Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/703
KARAR NO: 2023/785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2021
ESAS NO: 2019/183
KARAR NO: 2021/192
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:28/04/2023
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ:28/04/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2021 tarih ve 2019/183 Esas 2021/192 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Dairemizin 18/06/2021 tarih, 2021/908 Esas 2021/1076 Karar sayısı ile HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2021 tarih ve 2019/183 Esas 2021/192 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine dair karar verildiği, Dairemiz kararına karşı Davacı vekilince süresi içerisinde Temyiz başvuru dilekçesi sunulması üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesince 27/12/2022 tarih 2021/5474 E – 2022/9510 K sayılı ilamıyla ; “… Dava, muhtelif tarihli faturalardan kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davaya dayanak yapılan faturalardan birisi de kur farkına ilişkin olup, davalı yanın, sözü edilen kur farkı faturasını ticari defterlerine kaydettiği ihtilafsızdır. Davalı yan, bu faturanın sehven kaydedildiğini savunmuş, iddiasını ispat için taraflar arasındaki sözleşmeye dayanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, gerçekten de “Dolar satışlarımızda kur farkı faturası tarafımızdan kesilmez ve sizden de istenmez” şeklinde bir hüküm ihtiva ettiği görülmektedir. İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, davalının anılan sözleşme hükmüyle zikredilen savunmasını ispat ettiği, bu hüküm karşısında faturanın deftere kaydedilmiş olmasının bir anlam ifade etmeyeceği gerekçesiyle davacının kur farkı faturasına dayalı olarak alacak talebinde bulunamayacağı sonucuna ulaşılmış ise de davalının kur farkı faturasını ticari defterlerine kaydetmiş olması sebebiyle anılan sözleşme hükmünün taraflarca fiili tatbikatta değiştirildiğinin kabulü gerekir. Keza bu kayıt karşısında, davacının çekle yapılan bir takım ödemeleri kabul etmesi de kur farkı talep etmekten vazgeçtiği şeklinde yorumlanamaz. Basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olan davalının faturayı sehven kaydettiğine ilişkin savunması, faturanın ticari defterlere kaydedilmesinin doğurduğu sonucu ortadan kaldıracak nitelikte olmayıp, bu savunmaya itibar edilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece, davacının kur farkı faturasına dayalı olarak talepte bulunabileceği gözetilerek, dava tarihi itibariyle oluşan alacağın belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi….” karar verilmiştir.
Bozma ilamı üzerine dairemizce taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış, duruşma günü belirlenerek taraf vekillerine tebliği yapılmış,taraf vekilleri duruşma günü hazır olmuşlar,davacı vekilleri beyanlarını tekrarla Yargıtay’ın bozma ilamına uyulmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili ise; Uyap üzerinden gönderdikleri dilekçelerini tekrarla, Yargıtay’ın bozma ilamını kabul etmediklerini, mahkememizce önceki kararda direnilmesini talep etmiştir.
