Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1934 E. 2023/2023 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1934
KARAR NO: 2023/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2023
ESAS NO: 2022/1090
KARAR NO: 2023/700
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/11/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2023 tarih ve 2022/1090 Esas – 2023/700 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 28/01/2022 – 2023 dönemi için müvekkiline ait arı kovanları için devlet destekli arıcılık sigorta sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşme ile verilen teminatlar arasında fırtına teminatının da yer aldığını, olayın davalı tarafa bildirildiğini, tarsim eksperi tarafından olay yeri fotoğrafları çekildiğini, olaya ilişkin fotoğrafların tarsimden istendiğini, ancak müvekkiline fotoğrafların verilmediğini, olay yeri incelemesi ve çekilen fotoğraflar sonrasında zararın fırtına nedenli olmadığını ileri sürerek tarsim tarafından tazminat ödemesinin reddedildiğini, arabulucaya başvuru yapıldığını sonuç alınamadığını, TTK madde 1409 gereği sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğunu, ancak davalı tarafından olayın fırtına kapsamında olmadığını gösterir herhangi bir delilin müvekkiline sunulmadığını, herhangi bir açıklama yapılmadığını, teminat kapsamında olmadığı iddiası söz konusu ise ispat yükü davalıya ait olduğunu, TTK madde 1427 gereği sigorta tazminatı rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. Maddeye göre yapılacak ihbardan kırk beş gün sonra muaccel olacağını, riskin gerçekleştiğini müvekkilinin tarsime bildirdiğini, tarsimin gerekli incelemeleri tamamladıktan sonra 02/03/2022 tarihli yazısı ile tazminat ödemesini reddettiğini, 02/03/2022 tarihi itibariyle muaccel hale geldiğini, davalı tarafından haksız bir şekilde zamanında sigorta tazminatının ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin sigorta sözleşmesinden bağımsız olarak ek zararlar ortaya çıktığını, müvekkilinin gezgin arıcılıkla uğraştığını, gezgin aracı olduğundan dava konusu sigorta sözleşmesinde risk belli bir bölge ile sınırlandırılmadığını, sözleşme süresi içinde hangi bölgede olursa olsun arı ölümü için teminat alındığını, zamanında ödenmeyen sigorta tazminatı nedeniyle müvekkili tarafından telef olan arıların ikamesi sağlanamayınca bir sezon içinde ardıl şekilde gerçekleşen bal üretimininde gerçekleşmediğini belirterek ödenmeyen sigorta tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ödenmeyen sigorta tazminatı nedeniyle Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde doğan munzam zararın, avans faiziyle birlikte temrrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsilini, davalı elinde bulunan ancak müvekkiline verilmeyen olay yeri fotoğraflarının iddialara dayanak teşkil etmek üzere dosyaya ibrazının sağlanmasını, dosyanın bilirkişiye tevdi ile bedel artırım hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Aktif husumet itirazlarının bulunduğunu, davaya konu … numaralı poliçede …Bankası A.Ş Kocasinan/Kayseri şubesi lehine dain-i mürtehin kaydı bulunduğunu, poliçe üzerinde rehin hakkı bulunduğundan, sigortadan tazminat talep etme hakkında öncelik hakkı bulunduğunu, bu nedenle davacının ancak banka şubesinin kayıtsız ve şartsız olarak açık muvafakatının almak kaydıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından öncelikle dain-i mürtehin kurumunun açık muvafakatinin alınması, aksi takdirde, mevzuat ve yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığını, davacı tarafın taleplerinin teminat dışı olduğunu, müvekkili kurumun hiçbir tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının talep ettiği faiz türüne itirazlarının bulunduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…taraflar arasında 28/01/2022 – 2023 dönemi için müvekkiline ait arı kovanları için devlet destekli arıcılık sigorta sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında fırtına teminatının bulunduğu iddia edilmiş, davalı tarafça davaya konu …numaralı poliçede …A.