Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1873 E. 2023/1914 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1873
KARAR NO: 2023/1914
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2023
NUMARASI: 2022/371 E. 2023/378 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 09/11/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/05/2023 tarih ve 2022/371 E – 2023/378 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkili … aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe dayanak olarak 09.12.2020 düzenleme tarihli, 30.03.2021 tediye tarihli, 30.000,00-TL bedelli davalı … lehine keşide edilmiş ve davalı … tarafından davalı …’e ciro edilen bononun gösterildiğini, icra dosyası kapsamında müvekkilinin taşınır-taşınmaz malları üzerine haciz işlemi uygulandığını ancak söz konusu icra dosyası incelendiğinde davalı … tarafından davalı … aleyhine icra takip işlemine girişilmediğinin görüldüğünü, müvekkili ile davalılar arasında icra takibine konu edilen bononun düzenlenmesini gerektirir ne bir alışveriş yapılmış ne de bir sözleşme düzenlenmediğini, müvekkilinin …’i … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … nolu parselde kain taşınmazın satışına aracılık etmesi ve tapuda taşınmazın satış ve devir işlemlerinin yapılması sırasında tanıdığını, söz konusu taşınmazın satışı için müvekkili ile dava dışı … arasında sözleşme imzalandığını ve davalı …’in de tanık olarak imzasının bulunduğunu, müvekkilinin senedi dava dışı … adına düzenlemiş olmasına rağmen davalı …’nin hileli bir şekilde söz konusu senede lehtar olarak kendisini yazdığını ve senedi işleme koyduğunu, diğer taraftan dava dışı … tarafından da aynı senet ile icra takibi başlatıldığını, davaya konu edilen senet incelendiğinde senetteki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını, davalı …’nin bu hileli işlemin anlaşılmaması için bonoyu diğer davalı …’e ciro ettiğini, bu işlemin muvazaalı bir işlem olduğunu, işlemin hileli olduğu hususun da takibin yalnızca müvekkili aleyhine başlatılmasından anlaşılacağını, dava konusu bononun kambiyo vasfını haiz olmadığından davalı tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatmasının hukuka aykırı olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alamadıklarından bahisle öncelikle dava konusu senedin kambiyo vasfını haiz olmadığı nazara alınarak dava sonuçlanıncaya kadar Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasındaki icra takibinin tedbiren durdurulmasını ve yapılacak yargılama sonunda takibin ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini, müvekkilinin mezkur bonodan dolayı herhangi bir borcu olmadığının tespitine ve senedin iptaline, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatması nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekili dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde; menfi tespite konu edilen Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası davacı tarafından dosya ödemesi yapılarak 31/08/2022 tarihinde kapatıldığını ve davanın konusuz kaldığını, açılan davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, tanık beyanları ve yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalı … tarafından icra takibine konu edilen 30.000,00-TL bedelli bononun davacı … tarafından ödendiğine ilişkin ödeme belgesi veya bu bonodan dolayı borçlu olmadığına ilişkin başkaca bir belge sunulmadığı, her ne kadar davaya konu edilen senette keşide yerinin bulunmaması nedeniyle senet kambiyo vasfında değil ise de; belge adi yazılı belge niteliğinde olup bu belgedeki yazılı tutarın ödendiğinin miktar itibariyle yazılı belge ile ispatlanması gerektiğinden davacı tarafçada bu yönde bir yazılı belge sunulmadığından senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi gereği davacının subuta ermeyen davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Açılan davanın reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/371 esas 2023/378 karar ve 17.05.2023 karar tarihli ilamı ile dava konusu Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilen 