Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/638 E. 2023/687 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/638
KARAR NO: 2023/687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L GE E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2022
ESAS NO: 2021/906
KARAR NO: 2022/931
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/04/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/11/2022 tarih ve 2021/906 E – 2022/931 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin lisanssız güneş enerjisi üretim tesisi kurduğunu, davalı ile müvekkili arasında dağıtım sistem kullanım anlaşması imzalandığını, tesisin işletildiği dönem boyunca haksız yere fazladan tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedellerinin müvekkiline iadesi gerektiğini, dava konusu tahsilatın Elektrik Piyasası Kanunu’na aykırı olduğunu, müvekkilinden fazla tahsilat yapılmasına gerekçe olacak herhangi bir sebep olmadığını, genel işlem koşulları, dürüstlük kuralı ile haksız rekabet hükümleri çerçevesinde olayın değerlendirilmesi gerektiğini, davalı şirketin tekel olup taraflar arasındaki sözleşmenin genel işlem koşulları ihtiva etmediğini, uyuşmazlık konusu bedelin fazladan tahsilinin açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu bedelin genel tarife üzerinden tahsil edilmesi gerektiğini, mülkiyet hakkında müdahale niteliğindeki uyuşmazlık konusu fazla bedel tahsilatının hukuken korunamayacağını, uyuşmazlık konusu tahsilatın normlar hiyerarşisine aykırı olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, alacağa bankalarca mevduata uygulanan azami faiz veya herhalükarda en yüksek ticari faiz/değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu, davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, … tarafından yayınlanan tarifeleri aynen uygulayan müvekkilinin eşitlik ilkesine aykırı davrandığı iddiasının kabul edilemez olduğunu, lisanssız üreticilerin kendi tüketimlerine ilişkin olarak kendi abone gruplarına dahil edileceğini, …’nın lisanslı – lisanssız elektrik üreticilerinin farklı abone gruplarına dahil etmesinin nedeninin lisanssız elektrik üreticilerinin yekdem kapsamında almış oldukları bedel ve şebekenin yükünü arttırmaları olduğunu, iptal davasına konu edilmeyen tarifelerin düzenleyici işlem olarak geçerliliklerini sürdürdüğü için bu tarifelere bağlı olarak belirlenen bedellerin hukuka aykırı olamayacağını, lisanssız elektrik üreticileri için dağıtım sistem kullanım anlaşmasına dayalı olarak düzenlenen faturalara itiraz etmeyen davacı tarafın fatura içeriğini kabul ettiğini, haksız ve fazla şekilde tahsil olduğu iddia edilen dağıtım bedellerinin iadesini talep edemeyeceğini, savunmalarını destekler mahiyette emsal yargı kararları olduğunu savunarak; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Yapılan tüm bu açıklamalardan sonra davacı, lisanssız elektrik üreticisi olup, bu husus taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacı, dava dışı …’nın … tarihinden itibaren uygulamaya başladığı düzenleyici işlemden sonra … tarihinde davalı … ile elektrik dağıtım sözleşmesi imzalanmıştır. …’ın, … tarafından alınan kararları, düzenleyici işlemleri uygulamama yetkisi yoktur. Davacı, …’nın düzenleyici işlemine karşı idari yargıda dava yoluna gitmemiş, bu kararı uygulamakla yükümlü olan davalıya karşı zarar iddiasını ileri sürmüştür. Mahkememizce davacıya …’nın düzenleyici işlemine karşı iptal davası açıp açmadığı sorulmuş, davacı böyle bir dava açmadığını belirtmiştir. Oysa davacının bir zararı var ise bu zararın kaynağı olan tarifeyi davalı belirlememiş, … belirlemiş, davalı yalnızca bu tarifeye göre faturalandırma yapmıştır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için elektrik tüketimi ile ilgili bir örnek vermek gerekirse yakın zamana kadar ülkemizde bütün elektrik üreticilerinden ve tüketicilerinden elektrik faturalarında TRT payı adı altında belirli bir meblağ tahsil edilmesine dair yasal düzenleme var idi. Vatandaş olarak bizim TRT payını ödememek, faturanın kalan kısmını ödemek gibi bir seçeneğimiz yoktu. Bize fatura düzenleyen elektrik dağıtım şirketinin de kendiliğinden TRT payını faturalandırmama, bu alacak kaleminden vazgeçme yetkisi yok idi. Ne zamanki TRT payının tahsil edilmemesine dair bir yasal düzenleme yapıldı, dağıtım şirketleri faturalara TRT payı yansıtmamaya başlamıştır. Diğer taraftan davacının iddiaları ile aynı iddiaların bu kez Danıştay nezdinde …’ya karşı ileri sürüldüğü Danıştay 13.Daire Başkanlığı’nın 2019/1883 Esas 2021/951 Karar sayılı kararında “lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyetler dikkate alınarak farklılaştırılmasına yönelik 6808 ve 6838 sayılı