Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/734 E. 2023/774 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/734
KARAR NO: 2023/774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2022
NUMARASI: 2021/906 E. 2022/924 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 27/04/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2022 tarih ve 2021/906 E – 2022/924 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile davalı … Ltd. Şti. Arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereğince, şirketin bankaya olan doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak dava dışı … ‘a ait … İli, … İlçesi, … Mah. … ada, … parselde sayılı taşınmaz üzerinde bulunan … Blok … Kat … numaralı bağımsız bölüm üzerinden … ‘ın eşi … ‘ın muvafakati alınmak sureti ile ipotek tesis edildiğini, dava dışı … tarafından 28/02/2019 tarihinde Kayseri 1. Aile Mahkemesi nezdinde 2019/165 esas sayılı dosyasında taşınmaz üzerinde banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti için davacı banka ile … Ltd. Şti. Ve taşınmaz maliki olan … ‘ın vefat etmesi üzerine mirasçıları aleyhine davanın ikame edildiğini, karar sonrası … tarafından ilamın icrası amacıyla Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyası ile müşterek borçlu müteselsil sorumlu borçlular aleyhine müvekkili banka, … Ltd. Şti. Ve … mirasçıları aleyhine takip başlatıldığını, mevcut takip sonrasında alacağın tamamı olan 119.976,72-TL 29/01/2021 tarihinde istirdat hakları saklı kalmak kaydı ile banka tarafından icra tehdidi altında ödendiğini, müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen TBK 62 madde 2 fıkra gereği kendi payından fazlasına düşenden fazlasını ödeyen zorar verinin, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olduğunu ve zarar görenin haklarında alacaklıyı kendi payından fazla oranda tatmin ederse diğer sorumlulara karşı rücu hakkını kullanabileceğini, bankanın yasa doğrultusunda üzerine düşen bütün edimleri yerine getirdiğini, davalı borçlular borca kötü niyetle itiraz ettiklerini, bunlardan bahisle; fazlaya dair faiz ve talep haklar saklı kalmak kaydı ile haksız itirazların iptali ile, takibin takip konusu alacağın tamamı üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … ‘ın cevap dilekçesinden özetle; Davacı alacaklı teselsül kurallarına aykırı şekilde takip yapıldığını, ortada usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin olmadığını, bu husus itirazın iptali davasının şartlarından olduğunu, davanın sırf bu sebeple reddinin gerektiğini, dış ilişkide borcu ödeyen tarafın iç ilişkide rücu hakkına sahip olduğunu, ancak bu hakkını kullanırken kendi payını düşen kısmı düşeceği, kalan kısmı diğer borçlulara payları oranında rücu edeceği, paya ilişkin bir sözleşme yoksa birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olduklarının düzenlendiğini, bir diğer önemli farklılığın ise iş ilişkide teselsül değil, pay esasının geçerli olduğunu, buna göre dış ilişkide tazmin yükümlülüğü yerine getirildikten sonra, iç ilişkide teselsülün geçerli olamayacağını, kişiler sorumluluk payları oranında borçtan sorumlu olacaklarını, 6100 sayılı HMK’nın 312/2 maddesi gereğince davalı müvekkillerinin davacıya borçlu olmadıklarını, davalı davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermediğini, bu nedenle talep kabul edilmiş olsa bile yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilemeyeceğini, davacı tarafın takibinin kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davacının yasal şartları oluşmayan davasının reddine, usulsüz ve kötü niyetli takip yapan davacının takibin %20 oranında tazminata mahkum edilmesine, davacıdan alınarak ayrı ayrı müvekkillerine verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti.’nin cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme nezdinde ikame edilen dava açısından Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu, davacı tarafın ödemiş olduğu harç, vekalet ücreti, ve yargılama giderinin taraflarına rücu etmek adına iş bu davanın açıldığını, ancak davanın ne mutlak ne de nispi ticari dava olduğunu, ticari dava olmayan olmayan davanın ticaret mahkemelerinin de görülme olasılığının olmadığını, ayrıca davacı tarafça takibe konu edilen alacağın zaman aşımına uğradığını, bu nedenle reddinin gerektiğini, dış ilişkide zarar görene karşı müteselsilen sorumlu olanın zarar verebileceğini, zarar göreni kendi payından fazla oranda tatmin eden zarar verenin rücu hakkına dayalı talebi karşısında müteselsilen değil, kısmen sorumlu olduklarını, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlu, diğer borçlulara ifa ettiği kısmın tamamı için değil, her bir