Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2088
KARAR NO: 2023/2165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2023
ESAS NO: 2023/905
KARAR NO: 2023/859
DAVANIN KONUSU: Öz Sermaye Tespiti
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 30/11/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2023 tarih ve 2023/905 Esas – 2023/859 sayılı kararı davacılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … tarafından davacı Şirkete sermaye olarak taahhüt edilen; … İli, … İlçesi, … Mah. … ada …parsel üzerinde bulunan 401,27 m2 koordinatlı taşınmaz üzerine yapılacak olan ve ekte bulanan projede yer alan 2 adet villa ve 2 adet havuz proje hakları ve aynı ada parsel üzerinde bulunan 423,40 m2 üzerinde bulunan ağaçların muhtesat değerleri ile taşınmaz haklarının, kullanma ve faydalanma hakları dahil üzerindeki tüm muhtesatlarla birlikte sermaye değerlerinin mahkemece belirlenecek bilirkişi heyetince … adına öz sermaye olarak tespitine; Davacı … tarafından davacı Şirkete sermaye olarak taahhüt edilen; … İli, … İlçesi, … Mah. … ada … parsel üzerinde bulunan 440,67 m2 taşınmaz hakkı ve bu taşınmaz üzerinde bulunan evin, kullanma ve faydalanma hakları dahil üzerindeki tüm muhtesatlarla birlikte sermaye değerlerinin mahkemece belirlenecek bilirkişi heyetince … adına öz sermaye olarak tespitine, Davacı … tarafından davacı Şirkete sermaye olarak taahhüt edilen; … İli, … İlçesi, … Mah. … ada … parsel üzerinde bulunan 354,67 m2 taşınmaz hakkı ve üzerinde bulunan ev ve havuzun, kullanma ve faydalanma hakları dahil üzerindeki tüm muhtesatlarla birlikte sermaye değerlerinin mahkemece belirlenecek bilirkişi heyetince …. adına öz sermaye olarak Tespitine davalı … tarafından davacı Şirkete sermaye olarak taahhüt edilen; … İli, … İlçesi, … Mah. … ada …parsel üzerinde bulunan 381,46 m2 taşınmaz hakkı ve üzerinde bulunan evin, kullanma ve faydalanma hakları dahil üzerindeki tüm muhtesatlarla birlikte sermaye değerlerinin mahkemece belirlenecek bilirkişi heyetince …adına öz sermaye olarak tespitine değer tespitine dair alınacak bilirkişi raporlarının TTK m.343 uyarınca onaylanmasına ve raporların kararın eki sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Anılan hükümler uyarınca arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olması, talebe konu istemin 6102 Sayılı TTK’nın Ayni Sermaye başlıklı 581/1 devredilebilecek bir varlık olmadığı, talep eden tarafça taşınmaz üzerinde proje hakları, ağaç, ev, muhtesat, havuzdan oluşan kısmın kendilerine ait olduğuna dair hasımlı görülen mahkeme kararı veya mülkiyete dair bir kayıt sunulmadığı, taşınmazın üzerinde tedbir, taşınmaz hakkında dava, tedbir bulunduğu görülmekle mahkememizce de işbu sermaye tespiti davasında mülkiyetin tespiti yapılması mümkün olmadığından talep eden tarafın öz sermaye tespiti talebinde bulunmasında hukuki yararı yoktur.” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacılar vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; “… 1-) Öncelikle, TTK m.128/8 uyarınca ve HMK genel hükümleri kapsamında talep edilen tedbirle ilgili olarak Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/332 D.İş, 2023/334 Karar sayılı, 21.09.2023 tarihli kararıyla ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne karar verilmiş ve davacılar tarafından şirkete taahhüt edilmiş olan mal ve haklar üzerine tedbir konulmasına hükmedilerek, taşınmaz tapu kaydına gerekli tedbir şerhleri işlenmiştir. Ancak Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/907 Esas sayılı asıl dava dosyasında ise bu hususlar göz ardı edilmiş ve deliller dahi toplanmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile davanın reddine yönelik usulsüz karar verilmiştir. Nitekim, ihtiyati tedbiri tamamlayan merasimle ilgili HMK m.397’te “İhtiyati tedbir dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır” denilmekle tedbir dosyasının işbu esas davada dava dosyasının eki sayılması gerektiği ve bu tedbir dosyasında yapılan