Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/192 E. 2023/172 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/192
KARAR NO: 2023/172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2022
ESAS NO: 2021/891
KARAR NO: 2022/856
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/02/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 01/02/2023
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/07/2017 tarihli 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7033 sayılı kanunun 27. Maddesi ile 3093 sayılı kanunda yapılan değişiklikle sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerinde kullanılan elektrikten alınan TRT payının kaldırıldığını, TRT payları ile KDV’nin iadesi için davalı ile arabuluculuğa başvurulmasına rağmen ana para dışında faiz ve vekalet ücreti bakımından anlaşılamadığını, anlaşılmayan kısımlar yönünden karar verilmesini talep ettiklerini, davacının davalıya ait bölgede bir sanayi işletmesi olduğunu, sanayi sicil belgesi bulunduğunu, davacının elektrik abonesi olarak davalı tarafından 31/08/2017 ile 31/12/2019 tarihleri arasındaki elektrik tüketim dönemlerinde düzenlenen faturaları % 2’lik TRT payı yansıtılmış hali ile ödediğini, 01/07/2017 tarihli ve 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7033 sayılı kanunun 27. Maddesine yapılan atıf nedeni ile 3093 sayılı TRT gelirleri kanununun madde 4/2 –c ibaresinin eklendiğini, davacının 08/01/2020 tarihli dilekçesine davalının 14/01/2020 tarihli cevabı ile cevap verildiğini, davalı tarafça belirtilen dönemde kendilerinden haksız 115.428,25 TL tahsil edildiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı ile 105.862,62 TL için anlaşma sağlandığını, faiz ve vekalet ücreti yönünden anlaşma sağlanamadığını belirterek herbir fatura ödeme tarihinden itibaren işleyecek fatura alacağı için şimdilik 7.500 TL ve arabuluculukta anlaşılan 105.862,62 TL için 14.006,95 TL olmak üzere toplam 21.506,95 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…… Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1866 E,2021/2056 K sayılı kaldırma kararı üzerine Mahkememizce yeniden yapılan yargılama sonucunda bilirkişiden davacı tarafın vekalet ücreti ve faiz alacağı taleplerine ilişkin olarak 04/03/2022 tarihli ek rapor alınmış olup, raporda yasal faiz üzerinden inceleme yapılmış ve sonrasında davacı vekilinin 02/05/2022 tarihli ıslah dilekçesini dosyaya sunması nedeni ile ıslah talebi gereğince avans faiz talebi nedeni ile bu konuda inceleme yapılması için aynı bilirkişiden 22/10/2022 tarihli ek rapor alınmıştır. Sonuç olarak alınan raporun denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olması, tarafların tacir olması nedeni ile davacı vekilinin avans faiz talebi ile arabuluculukta anlaşılan 105.862,62 TL miktar üzerinden vekalet ücreti talebi yerinde görülerek bilirkişi raporuna itibar edilmiş ve böylece davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 14.006,95 TL vekalet ücreti, 29.321,86 TL avans faiz alacağı olmak üzere toplam 43.328,81 TL alacak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş……” gerekçesiyle Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, 14.006,95 TL vekalet ücreti ile 29.321,86 TL avans faiz alacağı olmak üzere toplam 43.328,81 TL alacak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Husumet konusunun kamu düzeninden olup davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemenin de re’sen dikkate alması gereken bir husus olduğunu, eldeki davaya bakıldığı zaman elektrik faturasındaki TRT payının buna bağlı olarak faiz ve vekalet ücreti talebinden ibaret olduğunu, davacı tarafın faturasına yansıtılan TRT payı müvekkilimizin mamelekine girmemekte olup müvekkili tarafından devlete ödendiğini, bu bakımdan dava konusu edilen alacağın müvekkili değil dava dışı TRT Kurumundan talep edildiğini, bu noktada müvekkilinin dosya kapsamında pasif dava husumeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, pasif dava husumetine ilişkin savunmaların yerinde görülmeyecekse davacının talebinin hukuki dayanağını sebepsiz zenginleşme hükümleri oluşturduğunu, sebepsiz zenginleşmeye dayalı taleplerin de sebepsiz zenginleşmeye neden olan olayın üzerinden 2 yıl geçmesi ile zamanaşımına uğradığını, bu kapsamda davacının ıslah süresi de nazara alındığında dava kapsamında ileri sürülen taleplerin zamanaşımına uğramış olup bu sebeple de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zira bilirkişi raporuna bakıldığında davacı tarafından ilk ödemenin 15.09.2017 tarihinde yapıldığı son ödemenin ise 17.01.2020 tarihinde yapıldığının görüldüğünü, davacı tarafın ıslah tarihi nazara alındığında