Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2020 E. 2023/2083 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2020
KARAR NO: 2023/2083
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2023
NUMARASI: 2021/769 E. 2023/476 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 23/11/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 30/05/2023 tarih ve 2021/769 E – 2023/476 K kararına karşı süresi içinde davalı Hasan Ergüt vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile asıl kredi borçlusu … – … ve…’ün arasında 09/02/2017 tarihli 1.600.000,00-TL (kefalet limiti 2.000.000,00-TL) bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalı borçlular müşterek ve müteselsil kefil …ve …’ün bu borcun tamamına müşterek ve Müteselsil kefil olduğunu, …’ün sözleşmenin imzalandığı tarihte şirketin yetkilisi olduğunu, dolayısıyla bir muvafakatname aranmayacağını, …için sözleşme ekinde eş muvafakatnamesinin mevcut olduğunu, sözleşme kapsamında kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi üzerine Kayseri 6. Noterliği’nin …tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, borçlulara tanınan süre içerisinde borcun tamamen ödenmemesi üzerine Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlular tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, icra takibinde %40,00 oranında temerrüt faizi talebinde bulunduklarını, talep edilen faizin yasaya uygun olduğunu bildirerek fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla takip tarihinden sonraki tahsilatlar düşülmek sureti ile 950.000,00-TL’lik alacağın ve ödeme gününe kadar işleyecek faiz ferilerinin tahsilini teminen davalı borçluların icra takibine itirazlarının iptaline ve takibin devamına,alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllar … – …ve … isimli kolleklif şirkete sigortalı çalışmış olup, şirketin gayrifaal duruma geçmesi ile birlikte işten çıkarıldığını, henüz işten çıkartılmadan önce 2017 yılında şirket yetkilisi tarafından bankadan çekilecek cüz’i miktardaki bir kredi için sigortalı kefil şartı arandığının söylendiğini ve bankaya giderek kefil sıfatı ile imza atmasının rica edildiğini, banka görevlisinin parmağıyla işaret ettiği yerlere imza atmasının istendiğini, ayrıca “Yukarıdaki şartlarla müteselsil kefil olduğumu kabul eterem.” kısmının el yazısı ile yazılmasının istendiğini, bu hali ile davacı banka ile müvekkili arasında bir kefalet sözleşmesi kurulmuşsa da bu kefalet sözleşmesinin şeklen geçersiz olduğunu bildirerek haksız ve kötüniyetli şekilde açılan davanın reddini ve davalının müvekkilinin kefaletinin geçersiz olduğunu bilerek ve basiretli bir tacir gibi davranmayarak huzurdaki davayı ikame etmesi sebebi ile İİK 67/2 uyarınca kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı … usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya karşı herhangi bir cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmış olmakla, HMK hükümleri gereği davanın reddini istediği kabul edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkeme kararında; “…Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Anılan şartlar incelendiğinde takibe konu alacağın likit olduğu ve davalıların itirazının haksız olduğu gözetilerek davalılar aleyhine itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. davanın kabulü ile, Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına davalıların vaki itirazının iptali ile, taleple bağlılık kuralı gereğince 950.000,00-TL asıl alacak, 56.506,15-TL işlemiş faiz ve 2.825,32-TL BSMV olmak üzere toplam 1.009.331,47‬-TL alacak üzerinden takibin kaldığı yerden devamına, İtirazın iptali ile takibin devamına karar verilen 1.009.331,47-TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının İİK madde 67 uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı …vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından 2021/769 E. Sayılı dosya kapsamında verilen 2023/476 K. Sayılı ilamın TBK’nın kefilliğe ilişkin açık kanun hükümlerine ve yerleşik yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, işbu davaya konu edilen kefalet sözleşmesinde TBK’NIN 583.maddesi gereği kefilin el yazısı ile doldurması gereken kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihinin kefil sıfatına haiz olduğu iddia edilen müvekkilinin el yazısı ile doldurulmadığı dosya kapsamında mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda da tespit olunduğunu, nitekim yerel mahkeme tarafından dosyanın sözleşme üzerinde imza ve yazı incelemesi yapılması için tevdi edildiği bilirkişi … tarafından hazırlanan 18.07.2022 tarihli rapordaki tespitlerin “Genel Kredi Sözleşmesi Sözleşme Öncesi Bilgilendirme Formunun 23.Sayfasındaki ‘…, evet, yukarıdaki şartlarla müteselsil kefil olduğumu kabul ederim.’ bulunan yazı ve rakamların …ün elinden çıktığı kanaatine varılmıştır. Genel Kredi Sözleşmesi Sözleşme Öncesi Bilgilendirme Formunun 23.Sayfasındaki ‘… Mah. …Blv. No:…, … 2.000.000 TL. İkimilyon Türk Lirası 09.02.2017′ yazı ve rakamların, mevcut mukayese imzalarına kıyasen,’ …’ün elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde olduğunu, rapordan açıkça anlaşıldığı üzere; kefalet tarihi ve kefil olunan azami miktarın müvekkilinin el yazısı ile yazılmadığını, buna rağmen yerel mahkeme tarafından kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu ve müvekkilinin sözleşmede belirtilen miktarda sorumlu olduğu yönündeki tespitin alenen hukuka aykırı olduğunu,TBK’nın 583.maddesinin “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklinde olduğunu, bu maddeden açıkça anlaşıldığı üzere kefilin kefalet ettiği miktar ve kefalet tarihi kefil tarafından el yazısı ile gösterilmesi ve imzalanması gerektiğini, bu hususların kefalet sözleşmesi yönünden geçerlilik şartı niteliğinde olup kefalet sözleşmesinin bu şartlara haiz değilse, kefil veya borçlunun ikrar ve yemini dahi sözleşmeyi geçerli kılmadığını, hâkimin geçerlik şartını re’sen göz önünde tutmak zorunda olduğunu, ayrıca davacı banka ile şirket yetkilileri arasında tabiri caizse bir danışıklı dövüş olduğunu, davacı bankanın şirket yetkilileri ile birlikte hareket ettiğini, basiretli bir tacir olarak kefile, bir vatandaşa karşı üzerine düşen aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilinin 2.000.000 TL tutarlı kredi sözleşmesine rızası ve bilgisi olmadan kefil yapıldığının açık olduğunu, kaldı ki asgari ücretle çalışmakta olan bir çalışanın 2.000.000 TL tutarında bir borca kefil olmasının beklenemeyeceğini, hayatın olağan akışına böylesine aykırı bir kabulün davalı müvekkili açısından telafisi mümkün olmayan hakkaniyetsiz sonuçlar doğuracağını, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı banka ile davalı müvekkili arasında bir kefalet sözleşmesi varsa da bu sözleşmenin TTK madde 583 hükmü uyarınca sayılan şartları taşımadığını ve sözleşme bu haliyle açıkça kanunun emredici hükümlerine ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, İ.İ.K. 67/2 maddesi uyarınca dava değeri üzerinden %50 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Borçlu davalılar hakkında yerel mahkemece borçlu ve müşterek müteselsil kefil olunduğu açıkça tespit olunmuşken devam eden takip hakkında yapılan mesnetsiz durdurma talebinin haksız olup, Dairece itibar edilmeksizin reddi gerektiğini, ayrıca Yargıtay yerleşik tüm içtihatlarında da belirtildiği üzere imzalanan son Genel Kredi sözleşmesi gereğince borçluların kefaleti ve sorumluluğunu mevcut iken yapılan kötü niyet tazminat talebinin de dürüstlük kurallarına ve yazılı sözleşmelere istinaden doğrudan reddi gerektiğini, borcun kaynağının açıkça ortada olmasına rağmen yapılan itirazlar nedeniyle müvekkili banka alacağına kavuşamadığını ve zarar ettiğini, hal böyle olunca tamamen takibi aksatmaya yönelik haksız ve kötü niyetli borçlular aleyhine İİK 67/2 gereği %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatı taleplerinin devam ettiğini beyan ederek davalı … hakkında hüküm kesinleşmiş olmakla fazlaya dair her türlü haklarının saklı kalmak kaydıyla; davalı …ün HMK 344-346md gereğince istinaf nisbi karar harcını ve gider avansını yatırmadığının tespiti ile istinaf taleplerinin dosya üzerinden Yerel Mahkemece reddine, İş bu istinaf talebinin, müşterek ve müteselsil kefillerin sorumluluğuna dair borçtan kurtulma çabasının yukarıda açıkladıkları gerekçelerle takibin ve mahkemece yapılan detaylı araştırmanın MK2.md ve YHGK ‘na ve bilirkişi tespitlerine uygun olması nedenleri ile Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından yapılan takibe karşı dava dışı Asıl kredi borçlusu şirket müşterek müteselsil kefilleri hakkında Yerel Mahkeme kararındaki rakamların ve kararın aynen kabulü ile yasal dayanağı bulunmayan istinaf itirazlarının dosya üzerinden reddi ile icra inkâr tazminatının aynen kabulüne ve istinaf taleplerinin süre, harç yönleri ile ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun asıl borçlu ve kefillerden tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davalı müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesinde imzaladığını kabul etmiş olup kefalet miktarı ve tarihi hakkında bilgilendirilmediğini, sözleşmenin bu kısımlarını kendi el yazısı ile yazmadığını ileri sürmüştür.