Ş …şubesi lehine dain-i mürtehin kaydı bulunduğunu, poliçe üzerinde rehin hakkı bulunduğundan, sigortadan tazminat talep etme hakkında öncelik hakkı bulunduğunu, bu nedenle davacının ancak banka şubesinin kayıtsız ve şartsız olarak açık muvafakatının almak kaydıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olduğu savunulmuş, Mahkememizce öncelikle … Şubesi’ne davaya muvafakat edip etmediklerini beyan etmedikleri, açıkça muvafakat etmedikleri takdirde muvafakat verilmediğinin kabul edileceği hususunda ihtar edildiği, … Şubesince açıkça muvafakat verilmediğinden, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından,” gerekçesiyle Davacının davasının aktif husumet ehliyeti olmadığından HMK’nın 114/1-d, 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olduğundan kararın kesin olmadığını, dava dilekçesindeki miktar geçici talep olduğundan asıl alacak yargılama sırasında belli olacağını, 2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/9-3162 esas ve 2018/369 sayılı kararında ve HMK madde 107 gerekçesinde de belirtildiği üzere belirsiz alacak davasında aslında alacağın tamamının dava edileceğini, ancak dava sırasında miktar belli olmadığından dava açılırken gösterilen miktarın sembolik miktar olduğunu, bu nedenle de alacağın tamamının dava edildiği belirsiz alacak davasında alacak miktarı belirlenmeden kararın kesin olmasından bahsedilemeyeceğinden istinafa konu karar HMK’ya aykırı olduğunu, poliçede yazılı rehin hakkının geçerli olmadığını, ara karar sonrası rehin kaydının geçerli olmadığına ilişkin itirazların dikkate alınmadığını, red nedeni dahi açıklanmadığını, dava konusu sigorta sözleşmesi müvekkilin arıcılık faaliyetine ilişkin olduğundan arıcılık faaliyetine konu menfaat üzerindeki ayni hak tesisi de 6750 sayılı Kanuna tabi olduğunu, 6750 sayılı Kanuna göre tesis edildiğini, bir rehin hakkı olmadığından geçerli bir rehin bir diğer ifade ile ayni hak olmadığını, bu nedenle de TTK’nın ilgili maddesi uygulama alanı dışında olduğunu, kredi sözleşmesinde dahi arıcılık faaliyetine ilişkin unsurlar üzerinde rehin hakkı tesis edileceğine ilişkin bir hüküm yokken kredi sözleşmesine taraf olmayan sigortacının kendiliğinden rehin kaydı koymasının da geçerli olmadığını, kredi sözleşmesinde, arıcılık faaliyetine ilişkin unsurlar üzerinde rehin hakkı tesis edileceğine ilişkin bir hüküm de yer almadığını, bir diğer ifade ile kredi kuruluşunda rehin hakkı tesisine yönelik bir irade söz konusu olmadığını, ayni hak tesisi için her şeyden önce alacaklının iradesinin gerekli olduğunu, sigorta sözleşmesine konulan şerhle ayni hak tesis edilemeyeceğine, muvafakat, muaccel hale gelip de ödenmemiş borç için olduğunu, TMK gereği ayni hak sahibi, ayni hakkından doğan hakkını ancak muaccel hâle gelip de ödenmemiş alacak hakkı için kullanabileceğini, müeccel durumdaki alacaklar için alacaklı ayni hakkını kullanamayacağını, dava konusu olayda müvekkil banka kredi taksitlerini zamanında ve gereği gibi ödediğinden muaccel hale gelip de ödenmemiş herhangi bir borcu olmadığından bankanın da artık sigorta tazminatı üzerinde ayni hakkını kullanmasını gerektirir bir durum olmadığını, kredi borcunun büyük bir kısmının da ödenmiş olduğunu, muvafakat ancak kalan borç miktarı ile sınırlı olduğunu, müvekkil kredilerini, zamanında aksatmadan ve gereği gibi ödemediğini, arıcılık faaliyetlerine de hâlen devam ettiğini, çekilen kredi için bankaya gayrimenkul ipoteği verildiğini, bir diğer ifade ile bankaya, kredi borcuna karşılık gösterilmiş ayrı bir teminat olduğunu, kredi ödenmezse banka ipotek hakkını kullanarak zaten alacağını tahsil edebilecek durumda olduğunu, banka, kredi alacağını zaten ipotekle teminat altına aldığını, banka, kredi borcunun ödenmemesi durumunda söz konusu ipotekleri paraya çevirerek alacağını, sigorta tazminatına