Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/5 E. 2023/14 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/5
KARAR NO: 2023/14
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022 ve 17/11/2022 TARİHLİ ARA KARAR
ESAS NO: 2021/793
KARAR NO: 2022/828
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 11/01/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/11/2022 tarih ve 2021/793 E – 2022/828 K kararına ve 17/11/2022 tarihli ara kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili firmalar hakkında icra takibi yapıldığını, müvekkil firmaların taşınmaz malları ile birçok taşınır aracına haciz ve yakalama işlemi yapıldığını, ayrıca dosya kapsamında müvekkili firmaların banka hesaplarına da haciz blokeleri konulduğunu, Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/492 Esas sayılı dosyası üzerinden takibin iptali davası açtıklarını ve dosyanın derdest olduğunu, müvekkili firmaların takibe konu edilen senetten dolayı borcu bulunmadığını, takibe konu edilen senetlerin müvekkili şirketin yetkilisi tarafından tanzim ve imza edilmediğini, senette imzası bulunduğunu sonradan öğrendikleri kişi olan … isimli şahsın müvekkili firmalar adına senet düzenleme hak ve yetkisi bulunmadığını, sahtelik iddiaları yönünden Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları şikayet üzerine Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, senedin lehtar kısmında alacaklı görünen tarafın taraf ehliyeti olmadığını, takibe konu edilen senette lehtar kısmında alacak olarak görünen … A.Ş’nin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/379 Esas sayılı dosyası kapsamında 07/01/2019 tarihinde iflasına karar verildiğini, senedin tanzim tarihi olarak iddia edilen 24/11/2017 tarihinde ve sonrasında lehtar şirketin iflas erteleme sürecinde mahkemece atanan kayyım tarafından yönetildiği döneme denk geldiğini, senetteki lehtar firmanın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/379 Esas sayılı dosyasında takibe konu senet ile ilgili kayyım tarafından izin verildiğine yönelik hiçbir raporun mevcut olmadığı gibi takibe konu senette usulüne uygun şekilde kayyım tarafından yapılmış bir ciro bulunmadığını, yahut yapılan ciroya onay vermediğini, bu sebeplerle de ciroda kopukluk mevcut olup takibin iptalinin gerektiğini, alacaklı tarafından müvekkilleri hakkında haksız surette icra takibi başlatılarak kötü niyetli olarak müvekkilinin borçlandırılmak istendiğini, müvekkillerinin taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konularak haksız şekilde takibe konu meblağın tahsil edilmeye çalışıldığını beyan ederek, öncelikle icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ayrıca icra takibinin iptaline ve takibe konu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ve senedin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 20/10/2022 tarihli dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taleplerinin ihtiyati tedbir talebi olmadığın, HMK 208-209 maddesinde tarifi bulan durdurma talebine ilişkin olduğunu, müvekkili firmaların halihazırda cebri icra tehdidi ve baskısı altında olduğunu, işletmelerindeki birçok taşınır malın haczedilmek suretiyle muhafaza altına alındığını, banka hesapları ile taşınır ve taşımaz malların da icra dosyaları kapsamında hacizler ve yakalamalar konulduğunu, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 esas sayılı dosyasından 10/10/2022 tarihinde verilen resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin mahkumiyet hükmü verildiğini, bu nedenle yaklaşık ispat durumunun gerçekleştiğini, durdurma kararının verilmemesi halinde telafisi imkansız kararla yol açabileceğini belirterek yargılamaya konu senedin HMK 208-209 maddesi kapsamında işleme alınamayacağından kabulü ile senede ilişkin başlatılan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ileri sürdüğü hususların sırf müvekkilinin alacağına kavuşmasına engellemek ve de geciktirmek maksadıyla ileri sürülmüş hukuki dayanaktan yoksun iddialar olduğunu, davacıların aleyhlerinde başlatılan takibe istinaden işbu davada ileri sürmüş oldukları hususlarda Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/492 Esas sayılı dosyası ile takibin iptalini talep ettiklerini, davacıların açmış oldukları takibin iptaline ilişkin iş bu davanın reddine karar verildiğini, davacı şirketlerin senedin tanzim tarihi olan 24/11/2017 ve öncesi hatta 2018 yılı olan devir tarihine kadar şirketi tek yetkilisi, tek ortağı, kurucusu ve yönetim kurulu tek üyesinin … olduğunu, senedin tanzim tarihinde …şirketlerin yetkilisi olmayıp doğal olarak senette onun imzasının da bulunmadığını, davacı şirketlerin de dava dilekçesinde …’ın şirketler adına senedi düzenlediğini ve imzaladığını ikrar ettiğini, davacının sahtelik iddiasına ilişkin iddiaları kabul etmemekle birlikte dava dilekçesinde sahtelik ile ilgili belirtilen tüm hususların senedi imzalayan … ile davacılar arasındaki iç ilişkide dinlenilebilecek hukuki olaylar olduğunu, hukuki ihtilafın iyi niyetli olarak senede hamil olan müvekkiline karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davacılar tarafından hukuki dayanaktan yoksun tamamen takibi geciktirmek amaçlı olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi’nin 17/11/2022 tarihli ara kararı ile; “Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas sayılı dosyasındaki sanıklar …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmış olup, davaya konu senedin tanzim tarihi olan 24/11/2017 tarihi itibarı ile davalı … Ltd. Şti’nin yetkilisinin … olduğu, 2022 yılına kadar davalı şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, buna ilişkin Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarının dosya arasında mevcut olduğu, dolayısıyla resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkumiyet kararı verilen kişilerin davalı şirket temsilcisi olmadıkları, davalı şirketin dava konusu bonoda ciranta sıfatı bulunduğu anlaşılmakla, HMK 208-209 madde hükümlerinin somut olayda uygulanamayacağı kanaatine varılarak davacı vekilinin icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacılar vekilinin icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde 25/11/2022 tarihli nihai karar ile; “…Dava konusu senette davalının ciranta olması nedeniyle davacı şirketler ile davalı şirket arasında direkt ilişki olmadığından taraf defterlerinin incelenmesi yoluna gidilmemiştir. Davacılar davaya ve icra takibine konu senede ilişkin sahtelik iddiasında bulunmuş olup, buna ilişkin olarak savcılık soruşturma dosyasının ve ceza dosyasının mevcut olduğu, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas sayılı dosyasında sanıklar …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları incelendiğinde, davaya konu edilen senedin tanzim tarihi olan 24/11/2017 tarihi itibarı ile davalı … Ltd. Şti’nin yetkilisinin … olduğu, 2022 yılına kadar da davalı şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, dolayısıyla resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas sayılı dosyasında mahkumiyet kararı verilen kişilerin davalı şirketi temsile yetkili kişiler olmadıkları, davalı şirketin menfi tespite konu senette ciranta 3. Kişi olup lehtar da olmadığı, verilen mahkumiyet kararının 3 kişi durumundaki davalı şirketi alacak talebi yönünden bağlamayacağı anlaşılmakla, davacının davasını ispatlayamadığı kanaatiyle, davanın reddine, Davalının tazminat talebinin mahkemece verilmiş ve uygulanmış bir tedbir kararı olmadığından İİK md. 72/4 gereğince reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan 18/11/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvurusunun kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/793 E sayılı dosyası kapsamında verilen 17.11.2022 tarihli “mütefarik kararının” kaldırılarak, talebinin kabulü ile yargılamaya konu senetlerin HMK 208-209 maddesi kapsamında işleme alınamayacağının kabulü ile söz konusu senetlere ilişkin olarak başlatılan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … E sayılı icra takibinin “teminatsız” olarak ivedilikle durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan 05/12/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncelikle; yerel mahkemenin 17.11.2022 tarihli “müteferrik ara kararına” ilişkin yapmış oldukları 18.11.2022 tarihli “istinaf başvurusunun” sonucu dahi beklenilmeksizin davanın reddi cihetine gidilmesi hatalı olduğunu, Davaya konu senetle ilgili Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas, 2022/557 Karar sayılı dosyasında 10.10.2022 tarihli karar ile “resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık” suçlamalarından bir kısım sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, kambiyo senetlerine ilişkin sahtelik iddiası “mutlak def’ilerden” olup herkese karşı ileri sürülebileceğini, hal böyle iken yerel mahkemece sahtelik iddiamıza ilişkin ağır ceza mahkemesinin kararı dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğunu, yargılamaya konu senedin ağır ceza dosyasından verilen hüküm içerisinde yer aldığı gerçeğinden dahi bahsedilmemiğini, Yerleşik içtihatların ve uygulamaların tamamı bu şekilde olduğu halde yerel mahkeme davanın menfi tespit davası olduğu gerçeğini gözetmeksizin kanaatimizce, davayı “İcra Hukuk Mahkemesi”ndeki imza itirazı gibi niteleyerek davanın reddi cihetine gitmiştir ki yerel mahkemenin iş bu kararı hatalı olduğunu, Takibe ve davaya konu senedin lehdar kısmında “alacaklı görünen tarafın hükmi şahsiyeti (taraf ehliyeti) olmadığını, takibe konu edilen senette lehdar kısmında alacaklı olarak görünen … A.