Dairemizce işbu bozma ilamına uyulmasına dair oy birliğiyle karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sac ticareti alım satım işi ile iştigal ettiğini ve davalı şirket ile aralarında ticari alım satım gerçekleştiğini, sac gibi emtiaların alım satımının yabancı para birimi üzerinden yapıldığını ancak faturanın düzenlendiği tarihteki yabancı para biriminin TL karşılığının yazıldığını, alım satımın yapıldığı ve faturaların düzenlendiği tarih ile davalı şirketin ödeme yapması gerektiği tarihler arasında döviz kurunda değişimler meydana geldiğini ve tarafların karşılıklı görüşerek 231.880,51-TL üzerinde anlaşma sağlandığını ancak davalı şirket tarafından sözleşmedeki bedelin ödenmediğini, bunun üzerine Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle davanın kabulü ile öncelikle davalı şirket adına kayıtlı araç ve taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına ve yapılacak yargılama neticesinde müvekkilinin 191.880,51-TL alacağının 31/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… taraflar arasında sac alım satımı nedeniyle ticari ilişkinin bulunduğu, aralarındaki sözleşmeler nedeniyle kur farkı talep edilemeyeceği buna rağmen davacının davalıya kur faturası kestiği, taraf defterlerinin birbirini teyit eder nitelikte davacının davalıdan 231.880,51TL alacaklı görünse de ,davacının eldeki davada 191.880,51TL talep ettiği, aradaki farkın 40.000,00TL alacağın çekle tahsil edilmesinden kaynaklandığı, davalı tarafça kur faturalarının kayıtlara sehven işlendiğinin iddia edildiği, bu iddianın dosyada mevcut sözleşmelerle ispatlandığı zira sözleşmelerde”dolar satışlarımızda kur farkı faturası tarafımızdan kesilmez ve sizden istenmez” şeklinde kayıt bulunduğu, (231.880,51-40.000,00-179.054,99=12.825,52) davacının 179.054,99TL tutarındaki kur farkına dayalı alacağı talep edemeyeceği, davacının davalıdan 12.825,52TL alacak talebinde bulunabileceği, bu alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilebileceği, davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla Mahkememizde hasıl olan vicdani kanaate göre davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm kurulmuş, Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas (Kayseri Genel İcra Müdürlüğü …) sayılı dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 12.825,52-TL’nin 16/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davalı tarafın kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine…” dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin dava dilekçelerinde belirttikleri hususları ve delil listelerini eksik inceleyerek davalı tarafın cevap dilekçesine ve bilirkişinin tamamıyla davalının öne sürdüğü beyanına göre hazırlanmış olan raporuna dayanarak karar verdiğini, mahkemenin henüz doğmamış bir haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesinin göz ardı edildiğini, yerel mahkemece verilen kararın gerekçesinde davacını takip başlatmakta kötü niyetli olduğunu davalı tarafından ispatlanmadığını, bu nedenle davalı tarafın kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine şeklinde hüküm kurulmasının dahi dava dosyasının eksik incelendiğinin göstergesi olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle tehiri icra taleplerinin kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesini, yerel mahkeme tarafından verilen hükmün kaldırılması suretiyle davanın tümden kabulünü ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
TEMYİZ SEBEPLERİ: Müvekkili … Sac ticareti alım satım işi ile işgal etmekte olduğunu, davalı şirket ile aralarında ticari alım satım gerçekleştiğini, taraflar arasında yapılan ticari alım satım ilişkisi, dava dilekçeleri ekinde sunmuş oldukları, muavin defter çıkışı ve fatura fotokopilerinde görüleceği üzere, sac gibi emtiaların alımı ve satımı yabancı para birimi üzerinden gerçekleştirildiğinden dolayı yabancı para birimi üzerinden yapıldığını, davaya konu edilen alım satımın yapıldığı ve faturaların düzenlendiği tarih ile davalı şirketin ödeme yapması gerektiği tarihler arasında döviz kurundaki değişimler neticesinde farklar doğduğunu, bu farklar ile alacak kalemlerinin miktarı nasıl ödeneceği hususunda tarafların karşılıklı görüşme ve mutabakatı neticesinde kur farkı ile birlikte 231.880,51 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, müvekkilinin bu mutabakat ve anlaşmaya uygun olarak kur farkı faturası ile yine dava dilekçesi ekinde sundukları 31/12/2018 tarihi itibariyle cari hesabı gösterir mutabakat mektubunu gönderdiğini, davalı şirketçe mutabakat mektubunda gösterilen 231.880,51 TL üzerinden mutabık kalındığının imza ile teyit ve kabul edildiğini, gerek tarafların ticari