değerlendirmeler, toplanan delillerin de işbu esas dosyada delil olarak yer alacağı kanunen düzenlenmiştir. Ancak yerel mahkemece, tedbir dosyası işbu esas dosyasının eki sayılmadığı gibi TEDBİR DOSYASI, DAVA DOSYASI İÇERİSİNE BİLE ALINMAMIŞTIR. Üstelik hem tedbir dosyasına hem de eldeki işbu esas dava dosyasına, taraflarca usulünce imzalanmış Şirket Ana Sözleşmesi (ki usule uygun sermaye taahhüdü içerir), harita mühendisi onaylı vaziyet planları, taşınamzlara ait elektrik-su aboneliklerini gösterir faturalar, taraflara ait numarataj belgeleri, şirket kuruluş sözleşmesi, örnek kararlar vs.gibi birçok yazılı ve resmi belge sunulmuş olmasına rağmen ; yerel mahkemece bu mal ve hakların davalılara ait olduğunu gösterir kayıtların mahkemeye sunulmadığı gerekçe gösterilmiş ve bu sebeple taleplerimizin reddine hükmedilmiştir. Eksik inceleme araştırma neticesinde bu şekilde hatalı ve usule yasaya aykırı verilen işbu kararın mevcut gerekçeyle kabulü mümün değildir. Zira yukarıda sayılan tüm bu belgeler imzalı, mühürlü, resmi belgelerdir. Ve tüm bunlar hem tedbir dosyasına hem de işbu dava dosyasına sunulmuş ancak erel mahkeme bu resmi delilleri araştırma zahmetine dahi girmediği gibi HMK m.397/4’ün açık hükmüne rağmen tedbir dosyasını dahi incelememiş, tedbir dosyasını isteyip incelemeden taleplerimizi öylece reddetmiştir. Verilen kararın gerekçesinde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, isabetsiz gerekçelerle ve eksik-hatalı inceleme neticesinde verilen bu hükmün istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep ediyoruz. ) Zira hem tedbir dosyasında yer alan hem de tarafımızca işbu davaya sunulmuş olan tüm bilgi ve belgeler karşısında; sermaye olarak taahhüt edilen ve talebimiz doğrultusunda üzerine sermaye tedbiri konan mal ve hakların tarafların tasarrufunda olduğu ve tarafların serbestçe tasarruf ettikleri bu mal ve hakları TTK m.342 uyarınca sermaye olarak taahhüt edebileceği yazılı delillerle sabittir. Üstelik TTK m.127’de sermaye olarak kullanma ve faydalanma hakları dahil tüm muhtesatların ayni sermaye olarak şirkete konabileceği düzenlenmiş olup, davaya konu ettiğimiz taşınmaz üzerindeki proje hakları, ağaçlar, taşınmazların kullanım hakları ile üzerindeki mevcut yapılar, evler vs.bu kapsamda kanuna uygundur ve davacıların tasarrufunda olan bu mal ve haklar TTK m.127 kapsamında sermaye olarak davacı şirkete taahhüt edilmiş, sermayeye eklenmek üzere de eldeki işbu sermaye davası ikame edilmiştir. . Davacı şirket lehine işlenen bu sermaye taahhüdü şerhleri ve diğer gerçek kişi davacıların tapu üzerindeki hakları dahi mahkemece dikkate alınmamış ve hem şirketin hem de gerçek kişi davacı müvekkillerin tapuda kayıtlı hakları dahi yok sayılarak, hakkaniyete aykırı biçimde karara hükmedilmiştir. Yerel mahkemece eksik inceleme ve araştırmayla, TEDBİR DOSYASI dahi incelenmeden, ekte delil olarak dunmuş olduğumuz resmi belgeler, yazışmalar, vs.delillerimiz toplanıp incelenmeden, asılsız mesnetsiz soyut gerekçelerle davamızın ve taleplerimizin reddine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Hiçbir araştırma yapmadan, soyut gerekçelendirmelerle verilen bu kararın bozulması-kaldırılması istemiyle işbu istinaf başvurusunda bulunma zorunluluğumuz doğmuştur. Zira hakkın tecellisinde yerel mahkemece hataya düşüldüğü, deliller toplanıp incelenmeksizin yanlış bir değerlendirme neticesinde eksik-hatalı karar verildiği kanaatindeyiz. Müvekkil şirket, TTK m.127 uyarınca anılan faydalanma ve kullanma hakkları dahil tüm muhtesat değerlerini ve ekte onaylı projeleri sunulan haklar ile tüm taşınmazları ve hakları şirket öz sermayesine katmak istemekte, bununla ilgili olarak TTK 128.maddeye göre taşınmazların tapu kaydında beyanlar hanesine şerh verilmesini istemektedir. Davacı müvekkil …. söz konusu bu taşınmazların kullanma ve faydalanma haklarını devralmış olup, söz konusu bu devirler resmi yazılı onaylı belgelere dayanmaktadır. Davacı şirket, söz konusu bu taşınmazlara