Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/337
KARAR NO: 2023/418
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2020/161 E. 2021/1196 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 09/03/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/12/2021 tarih ve 2020/161 E – 2021/1196 K kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar … A.Ş, … , … A.Ş. ve… Sigorta Şirketi vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; … plakalı yolcu otobüsü ile … plakalı kamyon arasında … meydana gelen iki taraflı trafik kazasında davacının kızı … ’ın vefat ettiğini, vefat edenin yolcu otobüsünde yolcu olduğunu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 16/04/2018 tarihli raporunda otobüs sürücüsü … ’un %75 oranında ve kamyon sürücüsü … ’un ise % 25 oranında kusurlu olduğunu belirtildiğini, … plakalı otobüsün malikinin davalı … şirketi, işleteninin davalı … şirketi olduğunu, aracın hem ZMSS hem İMM sigortacısının davalı … Türk şirketi olduğunu, davalı … plakalı aracın sürücüsü ve işleteninin davalı … , ZMSS sigortacısının ise … şirketi olduğunu, maddi ve manevi zararın tahsili için Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1791 E, 2019/671 K sayılı dosyası ile daha önce dava açıldığını, tüm delillerin o dosyada mevcut olduğunu, davada açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, ölenin … Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3. Sınıf öğrencisi olduğunu, gelirinin asgari ücretin en az 2 katı kabul edilmesi gerektiğini, davacının kızının ölümü ile desteğini kaybettiğini ve manevi zararının oluştuğunu belirterek şimdilik 1000 TL destekten yoksun kalma zararının davalılar sigorta şirketleri yönünden 01/12/2015 tarihinden itibaren ve diğer davalılar yönünden vefat tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, 150.000 TL manevi tazminatın davalı … sigorta yönünden 01/12/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden vefat tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği görülmüştür.Davalı … sigorta vekili cevap: davanın zamanaşımına uğradığını,… plakalı aracın sigortacı şirket tarafından tanzim edilen, … vadeli … poliçe no’lu zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi, 29.01.2015-2016 vadeli … poliçe nolu … Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerekmekte olduğunu, ifade tutanaklarından ve davacı yan tarafından herhangi bir yolcu bileti sunulmamasından da anlaşılacağı üzere müteveffa ile sürücü ve işleten arasında 4925 sy Yasa kapsamında herhangi bir ticari ilişki bulunmamakta olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, ayrıca dava konusu olayda taşımanın niteliğinin, menfaat karşılığı olmadan yapılan hatır taşımasına dair Yargıtay içtihadı uyarınca değerlendirilmesini talep ettiklerini, Yargıtay müstekar hale gelmiş kararlarında destek tazminatı talebinde bulunanların ancak destekten yoksun kaldıklarını ispatlanması gerektiğini, ölenin gelirinin; maaş bordrosu; banka kayıtları yahut vergi levhası gibi resmi kayıtlarla ispatlanması gerekmekte olduğunu, SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesini talep ettiklerini, Yargıtay içtihatları gereği manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması esas olduğunu, temerrüdün oluşmadığını, avans faizi talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap: davanın zamanaşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte derdest davaya görev itirazları olduğunu, davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, davalı şirketin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın … Turizm açısından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, aracın işleteninin diğer davalı Şans şirketi olduğunu, araçla yapılan kazada tarafların kusur durumlarının “özellikle yolcunun kemer takip takmaması hususuyla birlikte” incelenmesi gerekmekte olduğunu, tarafların sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması ve davacıların başkaca ödeme alıp almadığı hususlarının ilgili kurumlardan sorulması gerekmekte olduğunu, davacı yanın manevi tazminat talebi fahiş olup manevi tazminatın belirlenmesinde esas alınması gereken kriterler değerlendirildiğinde zararın giderilmesinden çok zenginleşme amacı taşıdığı görülecek olduğunu, Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler doğrultusunda bu talebin indirilmesine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, kazaya karışan … plakalı araç … A.Ş. ‘ ye , … A.Ş.’ ye, … A.Ş. ‘ ye, … A.Ş.’ye ve … A.Ş.’ye maddi ve manevi tazminatı karşılar şekilde sigortalanmış olup hükümde bu durumun da değerlendirilmesine karar verilmesine talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. … A.