Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2037
KARAR NO: 2023/2065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2023
ESAS NO: 2021/794
KARAR NO: 2023/266
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 23/11/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkili banka ile davalı arasında 09/04/2019 tarihinde kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını bu sözleşmeye istinaden davalı tarafa kredi kartı verildiğini, taraflar arasında 12/04/2019 tarihinde destek kredi sözleşmesi imzalandığını, 57 ay vade ile 35.000,00 TL tutarında kredi kullandırıldığını, buna rağmen davalının kredi kartını kullanımından kaynaklanan borcunu zamanında ödemediğini, borcun zamanında ödenmemesi üzerine müvekkil banka tarafından davalı tarafa verilen süre içerisinde bildirilen asgari ödemeler yapılmadığı takdirde 01/03/2021 tarihi itibariyle tüm borcun muaccel olacağı asgari ödeme tutarlarına fiili ödeme gününe kadar işleyecek temerrüt faizi ve bakiye tüm borcun iş bu ihbar ile taraflarına verilen sürenin sonuna kadar işleyecek akdi faizi ve bu sürenin sonundan itibaren fiili ödeme gününe kadar işleyecek gecikme faizi ile birlikte ödenmesi için masrafları ve vekalet ücreti taraflarına ait olmak üzere yasal takip işlemleri başlatılacağı hususunu içeren ihbarnamenin gönderildiğini, bu alacakların belirtilen süre içerisinde ödenmesi halinde kredi kartı sözleşmesinin feshedilmeyeceğini, kredi kartı kullanma hakkının devam edeceğini, belirtilen süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde kredi sözleşmesinin feshedilerek kredi kartı hesaplarının ikinci bir bildirime gerek kalmaksızın kat edilmiş sayılacağını, kredi kartlarının iptal edileceğini, ihtarname tarihi itibariyle , ihtarnamede dökümü yapılan bakiye borcunun tamamı ile ihtarname tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar geçecek günlere ait temerrüt faizi, banka muamele vergisi ve tüm masrafları ile birlikte tahsilini teminen kanuni takibe geçileceği husununu içerir ihtarnamenin davalıya gönderildiğini, tüm bu ihtarlara rağmen süresinde ödenmeyen borç için Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı takip dosyası ile … tarihinde ilamsız icra takibi başlattıklarını, takip uyarınca düzenlenen ödeme emrinin 12/08/2021 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini, ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun bu takibe itiraz ettiğini, haksız ve yersiz olarak yapılan itiraz sonucunda takibin durduğunu, tüm bu sebeplerden dolayı kötü niyetli olarak takibin durmasına sebebiyet verdiğinden takip değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davalı müvekkili aleyhine davacı tarafından 29/07/2021 tarihli takip talebiyle takip yapıldığını, ödeme emrinin müvekkiline 12/08/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme icra emrine karşı taraflarınca 18/08/2021 tarihinde borca kısmı itiraz yapıldığını buna karşın da takibin durduğunu, söz konusu dosyada borç ve faizin yanlış hesaplandığnı, dosyanın bilirkişiye tevdii edilmesini ve borç ve faiz miktarının yeniden hesaplanması gerektiğini, yeni hesaplamaya göre müvekkilin yaptığı ödemelerin borcun miktarından düşmesi gerektiğini, davacı tarafın icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini, bu talebin kabulünün mümkün olmayacağını, yargıtay kararında açıkça belirtildiği üzere alacağın likit olduğundan bahsedilebilmesi için gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin öngörülebilir olması gerektiğini, banka kredi sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklarda uyuşmazlık konusu miktarın hesaplanabilmesi için uzman bir bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, yargıtay kararıyla da sabit olduğundan miktarın borçlu tarafından belirlenebilir olmadığını dolayısıyla da alacağın likit olmadığını, ayrıca davacı tarafın %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, zira müvekkilinin borcunun ve faizin miktarının değeri takip başlatılan miktarlar tutarında olmamasına rağmen davacı tarafından kötüniyetli bir şekilde bu tutarlar üzerinden dava açıldığını, tüm bu nedenlerle haksız şekilde açılan davanın reddine ve davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Dosyada yer alan dava dilekçesi ve ekleri incelenmekle; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporlar, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, davacı banka ile davalı … Limited Şirketi arasında 09/04/2019 tarihli 10.000,00-TL limitli şirket kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığı, 12/04/2019 tarihli 35.000,00-TL limitli destek kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin 11/06/2020 tarihinde kalan borç bakiyesi olan 25.424,06 TL üzerinden yeniden yapılandırıldığı, yapılandırma sonrasında ödeme yapılmadığı, kullandırılan ticari kredi kartı yönünden 29/06/2021 tarihli ihtarname ile 12.826,05 TL bakiye borç tutarının 24 saat (1 gün) içerisinde ödenmesinin talep edildiği, davalıya kullandırılan destek kredisi yönünden öncelikle muacceliyet ihbarnamesinin gönderildiği, borcun ödenmemesi üzerine 30/06/2021 tarihinde yeni bir ihtarname gönderilerek faiz ve diğer ferileri ile birlikte bakiye borç tutarı olarak 36.546,38 TL tutarın 24 saat içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin borçlunun kredi sözleşmesini bildirdiği adrese tebliğ çıkarılmakla birlikte iade edildiği ve bu sebeple 09/07/2021 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı, verilen 1 günlük mehil süreside nazara alınarak davalının 13/07/2021 tarihinde temerrüte düştüğü, benimsenen bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde takip talebinde istenen temerrüt faiz oranının taksitli ticari kredi kartı yönünden (yıllık %27,36) TCMB tarafından belirlenen kredi kartları ve kredili mevduat hesaplarına uygulanacak azami faiz oranlarına uygun olduğu, destek kredisi yönünden (yıllık %48,00) sözleşmeye