Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2286
KARAR NO: 2023/2330
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2023
NUMARASI: 2023/563 E. 2023/812 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/12/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/09/2023 tarih ve 2023/563 E – 2023/812 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatifin Kayseri İli’nde faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, bu güne kadar 192 üyeye 196 arsa sahibine konut teslimi yapıldığını, davalının ise müvekkili kooperatif üyesi olup müvekkili kooperatiften ferdileşme suretiyle taşınmaz temin ettiğini, müvekkili kooperatifin halen tasfiye sürecine giremediğini, 10 yıldan fazla süredir kooperatife üye olan kişilere ve 15 yıl önce arsasını kat karşılığı devreden arsa sahiplerine konutunu teslim edemediğini, mağduriyetlerin çığ gibi büyüdüğü, üyelerin ve arsa sahiplerinin haklarının temin edilmesi hususunda umudunu yitirdikleri dönemde iflasa sürüklenmekte olan müvekkili kooperatifin, mağdur üyelerin bir araya gelişi ve gayretli çabalarıyla tekrar ayağa kalktığını, üyelere ve arsa sahiplerine taahhüt edilen konutların yapımı ve teslimi ile seneler öncesine ait borçların ödenmesi için son süratle çalıştıklarını, bu doğrultuda kooperatiften taşınmazı temin eden üyelerden kesin maliyet bedeli alınmadığının anlaşıldığını ve üyelerden ödenmeyen kesin maliyet bedellerinin talep ve dava edildiğini Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerinde 160’dan fazla dava açılmış ve bu davaların konusu, kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerin kesin maliyet borcuna ilişkin olduğunu, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülen 160’dan fazla davada davanın kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararların istinaf mahkemesi tarafından da onandığını, istinaf kararlarının davalılar tarafından temyiz edildiğini, 107 dosyanın şu an temyiz incelemesinde olduğunu, bu aşamada temyiz incelemesinde bulunan dosyalardan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/819E – 2021/648K. sayılı ilamına ilişkin yapılan temyiz başvurusunda karar çıktığını ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/6290Esas 2022/521Karar sayılı 20.01.2022 tarihli ilamında kooperatif inşaatlarının tamamı bitmeden kesin maliyet talep edilemeyeceği gerekçesi ile erken dava sebebiyle davamızın kabulü yönündeki yerel mahkeme kararının bozulduğunu, davalının 2003 yılı Ocak Ayından dava tarihinde temerrüde düşen son aidat borcu olan 2022 yılı Mayıs ayına kadar ödemesi lazım gelen aidat borcu, değeri tam olarak hesaplanıncaya kadar şimdilik 9.000-TL’nin davalıdan tahsilini, bununla birlikte davalı ile aynı nitelikteki bir çok kooperatif borçlusunun, taşınmazları başkaca kişilere satıp devretme yoluna gittiklerini, bu şekilde davalının da mal kaçırma ihtimali bulunduğunu, davalıların böyle bir tavır sergilemesi halinde kendilerince açılacak tasarrufun iptali davalarında tapuları devralan üçüncü kişilerin mağduriyetinin oluşmaması açısından davalının kooperatiften temin ettiği taşınmaz olan … İli, … İlçesi, …Mahallesi, … Ada, …Parsel, …Blok, … Bölüm No:…’de kayıtlı bulunan mesken vasfındaki taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine “davalıdır şerhi” konulmasını fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 9.000-TL aidat alacağının alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 / aylık %1,5 faiz ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin kurulduğu tarihten itibaren aidat alacağı talebinde bulunduğunu davalının kooperatife ilk üye olduğu tarihle bağlı kalmayıp eşitlik ilkesi esasına dayandığı gerekçesi ile kooperatifin faaliyetine başladığı yıldan itibaren müvekkilinden aidat alacağı talebinde bulunduğunu, davacının davasını kabul etmemekle birlikte kooperatif üyelerinin üyeliklerinin başladığı tarihten yıllar