Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2249 E. 2023/2327 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2249
KARAR NO: 2023/2327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2023
NUMARASI: 2022/461 E. 2023/839 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/12/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/10/2023 tarih ve 2022/461 E – 2023/839 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri’de faaliyet gösteren bir konut yapı kooperatifi olduğunu, bugüne kadar 192 üyeye 196 arsa sahibine konut teslimi yaptığını, davalının kooperatif üyesi olduğunu ve kooperatiften ferdileşme sureti ile taşınmaz temin ettiğini, kooperatifin halen tasfiye sürecine giremediğini, 10 yıldan fazla süredir kooperatifte üye olan kişilere ve 15 yıl önce arsasını kat karşılığı devreden arsa sahiplerine konutunu teslim edemediğini, daha önce kooperatiften taşınmaz isteyen üyelerden kesin maliyet bedeli alınamadığını bu nedenle açılmış davalar bulunduğunu, bu davaların kabul ile sonuçlandığını ve istinaf mahkemesi tarafından onandığını, davalının 2003 yılından bu yana her yıl alınan genel kurul kararları ile davalıdan muaccel aidat alacağı bulunduğunu, söz konusu aidat alacağının tüm üyelere karşı talep edildiğini, kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerin istifa – ilişik kesme belgesi olsa dahi söz konusu aidatı ödemesi gerektiğini, davalının kooperatiften temin ettiği … İli, …İlçesi, … mahallesi,… ada, … parsel, … blok,… nolu bağımsız bölümün tapu kaydının üzerine davalıdır şerhi konulmasını, 2003 yılı ocak ayından dava tarihinde temerrüte düşen son aidat borcu olan 2022 yılı mayıs ayına kadar ödemesi gereken aidat borcunun tam olarak hesaplanıncaya kadar şimdilik 9.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 / aylık %1,5 faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili kooperatife ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; Kooperatifler kanununa eklenen geçici 11. madde uyarınca davacının müvekkilinden hiçbir ad altında ödeme talep edemeyeceğini, kooperatif tarafından ferdileştirilen taşınmazlar için yeniden aidat tahakkuk ettirilemeyeceğini, müvekkilinin davacı kooperatif üyesi olmadığını, 2012 yılında kat mülkiyeti tapusunu alarak ferdileştiğini, haksız ve yersiz davanın öncelikle usulden, esasa girilmesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkeme kararında; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 1163 sayılı yasanın 42. Maddesine göre genel kurulun bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup kanun veya ana sözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisi bulunduğu, genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup bu konuda kazanılmış haklardan söz edilemeyeceği, Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek aidat, taksit miktarı ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmenin de genel kurulun yetkisi dahilinde olduğu, genel kurul kararlarının kooperatif ile üyesi arasında sözleşme hükmü niteliğinde olup alınan kararların toplantıya katılsın katılmasın iptal edilmediği müddetçe veya butlan yaptırımına tabi olmadığı sürece tüm ortakları bağlayacağı, yine alınan kararların uygulanabilmesi için tüm ortaklara tebliğine de gerek olmadığı gibi ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanına da gerek olmadığı, aidatların arttırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararların ek ödeme niteliğinde olmadığı, bu bakımdan 1163 sayılı kanunun 31/1 ve 52/1 maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek olmadığı, davalının davacı kooperatifin normal üye statüsünde üyesi olduğu, 2003 yılı Ocak ayından 2022 yılı Mayıs ayına kadar ödemesi gereken aidat alacaklarının dava konusu edildiği, dava tarihine kadarki genel kurul kararlarının bilirkişi tarafından incelendiği ve davalının toplamda 181.510,00-TL aidat ödemesi yapması gerekirken 134.907,28-TL aidat ödemesi yaptığı, bakiye 46.602,72-TL’nin davalı tarafça davacıya ödenmediği, davalı vekili her ne kadar cevap dilekçesinde zaman aşımı def’inde bulunmuşsa da davacı kooperatifte davalının üyeliğinin devam ettiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre üyelik ilişkisi devam ettiği sürece kooperatif ile üyesi arasında zaman aşımı süresinin işlemeyeceğinden (Yargıtay 23. HD. 2016/5683 esas 2019/4634 karar 11/11/2019 tarih) zaman aşımı def’ine itibar edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılarak açılan davanın dava ve ıslah dilekçeleri doğrultusunda kabulüne, kısmi dava olarak açılan davada dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği de dikkate alındığında taleple bağlı kalınarak bu şekilde yasal faize hükmedilmesine dair aşağıdaki hüküm fıkrasının tesisi uygun görülmüştür. Davanın kabulü ile; 46.602,00-TL aidat alacağının 9.000,00-TL’sinin dava tarihi olan 01/06/2022, 37.602,00-TL’sinin ıslah tarihi olan 18/09/2023 tarihinden itibarin