uygun olmadığı, sözleşmenin “3.4 temerrüt ve hukuki sonuçları” başlıklı hükmü uyarınca TCMB’ye bildirmiş olan en yüksek kredi faiz oranının %50 fazlası olarak hesaplanacak oranda temerrüt faizi isteyebileceği, buna göre bankanın söz konusu krediye uyguladığı akdi faiz oranının %26,88 olduğuna göre bu tutarın azami %50 fazlası da eklendiğinde temerrüt faizini azami %40,32 olacağı diğer bir deyimle, davacı bankanın davalı kredi lehtarından temerrüt faizi olarak azami yıllık %40,32 oranında faiz talep edebileceği fakat takip talebinde yıllık %48 oranında temerrüt faizi talep ettiği, bu nedenle davacı bankanın takip talebinde belirtmiş olduğu temerrüt faizi oranının kullandırılan destek kredisi yönünden yerinde olmadığı, bilirkişi raporundaki hesaplanan tutar ile takip talebinde istenen tutar arasındaki farkın hem destek kredisi yönünden temerrüt faizi oranının hatalı olarak %48 oranında belirlenmesi hem de faiz hesabının akdi faiz ve temerrüt faizi arasındaki ayrıma dikkat edilmeksizin kredi kat ihtarından itibaren temerrüt faizi hesaplanmasından kaynaklandığı, taraflar arasındaki kredi kartı üyelik sözleşmesi ve destek kredi sözleşmesine uygun hesaplama doğrultusunda bilirkişi kök raporundaki hesaplamanın yerinde olduğu, davacı bankanın uygulamış olduğu temerrüt faizinin kullandırılan destek kredisi yönünden sözleşme hükümlerine göre, kullandırılan ticari kredi kartı yönünden TCMB tarafından belirlenen kredi kartları ve kredili mevduat hesaplarına uygulanacak azami faiz oranlarının uygun olarak hesaplandığı, davalının yapmış olduğu ödemelerin öncelikle faiz ve ferilerine mahsup edilmesinden sonra 11/06/2020 tarihinde bakiye borç tutarının yeniden yapılandırıldığı ve bu tarihten sonra herhangi bir ödeme yapılmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen “4.7 Delil Sözleşmesi” başlıklı sözleşme hükmü uyarınca davacı banka kayıtlarının delil olduğu, davalının (kısmi) ödeme savunmasını yasal delil ve belgelerle ispat edemediği, davacı banka kayıtları üzerine yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde varılan tespit ve değerlendirmelere itibar edilmesi gerektiği anlaşılmakla alınan bilirkişi raporunda belirtilen hesaplama çerçevesinde davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş, takipte istenen faiz oranının ve işleyecek faize uygulanan %5 BSMV yönünden takip talebinin kullandırılan destek kredisi yönünden taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olmaması nedeniyle asıl alacağa kullandırılan … nolu kredi yönünden yıllık %40,32 gecikme faizi ve bu faiz üzerinden BSMV işletilmesi suretiyle, asıl alacağa kullandırılan şirket kredi kartından kaynaklı kredi borcu yönünden takip talebinde de belirtildiği üzere yıllık %27,36 gecikme faizi ve bu faiz üzerinden BSMV işletilmesi suretiyle takibin devamına ilişkin aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. Likit nitelikte banka alacağına haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmiştir. Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Kayserİ Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, A:)Takip konusu … nolu kullandırılan krediden kaynaklı asıl alacak 36.566,32-TL, işlemiş faizi 655,27-TL, BSMV 32,76-TL olmak üzere toplam 37.254,35-TL alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40,32 temerrüt faizi ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, B:)Takip konusu …nolu kullandırılan şirket kredi kartından kaynaklı asıl alacak 10.168,18-TL, işlemiş faizi 123,65-TL, BSMV 6,18-TL olmak üzere toplam 10.298,01-TL alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %27,36 temerrüt faizi ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (47.552,36-TL) %20’si tutarında olmak üzere 9.510,47-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Davacı vekili, süresinde işbu kararı istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, banka kredi kartı üyelik sözleşmesinden ve destek kredisinden sözleşmesinden kaynaklı nakdi alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.50.644,80 TL alacak miktarı üzerinden icra takibi başlatıldığı ve takibe itiraz edildiği, bu miktar üzerinden itirazın iptali davası açıldığı ve mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne, toplam 47.552,36 TL üzerinden itirazın iptaline kararı verildiği görülmüştür. Davacı işbu kararı istinaf etttiğinden istinaf edilen karar miktarının/reddedilen dava değerinin 3.092,44 TL olduğu anlaşılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 30/03/2023 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 17.830,00 TL’dir.
Davacı tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin asıl talebinin kabul edilmeyen bölümünün (Reddedilen karar miktarı) ise 3.092,44 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup, HMK 341/4 maddesi gereğince hükmün verildiği tarih itibariyle alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü yani reddedilen karar miktarı üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.Bu miktar karar tarihi itibariyle 17.830,00 (onyedibinsekizyüzotuz) Türk Lirasına yükseltilmiştir.Reddedilen talep/karar miktarı bu miktarı geçmemektedir. Bu nedenle davacı taraf işbu karar hakkında istinaf yoluna başvurumaz.Mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükme ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacının istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının istinaf ettiği karara ilişkin reddedilen karar miktarının kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/4 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinafa konu dava değerinin/reddedilen talep miktarının karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/4 ve 352/1-b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacının peşin yatırdığı 269,85 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4.maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 22/11/2023