öncesinde eşitlik ilkesi gerekçesi ile faydalanmadığı bir kooperatife aidat ödemekle yükümlü kılınması hukukun hiçbir ilkesi ile bağdaşmadığı gibi hiçbir Kanun’da yeri olmayıp Yargıtay kararlarının da bu denli haksız bir düzenlemeye yer verdiğinin düşünülmemesi gerektiğini, bu mantık ile hareket edildiğinde kooperatifin yıllar önce kurulmasına rağmen son bir kaç yıl önce üye olan bir üye yıllar öncesinin aidatlarından sorumlu tutulacağını, bu sebeple öncelikle müvekkilin üyelik dosyasının davacı kooperatiften celbi ile yahut Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nden sorularak müvekkilinin üyelik başlangıç tarihinin sorulmasını, Yargıtay kararlarına göre inşaatlar devam ederken üyelerden aidat alınacağı belirtildiğinden davacının davasını kabul etmemekle birlikte davacı tarafın devam eden inşaatlar sebebiyle müvekkilinden aidat alacağı talep etmekteyse de kooperatifin devam eden inşaatlarının seviyesinin bilirkişi marifetiyle saptanması ve tamamlanması gereken miktar belirlenmesi ve aidat alacağı miktarının buna göre belirlenmesi ve akabinde genel kurulda bir karar alınarak üyelere tebliği gerektiğini, zira bu durumda aidat alacağının ne zaman muaccel olduğu hususunun dahi belirlenmemiş aksine davacı kooperatif davalının üye olduğu tarihi dahi dikkate almaksızın bütün davalılardan 2003 yılı Ocak ayı itibariyle aidat alacağı talebinde bulunduğunu, Yargıtay kararlarında da kooperatiflerin aidat alacağı talebinin sınırsız olarak talep edilebileceği yönünde düzenlenmemiş aksine devam eden inşaatlar sebebiyle istenebileceğinin belirtilmiş olduğunun somut olayda davacı kooperatifin inşaatlarının devam edip etmediği dahi bilinmediğini belirterek davacının haksız ve hukuka aykırı davasının esastan reddini ve zamanaşımı itirazımızın değerlendirilerek zamanaşımından davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı kooperatife yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkeme kararında; “… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden 25/01/2023 tarihli rapor alınmış olup raporda, davacının davalıdan 67.690,00 TL aidat alacağının olduğunun belirtildiği görülmekle bilirkişi heyeti raporunun denetime açık ve hükme esas alınabilecek nitelikte olması nedeni ile rapora itibar edilmiş ve davacının yönetim gideri kapsamında davalıdan aidat alacağı olduğu anlaşılmış, davacının 06/07/2023 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınmış ve böylece, Davanın kabulü ile, 9.000,00 TL aidat bedelinin dava tarihinden, 58.690,00 TL aidat bedelinin ıslah tarihi olan 06/07/2023 tarihinden itibaren işleyecek (yıllık %18, aylık % 1,5) yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davanın kabulü ile, 9.000,00 TL aidat bedelinin dava tarihinden, 58.690,00 TL aidat bedelinin ıslah tarihi olan 06/07/2023 tarihinden itibaren işleyecek (yıllık %18, aylık % 1,5) yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davacı tarafından aidat alacağı talebi ile açılmış olan davada yerel mahkeme davanın kabulüne karar verdiğini ve müvekkili aleyhine aidat alacağına hükmedildiğini, Yerel mahkemenin gerekçesinde ‘Yargıtay 23. HD’nin 2013/829 Esas 2013/1810 Karar sayılı 22/03/2013 tarihli ilamından da anlaşıldığı üzere Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek olmadan genel kurullarca kararlaştırılan parasal yükümlülüklere ilişkin kararlar daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece tüm üyeleri bağlayacağı, genel kurulca belirlenen aidat miktarı ve gecikme faizi oranları, genel kurul kararlarına katılsın ya da katılmasın ortaklara ayrıca tebliğinin gerekmediği, toplantıya katılmayan üyeler için de bağlayıcı olduğu, kesinleşmiş olması ve yok hükmünde olmaması halinde bu kararın alacağın dayanağı durumunda olduğu, davacı kooperatifin 2003 ila 2022 yılları arasında yapılan genel kurul toplantılarında alınan aidat ödenmesine ilişkin kararların iptal