gerek duymadan tahsil edebileceğinden, öte yandan tüm kredi taksitleri zamanında ve gereği gibi ödendiğinden, müvekkilin sigorta sözleşmesine konu arıcılık faaliyeti de hâlen devam ettiğinden somut olayda bankanın haklarının hâleldar eden bir durum söz konusu olmadığını, kredi borcu için ayrıca banka lehine tesis edilmiş bir ipotek varken kendi imkanlarıyla yenilediği kovanlarla halen arıcılık faaliyetine devam etmekte olan müvekkil için bankanın sigorta tazminatının ödenmesi için muvafakat vermemesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, arıcılık faaliyeti için banka müvekkile kredi verirken teminat olarak ipotek istediğini, üç gayrimenkul, kredi alacağına karşı teminat olarak gösterildiğini, alacağı ipotekle teminat altında alındığından hakları korunan bankanın, müvekkilin geçim kaynağı arıcılık faaliyetine devam edebilmesi için …’den alacağı sigorta tazminatının ödenmesine muvafakat vermeyerek zaten zarara uğrayan müvekkili daha da zor duruma düşürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, müvekkil, geçim kaynağı aracılık olduğundan mecburen kendi imkanlarıyla almak zorunda kaldığı arı kovanlarıyla faaliyetine de devam ettiğini, müvekkilin çekmiş olduğu yeni bir kredi ile arıcılık faaliyetinin devamını sağladığından teminat göstermesine gerek olmadan sigorta tazminatının kendine ödenmesi gerektiğini, bankanın muvafakata ilişkin ara karar geri dönüş yapmamışken verilen kararın hatalı olduğunu, ara kararda ara karar cevap verilmemesinin değil şartsız olmamasının muvafakat sayılmayacağının bildirildiğini, bankanın ara karar geri dönüşü olmamışken verilen kararın hatalı olduğunu, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1090 esasında verdiği 18.07.2023 tarihli kararına karşı istinaf talebinin kabulünü, davanın esasına girilerek zararın tazminini, bedel arttırım hakkının saklı kalması kaydıyla talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, devlet destekli arıcılık (arılı kovan) sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince karar kesin nitelikte verilmişse de davanın belirsiz alacak olarak şimdilik 100,00 TL dava değeri belirtilerek açıldığı anlaşılmakla kararın miktar itibariyle kesin olmadığı görülmüş, istinaf incelesi yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davanın dayanağını oluşturan Devlet Destekli Tarım Sigorta poliçesinde … Şubesi “Daini Mürtehin” olarak gösterilmiştir. Bu durumda, …Şubesinin rehin hakkı bulunduğundan, davalı sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle ona ait olup, sigortalı ancak lehine rehin verilen alacaklının açık muvafakatini almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olur (14.06.2010 gün ve 2009/430-6814 E.K., 12.10.2012 gün ve 2011/8534-16045 E.K., 08.03.2013 gün ve 2012/4175-4580 E.K.)
Mahkemece, dain-i mürtehin kurumun davaya muvafakat vermemesi nedeniyle aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dosya kapsamına göre; yargılama devam ederken ilk derece mahkemesince ilgili bankaya davetiye çıkartıldığı, müzekkere yazılarak durumun sorulmadığı görülmüş, dain-i mürtehin …Şubesi tarafından davacının kullandığı kredi için kendisine ait arıların sigortaları dain-i mürtehin kaydıyla …’den yapılmış olup, davacının kredi borcunun devam edip etmediği, borcun ödenip ödenmediği, dain-i mürtehinin herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığına, bu kredi yönünden başka bir güvence, teminat alınıp alınmadığına ilişkin müzekkere yazılarak dava şartının yerine getirilip getirilmediği yeterli şekilde araştırılarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken sadece bankaya davetiye çıkarılması yeterli görülmemiş, davanın aktif husumet yokluğundan reddi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nın 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 18/07/2023 tarih ve 2022/1090 Esas – 2023/700 sayılı nihai kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.16/11/2023