Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2038 E. 2023/2093 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2038
KARAR NO: 2023/2093
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2023
NUMARASI: 2022/906 E. 2023/628 K.
DAVANIN KONUSU: İpotek (Terkin İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 23/11/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/06/2023 tarih ve 2022/906 E – 2023/628 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin …’ın mirasçıları olduğunu, …Mah. … ada …parselde kayıtlı taşınmaz üzerin davalı lehine ipotekler tesis edildiğini, ipotek konusu borcun ipotek borçlularından tahsil edildiğini alacaklının alacağına kavuştuğunu, bir kısım taşınmazlarda bulunan ipoteklerin terkin edildiğini, gönderilen ihtarnameye rağmen işbu dava konusu ipoteklerin davalı tarafından terkin edilmediğini ileri sürerek; davanın kabulü ile, … İli, … ilçesi, … Mah. … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı lehine tesis edilen ipoteklerin terkinine mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili tarafından ihtarnameler ve üçüncü kişiler tarafından yapılan ödemeler de dikkate alınarak dava tarihi itibariyle güncel borç miktarının tespit edilerek taraflarınca ödenmesi için süre verilmesine, MK 884’te bulunan halefiyet kuralı gereği ödenen miktar uyarınca ipotek borçlularından alacaklı olduklarının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davacının iddialarını ve taleplerini kesinlikle kabul etmemek ve kabul anlamına gelmemek üzere, Kayseri 6. sUlh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/558 esas ve 2022/506 karar sayılı mirasçılık belgesinden de anlaşılacağı üzere ipotek veren muris …’ın mirasçıları davacı …ve … ile birlikte dava dışı … ve… olduğunu, davacının da kabulünde olduğu üzere davaya konu taşınmazın muris …tan kalma miras malı olup, davacılar ve diğer mirasçılar elbirliği mülkiyet ile dava konusu taşınmaza malik olduklarını, işbu davayı maliklerin bir kısmının açtığı nazar alındığında, usul ve yasaya aykırı olarak açılmış davanın öncelikle bu yönüyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iddialarını ve taleplerini kesinlikle kabul etmemek ve kabul anlamına gelmemek üzere, işbu dava davaya konu … ili, … mahallesi … ada, …parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde müvekkili banka lehine tesis edilmiş olan ipoteklerin terkini davası olup, davanın niteliği gereği işbu davaya bakmakla görevli mahkemelerin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, işbu davaya görev yönüyle de itiraz ettiklerini, görevsizlik kararı verilmesini gerektiğini, davacının iddialarını ve taleplerini kesinlikle kabul etmemek ve kabul anlamına gelmemek üzere, işbu dava taşınmazın aynına ilişkin açılmış bir dava olmayıp, müvekkili banka ile akdedilen kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu, davanın niteliği gereği işbu davaya müvekkili bankanın merkezi olan istanbul mahkemeleri bakmakla yetkili olduğunu, davanın yetkisizlik nedeniyle de reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafça müvekkili bankaya olan borçların ödendiğini, borçlarının kalmadığını, bir kısım taşınmazlardaki ipoteklerin terkin edildiğini, hatta davacı …’a ait bir evdeki ipoteğin dahi terkin edildiğini, bu sebeple dava konusu taşınmazdaki ipoteğin de terkin edilmesi gerektiği iddiası ile işbu dava açılmış ise de davacının gerçek duruma aykırı iddialarını kabul etmediklerini, arz ve izah etmiş olunan sebeplerle davacılar dava dışı diğer mirasçılar ile birlikte zorunlu dava arkadaşı olup, davacıların ihtiyari dava arkadaşı olduğu iddiası ile davanın kabulüne karar verilmesi durumundan her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve bu yöndeki talepleri de kabul ettiklerini, mahkemece uygun görülecek sair nedenlerle, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış olan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkeme kararında; “… tespit davasına ilişkin genel açıklamalar ve dava şartlarından hukuki yarar dava şartına ilişkin açıklamalar çerçevesinde davacılarının terditli (ikincil) istemi değerlendirildiğinde; davacıların varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin davalı tarafından inkâr edildiğini ve ayrıca davacı tarafça dava açmakta korunmaya değer bir güncel menfaatinin bulunduğunu kanıtlaması gerektiği, ipotek tesisine konu ticari kredi sözleşmeleri kapsamında ipotek lehtarı şirketlerin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak azami had ipoteği tesis edildiği, davacıların gönderdiği ihtarnameye cevaben davalı bankanın bakiye borç tutarını davacılara noter aracılığıyla gönderdiği ihtarnameye cevap ile bildirdiği, davalı bankanın ipotek lehtarı olan kimselerden olan alacağının tespiti maksadıyla diğer bir deyimle davacının müspet tespit istemiyle tespit davası açmakla korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmadığı kanaatine varılmış ve davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davacıların asıl talebinin 6100 sayılı HMK m 114/1-e, 115/2, davacıların terditli talebinin HMK m114/1-h, 115/2 hükümleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararına karşı itirazlarının ve istinaf sebeplerinin huzurdaki davada, diğer mirasçıların açılan davaya muvafakat etmeleri için taraflarına süre verilmesi yahut bunun mümkün olmaması durumunda ise 4721 sayılı türk medeni kanunu 640. maddesi uyarınca murisin terekesine temsilci atanması için kesin süre verilip taraf teşkilinin sağlanmasının akabinde yargılamanın devam etmesi gerekirken, davanın usulden reddedilmiş olmasının isabetli olmadığını, yerel mahkemece, davacılara dava konusu taşınmazda elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi için süre verilerek sonucuna göre huzurdaki uyuşmazlığa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilerek hüküm tesis edilmesinin hukuka ve yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu taşınmazın diğer mirasçıları ve müvekilleri arasında husumet bulunması nedeniyle, müvekkillerinin hakkına kavuşabilmek amacıyla hali hazırda mahkeme kararına muhtaç durumda olduğunu, işbu nedenle müvekkillerinin huzurdaki davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunun açık olduğunu, dosya kapsamında mevcut belgelerden anlaşılacağı üzere ipotek konusu borcun, borçlularla yapılan yapılandırma sonucunda tahsil edildiğinin açık olduğunu, buna rağmen ipotekler hukuka aykırı olarak terkin edilmediğini, bu nedenle bilirkişilerce, mevcut banka kayıtları üzerinde gerekli incelemelerin yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurularının kabulü ile eksik İnceleme ile verilen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2023 Karar Tarihli, 2022/906 E. 2023/628 K. Sayılı Kararının yeniden incelenerek kaldırılmasına, müvekkilleri yönünden davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından sunulan istinaf dilekçesinin taraflarına tebliğ edildiğini, davacıların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini, davacılar tarafından sunulan istinaf dilekçesi ile iddia ve savunmaların değiştirilmesine, genişletilmesine, yeni iddialar ileri sürülmesine muvafakatlerinin olmadığını beyan etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacılar … ve… dava dilekçesinde
… İli, … İlçesi, …Mahallesi, …Ada, … Parselde Kayıtlı Taşınmaz üzerinde, davalı lehine tesis edilen;
1- 05/12/2000 Tarih ve …Yevmiye Numaralı,
2-08/07/2004 Tarih ve …Yevmiye Numaralı,
3-30/10/2006 Tarih ve …Yevmiye Numaralı,
4- 10/08/2007 Tarih ve … Yevmiye Numaralı,
24/03/2009 Tarih ve … Yevmiye Numaralı
İpoteklerin terkinini terkin mümkün değilsek dava tarihi itibariyle güncel borç miktarı tespit edilerek ödenmesi için süre verilmesine ve TMK 884’te anılan halefiyet kuralı gereği ödenen miktar uyarınca ipotek alacaklılarından alacaklı olduklarının tespit edilmesini talep etmişlerdir.
Davaya konu taşınmazların muris …’a ait oldukları …’ın 14.03.2022 tarihinde vefat ettiği davacılar …ve …ile dava dışı … ve …’ın murisin mirasçıları oldukları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesinde; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye el birliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” düzenlemeleri yer almaktadır.
Tereke (miras ortaklığı) TMK’nın 701. ve devam eden maddeleri uyarınca el birliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. El birliği mülkiyeti, yasa veya Yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK’nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.
El birliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK’nın 701. maddesi “…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, el birliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 702/2. maddesi, “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir” hükmünü taşımaktadır. Ne var ki bu kural, uygulamada yumuşatılarak, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 11.10.1982 tarihli, 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla, bir ortağın tek başına dava açabileceği; ancak, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
TMK’nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur.
Somut olayda davacılar asıl taleplerinde terekeye ait taşınmaz üzerindeki ipoteklerin terkinini talep etmiş olunup terkin hususunun yalnızca mirasçıların kendilerine düşecek miras paylarına ilişkin olmadığı taşınmazın tümünü kapsadığı tüm mirasçıların paylarına ilişkin olduğu açıktır.
Bu durumda mahkemece davacılara davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması için süre verilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Asıl davaya yönelik istinaf talebine göre asıl davada diğer istinaf nedenleri ve terditli dava yönünden istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/06/2023 tarih ve 2022/906 E – 2023/628 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.23/11/2023