borçluya düşen kendi hissesi oranında başvurabileceğini, iç ilişkide sorumluluğun eşit olmadığını, somut olayın durumuna göre iç ilişkide tarafların birbirlerine olan sorumluluk oranlarının değişkenlik gösterdiğini, borcun ortaya çıkmasında tarafların kusur oranlarının tespit edilmesinin gerektiğini, ayrıca rücu hakkının ancak ödeyenin kendi payını aşan tutarda ödemesi var ise doğacağını, yani ödeyen üçüncü iç ilişkide düşecek miktar bir ödemede bulunmuş ise diğer sorumluluklara karşı rücu ödemeyeceğini, takibe konu borcun doğmasına davacı bankanın sebebiyet verdiğini, davacı bankanın basiretli bir tacirden beklenilecek dikkati ve özeni göstermediğinden taraflar takibe dayanak olan dava dosyası ile karşı karşıya kaldığını ve rücu etme hakkının bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatı hükmedildiğini alacağın yargılamayı gerektirdiğinden bu talebinin de reddine karar verilmesinin gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkili şirkete verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “…Yapılan bu genel açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, benimsenen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, müteselsil borçlu olarak (davacı banka da dahil) taraflara yükletilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı olduğu, bu kararın aile konutu olduğu halde ipotek tesis ettiren ve ipotek lehtarı olan davacı bankanın gerekli araştırma yapmaksızın ve aile konutuna ilişkin açık rıza bulunduğundan hareketle, heline ipotek tesis ettirmesi ve daha sonra bu durumun anlaşılması ile birlikte mahkemece dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının tespiti ile birlikte taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi sonucu doğan bir borç olduğu, davacı bankanın yapılan yargılama sırasında eş rızasının alınmış olduğuna dair muvafakatnamenin diğer eşin imzasının bulunmadığı, imzanın sahte olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunun anlaşıldığı ve bu kapsamda tacir olan bankanın basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne karar yerinde değinilerek malik olmayan eşin açık rızasının almaksızın ipotek tesis ettirmesi nedeniyle sorumlu olduğunun tespit edilmesi, güven kurumu olan bankanın yerleşik Yargıtay uygulaması çerçevesinde, hafif kusurdan dahi sorumlu olması esasları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, söz konusu borçtan davalı bankanın ağır kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, davalıların bu konudaki sorumlulukları bulunmakla birlikte bankanın ağır kusuru karşısında davalıların sorumluluğunun ortadan kalktığı, davacı bankanın kendi payına düşenden fazlasını ödeyen müteselsil sorumlu (borçlu) sıfatıyla ve iç ilişkide eşit oranda paylarla sorumlu olduklarından bahisle, kendi payına düşen kısmı mahsup etmek suretiyle kalan kısım yönünden diğer müteselsil borçlulardan borcun müştereken (birlikte) tahsili istemiyle başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.Davacı bankanın başlatmış olduğu icra takibinde haksız olduğu sabit olmakla birlikte, kötü niyetli icra takibi başlattığı ispatlanamadığından koşulları oluşmayan davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davanın reddine, Davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve esas yönünden yasaya aykırı olup kararın kaldırılması gerektiğini, mahkemenin, dava konusu uyuşmazlığa ilk önce-kanaatlerince yerinde olarak- TBK 167. Md uygulayarak sonuca gitmek istediğini; sonrasında uyuşmazlığı TBK 62. Md uyarınca çözmek yoluna gittiğini,TBK 167. Md. mütesesil borçluluk kapsamında paylaşım başlığı altında düzenlenmiş olup,”Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her birinin, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olduklarını, kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğunu, bu durumda borçlunun her birinin borçluya ancak pay oranında rücu edebileceğini, TBK 62. Md haksız fiillerden doğan borç ilişkilerinde müteselsil sorumluluk kapsamında) iç ilişki başlığı altında düzenlenmiş olup, “tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşulların, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğunun göz önünde tutulduğunu, tazminatın kendi payına düşenin fazlasını ödeyen kişinin bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zararın haklarına halef olur hükmüne amir olduğunu, icra takibine konu edilen alacaklar haksız fiilden kaynaklanan tazminatın, tazminat olarak değerlendirilebilecek alacak kalemleri olmadığını, işbu alacakların lafzı ve içeriği itibariyle tazminat olarak nitelendirilmelerinin mümkün olmadığını, o halde dava konusu uyuşmazlığa TBK 62. md’nin uygulama olanağı