işleyecek yıllık %18 faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı kooperatifin 2012 yılında düzenlediği hükümleri hiçe sayarak bizzat kendisi ile çeliştiğini ve zaten kesin maliyet hesaplarını ödemiş bulunan müvekkilinden yeniden aidat talep ederek hukuka ve kanunlara aykırı hareket ettiğini, 2012 yılında kat mülkiyeti tapusunu alan müvekkilinin, davacı kooperatif tarafından ferdileştirildiğinin açık olduğunu, Kanun hükmü gereğince; ortaklar adına tescil ettirilen konutlar ile kooperatif amacına ulaşmış sayıldığını ve dağılma aşamasına geçtiğini, bu sebeple müvekkilinden hiç bir ad altında hiçbir ödemenin talep edilemeyeceğini, kendileri ile çelişmekte olan ve taleplerinde iyi niyetli olmayan davacı kooperatifin eldeki davasının bir kül halinde reddi gerektiğini, müvekkilinin 2012 yılında kooperatife konutu ile ilgili tüm bedelleri ödeyerek kat mülkiyeti tapusunu aldığını ve 2012 yılından itibaren davacı kooperatifin üyesi olmadığını ferdileştiğini, müvekkilinin 2012 yılında tapuyu aldıktan sonra davacı kooperatif tarafından yapılan genel kurul toplantıları katılmadığını ve hatta davacı kooperatif tarafından çağırılmadığını, hazirun defterlerinde ismi dahi yer almadığını, izah ettikleri tüm bu hususlar dikkate alındığında, kooperatife borcu kalmayan ve kat mülkiyeti tapusunu 2012 yılında alan ve tapuyu aldıktan sonra kurul toplantılarına çağrılmayan müvekkili hakkında tekrar aidat talep edilemeyeceğinin açık olduğunu, davacı kooperatifin kendi belirlemiş olduğu kesin maliyet alacağının 2012 yılında müvekkili tarafından bankadan kredi çekilip yüklü miktarda faizi göze alarak ödenmiş olup kat mülkiyeti tapusunun alındığını, davacı kooperatifin aidat talebinin davalı kooperatifin açıkça iyi niyetli hareket etmediğini gösterdiğini ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/461 E. 2023/839 K. sayılı tarihli ilamının tehiri icra talepli olarak istinaf incelemesinden geçirilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafça yazılan istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; kooperatif tarafından ibraname verilmek suretiyle bağının koptuğunu, kooperatife üye olmadığını, emsal nitelikteki Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin 2023/1501E. 2023/1472K. sayılı emsal nitelikli bir dosyada verilen karardan bahsedildiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasının talep edildiğini, ne varki söz konusu hususların gerçeği yansıtmadığını, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2023/1501E. 2023/1472K. Sayılı ilamı hukuka aykırı olup, istinaf mahkemesinin içtihat niteliği kazanmadan hatalı kararından dönmesi gerektiğini, emsal nitelikteki Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2023/1501E. 2023/1472K. Sayılı dosyası ve beraberinde karara çıkan 11 farklı dosyada, TBK 100 vd. Maddelerine atıf yapıldığını, 28.02.2011 tarihinde çıkartılan maliyet hesabı ile geçmiş aidat borçlarının davalıdan tahsil edildiğini, bu sebeple 28.02.2011 tarihinden dava tarihine kadarki aidat miktarının bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını, davacı müvekkilinin mükerrer tahsilat isteyip istemediği hususlarının aydınlatılması hususuna karar verildiğini, söz konusu kararın hukuka aykırı olduğu sabit olduğundan içtihat niteliği kazanmadan söz konusu karardan dönülmesini talep ettiklerini, söz konusu kararın zaten dosyada var olan, zaten irdelenen bir hususa ilişkin olup, bu sebeple yerel mahkeme kararlarının kaldırılmasının yersiz olduğunu, mahkemenin kaldırma kararı sonrasında taraflarınca emsal nitelikteki dosyalarda yerel mahkemelerden istinaf kaldırma kararı uyarınca dosyanın ek rapora gönderilmesinin talep edildiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/452E. Sayılı dosyasında bu doğrultuda ek rapor alındığını ve rapor sonucu kök raporda belirtilen ücrette herhangi bir değişiklik bulunmadığı yönünde kanaat bildirildiğini, raporda tam olarak istinaf kaldırma kararına uyulduğunu, 2003 yılı ocak ayından 28.02.2011 tarihleri arasında aidat alacağının hesaplandığını, davalının bu döneme ait borcu olmadığının belirtildiğini, bu tarihlerde fazladan ödeme yaptığının anlaşıldığını, 28.02.2011 tarihinden dava tarihine kadarki aidat borcunun hesaplandığını ve fazla ödemenin TBK 100 vd. Maddeleri gereği aidat borcundan mahsup edildiğini, bakiye alacak tutarının belirtildiğini, kök rapordaki hesaplamada herhangi bir değişiklik görülmediğini, esasen sulh hukuk mahkemelerinde görülen kira alacağı davalarından, iş mahkemelerinde görünen işçilik alacağı davalarına, icra hukuk mahkemelerinde görülen kambiyo senedinin kısmen ödenmesi davalarına kadar kısmi ödemeye ilişkin davalarda aynı hüküm uygulandığını, bu hükmün, toplam tutardan ödenen tutarın mahsup edilmesi ile bakiye tutarı işaret ettiğini, aynı şekilde yerel mahkemece davalının 2003 yılından dava tarihine kadarki aidat borcunun hesaplanıp, ödediği tutar mahsup