Kurul kararları ile davacı şirketin lisanssız güneş enerjisi tesislerinde ürettiği elektrik enerjisi için Mart 2019 dönemine ait dağıtım bedelinin hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı” tespiti ile davanın reddine karar vermiştir. Somut olayda davalı idare, …’nın kararlarını, düzenleyici işlemlerini uygulayıp uygulamama konusunda takdir yetkisini haiz olmadığından, davacının zarar iddiasının haksız olduğu ve bir zararı var ise zarardan davalının sorumlu olmayacağı anlaşılmış ve davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık kapsamında dosyaya kazandırılan bilirkişi raporuna karşı itirazların (özellikle ihtiyaç fazlası enerji üzerinden tahsil edilen dağıtım bedelinin hesaplanması için) değerlendirilmeden tesis edilen davanın esastan reddi yönündeki ilk derece kararı ve bunu görmezden gelerek esastan red kararı veren istinaf kararı, usul hukukuna ilişkin en temel gerekler yerine getirilmediği için usule aykırı olmakla bozmayı gerektirdiğini, tarife farklılığından sonra sözleşme imzalanmış olmasının, somut uyuşmazlıkla ilgisi olmadığını, ihtiyaç fazlası enerji üzerinden alınan dağıtım bedelinin tarifeyle ilgisi olmadığını, uyuşmazlığın, sözleşmeye aykırı tahsilat olduğunu, ihtiyaç fazlası enerjinin davacı tarafından şebekeye verildiği kabulünden hareketle bu enerjiden dolayı dağıtım bedeli ödeneceği yönünde kurulan hüküm hatalı olduğunu, zira ihtiyaç fazlası enerji yönünden tartışılan hususun sözleşmeye aykırı tahsilat olduğunu, … tarifesi olmadığını, 5346 sayılı Kanunun 6/A maddesi hükmü gereğince, ihtiyaç fazlası enerjinin üreticisi ve sisteme (şebekeye) vereni dava dışı görevli tedarik şirketi (“…”) olduğu açıkça kabul edildiğini, ihtiyaç fazlası enerjinin mülkiyeti, henüz davalıya ait şebekeye çıkmadan müvekilin elinden çıktığını, uyuşmazlık konusu iş, bir nevi taşıma işi olup; taşınacak emtia olan enerji; henüz dağıtım şebekesine çıkarılmadan davacının santral sahasında dava dışı …’ye teslim edilmekte olup bu aşamadan sonra söz konusu enerji mülkiyeti ve zilyedliğiyle birlikte dava dışı … tarafından şebekeye çıkarıldığını, uyuşmazlık konusu olayda ise; “ihtiyaç enerji” ve “ihtiyaç fazlası enerji” olacak şekilde herhangi bir ayrım yapılmaksızın üretilen elektriğin tamamı için tek kalemde fatura kesilmekte ve bu şekilde tahsilat yapıldığını, istinafa konu kararın, esastan red görünümlü usulden red kararı olduğunu, işbu davada da ilk derece mahkemesi kararında, Temel olarak tarifelerin hukuka uygunluk denetimi (yani yorumlama) yetkisinin idari yargıda olduğu temel gerekçesine dayanıldığını, uyuşmazlık konusu olaya uygulanacak 6446 sayılı Kanunun 17 nci maddesi hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararıyla ortaya çıkan hukuki durum çerçevesinde, uyuşmazlık konusu olay bakımından mahkemenin, sahip olduğu yargılama yetkisinden kaçınamayacağını, tarifenin farklılaştırılmasına dayanak olan … kararına karşı Danıştayda açılan davada verilen kararın, esasen işbu davanın haklılığını ortaya koyduğuna; mahkemenin, Danıştay kararını yanlış yorumladığını, söz konusu Danıştay kararının, mahkemenin kabulünün aksine, iddiamızı destekleyen bir hukuki sebep olduğuna,
uyuşmazlık konusu olaya uygulanacak düzenlemenin normlar hiyerarşisine tabi tutulamayacağı yönündeki kabulün, Anayasanın 138 inci maddesine aykırı olduğunu, tacirlerin taraf olduğu sözleşmelere genel işlem koşullarının uygulanamayacağı yönündeki kabulün, Yargıtayın konuya ilişkin yerleşik ve istikrarlı içtihadına aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu fazla tahsilatların, TTK 20’ye açıkça aykırı olduğuna, uyuşmazlık konusu fazla tahsilatların, mülkiyet hakkının ihlali olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararınınkaldırılmasına ve alacağın tespitine yönelik olarak eksik bırakılan usul işlemlerinin yerine getirilmesini teminen bilhassa 5346 sayılı Kanunun 6/A maddesi uyarınca ihtiyaç fazlası enerji sebebiyle davacıdan yersiz tahsil edilen sistem kullanım bedeline ilişkin alacağın bilirkişi marifetiyle hesaplanması ve diğer tüm istinaf sebeplerimizin değerlendirilmesi için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, aksi yönde kanaat oluşması halinde yani mevcut haliyle dosya üzerinden yargılama yapılmasına imkan olduğunun kabulü halinde talebimiz yönünde gerektiğinde sayın Dairece yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava tacirler arası satım sözleşmesi nedeni ile uğranıldığı iddia edilen zararın tahsiline ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/11/2022 tarih ve 2021/906 E – 2022/931 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile,HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/04/2023