bulunmadığını, iş bu sebeple yerel mahkeme kararının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, talep edilen alacağın haksız fiilden kaynaklanmadığını, dava konusu uyuşmazlıkta ne haksız fiil, ne de tazminat ne de zarar gören olduğunu, o halde işbu uyuşmazlığı çözmek konusunda TBK 62. Md dikkate almanın hukuken mümkün olmadığını, rücu ilişkisinin yerel mahkemece yanlış değerlendirildiğini, davalıların itirazının soyut ve dayanaktan yoksun olduğunu, yapılan icra takibine itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunun açık olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu takibe konu borcun doğmasına davacı bankanın sebebiyet verdiğini, davacı bankanın, basiretli bir tacirden beklenebilecek dikkat ve özeni göstermediğinden tarafların takibe dayanak olan dava dosyası ile karşı karşıya kaldıklarını, müvekkilinin, takibe dayanak teşkil eden borcun doğmasında bir dahiliyeti olmadığından davacının müvekkili şirkete rücu etme hakkı bulunmadığını beyan ederek davacı tarafça yapılan istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava icra takibi sonrası ödeme yapan müteselsil borçlunun diğer borçulara rücu amacıyla başlattığı takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Davacı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. hukuk dairesinin 2020/ 1083 esas 2021/52 karar sayılı ilamı doğrultusunda Kayseri Genel İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında aleyhine takip başlatıldığını takip dosyasına 119. 976,72 TL ödeme yaptığını yine Kayseri 1. Aile Mahkemesinin 2019/ 165 esas 2019/553 karar sayılı ilamı doğrultusunda 87.089,22 TL bakiye ilam harcının kendisi tarafından ödendiğini beyan ederek eldeki davayı açmıştır.6098 sayılı TBK nın “Müteselsil borçluluk ” başlıklı 162. Maddesi incelendiğinde; “Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar.Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar.”6100 sayılı HMK’nın 326/3 madde hükmü incelendiğinde;” Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir. “Şeklinde düzenleme olduğu görülmektedir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2020/1083 esas 2021/52 karar sayılı ilamı incelendiğinde; davalıların yargılama gider ve harçlarından müteselsil ve müşterek şekilde sorumlu tutuldukları görülmüştür.Bu durumda taraflar arasında müteselsil borçluluğa ilişkin hükümlerin uygulanması gerekecektir.6098 Sayılı Türk borçlar kanunu 167. Maddesi incelendiğinde; ” Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.”6098 sayılı “Türk Borçlar kanunun” Alacaklıya halef olma” başlıklı 168. Maddesi incelendiğinde ; “Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur.Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” Şeklinde Düzenlemeler olduğu görülmüştür.Davacı banka, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2020/1083 esas 2021/52 karar sayılı dosyasının davacısı olan … ‘a halef olmuş olup … davalılara karşı hangi haklara sahip ise davacı da o haklara sahip olacaktır.Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2020/1083 esas 2021/52 sayılı dosya davacısı … tacir olmayıp, davaya konu eylem … ‘ın ticari işletmesinden kaynaklı bir dava olmadığı gibi bilakis … ‘ın aile konutu olarak kullandıkları konutun üzerine davalılar tarafından haksız şekilde ipotek şerhi konulmasından kaynaklandığı sabittir.Uyuşmazlığın temeli haksız fiilden kaynaklı tazminat olup, ödeme yapan davacı dava dışı … ‘a halef olduğuna göre davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.Mahkemenin görevli olması HMK 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi ve gözetilmesi gerekir.HMK 355 uyarınca da bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.Açıklanan nedenlerle İstinaf edilen kararın esası ve istinaf eden davacı tarafın istinaf sebepleri incelenmeden HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nun 353/1-a.3 gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2022 tarih ve 2021/906 E – 2022/924 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-İstinaf edilen kararın esası ve istinaf eden davacının istinaf sebepleri incelenmeden HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği yönünden kaldırılarak,mahkemece görevsizlik kararı verilmesi ve HMK nun 20. Maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflarına tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca Yerel Mahkemesine müracaat/talep edilmesi halinde, dosyanın davanın yeniden görülmesi için görevli KAYSERİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine dair karar verilmek üzere KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne İADESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 27/04/2023