/15996 Karar,)
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/12/2022 tarih ve 2021/185 E. – 2022/882 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 503,20 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.26/04/2023