Somut olayda davalının takibe konu genel kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki kefalet formunda “yukarıdaki şartlarda müteselsil kefil olmayı kabul ediyorum” şeklinde ibare yazdığı ve kefil sıfatıyla imzaladığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık sözleşmede el yazısı ile yazılmış bulunan “2.000.000 TL , iki milyon Türk Lirası ve 09.02.2017 ” ibarelerinin başka bir deyişle kefalet miktarı ve tarihinin kefilin el yazısı ile yazılıp yazılmadığı bu ibareler kefil tarafından yazılmamış ise bu durumun kefaletin geçerliliğine etki edip etmeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan 18.07.2022 tarihli grafolog bilirkişi raporu incelendiğinde; genel kredi sözleşmesinin 23 üncü sayfasında yer alan imza “evet” ve “yukarıdaki şartlarla müteselsil kefil olduğumu kabul ederim” ifadesinin davalının el ürünü olduğu buna karşılık “2.000.000 TL , iki milyon Türk Lirası ve 09.02.2017 ” ibarelerinde yer alan yazının davalının yazı örneklerinden farklı olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesinde, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu düzenlenmiştir.
6102 sayılı Kanun’un “Teselsül karinesi” başlıklı 7 nci maddesinde de, iki veya daha fazla kişinin, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere adi işlerde borçlular arasındaki teselsül, kural olarak ancak borçluların alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğunu beyan etmeleri hâlinde mümkün iken, ticarî işlerde iki veya daha fazla kimse içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticarî nitelikteki bir iş dolayısıyla alacaklıya karşı müştereken borç altına girerlerse, bu yönde bir irade açıklamaları olmasa dahi, kanunen müteselsilen sorumlu olurlar. Teselsül karinesi uyarınca müteselsil sorumluluk ticarî borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlular ile kefiller hem de kefillerin kendi arasındaki ilişkilerde de söz konusu olur. Karinenin uygulanması için, borcun ayrıca kefil bakımından da ticarî olmasına gerek yoktur. Buna göre ticarî bir borca kefalet hâlinde, dış ilişkideki sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece, yani müteselsil kefalet açıkça bertaraf edilmediği takdirde, kefiller borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu olurlar. Dolayısıyla alacaklı bu durumda önce asıl borçluya başvurmak veya taşınmaz rehnini paraya çevirmek yoluyla takip yapmak zorunda olmaksızın alacağın tamamı için asıl borçlu ve kefillere başvurabilir. Ancak bu durumda kefil veya kefillerden temerrüt faizi istenebilmesiiçin, taahhüdün yerine getirilmediğinin veya ödemenin yapılmadığının ihbar edilmesi gerekir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/2212 Esas 2023/4462 KararYargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.2022 tarihli 2019/(19)11-254 E. 2022/584 K. sayılı kararı)
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; dosya içerisinde yer alan genel kredi sözleşmesinin 23 inci sayfasında davalının “yukarıdaki şartlarda müteselsil kefil olmayı kabul ediyorum şeklinde yazarak kefil olarak imzaladığı anlaşılmaktadır. Davacı banka tarafından borcunödenmediğinin Kayseri 6. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya 06.