gerek ilk ödeme gerekse son ödeme bakımından alacağın zamanaşımına uğradığının anlaşıldığını, bu kapsamda davacı tarafın davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, zira kısmi dava açmanın, fazlaya dair saklı tutulan haklar yönünden zamanaşımını kesmediğini, davacı taraf ile yapılan arabuluculuk faaliyetleri çerçevesinde ana uyuşmalık konusu olan asıl alacak üzerinde anlaşmaya varılmış olup işbu anlaşma gereği asıl alacağın tamamının da davacıya ödendiğini, bilirkişi tarafından yapılan faiz hesaplamasının hangi dava konusu asıl alacağa istinaden yapıldığının da taraflarınca anlaşılamadığını zira, asıl alacak ifa veya başka bir sebeple sona erdiğinde faiz alacağı da sona ereceğinden (TBK m. 131, I), işlemiş faizinin ifası, bunu isteme hakkının sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasına bağlıdır (TBK m. 131, II) şeklindeki kanun hükümlerinden hareketle de davacı tarafın müvekkilden faiz alacağı talep etmesi her şeyden evvel kanuna aykırılık teşkil ettiğini, zira, müvekkilinin davacıya faiz ödeme zorunluluğu bulunmadığı gibi arabuluculuk tutanaklarından da anlaşılacağı üzere taraflarından faiz alacağı istenemeyeceğini, iş bu sebeple de ilgili kanun hükümlerinin, davacı ile müvekkili arasında böyle bir sözleşme olmadığı ve davacının saklı tutulan faiz isteme hakkının olmadığını, tarafların ana uyuşmazlık konusu üzerinde anlaşmalarına rağmen ferilere ilişkin taleplerin arabuluculuk görüşmelerinden sonra talep edilebilir olmasının da işbu arabuluculuk müessesesinin kalıcı çözüm odaklı olma gayesinin dışında olacağını, bu durumun huzurdaki dava dışında başka uyuşmazlıklarda da arabuluculuk faaliyetinin güvenirliğine ve işleyişine de aykırı olacağını, yine iş bu fatura kaynağının TRT payı olmakla tarafların ticaretini ilgilendirmeyen bu hususta ticari faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, TRT payı bedelinin tahsilatının tarafların ticari ilişkisine ait olmadığını, TRT payı kanuni zorunluluk sebebiyle taraflara yansıtılmakta olup müvekkilinin mal varlığında kalan bir kazanç olmadığını, bu sebeple de ticari ilişki içermeyen TRT Payı tahsiline ilişkin olarak ticari avans faizi işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üstelik davacı tarafın dava dilekçesinde faiz alacağı talebi için ticari faiz işlenmesi (faiz ibaresi kullanılmış) talebinde bulunmadığını, vekalet ücreti talebine ise hiçbir şekilde faiz istemine dava dilekçelerinde yer vermediğini, taleple bağlılık ilkesinin aksine yerel mahkemece verilen kararın usul ve esasa açıkça aykırı olduğunu, faizin türü belirtilmediği gibi, kanunî faiz ibaresine de yer verilmeksizin sadece faiz istenmişse, kanunî faiz istendiğinin kabulü gerekir. “…İlk davada talep edilmeyen faiz alacağının sonradan zamanaşımı süresi içinde istenmesi mümkündür. Bu nedenle mahkemece 27.5.1998 ile 6.6.2001 (icra takibi) arasındaki sürede 1 milyar TL’nin işlemiş faizinin (istenen faiz cinsi açıkça belirtilmediğinden) yasal faiz oranından hesaplanıp bulunacak miktardan icra takibinde istenen 54.794.521 TL işlemiş faiz miktarının düşülerek kalan miktarın faiz işletilmeden davalılardan tahsiline karar verilmesi…” Yüksek Mahkemece bozma nedeni olarak gösterildiğini, (15. HD, 7.10.2004, 184/4951) HMK 33 hukukumuzda hakimin Türk hukukunu re’sen uygulayacağını kabul ettiğini, dava dilekçesinde sadece “faiz”, “kanuni faiz” veya “nizami faiz” gibi ifadeler kullanılmışsa, TCMB’nin önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranına göre faize karar verir. (3095 sayılı kanunun 1. ve 2. Maddesi) Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/891 E. 2022/856 K. Sayı ve 30.11.2022 tarihli kararına karşı istinaf taleplerimizin kabulü ile kararın kaldırılmasına; davanın reddi ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının husumet konusunda belirttiği; kendilerinden talep edilen haksız tahsil edilen TRT paylarının faizine ilişkin, TRT paylarının TRT’ye ödendiği, kendilerinin mamelekine girmediği ve dolayısıyla davanın TRT’ye yöneltilmesi gerektiği hususunun kabulünün mümkün olmadığını, zira dava dilekçemizde de belirttiğimiz üzere; 01.07.2017 gün 30111 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7033 sayılı Kanun’un 27. Maddesine yapılan atıf ile 3093 sayılı Türkiye Radyo- Televizyon Gelirleri Kanunu’nun 4/2 (c) maddesine; “(sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerine yapılan elektrik enerjisi satışı hariç)” ibaresi eklenmiştir. 