Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2157
KARAR NO: 2023/2212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2023
NUMARASI: 2022/493 E. 2023/840 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 07/12/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/10/2023 tarih ve 2022/493 E – 2023/840 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri’de faaliyet gösteren bir konut yapı kooperatifi olduğunu, bugüne kadar 192 üyeye 196 arsa sahibine konut teslimi yaptığını, davalının kooperatif üyesi olduğunu ve kooperatiften ferdileşme sureti ile taşınmaz temin ettiğini, kooperatifin halen tasfiye sürecine giremediğini, 10 yıldan fazla süredir kooperatifte üye olan kişilere ve 15 yıl önce arsasını kat karşılığı devreden arsa sahiplerine konutunu teslim edemediğini, daha önce kooperatiften taşınmaz isteyen üyelerden kesin maliyet bedeli alınamadığını bu nedenle açılmış davalar bulunduğunu, bu davaların kabul ile sonuçlandığını ve istinaf mahkemesi tarafından onandığını, davalının 2003 yılından bu yana her yıl alınan genel kurul kararları ile davalıdan muaccel aidat alacağı bulunduğunu, söz konusu aidat alacağının tüm üyelere karşı talep edildiğini, kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerin istifa – ilişik kesme belgesi olsa dahi söz konusu aidatı ödemesi gerektiğini, 2003 yılı ocak ayından dava tarihinde temerrüte düşen son aidat borcu olan 2022 yılı mayıs ayına kadar ödemesi gereken aidat borcunun tam olarak hesaplanıncaya kadar şimdilik 9.000,00-TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 / aylık %1,5 faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili kooperatife ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; Davacı kooperatifin 2003 yılı ocak ayından dava tarihine kadar ödenmesi gereken aidat talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin yıllar önce davalı kooperatif ile ilişiğini kestiğini ve istifa ettiğini, kooperatif üyesi olmayan müvekkilinden aidat alacağı talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, Yargıtay kararlarına göre inşaatlar devam ederken üyelerden aidat alınacağının belirtildiğini, davacı kooperatifin devam eden inşaatlarının seviyesinin saptanması gerektiğini, müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini ve tebliğ edilmiş bir genel kurul kararı bulunmadığını, yıllık %18 faiz talebinin haksız ve kanuna aykırı olduğunu, davacının haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulden, esasa girilmesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkeme kararında; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 1163 sayılı yasanın 42. Maddesine göre genel kurulun bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup kanun veya ana sözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisi bulunduğu, genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup bu konuda kazanılmış haklardan söz edilemeyeceği, Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek aidat, taksit miktarı ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmenin de genel kurulun yetkisi dahilinde olduğu, genel kurul kararlarının kooperatif ile üyesi arasında sözleşme hükmü niteliğinde olup alınan kararların toplantıya katılsın katılmasın iptal edilmediği müddetçe veya butlan yaptırımına tabi olmadığı sürece tüm ortakları bağlayacağı, yine alınan kararların uygulanabilmesi için tüm ortaklara tebliğine de gerek olmadığı gibi ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanına da gerek olmadığı, aidatların arttırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararların ek ödeme niteliğinde olmadığı, bu bakımdan 1163 sayılı kanunun 31/1 ve 52/1 maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek olmadığı, davalının davacı kooperatifin normal üye statüsünde üyesi olduğu, 2003 yılı Ocak ayından 2022 yılı Mayıs ayına kadar ödemesi gereken aidat alacaklarının dava konusu edildiği, dava tarihine kadarki genel kurul kararlarının bilirkişi tarafından incelendiği ve davalının toplamda 181.510,00-TL aidat ödemesi yapması gerekirken 142.522,28-TL aidat ödemesi yaptığı, bakiye 38.987,72-TL’nin davalı tarafça davacıya ödenmediği, davalı vekili her ne kadar ıslaha itiraz dilekçesinde 5 yıllık zaman aşımı def’inde