Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1923
KARAR NO: 2023/1996
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2023
ESAS NO: 2023/40
KARAR NO: 2023/691
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:15/11/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2023 tarih ve 2023/40 Esas 2023/691 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, takibe dayanak yapılan 30/12/2016 tanzim tarihli, 30/06/2017 vade tarihli ve 3.550.000,00-TL bedelli senetten kaynaklı davacı müvekkillerinin herhangi borcunun bulunmadığını, müvekkilerinin davalı ile ilgili hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, müvekkillerinin davalı hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduklarını, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/24395 Soruşturma numarası ile soruşturma başlatıldığını, davalının müvekkillerine elden borç para verdiğini beyan ettiğini, bu tutarda bir borcun verilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, müvekkillerinden sadece …’nın davalının da sahip olduğu … Anonim Şirketi ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu ve bu ticari ilişkiden kaynaklı ödemelerin yine müvekkillerden …’ya ait çekler ile yapıldığını, şahsi bir ilişkilerinin bulunmadığını, müvekkillerden …’ya ait çeklerin konu edildiği takip dosyalarının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas, … Esas ve … Esas olduğunu, ayrıca Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … (Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … ) Esas sayılı dosyasında bulunan kambiyo senedindeki tarihlerin ve miktarın müvekkillerin el ürünü olmadığının bilirkişi aracılığı ile incelenmesini talep ettiklerini, bonoda bulunan miktar ve tarihlerin sonradan doldurulduğunu ve bunun da inceleme sonucu çıkacağı ve sonucunda davanın seyrinde etkili olacağı kanısında olduklarını, bu sebeplerden dolayı bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu belirterek davanın kabulü ile dava konusu icra takip dosyasından dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderlerinin, vekalet ücretinin ve kötü niyet tazminatının davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE:Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, takipte kesinleşen miktar üzerinden harcın tamamlanmasının aksi halde ise dosyanın işlemden kaldırılması gerektiğini, davacılar ile müvekkiline ait şirket arasında uzun yıllardır devam eden ticari ilişkinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin geçmiş yılların hatırına binaen ileride ödemek üzere davacılara 3.550.000,00-TL parayı emanet olarak vermeyi kabul ettiğini, senet düzenlendiğini, davacıların söz konusu borcun ödemesini müvekkiline nakit veya yem ham maddesi olarak yapacaklarını, daha sonra ise sadece borca ilişkin müvekkile 840.000,00- TL nakit para ödendiğini ancak kalan bakiyeyi ödemediklerini, bunun üzerine müvekkili tarafından davaya konu icra takibinin başlatıldığını, senedin sebepten mücerret olduğunu, bedelsiz olduğunun ispat yükünün davacı borçlulara ait olduğunu, hayatın olağan akışına aykırılık iddia eden tarafın iddiasını ispat ile mükellef olduğunu, imzaya itiraz etmeyen davacıların başka bir çıkış yolu bulamayınca kötü niyetli olarak miktar ve tarihlerin kendilerine ait olmadığını beyan ettiklerini belirterek davanın reddine, davacılar aleyhine %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacılar, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda, davacılar, 30/12/2016 tanzim tarihli, 30/06/2017 vade tarihli ve 3.550.000,00-TL bedelli senet üzerindeki adlarına atfen atılı bulunan imzalarını inkâr etmiş değildir. Senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir. İmzası inkar edilmeyen bono niteliğini taşıyan belgeye karşı, davacılar iddialarını ancak yazılı delil ile kanıtlayabilir. Dosya kapsamında davacıların iddiasını kanıtlayacak yazılı delil bulunmamaktadır. Davacıların iddialarının doğruluğunu gösterir davalının imzasını da içeren yazılı delil sunulamamıştır. Davacılar yemin deliline de dayanmamışlardır.Dosya kapsamına göre, davacılar tarafından imzalanan dava konusu bono nedeniyle davalıya borçlarının olmadığını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmış ve davacıların ispatlanamayan menfi tespit davasının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. İİK’nun 72/3-4. maddesinde icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği tazminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararının kalkacağı, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmaktan dolayı doğan zararını gösterilen teminattan alacağı, alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı, bu zararın herhalde yüzde %40’tan aşağı tayin edilemeyeceği hüküm altına alınmış, 6352 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle 05/07/2012 tarihinden itibaren %40 oranı %20 olarak değiştirilmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir. Somut olayda, görevsizlik kararı veren Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ve mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmemiştir. Bu nedenle ihtiyati tedbir dolayısıyla davalıların alacağını geç almış olmaktan dolayı doğan zararı bulunmadığından İİK’nun 72/4. maddesinin yasal koşulları bulunmadığından, yine cevap dilekçesinde inkar tazminatı olarak talep edilen tazminatın da eldeki davada yasal koşulları bulunmadığından davalının %20’den az olmamak üzere tazminat isteminin reddine karar verilmelidir.1-Davanın REDDİNE,2-Koşulları bulunmadığından davalının %20’den az olmamak üzere tazminat isteminin reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Müvekkilleri aleyhine Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından kambiyo takibi yapıldığını, takibe konu olarak 30/12/2016 tanzim tarihli 30/06/2017 vadeli ve 3.550.000,00 TL bedelli senetten kaynaklı davacı müvekkillerinin herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkillerinin davalı ile ilgili hiç bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davalı müvekkilleri tarafından Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/24395 soruşturma numarası ile şikayet edildiğini, davalının müvekkillerine elden borç para verdiğini beyan ettiğini, bu tutarda bir borcun verilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, müvekkillerinden sadece …’nın davalının da sahip olduğu … Anonim Şirketi ile ticari ilişkileri bulunmadığını, müvekkillerden …’ya ait çekler ile yapıldığını, şahsi bir ilişkilerinin bulunmadığını, müvekkillerinden …’ya ait çeklerin konu edildiği dosya numaralarının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas … Esas, … Esas olduğunun beyanla davanın kabulünü, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava ettiğini, takibe dayanak yapılan 30/12/2016 tanzim tarihli 30/06/2017 vade tarihli ve 3.550.000,00 TL bedelli senetten kaynaklı davacı müvekkillerinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, dava dilekçelerinde müvekkillerinin borcunun olmadığının bildirildiğini, karar da bu durumun belirtildiğini, ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunun aşikar olduğunu, 2004 sayılı İİK 72. Maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının ispat için menfi tespit davası açılabileceğini, borçlunun borcunun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükünün davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşeceğini, bu yönde mahkemenin herhangi bir araştırma dahi yapma gereği duymadığını, yerel mahkemenin ön inceleme duruşması yapılacağı yönünde taraflara tebliğ yaptığını fakat ön inceleme duruşması dahi yapmadığını, bu sebepten dolayı usulden kararın bozulması gerektiğini, tebliğ evrakları ve duruşma tutanağının incelemesi ile yerel mahkemenin usule aykırı bir şekilde karar verildiğinin görüleceğini, ayrıca alacaklının elden vermiş olduğunun beyan ettiği bedelin nasıl ve ne şekilde verdiğinin sorulmaması, ehil bir bilirkişi incelemesi yapılmaması kambiyo senedinin tanzim edildiği tarihte alacaklının banka hesaplarının incelenmemesi yerel mahkemenin gerekli incelemeyi yapmadığı ve eksik incelemede bulunduğunun açık olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın istinaf incelemesinde kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; ilk derce mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın mahkeme kararına karşı istinaf gerekçelerini kabul etmediklerini, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dosya kapsamına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, mevcut delil durumuna ve ileri sürülen istinaf sebeplerine ve ilk derece mahkemesince somut olayda kanıtları taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekilince yapılan istinaf itirazlarının tümünün yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacılar vekilinin söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 10/07/2023 tarih ve 2023/40 E. – 2023/691 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85TL maktu istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/11/2023