3093 sayılıTürkiye Radyo- Televizyon Gelirleri Kanunu’nun 4/2 (c) maddesi: “Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin (sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerine yapılan elektrik enerjisi satışı hariç)yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler.” şeklinde olduğunu, dolayısıyla davalı söz konusu TRT paylarını müvekkilimiz şirketten tahsil etmiş ve müvekkilimiz şirketin sanayi sicil belgesi olması nedeniyle de TRT’ye ödememiş, kendi uhdesine aldığını, bu sebeple davayı TRT’ye de ihbar etmediğini, davanın sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirildiğinden bahisle 2 yıl zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiş ise de; taraflarınca alacak davası olarak açılmış, mahkemecede hukuki tasnifi gerekçeli kararda da görüldüğü üzere “Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)” şeklinde tasnif edildiğini, taraflar arasında elektrik satımına ilişkin bir sözleşme olduğu ve bu sözleşmeden kaynaklı olarak davalının elektrik kullanım bedeli tahsil ettiği düşünüldüğünde mahkemece yapılan tasnif doğru bir tasnif olmakla davanın konusunun alacak davası olduğunu, alacak davaları ile ilgili olarak da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde 10 yıllık zamanaşımı öngörülmüştür. Davalının bu yöndeki talebin de yerinde olmadığını, davalı vekilince TBK 131/I ve II maddesinden bahisle Asıl alacak ifa veya başka bir sebeple sona erdiğinde faiz alacağı da sona ereceğinden işlemiş faizinin ifası, bunu isteme hakkının sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasına bağlı olduğu, arabuluculuk tutanaklarında anlaşılacağı üzere kendilerinden faiz istenemeyeceği belirtilmiş ise de; dosyada bulunan arabuluculuk son tutanağından da anlaşılacağı üzere faiz alacağı ve hasma tahmil edilen vekalet ücreti konusunda anlaşılamadığı tutanağa bağlandığını, son tutanakta açıkça … A.Ş. Tarafından … Müdürlüğüne yapılan KDV dahil 105.862,62 TL TRT Payının bu kadarının düzenlenecek ilk faturada düşülmesi/mahsuplaşılması konusunda taraflar mutabık kalmışlardır. TRT Paylarının ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak Faizi ve iadesi konusunda anlaşılan 105.862,62 TL’ye Arabuluculuk aşamasında ödenen Hasma tahmil edilen Vekalet Ücreti konusunda anlaşılamamıştır.” yazılı olduğunu, yani davalı vekilinin belirttiği TBK 131. Madde anlamında davaya konu edilen faiz ve vekalet ücreti konusunda alacağımızın saklı tutulduğu arabulucuk son tutanağında karşılıklı olarak hükme bağlandığını, dava dilekçesinde faiz alacağı talebi için ticari faiz işlenmesi talebinde bulunulmadığını, yapılan işin ve talep edilen meblağın tarafların ticaretini ilgilendirmeyen bir husus olduğu davacı vekilince belirtilmiş ise de bu hususlarında taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, zira taraflar arasında elektrik satımına ilişkin bir sözleşme bulunmakta olup, tarafların her ikisinin de tacir olduğunu, davalının, müvekkiline elektrik sattığını, fatura kestiğini, müvekkilininde kesilen meblağı davalıya ödediğini, dolayısıyla yapılan işin ticari bir iş olduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde yalnızca faiz söyleminde bulunulmuş ise de, ıslah dilekçesi ile faiz türünün ticari avans faizi olarak ıslah edildiğini, faiz türünün de ıslahla değiştirilebileceğini, davalının istinaf talepleri yerinde olmayıp, istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan belgelerden somut olayda arabuluculuk konusu uyuşmazlığın davacı şirkete elektrik satımı nedeniyle düzenlenen faturalarda TRT payının kaldırılmış olmasına rağmen 31.08.2017-31.12.2019 tarihleri arasında mevzuata aykırı şekilde TRT payı tahsil edilmesinden kaynaklandığı görülmüştür. Öte yandan, davacının TRT payının yanı sıra bu alacaktan doğan faiz ile arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla vekalet ücreti taleplerinin de bulunduğu, tarafların arabuluculuk faaliyeti sonucunda sadece davacıya ödenen TRT paylarının iadesi konusunda anlaştıkları ve bu durumun tutanakla tespit edildiği, diğer hususların davacı tarafından dava konusu yapıldığı anlaşılmıştır.
28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile HMK’nın 177. maddesine eklenen 2. fıkrası ile “Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir.” düzenlenmiştir.
Dosya kapsamında toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davacının vekalet ücreti ve ıslah talebi ile tacir olması nedeniyle istemiş olduğu avans faizi talebinin yerinde olduğu, buna ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 30/11/2022 tarih ve 2021/891 E. – 2022/856 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.959,79 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 740,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.219,79 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 01/02/2023