defterleri, faturalar, gerekse cari hesap bakiyesini ihtiva eden mutabakat mektubu incelendiğinde davalı şirketin talep ettikleri miktarda borçlu olduğunu ve yaptığı itirazın haksız olduğu açıkça gösterdiğini, müvekkilinin davalıdan 31/12/2018 tarihi itibariyle olan 191.880,51 TL alacağının ticari faizi ile birlikte tahsili için alacak davası niteliğinde davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, kararı istinaf etmeleri neticesinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda yazılı açıklamalar, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda, usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığını, kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf itirazlarının reddine karar verildiğini, mahkemece iki ayrı bilirkişiden rapor alındığını, ilk bilirkişice alınan raporla hükme esas alınan ikinci rapor arasında açık bir şekilde çelişki bulunduğunu, mahkemece iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hukuka, usule ve yasaya aykırı olduğunu, gerek yerel mahkemece gerek bölge adliye mahkemesince hükme esas alınan gerekse de ikinci bilirkişi tarafından tanzim edilen raporlarda gerekçe ve dayanak olarak gösterilen, hukuken yok hükmünde olan ve davalı tarafça iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına aykırı olarak dosyaya sonradan sunulmuş olan sözleşmeye muvafakatlarının olmadığını, yerel mahkemece bölge adliye mahkemesince bu sözleşmenin ve mündericatının hükme esas alınmasının aykırı olduğunu, mahkemece gerekçeli kararda mevcut sözleşmelerde dolar satışlarında kur farkı faturasının taraflarınca kesilemez ve istenemez şeklinde kayıt bulunduğundan bahisle kur farkının talep edemeyecekleri yönünde hatalı bir şekilde değerlendirmede bulunulduğunu, bu hususun aykırılık teşkil ettiğini, mahkemece henüz doğmamış bir haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesinin göz ardı edilerek hukuka aykırı olarak hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, taraflarınca dava dilekçeleri ile dosyaya sunmuş oldukları ve 31/12/2018 tarihi itibariyle borç miktarını gösteren altında davalı şirketin imza ve kaşesini ihtiva eden cari hesabın mutabakat mektubunun mahkemece incelenmeyerek değerlendirme yapılırken yok sayıldığını, göz ardı edilerek hüküm tesis edilmiş olmasının hukuki dinlenme hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi … tarafından tanzim edilen raporların bilirkişiliğin temel ilkelerinden yoksun olduklarını, tüm bu nedenlerle kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınarak öncelikle tehiri icra taleplerinin kabul edilerek temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesi ile Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün bozulması suretiyle davanın tümden kabulünü ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce istinaf incelemesi sonucu verilen18/06/2021 tarihli nihai kararının temyizi nedeniyle Yargıtay 11.HD ce 2021/5474 esas-2022/9510 karar sayılı ilamıyla yukarıda yazılı şekilde hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiş ve dairemizce de usul, yasa ve dosya kapsamına uygun bulunan işbu bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulması halinde Yargıtayın bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak bozma ilamında belirtildiği gibi karar verilmesi usul ve yasa yönünden zorunlu olduğundan dairemizce işbu bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak bozma ilamına uygun şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
Hükmüne uyulan Yargıtay 11. HD nin işbu bozma ilamında da belirtildiği üzere;Dava, muhtelif tarihli faturalardan kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davaya dayanak yapılan faturalardan birisi de kur farkına ilişkin olup, davalı yanın, sözü edilen kur farkı faturasını ticari defterlerine kaydettiği ihtilafsızdır. Davalı yan, bu faturanın sehven kaydedildiğini savunmuş, iddiasını ispat için taraflar arasındaki sözleşmeye dayanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, gerçekten de “Dolar satışlarımızda kur farkı faturası tarafımızdan kesilmez ve sizden de istenmez” şeklinde bir hüküm ihtiva ettiği görülmektedir.Davalının kur farkı faturasını ticari defterlerine kaydetmiş olması sebebiyle anılan sözleşme hükmünün taraflarca fiili tatbikatta değiştirildiğinin kabulü gerekir. Keza bu kayıt karşısında, davacının çekle yapılan bir takım ödemeleri kabul etmesi de kur farkı talep etmekten vazgeçtiği şeklinde yorumlanamaz. Basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olan davalının faturayı sehven kaydettiğine ilişkin savunması, faturanın ticari defterlere kaydedilmesinin doğurduğu sonucu ortadan kaldıracak nitelikte olmayıp, bu savunmaya itibar edilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, davacının kur farkı faturasına dayalı olarak talepte bulunabileceği gözetilerek, dava tarihi itibariyle oluşan alacağın belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Bilirkişi raporunda da açıklandığı, tespit edildiği ve hesaplandığı üzere taraf ticari defter kayıtlarına ve davalı tarafça da kendi ticari defterine kaydettiği söz konusu kur farkı faturası (179.054,99TL miktarlı) da dahil olmak üzere davacının davalıdan 231.880,51TL miktarında alacaklı olduğu, davacının icra takibi yoluyla davalıdan 40.000,00TL nin tahsil edildiği yani bu miktar davalının ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Davalının yaptığı işbu ödeme miktarı davacıya olan borcundan mahsup edildiğinde bakiye (231.880,51 TL – 40.000,00 TL =191.880,51TL) 191.880,51TL miktarında olmak üzere, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesiyle aynı miktar alacak talebinde bulunmuş ve gerek ilk derece mahkemesince gerekse dairemizce verilen kararlarda alacağa 16/01/2019 tarihinden itibaren ticari faizin işletilmesine dair karar kısmıyla ilgili de Yargıtay 11.HD nin herhangi bir bozma kararının bulunmaması nedeniyle sonuç olarak; Davanın kabulü ile; Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı (Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı) takip dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile, 191.880,51TL nin 16/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 2.HD nin 2021/3375 esas-2021/4650 karar sayılı emsal içtihadında belirtildiği üzere,”…5235 sayılı Kanun uyarınca bölge adliye mahkemelerinin denetim ve hüküm mahkemesi sıfatlarına haiz adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı tarafların itirazları doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi görevini yerine getirirken istinaf başvurusunun esastan reddi veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil denetim ve hüküm mahkemesi olarak gerekli tüm kararları verebileceği, ancak ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığına göre bu halde kanun yolu denetim mahkemesi yetkisinden söz edilemeyecektir. Temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına uyulup uyulmayacağı hususunda karar vermek üzere aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, AÜTT Genel Hükümleri uyarınca bölge adliye mahkemelerinin istinaf kanun yolu incelemesine ilişkin “Duruşmalı işler” tanımlamasından, Yargıtay bozmasından sonra alt derece hüküm mahkemesi olarak HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak yaptığı duruşma değil, HMK’nın 353. maddesinde belirtilen hâller dışında istinaf kanun yolu incelemesini duruşmalı olarak yapması gereken işlerden bahsedildiği tartışmasız olup, bu nedenle bölge adliye mahkemesi tarafından zorunlu açılan ve alt derece hüküm mahkemesi sıfatıyla yapılan duruşma nedeniyle yeni bir vekâlet ücretine hükmedilemez.(HGK’nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 esas-2021/205 karar sayılı ilamı)…” şeklinde hüküm altına alındığından, Yargıtay 11. HD nin işbu bozma ilamı nedeniyle dairemizce usul yasası gereğince zorunlu olarak duruşmalı yapılan inceleme sonucu verilen işbu nihai karar yönünden ayrıca istinaf vekalet ücretine karar verilmemiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın kabulü ile; Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı (Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı) takip dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile, 191.880,51 TL nin 16/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine,
3-Alınması gerekli 13.107,35TL nispi karar ve ilam harından davacı tarafça peşin yatırılan 3.276,84TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 9.830,51TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 3.276,84TL peşin harç ve 44,40TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 731,60TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunanAAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 29.782,08TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davacının yatırdığı istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
9-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 87,50TL tebligat gideri ve 168,25TL posta gideri olmak üzere toplam 255,75TL’nin ve 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-HMK 333. maddesi uyarınca, taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili taraflarına iadesine,
11-Koşulları bulunmadığından ayrıca istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; Davacı Vekilleri Av. …, Av. … , Davalı Vekili Av. …’in yüzlerine karşı HMK 362/1 maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/04/2023