ş.’nin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/379 esas sayılı dosyası kapsamında 07.01.2019 tarihinde iflasına karar verildiğini, buna yönelik dava dilekçesi ekinde 11 Mart 2019 tarih ve 9784 sayılı ticaret sicil gazetesi sureti sunulduğunu, takibe konu senedin tanzim tarihi olarak iddia edilen 24.11.2017 tarihinde ve sonrasında lehdar şirketin iflas erteleme sürecinde mahkemece atanan kayyum tarafından yönetildiği döneme denk geldiğini, senetteki lehdar firmanın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/376 Esas sayılı dosyasında takibe konu senet ile ilgili kayyum tarafından izin verildiğine yönelik hiç bir rapor mevcut olmadığı gibi takibe konu senette usulüne uygun şekilde kayyum tarafından yapılmış bir ciro bulunmadığı veyahut da yapılan ciroya onay vermediğini, bu sebeplerle de ciroda kopukluk mevcut olup bu nedenle de takibin iptali gerektiğini, davaya konu senedin lehtarı konumunda bulunan … A.ş. hakkında Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince iflas kararı verildiğini, lehdar hakkında kayseri asliye ticaret mahkemesinin 2014/418 esas sayılı dosyası üzerinden ilgili şirkete kayyum atanmış ve bu durum 25/03/2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, yine; mahkemece şirketle ilgili olarak şirketin borç altına girmesini engelleyecek şekilde çek tanzim etmesinin, senet düzenlemesinin, alacak devir ve temlik etmesi işlemlerinin durdurulmasına ilişkin şirketin devamı için zorunlu harcamalar nedeniyle kayyum iznine bağlı olarak önceden miktarı kayyuma bildirilmek ve belgelere eklenmek suretiyle çek, senet keşide ve temlikine kayyumun kontrol ve denetimi altında kayyum onay şartı ile onay verilmesine şeklinde tedbir kararı verildiğini, ilgili tedbir kararı gereği lehtar şirketin çek, senet keşide ve temlikinde kayyumun onayının bulunmasının zorunlu olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesince verilen tedbir kararının amacı dikkate alındığında, senedin ciro edilmesinin de kayyum onayına bağlı olduğu anlaşıldığını, davaya ve takibe konu senetteki ilk cironun lehdar firma adına kayyum tarafından yapılmadığını, bu sebeplerle; kayyum onayı bulunmaksızın yapılan cironun geçerli bir ciro sıfatına haiz olmadığı, ciro zincirindeki kopukluğun sonraki cirantaların kambiyo takibi yapmasını engelleyici nitelik taşıdığını, bu noktada; davalı alacaklının; senetteki ilk cironun mahkemece atanan kayyum tarafından yapılması gerektiğini bilmedikleri iddiası kabul görmeyecek nitelikte olduğunu, zira lehdar şirket hakkındaki asliye ticaret mahkemesi kararı ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olup senedi ciro suretiyle devir alan hamilin bu durumu “basiretli tacir” olarak araştırma bilmesi gerekir. kaldı ki ticaret sicil gazetesi aleni olup davalı/alacaklı tarafça ulaşılabilir mahiyettedir. yani; senetteki hamilin iyi niyetinden bahsedilemeyeceğini, emsal olarak sunulan kökleşmiş içtihatlara bakıldığında; takibe ve davaya konu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptali talebindeki haklılığın açıkça ortada olduğu halde yerel mahkemece iş bu hususlara ilişkin inceleme dahi yapılmaksızın davanın reddi cihetine gidilmesi hatalı olduğunu, yerel mahkemece dava dilekçesinde öne sürdükleri iddialar yeterince araştırılmadığı gibi, yargılamaya konu senedin sahte olduğuna ilişkin ağır ceza dosyasından verilen hüküm dahi dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin 17.11.2022 tarihli müteferrik kararına ilişkin 18.11.2022 tarihli istinaf talepleri tekrarla; müvekkil firmaların halihazırda cebri icra tehdidi ve baskısı altında olmaları nedeniyle ivedi inceleme yapılarak; istinaf başvurumuzun kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/793 E – 2022/828 K ve 25.11.2022 tarihli kararının kaldırılarak itirazları doğrultusunda yeniden duruşmalı yargılama yapılmasına ve davamızın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına konu senetten dolayı borçlu olmadığımızın tespiti ile takibin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasına ilişkindir. Davacılar, davaya ve icra takibine konu senede yönelik sahtelik iddialarının da bulunduğunu bildirerek işbu senetten dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti istemişlerdir.25/11/2022 tarihli nihai kararın istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas sayılı dosyasındaki sanıklar … , … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin olarak mahkumiyet kararı verildiği, özellikle sanıklardan davacı şirketlerin eski temsilcisi olan dava dışı…’ın diğer sanıklarla fikir ve eylem birliği içerisinde, davacı şirketlerdeki hissesini ve tüm yetkilerini devretmesine karşın, aralarında dava konusu bononun da bulunduğu bazı senetleri geçmiş tarihli olarak düzenleyip piyasaya sürdüğü, İcra Dairesi yoluyla senetlerin tahsiline çalışıldığı, bu şekilde dava dışı …’ın geçmiş tarihli sahte bono düzenlediği gerekçesiyle hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet kararı verildiği, ancak yerel mahkemece söz konusu kararın kesinleşip kesinleşmediği ve ceza mahkemesince iş bu dava ve takip konusu bononun da aralarında bulunduğu bonoların sahte olduğu yönündeki tespitinin Hukuk Hakimi açısından TBK’nun 74. Maddesi gereğince bağlayıcı olup olmadığı hususlarında herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, bu şekilde eksik inceleme sonucunda hüküm tesis edildiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğine Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
17/11/2022 tarihli ara kararın istinafı yönünden yapılan değerlendirmede ise;
HMK 209.maddesine göre ” (1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” hüküm altına alınmış olup 209/2 fıkrasında da belirtildiği üzere Resmi senetlerdeki yazı veya imza inkar edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği ancak mahkeme kararıyla sabit olması halinde, bu senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı, takip ve dava konusu ve ihtiyati tedbir istenen senedin de Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/712 Esas sayılı ilamıyla sahteliğine dair karar verildiği anlaşıldığından bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği kanaatına varılmakla , HMK’nun 209/2 ve 389. Maddeleri gereğince, dava konusu bonoya dayalı başlatılmış dava konusu Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin, HMK 392/1,2. cümlesi ve 87. Maddeleri gereğince takdiren dava değerinin %20’si oranındaki nakdi teminat ya da aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmesine dair yasaca aranan gerekli ve yaklaşık ispata yeterli koşulların oluştuğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle davacının işbu ara kararla ilgili istinaf başvurusu da bu yönden yerinde görülmüştür.
Ancak mahkemece, istinaf edilen ara kararıyla davacının ihtiyati tedbir talebinin İİK 72/3 maddesi gereğince reddine karar verilmişse de, yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf aşaması itibariyle koşulları oluştuğundan davaya konu bonoya ilişkin dava konusu icra takibinin ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmek üzere HMK 353/1-b.2.maddesi gereğince söz konusu 17/11/2022 tarihli ara kararının da kaldırılarak, düzeltilmek suretiyle yeniden bir karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)25/11/2022 tarihli nihai kararın istinafı yönünden;
1-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2022 tarih ve 2021/793 E – 2022/828 K sayılı NİHAİ kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacılara iadesine,
B)17/11/2022 tarihli Ara kararın istinafı yönünden;
1-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/11/2022 tarih ve 2021/793 E sayılı ARA kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davacıların ihtiyati tedbir talebinin HMK 209/2 ve 389. Maddeleri gereğince KABULÜ ile, davaya konu Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin dava değeri olan 1.035.020,55TL nin %20’si oranındaki nakdi teminat ya da aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbiren durdurulmasına,
2-Takdir edilen teminat yasal süresi içinde mahkemeye (İlk derece mahkemesine) depo edilmesi/sunulması halinde işbu ihtiyati tedbir ara kararından bir suretin ilgili icra müdürlüğüne mahkemece (ilk derece mahkemesince) müzekkere ile bildirilmesine”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davacı tarafa iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderleri ve istinaf yoluna başvurma harçlarının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a,f bentleri ile 391/3 uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.