bulunmuşsa da davacı kooperatifte davalının üyeliğinin devam ettiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre üyelik ilişkisi devam ettiği sürece kooperatif ile üyesi arasında zaman aşımı süresinin işlemeyeceğinden (Yargıtay 23. HD. 2016/5683 esas 2019/4634 karar 11/11/2019 tarih) zaman aşımı def’ine itibar edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılarak açılan davanın dava ve ıslah dilekçeleri doğrultusunda kabulüne, kısmi dava olarak açılan davada dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği de dikkate alındığında taleple bağlı kalınarak bu şekilde yasal faize hükmedilmesine dair aşağıdaki hüküm fıkrasının tesisi uygun görülmüştür. Davanın kabulü ile; 38.987,00-TL aidat alacağının 9.000,00-TL’sinin dava tarihi olan 01/06/2022, 29.987,00-TL’sinin ıslah tarihi olan 18/09/2023 tarihinden itibarin işleyecek yıllık %18 faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davacı tarafından aidat alacağı talebi ile açılmış olan davada yerel mahkeme davanın kabulüne karar verdiğini ve müvekkili aleyhine aidat alacağına hükmedildiğini, yerel mahkemenin gerekçesinde ‘ genel kurul kararlarının kooperatif ile üyesi arasında sözleşme hükmü niteliğinde olup alınan kararların toplantıya katılsın katılmasın iptal edilmediği müddetçe veya butlan yaptırımına tabi olmadığı sürece tüm ortakları bağlayacağı, yine alınan kararların uygulanabilmesi için tüm ortaklara tebliğine de gerek olmadığı gibi ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanına da gerek olmadığı’ gerekçesi ile davanın kabulüne karar verdiğini, yerel mahkeme kararının hatalı olup kaldırılması gerektiğini, müvekkillerinin genel kurula davacı kooperatif tarafından davet edildiği halde katılmamış değil, davacı kooperatif tarafından kesin maliyet bedelini ödedikten davacı kooperatif tarafından kesin maliyeti bedelini ödedikten sonra ilişikleri kesileceği taahhüt edildiğinden genel kurullara davet edilmediğini hazirunlarda yer verilmediğini, Kooperatifin genel kurula çağırması akabinde üyenin katılmaması ile üyenin genel kurula davet edilmemesi ve hazirunlarda üye olarak göstermemesinin ayrı hukuki sonuç doğurduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin üye olarak isminin yer almadığı genel kurulda alınan aidat kararından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bu hususta ilgili genel kurul kararının yokluğunun tespitine dair bir dava açmaya dahi gerek olmayıp yokluğu mahkeme resen dikkate alarak değerlendirme yapabildiğini, davet edilmeyen bir genel kurulda aleyhine yükümlülük yüklenen kooperatif üyesinin her zaman kendisinden alacak talebinde bulunulan davada ileri
sürebileceği ayrı bir dava açmaya gerek olmadığına dair Yargıtay’ın çok sayıda içtihadının mevcut olduğunu, zira yokluğun müeyyidesi işlemin hukuki varlık kazanmaması demek olduğunu, Genel kurul toplantısına davetin bütün pay sahiplerine veya temsilcilerine yapılmasının davetin geçerlik koşulu olduğunu, davacı kooperatifin ana sözleşmede değişikliğe giderek 61/e maddesinde konutların tamamının yapımı tamamlanmadan önce kendisine konutu tahsis edildiğini ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyeti tapusunu alarak ayrılmak istemesi halinde kesin maliyet bedelinin belirlenerek tapusunun verilebileceğini belirttiğini ve bu kapsam da da yapımı tamamlanan konutların 2010,2011 ve 2012 yıllarında yapılan genel kurullarda alınan kararlar ile kesin maliyet bedellerinin çıkarılıp üyelere tebliği ve ödenmesi halinde tapularını alarak ilişiklerinin kesilebileceği yönünde genel kurul kararları alındığını ve akabinde çıkarılan ve kendilerine tebliğ edilen kesin maliyeti ödeyen üyeler bir sonraki genel kurula davet edilmemiş isimleri hazirunlarda yer almamış ve üyeliğinin düştüğü kooperatif tarafından da eylemli olarak da kabul edildiğini, her ne kadar Kayseri Bam 6. Hukuk Dairesi 2023/1501 e 2023/1472 ,K. Sayılı ilamında davalı üyeni istifa ettiği yahut istifasının kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı belirtilmişse de kooperatif en üst organı ve karar organı olan genel kurula davet edilmemenin hazirunlarda yer almamanın hukuki olarak ne anlama geldiği ve ne sonuç doğurduğunun ne yerel mahkeme yargılamasında ne de emsal kaldırma kararında