edildiğine veya yok hükmünde olduğuna dair itiraz olmadığı gibi bu hususta dosya kapsamında bir delilin de bulunmadığı,bu nedenle alınan genel kurul kararının tüm üyeleri bağlayacağı, şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiğini,yerel mahkeme kararının hatalı olup kaldırılması gerektiğini, müvekkillerinin genel kurula davacı kooperatif tarafından davet edildiği halde katılmamış değil,davacı kooperatif tarafından kesin maliyet bedelini ödedikten sonra ilişikleri kesileceği taahhüt edildiğinden genel kurullara davet edilmemiş hazirunlarda yer verilmediğini, kooperatifin genel kurula çağırması akabinde üyenin katılmaması ile üyenin genel kurula davet edilmemesi ve hazirunlarda üye olarak göstermemesi ayrı hukuki sonuç doğurduğunu, dolayısı ile müvekkillerinin üye olarak isminin yer almadığı genel kurulda alınan aidat kararından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bu hususta ilgili genel kurul kararının yokluğunun tespitine dair bir dava açmaya dahi gerek olmayıp yokluğu mahkeme resen dikkate alarak değerlendirme yapabildiğini, davet edilmeyen bir genel kurulda aleyhine yükümlülük yüklenen kooperatif üyesinin her zaman kendisinden alacak talebinde bulunulan davada ileri sürebileceği ayrı bir dava açmaya gerek olmadığına dair Yargıtay’ın çok sayıda içtihadının mevcut olduğunu, zira yokluğun müeyyidesi işlemin hukuki varlık kazanmaması demek olduğunu, genel kurul toplantısına davetin bütün pay sahiplerine veya temsilcilerine yapılması davetin geçerlik koşulu olduğunu, davacı kooperatifin ana sözleşmede değişikliğe giderek 61/e maddesinde konutların tamamının yapımı tamamlanmadan önce kendisine konutu tahsis edilmiş ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyeti tapusunu alarak ayrılmak istemesi halinde kesin maliyet bedelinin belirlenerek tapusunun verilebileceğini belirttiğini ve bu kapsamda da yapımı tamamlanan konutların 2010,2011 ve 2012 yıllarında yapılan genel kurullarda alınan kararlar ile kesin maliyet bedellerinin çıkarılıp üyelere tebliği ve ödenmesi halinde tapularını alarak ilişiklerinin kesilebileceği yönünde genel kurul kararları alındığını ve akabinde çıkarılan ve kendilerine tebliğ edilen kesin maliyeti ödeyen üyeler bir sonraki genel kurula davet edilmemiş isimleri hazirunlarda yer almadığını ve üyeliğinin düştüğü kooperatif tarafından da eylemli olarak da kabul edildiğini, her ne kadar Kayseri Bam 6. Hukuk Dairesi 2023/1501 e 2023/1472 ,K. Sayılı ilamında davalı üyeni istifa ettiği yahut istifasının kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı belirtilmişse de kooperatif en üst organı ve karar organı olan genel kurula davet edilmemenin hazirunlarda yer almamanın hukuki olarak ne anlama geldiği ve ne sonuç doğurduğu ne yerel mahkeme yargılamasında ne de emsal kaldırma kararında belirtilmediğini, yine emsal Kayseri Bam 6. Hukuk Dairesi 2023/1501 e 2023/1472 ,K. Sayılı sayılı ilamında üyelik devam ettiği sürece üyenin parasal yükümlülüklerinin ve dolayısıyla aidat alacağının zamanaşımına uğramayacağı belirtilmişse de müvekkilinin üye olmadığı kooperatifin genel kurula davet etmemesi ile de eylemli olarak ortaya koyduğu öncesinde genel kurul kararı aldığı defaatle bildirildiğini, kaldı ki yerel mahkemede yönetim kurulu kararlarının incelenmemiş istifaya dair bir karar alınıp alınmadığı hususunun araştırılmadığını, aksi halde açık kapı ilkesinin de bir anlamı kalmayacağını, Yargıtay kararları gereği ve kanun gereği de dönemsel edimlerde 5 yıllık zamanaşımı olduğunun açık olduğunu, davacının talebi gerek 1163 sayılı kanun gerek Borçlar Kanunu gereği zamanaşımına uğradığını, konuya ilişkin Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018/108 e. 2020/3494 k. Sayılı ilamının da bu yönde olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafça yazılan istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; kooperatif