ş vekili cevap: KTK madde 97 gereğince evraklar ile birlikte davalıya hasar aşamasında müracaat edilmediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen … tarihli kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı aracın davalı şirkete … tarihleri arasında geçerli olmak üzere Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 290.000 TL olduğunu, davalının poliçe limiti ile sınırlı sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, tazminat hesabının aktüer bilirkişisi tarafından ZMSS genel şartları çerçevesinde yapılması gerektiğini, kanun ve Yargıtay uygulamalarına göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ölenin müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacıların ceza yargılamasında şikayetlerinden vazgeçme veya uzlaşmalarının olup olmadığının tespiti gerektiğini, somut olayda davalı Şirkete yapılan müracaatın usulüne uygun gerçekleştirilmemesi nedeni ile davalı Şirketin temerrüde düşmemiş olduğunu ve başvuranın faiz isteme hakkı doğmadığını, davacının yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.Davalılar … şirketi ile … ‘un cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacakları anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, 29/09/2015 tarihinde meydana gelen kazada tarafların kusur durumunun tespiti amacı ile Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığı ile Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 04/04/2016 tarihli raporda, sürücü … ’un kazanın meydana gelmesinde asli, sürücü … ’un ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği ve Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından alınan 16/04/2018 tarihli raporda da benzer şekilde sürücü …’un % 75 ve sürücü … ’un %25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüş olup mahkememizce birbiri ile uyumlu tüm raporlar dikkate alınarak başkaca rapor alınması yoluna gidilmemiştir. Bu raporlar ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/5206 E, 2020/8874 K sayılı ilamı gibi güncel ilamlar ve desteğin okuduğu üniversite itibari ile gelecekteki muhtemel geliri dikkate alınarak düzenlenen aktüer bilirkişisinin 21/09/2021 tarihli raporunda ise davacının 314.466, 18 TL alacağının bulunduğu ve davalı … Sigorta şirketinin 314.446,18 TL tazminat bedelinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 196.191,77 TL’ sininden sorumlu olduğu, davalı … şirketinin ise tazminat bedelinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 118.274,41 TL’sinden sorumlu olduğunun belirtildiği görülmüştür. Davalıların kazaya sebep olan kusurlu sürücü, işleten, kazaya karışan araçların ZMSS ve İMMS poliçelerini düzenleyen sigorta şirketleri olduğu ve oluşan zarardan poliçe limitleri itibari ile müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmış ve davacı vekilinin 18/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınmış ve böylece Maddi tazminat davasının kabulü ile, 314,446,18 TL destek yoksun kalma tazminat bedelinin davalılar … , … A.Ş ile … Ltd. Şti.’den olay tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 314.446,18 TL tazminat bedelinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 196.191,77 TL sinin davalı … Sigorta Şirketinden temerrüt tarihi olan 01/12/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, 314.446,18 TL bedelin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 118.274,41 TL sinin davalı … Şirketinden temerrüt tarihi olan 01/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olunan bedeller yönünden diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Davacının manevi tazminat talebine ilişkin olarak ise diğer dosyalarda alınan rapor ve beyanlar, ölenin davacının kızı olması nedeni ile yaşadığı acı ve üzüntü, davalı gerçek kişinin ekonomik sosyal durumu hep birlikte dikkate alınmış ve böylece Manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 80.000,00 TL tazminat bedelinin davalılar … , … A.Ş ile … Ltd. Şti.’den olay tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … Sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 01/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. maddi tazminat davası yönünden; kabulü ile, manevi tazminat davası yönünden; Manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 80.000,00 TL tazminat bedelinin davalılar … , … A.Ş ile … Ltd. Şti.’den olay tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı …Sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 01/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve davalılar … A.Ş, … , … A.Ş. ve … Şirketi vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalılardan … , … sigorta ile … sigortanın taraflarına tebliğ edilen istinaf dilekçelerini kabul etmediklerini, maddi tazminat tutarlarının düşük belirlendiğini, üniversite eğitimi alan desteğin en az 25 yaşından sonra evleneceğinin kabulü gerekmekte iken 23 yaşında evleneceğinin kabulünün hatalı olduğunu, yine rapordaki kusur oranlarına (teselsül hükümlerinin aksine bir şekilde) ve poliçe limit sorumluluğunun tespiti için yapılan garameten paylaştırmaya ilişkin hesaplamalar ve de bu hesaplamalara göre kurulan hükmün hatalı olduğunu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, desteğin evlat oluşu, evlat acısının toplumumuzda dünyada yaşanabilecek en büyük acı olarak kabul edilmesi, kusur ve manevi tazminatın caydırıcılık özelliği düşünüldüğünde manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulü gerekmekte iken kısmen kabul kısmen red kararı verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının davacı lehine kaldırılarak yeni asgari ücretteki artışlar dikkate alınarak ek hesap raporu aldırılmasına, talepleri doğrultusunda yeniden hüküm tesis edilmesine, davalıların istinaf başvurularının reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile hasar aşamasında müracaat edilmediğini, davacının hasar aşamasında müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, davacının müvekkili şirkete usulüne uygun olarak müracaat etmediğini, anılan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, işbu hatalı kararın bozulması gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında sorumluluğunun mevcut olup, uyuşmazlık konusu olayda müşterek müteselsil sorumluluk bulunmadığını, 2918 sayılı karayolları trafik kanunu uyarınca genel şartlar ile belirlenen trh-2010 mortalite tablosu ve %1,8 teknik faiz oranının esas alınması gerektiğini, teknik faizin %0 esas alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı talebi hakkında kanuna ve Yargıtay uygulamalarına uygun değerlendirme yapılması gerektiğini, temerrüt tarihinden öncesine ait bir tarihten itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini hatalı ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/161 E. sayılı davada vermiş olduğu 2021/1196 K. 29.12.2021 tarihli kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı… vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava konusu ile ilgili zaman aşımı koşulları gerçekleşmiş olup, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, müvekkiline ait aracın ZMSS Sigortacısı … Şirketi olup, teminat limitleri dahilinde maddi tazminat talepleri hususunda ilgili sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğunu, Trafik Sigortası, KTK ve Genel şartlar kapsamında, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, kusurun varlığı ile üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına, ekonomik geleceğinin sarsılması gibi şeylere sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluğu poliçe limitleriyle teminat altına aldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, poliçe limitlerini aşan bir zarar söz konusu olduğu takdirde işleten ve araç sürücüsünün sorumluluklarına gidilebileceğini, müvekkiline ait aracın Kasko Sigortacısı … Şirketi olup, teminat limitleri dahilinde; manevi tazminat, vekalet ücreti, yargılama giderleri, dava masrafları talepleri hususunda ilgili sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğunu, bu nedenle işbu davanın ilgili sigorta şirketine ihbar edilmesini talep ettiklerini, her iki açıdan da sorumluluğun söz konusu olabilmesi için öncelikle kazaya ilişkin kusur durumlarının tespiti gerektiğini, kusur durumlarına ilişkin olarak herhangi bir rapor tesis ettirilmeden karar verildiğini, tazminat hukuku ve haksız fiil müessesinin en temel prensibi olan kusurun varlığı ve dağılımı davayı aydınlatacak şekilde belirlenmediğini, söz konusu kararın salt bu yönü ile kaldırılması gerektiğini, davalıların murisinin vefatında müvekkiline kusur atfedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olan diğer araç sürücüsü olduğunu, meydana gelen kaza sonrasında müvekkilinin, müteveffanın kaldırıldığı hastaneye gittiğini, gelen yakınlarına baş sağlığı dilediğini, üzüntüsünü bildirdiğini, yapabileceği bir yardım olup olmadığını sorduğunu, ancak kendisine yapabilecek bir şey olmadığının söylendiğini, bunun üzerine müvekkilinin İstanbul’da ki ailesinin yanına döndüğünü, yaşanan elim olay sonrası müvekilinin de büyük üzüntü yaşamış uzun süre kendisine gelemediğini, manevi tazminatın belirlenmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur oranları , olay tarihindeki paranın alım gücü, müvekkilinin mali durumları, eylemin derecesi gibi hususlar göz önünde bulundurulması gerektiğini, davalı müvekkilinin şoförlük işiyle iştigal etmekte olup, pandemi dolayısıyla bir yılı aşkın süredir hiçbir şekilde iş yapamadığını, ara ara çalıştığını, küçük çocuğu bulunan müvekkilinin evinin geçimini güçlükle sağladığını, salgından ve ekonomik krizden önemli ölçüde etkilenen müvekkilinin içinde bulunduğu maddi dar boğaz göz önüne alındığında talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunun anlaşılacağını, müvekkilinin mali durumu, tüm dünyayı etkileyen salgın hastalık, olayın ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunun aşikar olduğunu, davacı ıslah dilekçesinde, 1.000,00 TL tutarındaki maddi tazminat istediğini ıslah ederek 314.466,18 TL yaptığını, müvekkili açısından dava tarihinden işletilmek üzere faiz talep ettiğini, söz konusu dava kısmi dava olarak ikame edildiğini, dava baştan itibaren kısmi dava olarak açıldığını, dolayısıyla ıslah edilen tutar açısından olay tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin yerinde olmadığını, HMK hükümleri ve yargı kararlarının da bunu işaret ettiğini ileri sürerek huzurdaki davanın müvekkiline ait aracın Kasko poliçesinin bulunduğu … Şirketine İhbarı ile, taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. Vekilince sunulan başvuru dilekçesinde özetle;Davacının taleplerinin zamanışımına uğradığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için bile davaya konu alacakların kaza tarihi olan 29.09.2015 tarihinde doğduğu kabul edilse dahi davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle de yerel mahkemece görülen davanın müvekkili şirket yönünden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin meydana gelen kazada hiçbir kusuru ve sorumluluğu bulunmamasına rağmen müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin, dosya kapsamında bulunan Taşıma Sözleşmesinde de görüleceği üzere aracın işleteni olmamakla birlikte kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen şoförün de müvekkili şirket çalışanı olmadığını. bu sebeple kazaya karışan aracın TBK ve KTK hükümleri gereğince müvekkili şirketin sorumluluğuna yol açmasının da mümkün olmadığını, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, somut