edilerek bakiye tutara hükmedildiğini, davalıların, tapusunu teslim aldığı tarihe kadarki aidat borcunu ödediğini, öyleki kesin maliyet adı altında ödeme dahi yaptığını, ancak yargıtay tarafından kooperatif inşaatları tamamlanmadan kesin maliyet bedeli alınamayacağının hükme bağlandığını, bu sebeple söz konusu ödemenin ön ödeme hükmünde olduğundan TBK 100 VD. Hükümleri gereği davalılardan yapılan bütün tahsilatların aidat borcundan mahsup edilmesi gerektiğini, yerel mahkemeler tarafından söz konusu hususun ele alındığını ve hukuka uygun olarak bu şekilde karar tesis edildiğini, kooperatifte onlarca yıldır konutunu alamayan üyelerin, arsa sahiplerinin bulunduğunu, bu kişilerin, seneler önce davalı ve emsal nitelikteki davalıların evine kavuşmaları için senelerce aidat ödediklerini, davalının 1600 üyenin yaptığı ödemelerle konutuna kavuştuğunu, bunun yanında müvekkili kooperatifin mevcut borçlarının neredeyse tamamının davalının konut aldığı döneme ilişkin olduğunu, kooperatif kasası ve alacağının kutsal olduğunu, yüzlerce kişinin emeği bulunan, üyelerin ailelerinden kısarak ev sahibi olma umuduyla ödeme yaptığı kooperatif alacağının bir ortaklığı temsil ettiğini, dosyalarının kabulünü, izahı mümkün olmayan yollarla uzamasını, kooperatifin alacaklarına kavuşamamasının büyük bir vebale yol açacağının sabit olduğunu ileri sürerek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, davalının kooperatifin üyesi olduğunu, Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, 9.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, talebini yargılama sırasında ıslah ederek 46.602,00-TL’ye çıkarmıştır.Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, üyelik ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği gerekçesi ile ileri sürülen def’inin reddine, 46.602,00 TL’nin yıllık %18 aylık 1,5 faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yolunu baş vurulmuştur.
Bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)
Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği, genel kurul kararlarının iptal edilmediği anlaşılmaktadır.Kooperatif üyeleri ile kooperatif arasındaki üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı veya üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Davacı kooperatif üyesi olduğunu beyan etmiş davalı tarafça aksi iddia edilmemiştir. Davacının kooperatif üyesi olduğunu kabulü halinde dava konusu taleple ilgili üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/871 Esas 2021/1256 Karar)Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramayacağı gibi kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Davacı inşaatların devamı amacıyla aidat talep etmiş olup yukarıda değinilen Yargıtay kararları doğrultusunda talep edilen alacak için üyelik devam ettiği müddetçe zaman aşımı işlemeyecektir.
6098 sayılı TBK ‘nun 100. Maddesinde: Borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğu 101. Maddesinde: Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı 102. Maddesinde: Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılacağı, Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, Takip yapılmamış ise ödemenin, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, Birden çok borcun vadesinin aynı zamanda gelmesi halinde , mahsupun orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı 104. Maddesinde: dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmesi halinde, önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Ancak davacı dava dilekçesinde Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu iddia etmiş olup dosyada bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde: davalı kooperatifçe çıkarılan maliyet raporunda üyenin bu 28.02.2011 tarihine kadar 38.110,00 TL Ödeme yaptığı toplam borcunun 56.554,46 TL olduğunun belirtildiği davalı tarafça kooperatife toplam 99,810,00 TL ödendiğinin tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı kooperatif 21.03.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı kooperatif 21.03.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 21.03.2011 tarihli maliyet raporunda istenen alacaklar ve 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler dikkate alınarak davacının davalıdan alacak talep edebileceği dönemin 21.03.2011 -31.05.2022 tarihleri arasındaki dönem olabileceği anlaşılmaktadır.Mahkemece aldırılan raporda bu husus irdelenmeden hazırlanmış olup raporun bu haliyle eksik olup hükme esas alınması mümkün değildir.
O halde mahkemece dosyanın tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile 21.03.2011 – 31.05.2022 tarihleri arasında davalının ödemesi gereken aidat miktarı bulunarak davalının bu tarihler arası yaptığı ödemelerin ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler de birlikte dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/10/2023 tarih ve 2022/461 E – 2023/839 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 14/12/2023