tarafından ibraname verilmek suretiyle bağının koptuğunu,kooperatife üye olmadığını, emsal nitelikteki Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin 2023/1501E. 2023/1472K. sayılı emsal nitelikli bir dosyada verilen karardan bahsedildiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasının talep edildiğini, ne varki söz konusu hususların gerçeği yansıtmadığını, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2023/1501E. 2023/1472K. Sayılı ilamı hukuka aykırı olup, istinaf mahkemesinin içtihat niteliği kazanmadan hatalı kararından dönmesi gerektiğini, emsal nitelikteki Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2023/1501E. 2023/1472K. Sayılı dosyası ve beraberinde karara çıkan 11 farklı dosyada, TBK 100 vd. Maddelerine atıf yapıldığını, 28.02.2011 tarihinde çıkartılan maliyet hesabı ile geçmiş aidat borçlarının davalıdan tahsil edildiğini, bu sebeple 28.02.2011 tarihinden dava tarihine kadarki aidat miktarının bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını, davacı müvekkilinin mükerrer tahsilat isteyip istemediği hususlarının aydınlatılması hususuna karar verildiğini, söz konusu kararın hukuka aykırı olduğu sabit olduğundan içtihat niteliği kazanmadan söz konusu karardan dönülmesini talep ettiklerini, söz konusu kararın zaten dosyada var olan, zaten irdelenen bir hususa ilişkin olup, bu sebeple yerel mahkeme kararlarının kaldırılmasının yersiz olduğunu, mahkemenin kaldırma kararı sonrasında taraflarınca emsal nitelikteki dosyalarda yerel mahkemelerden istinaf kaldırma kararı uyarınca dosyanın ek rapora gönderilmesinin talep edildiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/452E. Sayılı dosyasında bu doğrultuda ek rapor alındığını ve rapor sonucu kök raporda belirtilen ücrette herhangi bir değişiklik bulunmadığı yönünde kanaat bildirildiğini, raporda tam olarak istinaf kaldırma kararına uyulduğunu, 2003 yılı ocak ayından 28.02.2011 tarihleri arasında aidat alacağının hesaplandığını, davalının bu döneme ait borcu olmadığının belirtildiğini, bu tarihlerde fazladan ödeme yaptığının anlaşıldığını, 28.02.2011 tarihinden dava tarihine kadarki aidat borcunun hesaplandığını ve fazla ödemenin TBK 100 vd. Maddeleri gereği aidat borcundan mahsup edildiğini, bakiye alacak tutarının belirtildiğini, kök rapordaki hesaplamada herhangi bir değişiklik görülmediğini, esasen sulh hukuk mahkemelerinde görülen kira alacağı davalarından, iş mahkemelerinde görünen işçilik alacağı davalarına, icra hukuk mahkemelerinde görülen kambiyo senedinin kısmen ödenmesi davalarına kadar kısmi ödemeye ilişkin davalarda aynı hüküm uygulandığını, bu hükmün, toplam tutardan ödenen tutarın mahsup edilmesi ile bakiye tutarı işaret ettiğini, aynı şekilde yerel mahkemece davalının 2003 yılından dava tarihine kadarki aidat borcunun hesaplanıp, ödediği tutar mahsup edilerek bakiye tutara hükmedildiğini, davalıların, tapusunu teslim aldığı tarihe kadarki aidat borcunu ödediğini, öyleki kesin maliyet adı altında ödeme dahi yaptığını, ancak yargıtay tarafından kooperatif inşaatları tamamlanmadan kesin maliyet bedeli alınamayacağının hükme bağlandığını, bu sebeple söz konusu ödemenin ön ödeme hükmünde olduğundan TBK 100 VD. Hükümleri gereği davalılardan yapılan bütün tahsilatların aidat borcundan mahsup edilmesi gerektiğini, yerel mahkemeler tarafından söz konusu hususun ele alındığını ve hukuka uygun olarak bu şekilde karar tesis edildiğini, kooperatifte onlarca yıldır konutunu alamayan üyelerin, arsa sahiplerinin bulunduğunu, bu kişilerin, seneler önce davalı ve emsal nitelikteki davalıların evine kavuşmaları için senelerce aidat ödediklerini, davalının 1600 üyenin yaptığı ödemelerle konutuna kavuştuğunu, bunun yanında müvekkili kooperatifin mevcut borçlarının neredeyse tamamının davalının konut aldığı döneme ilişkin olduğunu, kooperatif kasası ve alacağının kutsal olduğunu, yüzlerce kişinin emeği bulunan, üyelerin ailelerinden kısarak ev sahibi olma umuduyla ödeme yaptığı kooperatif alacağının bir ortaklığı temsil ettiğini, dosyalarının kabulünü, izahı mümkün olmayan yollarla uzamasını, kooperatifin alacaklarına kavuşamamasının büyük bir vebale yol açacağının sabit olduğunu ileri sürerek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, davalının kooperatifin üyesi olduğunu, Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, 9.