malik gibi tasarruf etmekte olup, TTK m.342’de sayılan şartları taşıyan taşınmaz ve haklar üzerinde rehin ipotek vs. gibi sınırlı ayni bir hak bulunmamaktadır. Sermaye olarak şirkete taahhüt edilen ve ayni sermaye olarak şirkete eklenmesini talep ettiğimiz bu mal ve hakların durumu ve taleplerimizin değerlendirilmesi için dosya bilirkişiye dahi gönderilmemiştir. Bu şekilde eksik ve hatalı verilen kararda hukuka ve yasaya uyarlık bulunmamaktadır…” şeklinde yukarıda açıklamaya çalışılan tüm bu sebeplerle, işbu İstinaf başvurumuzun KABULÜ ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/905 Esas, 2023/859 Karar sayılı, 10/10/2023 tarihli ilamının BOZULMASI / KALDIRILMASINA; dava dilekçemizdeki taleplerimiz doğrultusunda Öz Sermaye Tespiti talebimizin kabulü ile sermaye olarak taahhüt edilen hak ve varlıkların, kullanma ve faydalanma hakları dahil üzerindeki tüm muhtesatlarla birlikte sermaye değerlerinin mahkemece belirlenecek bilirkişi heyetince… . adına öz sermaye olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 342 ve 343. maddeleri uyarınca şirket Öz Sermayesinin Tespitine ilişkindir.
T.C. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2018/3089 ,KARAR NO: 2019/4431 SAYILI emsal içtihadında: “…Dosya kapsamından davacı vekilinin talebinin TTK 343. Maddesi kapsamında, müvekkili şirkete ayni sermaye olarak konulmak istenen taşınmazın değerinin Asliye Ticaret mahkemesince bilirkişi aracılığıyla saptanması ve tescil maksadına yönelik olduğu görülmüştür.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 10 yıllık süreç için 3.kişilerle yapılmış reklam sözleşmesi sunulmamış olması ve bilirkişi raporunun tahmini ciroya göre düzenlenmesi karşısında, TTK’nın 342 ve 343 kapsamına uygun olmayan talebin reddi gerektiği, bu nedenle istinaf itirazların yerinde görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, şirkete ayni sermeye olarak konulmak istenilen işletme hakkı değerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 343. maddesine göre, ilk derece mahkemelerince söz konusu talebe ilişkin olarak verilen kararlar kesin olup, istinafı kabil değildir. Bu durumda, istinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kesin olduğu gözetilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilmek suretiyle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, istinaf mahkemesi kararının re’sen bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULARAK KALDIRILMASINA,…” şeklinde karar verilmiştir.
HMK’nın 352/1.maddesine göre; “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti hâlinde öncelikle gerekli karar verilir: a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması, b)Kararın kesin olması, c)Başvurunun süresi içinde yapılmaması, ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi, d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi”
Emsal Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih ve 2018/3089 E -2019/4431 K sayılı ilamında da belirtilen gerekçelerle, hasımsız olarak açılan öz sermayenin tespitine yönelik işbu talep yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararlar kesin nitelikte olup bu kararlara yönelik istinaf yolunun kapalı olması nedeniyle HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince iş bu karara yönelik istinaf dilekçesinin/başvurusunun kesin karara ilişkin olması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/10/2023 tarih ve 2023/905 E. – 2023/859. sayılı nihai kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kesin karara ilişkin olduğu anlaşıldığından HMK’nın 352/1-b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacılara iadesine,
3-İstinaf eden davacıların peşin yatırdığı istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile yaptığı istinaf posta/ yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile, (Çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle), HMK 382/2-e-5 yollamasıyla HMK 362/1-ç uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 30/11/2023