belirtilmediğini, Kayseri Bam 6. Hukuk Dairesi 2023/1501 e 2023/1472 ,K. Sayılı sayılı ilamında üyelik devam ettiği sürece üyenin parasal yükümlülüklerinin ve dolayısıyla aidat alacağının zamanaşımına uğramayacağı belirtilmişse de müvekkilinin üye olmadığı kooperatifin genel kurula davet etmemesi ile de eylemli olarak ortaya koyduğu öncesinde genel kurul kararı aldığı defaatle bildirildiğini, kaldı ki yerel mahkemede yönetim kurulu kararları incelenmediğini istifaya dair bir karar alınıp alınmadığı hususunun araştırılmadığını, aksi halde açık kapı ilkesinin de bir anlamı kalmayacağını, Yargıtay kararları gereği ve kanun gereği de dönemsel edimlerde 5 yıllık zamanaşımı olduğunun açık olduğunu, davacının talebi gerek 1163 sayılı kanun gerek Borçlar Kanunu gereği zamanaşımına uğradığını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, davalının kooperatifin üyesi olduğunu, Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, 38.987-TLnin faiziyle tahsilini talep etmiştir.Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, üyelik ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği gerekçesi ile ileri sürülen def’inin reddine, 38.987,00-TL’nin yıllık %18 aylık faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yolunu başvurulmuştur.
Bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği, genel kurul kararlarının iptal edilmediği anlaşılmaktadır.Kooperatif üyeleri ile kooperatif arasındaki üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı veya üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Davacı kooperatif üyesi olduğunu beyan etmiş davalı tarafça aksi iddia edilmemiştir. Davacının kooperatif üyesi olduğunu kabulü halinde dava konusu taleple ilgili üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/871 Esas 2021/1256 Karar)Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramayacağı gibi kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Davacı inşaatların devamı amacıyla aidat talep etmiş olup yukarıda değinilen Yargıtay kararları doğrultusunda talep edilen alacak için üyelik devam ettiği müddetçe zaman aşımı işlemeyecektir.6098 sayılı TBK ‘nun 100. Maddesinde: Borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğu 101. Maddesinde: Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı 102. Maddesinde: Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılacağı, Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, Takip yapılmamış ise ödemenin, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, Birden çok borcun vadesinin aynı zamanda gelmesi halinde , mahsupun orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı 104. Maddesinde: dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmesi halinde, önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.Ancak davacı dava dilekçesinde Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu iddia etmiş olup dosyada bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde: davalı kooperatifçe çıkarılan 21.03.2011 tarihli maliyet raporunda üyenin bu 21.03.2011 tarihine kadar 38.110,00 TL Ödeme yaptığı toplam borcunun 56.554,46 TL olduğunun belirtildiği davalı tarafça kooperatife toplam 99.810,00 TL ödendiğinin tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı kooperatif 21.03.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı kooperatif 21.03.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 21.03.2011 tarihli maliyet raporunda istenen alacaklar ve 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler dikkate alınarak davacının davalıdan alacak talep edebileceği dönemin 21.03.2011 -31.05.2022 tarihleri arasındaki dönem olabileceği anlaşılmaktadır.
Mahkemece aldırılan raporda bu husus irdelenmeden hazırlanmış olup raporun bu haliyle eksik olup hükme esas alınması mümkün değildir.O halde mahkemece dosyanın tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile 21.03.2011 – 31.05.2022 tarihleri arasında davalının ödemesi gereken aidat miktarı bulunarak davalının bu tarihler arası yaptığı ödemelerin ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler de birlikte dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/10/2023 tarih ve 2022/493 E – 2023/840 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.07/12/2023