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarda borcun ödenmesi için 24 saat verildiği, 24 saatlik sürenin bitiş tarihinin 08 Ekim 2019 tarihine denk geldiği bu durumda 08.10.2019 tarihi itibariye temerrüdün oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 6102 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde düzenlenen ticarî teselsül karinesi uyarınca ticarî borçlara kefaletin müteselsil kefalet olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar “ kefalet tarihi ve tutarı ” sözcükleri davalının kendi el yazısı ile yazılmamış ise de, somut olaydaki ticarî iş kapsamındaki kefaletin müteselsil kefalet olmadığına ilişkin aksine sözleşmede hüküm bulunmaması ve 6102 sayılı Kanun’un 7 nci maddesindeki özel düzenleme nedeniyle, davalının borca müteselsil kefaletinin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının Uyap kayıtlarının celbi ile yapılan tetkikinde; alacaklı …tarafından borçlular …, …, … ve … aleyhine 1.057.724,35 TL Asıl alacak 8.120 çek yaprağı, 2.030 TL asıl alacak 56.506.,15 TL %40 İşlemiş faiz(temerrüt tarihinden itibaren) 2.825,32 TL gider vergisi olmak üzere toplam 1.126.858,95-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlular … tarafından borca itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğünce icra takibinin bu borçlular yönünden durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde takip tarihinden sonra yapılan tahsilatlar düşülmek suretiyle 950.000 Alacağın ödeme gününe kadar işleyecek faizi ferilerinin tahsilini teminen yapılan itirazın iptali talep etmiş olup dava değerini 950.000 Tl gösterdiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan 12.01.2023 tarihli raporda icra takip tarihi itibariyle davacının 1.027.070,13 TL Asıl alacak 2.030 TL asıl alacak( çek) 140.366,25 TL İşlemiş faiz 7.018,31 TL gider vergisi olmak üzere toplam 1.176.484,70 TL alacağın bulunduğu, icra takip tarihinden sonra tahsilat olmadığından hesaplama yapılmadığı taleple bağlılık kuralı gereği 1.027.070,13 TL Asıl alacak 2.030 TL asıl alacak( çek) 140.366,25 TL İşlemiş faiz 7.018,31 TL gider vergisi olmak üzere toplam 1.176.484,70 TL alacağın 1.027.070,13 TL Asıl alacak 2.030 TL asıl alacak 56.506.,15 TL İşlemiş faiz 2.825,32 TL gider vergisi olmak üzere toplam 1.088,431,60 TL alacağının bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.
Davacı tarafından rapora itiraz edildiği davalı tarafından itiraz edilmediği görülmüştür.
Davacı taraf takipten sonra ve davadan önce tahsilatlar olduğu halde bilirkişi tarafından hesaplanan 1.088,431,60 Tl’nin dava dilekçesinde belirtilen ana para talep miktarından fazla olduğunu %40 oranında temerrüt fazili şekilde hesaplanan rakamlardan davanın tamamının kabulü ile icra dosyasında yapılan itirazların iptalini talep ettiği görülmüştür.
Bu durumda mahkemece davacıya dava dilekçesinde yapıldığını bildirdiği tahsilatları ve dava dilekçesinde istediği alacak miktarı ve türünü (asıl alacak, faiz, BSMV) bildirmesi için süre verilerek davacı tarafça bildirildiği takdirde takip tarihi itibariyle hesaplanan alacak miktarından takip sonrası yapıldığı belirtilen ödemeler 6098 sayılı TBK 100 maddesindeki düzenleme dikkate alınıp düşülerek bankanın ödeme tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak faiz ve ferileri belirlenerek dava dilekçesinde gösterdiği değeri aşan bir alacağının bulunduğunun beyan edilmesi halinde bu değer üzerinden harç tamamlattırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davacının dava dilekçesinde gösterdiği talebini aşar şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 30/05/2023 tarih ve 2021/769 E – 2023/476 K sayılı kararının istinaf eden davalı … yönünden KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı … tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 23/11/2023