olayda destekten yoksun kalma tazminatı için şartların oluşmamış olup yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı yanın manevi tazminata ilişkin talepleri fahiş olup manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi gerekirken yerel mahkemenin yargılama neticesinde hükmetmiş olduğu manevi tazminat rakamlarının fahiş olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme tarafından verilen hükmün kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Şirketi vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerleşik Yargıtay kararları gereği maddi zararın tayini, belirlenmesi ve kriterleri kamu düzenine ilişkin olup gerek destek payları gerekse de hesaba esas alınan ve asgari ücret kamu düzeninden sayıldığını, nitekim dosyada alınan hesap bilirkişi raporlarına itirazlarının sunulduğunu, raporların yerleşik Yargıtay kararlarına ve KTK md.90’ın atfıyla ZMM Genel Şartlarına aykırı olduğu belirtilmişse de yerel Mahkemece bu itirazlarının değerlendirilmediğini, hatalı, eksik incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, bu yönüyle kararın kaldırılarak, ZMM Genel Şartlarında yer alan kriterler de uygulanmak suretiyle yeniden hesap yapılmasını talep ettiklerini, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının; niteliği gereği, “zorunlu” sigortalardan olup KTK ilgili hükümlerinde düzenlenmiş; genel şartları ve limitleri BAKANLIK tarafından resen belirlenen bir poliçe türü olduğunu, her yıl için poliçe limitleri bakanlık ve hazine müsteşarlığı tarafından resmi gazetede yayınlandığını, kaldı ki, poliçede görüldüğü üzere, poliçede yazan teminat 290.000 TL’ olduğunu, zira düzenlenme yılının 2015 olduğunu, ancak yerel mahkemece müteveffanın annesi ve üvey babası yönünden hesaplanan tazminatlar indirilmeden poliçe teminatını aşar şekilde hüküm kurulduğunu, bu nedenle kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, taşımacılık poliçesinin sorumlu olduğuna dair gerekçeli kararda herhangi bir gerekçe bulunmadığını, hükme esas alınan raporda müteveffanın gelirinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, aktüer hesabında destek başlama yaşları ve hesaplama yönteminin hatalı olduğunu,müvekkili şirketin işletene düşen kusurdan fazlası ile mükellef tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte ıslah edilen kısım için faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerektiğini, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını ve ticari iş niteliğinde olduğunu, bu nedenle davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddi gerektiğinden kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini, emniyet kemeri takılmaması sebebiyle de müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporundaki hesaplamalara, asıl ve ek aktüer raporlarındaki tespit ve değerlendirmelere, söz konusu raporların ayrıntılı, bilimsel, taraf ve kanun yolu denetimine elverişli, somut olayın özelliklerine uygun nitelikte olmasına, somut olayda davacılar desteğinin yolcu olarak bulunduğu aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortasının bulunduğunun ve kazanın iller arasında yapılan taşıma esnasında meydana gelmiş olmasına, kazada murisin emniyet kemeri takıp takmadığı hususunun kaza tespit tutanağından tespit edilememesine ve bu hususu ispat yükünün davalı tarafta olup davalı tarafça ispat edilememesine, davacılar desteğinin araçta yolcu olup kusurundan söz edilemeyecek olmasına, dava dilekçesinde davalıların müteselsilen sorumlu tutulmalarının talep edilmiş olmasına, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi durumlar dikkate alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarıın makul seviyede takdir olunmasına, ilk derece mahkemesinin raporları/ delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ilk derece mahkemesince yazılı şekilde kabul karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı ve davalılar … .A.Ş., … A.Ş. davalı … tarafından yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1 uyarınca ayrı ayrı reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/12/2021 tarih ve 2020/161 E – 2021/1196 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla istinaf edenler davacı ve davalılar … A.Ş., … , … A.Ş.ve davalı … tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davacı tarafça yatırılan 161,40 TL nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-Alınması gerekli 8.078,56 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı … A.Ş tarafından yatırılan 2.020,00 TL nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 6.058,56 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-Alınması gerekli 13.401,26 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı … Şirketi tarafından yatırılan 4.717,00 TL nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 8.684,26TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Alınması gerekli 21.479,82 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 6.736,00 TL nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 14.743,82 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Alınması gerekli 21.479,82 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı … tarafından yatırılan 80,70 TL nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 21.399,12 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
7-İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2023