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, talebini yargılama sırasında ıslah ederek 67.690,00 TL’ye çıkarmıştır.Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, üyelik ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği gerekçesi ile ileri sürülen def’inin reddine, 67.690,00 TL’nin yıllık %18 aylık 1,5 faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yolunu baş vurulmuştur.
Bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)
Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği, genel kurul kararlarının iptal edilmediği anlaşılmaktadır.Kooperatif üyeleri ile kooperatif arasındaki üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı veya üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Davacı kooperatif üyesi olduğunu beyan etmiş davalı tarafça aksi iddia edilmemiştir. Davacının kooperatif üyesi olduğunu kabulü halinde dava konusu taleple ilgili üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/871 Esas 2021/1256 Karar)Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramayacağı gibi kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Davacı inşaatların devamı amacıyla aidat talep etmiş olup yukarıda değinilen Yargıtay kararları doğrultusunda talep edilen alacak için üyelik devam ettiği müddetçe zaman aşımı işlemeyecektir.
6098 sayılı TBK ‘nun 100. Maddesinde: Borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğu 101. Maddesinde: Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı 102. Maddesinde: Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılacağı, Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, Takip yapılmamış ise ödemenin, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, Birden çok borcun vadesinin aynı zamanda gelmesi halinde , mahsupun orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı 104. Maddesinde: dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmesi halinde, önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Ancak davacı dava dilekçesinde Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu iddia etmiş olup dosyada bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde: davalı kooperatifçe çıkarılan 28.02.2011 tarihli maliyet raporunda üyenin bu 28.02.2011 tarihine kadar 43.970,00 TL Ödeme yaptığı toplam borcunun 72.522,50 TL olduğunun belirtildiği davalı tarafça kooperatife toplam 113.820,00 TL ödendiğinin tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı kooperatif 28.02.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı kooperatif 28.02.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 28.02.2011 tarihli maliyet raporunda istenen alacaklar ve 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler de dikkate alınarak davacının davalıdan alacak talep edebileceği dönemin 28.02.2011 -31.05.2022 tarihleri arasındaki dönem olabileceği anlaşılmaktadır.Mahkemece aldırılan raporda bu husus irdelenmeden hazırlanmış olup raporun bu haliyle eksik olup hükme esas alınması mümkün değildir.
O halde mahkemece dosyanın tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile 28.02.2011 – 31.05.2022 tarihleri arasında davalının ödemesi gereken aidat miktarı bulunarak davalının bu tarihler arası yaptığı ödemelerin ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler de birlikte dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/09/2023 tarih ve 2023/563 E – 2023/812 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 14/12/2023