30.000,00 TL bedelli bononun düzenleme yeri bulunmadığından kambiyo vasfı taşımadığı, söz konusu belgenin adi yazılı belge niteliğinde olduğu, bu belgedeki yazılı tutarın ödendiğinin miktar itibariyle yazılı belge ile ispatlanması gerektiğinden ve müvekkilinin bu yönde bir yazılı belge sunamadığından bahisle davanın reddine karar verildiğini, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … tarafından müvekkil … aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, icra dosyası kapsamında müvekkilinin taşınır-taşınmaz malları üzerine haciz işlemi uygulandığını, ancak söz konusu icra dosyası incelendiğinde davalı … tarafından davalı … aleyhine icra takip işlemine girişilmediğini, müvekkili ile davalılar arasında icra takibine konu edilen bononun düzenlenmesini gerektirir ne bir alışveriş yapılmış ne de bir sözleşme düzenlendiğini, müvekkilinin, …’i … ili, … ilçesi, … , … ada, … nolu parselde kain taşınmazın satışına aracılık etmesi ve tapuda taşınmazın satış ve devir işlemlerinin yapılması sırasında tanıdığını, söz konusu taşınmazın satışı için müvekkili ile dava dışı … arasında sözleşme imzalandığını ve bu sözleşmede davalı …’in de tanık olarak imzasının bulunduğunu, müvekkilinin, senedi dava dışı … adına düzenlemiş olmasına rağmen davalı …’nin hileli bir şekilde söz konusu senede lehtar olarak kendisini yazdığını ve senedi işleme koyduğunu, diğer taraftan dava dışı … tarafından da aynı senet ile icra takibi başlatıldığını, davaya konu edilen senet incelendiğinde senetteki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını, ancak yerel mahkemece dava konusu senet üzerinde bilirkişi incelemesi dahi yaptırılmadığını, davalı …’nin, bu hileli işlemin anlaşılmaması için bonoyu diğer davalı …’e ciro ettiğini, takibin yalnızca müvekkili aleyhine başlatılmasının da bu işlemin hileli bir işlem olduğunu açıkça gözler önüne serdiğini, dava konusu Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilen senet mecburi şekil unsurunu ihtiva etmeyen senedin bono vasfını ve dolayısıyla kambiyo vasfını taşımadığından ciro yoluyla devrinin de mümkün olmayıp davalı alacaklının yetkili hamil de olmadığını, nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/5318 esas 2015/14991 karar sayılı ve 01.06.2015 tarihli “Bononun unsurları 6102 sayılı Kanunun 776. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “emre muharrer senet” ibaresi, kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, düzenleme yeri ve tarihi, düzenleyenin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri zorunlu şekil şartlarından değildir. TTK’nun 684/1. maddesi uyarınca ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün hakların devrolacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takibe konu senette, yukarıda izah edildiği üzere 6102 sayılı TTK’nun 776. maddesinde sayılan zorunlu unsurlardan biri olan düzenleme tarihinin bulunmadığı görülmekle, takibe dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden TTK’nun 688/5. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan bu senet nedeniyle ciro yoluyla senetten doğan hakların alacaklıya geçmeyeceği için alacaklı yetkili hamil değildir.” şeklindeki kararının da zorunlu unsuru barındırmayan senedin ciro yoluyla devredilemeyeceği ve senetten doğan hakların alacaklıya geçmeyeceğinin şeklinde olduğunu, davalı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan dava konusu takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kambiyo vasfı taşımadığını bildiği halde kötü niyetli olarak dava konusu takibi başlattığını, müvekkilinin taşınmazlarının satışını istediğini ve Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile satış işlemlerine girişildiğini, müvekkilinin bunun üzerine dosya konusu borcu ödemek durumunda kaldığını ve dosyanın infazen kapatıldığını, müvekkilinden menfaat elde edildiğini dosyadaki deliller ile sabit olduğunu, müvekkilinin davalılar ile arasında herhangi bir alacak verecek ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının sabit olup yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava Kayseri İcra Dairesi … Esas sayılı takiplerine konu dava konusu senet yönünden borcu olmadığının tespitini talepli açılan menfi tespit davasıdır.Davacı 04.11.2022 tarihli duruşmada; davaya konu senedin dava dışı … dan alacağı taşınmaz satımına ilişkin düzenlendiğini, davalı …’nin bu satışa aracılık ettiğini, senedi imzalayarak dava dışı… ‘a verdiğini, davalı …’in dava dışı … ‘a verdiği senedi kendi adına düzenlediğini, bu durumun aralarındaki anlaşmaya aykırı olduğunu taşınmaz borcunu ödemesine rağmen davalı …’nin senedi ciro ederek kendisinden haksız talepte bulunduğunu savunmuştur. Kayseri İcra Dairesi … Esas Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı … tarafından davacı aleyhine 09.06.2021 tarihinde 09.12.2020 tanzim 30.03.2021 vade 30.000 TL meblağlı bonoya dayanılarak 30.000 Asıl alacak 691,64 TL işlemiş faiz 60 TL komisyon olmak üzere 30.751,64 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı görülmüştür.Dosyada yer alan sunduğu takibe konu senet fotokopisi incelendiğinde; keşidecisinin … lehdarın … oldukları 09.12.2020 tanzim 30.03.2021 vade 30.000 TL meblağlı düzenlendiği, senetlerde düzenleme yerinin ” … ” olarak belirtildiği senedin arka yüzünde …’in imzası ile …’in imzasının bulunduğu görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.
1- 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 170/b maddesinin aynı Kanun’un 72. maddesine yaptığı yollama gereğince kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte de menfi tespit davası açılabileceği açıkça anlaşılmaktadır. İİK’nin 72/1. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir” hükmünü haizdir. Buna göre borçlu, henüz aleyhine başlatılmış bir icra takibi yokken alacaklıya karşı borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabileceği gibi aleyhine icra takibine başlanmasından sonra da menfi tespit davası açması mümkündür.
2- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümler poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun koyucu, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise, ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (TTK m. 778 ve 818).
3-Bonoda şekil şartları TTK’nın 776. maddesinde sayılmıştır.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 776/1-f maddesi gereğince,
1) Bono veya emre yazılı senet;
a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,
c) Vadeyi,
d) Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve yerini,
g) Düzenleyenin imzasını, içerir.
3- 6102 sayılı TTK 777 maddesinde; Aşağıdaki fıkralarda yazılı haller mahfuz kalmak üzere, bundan önceki 776. maddede gösterilen unsurlardan birini ihtiva etmiyen bir senedin bono sayılmayacağı, Vadesi gösterilmemiş olan bononun, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılacağı, Sarahat bulunmadığı takdirde senedin tanzim edildiği yerin, ödeme yeri ve aynı zamanda tanzim edenin ikametgahı sayılacağı, tanzim edildiği yer gösterilmiyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.Görüldüğü üzere senette senet kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, düzenlenme tarihi ve yerinin, yazılı olması gereklidir.
4- Bilindiği üzere bonoda belirtilen unsurların bulunmaması halinde 6102 sayılı TTK’nun 776. Maddesi uyarınca bono zorunlu şekil şartlarını taşımadığından kambiyo senedi vasfına haiz değil ise de imzası inkar edilmediğinde adi yazılı belge niteliğinde olacaktır. (aynı yönde Yargıtay 11. HD’sinin 2018/1058 E-2019/6703 K sayılı kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2015 tarih ve 2015/7177 E – 2015/16420 K ve Yargıtay 19. HD’sinin 2018/2332 E-2018/6301 K sayılı kararları)
5- Bu durumda takip dayanağı adi senetteki hak, ancak alacağın temliki yolu ile devredilebilecektir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/13451 Esas 2012/624 Karar)
Kambiyo senedi niteliği taşımayan senet arkasına ciro amacıyla atılan imzaların da BK.nun 163/1.maddesi anlamında yazılı temlik beyanı olarak sayılması mümkün değildir.(Yargıtay 3. H.D 2007/14826 Esas 2007/14669 Karar) Davacı takibe dayanak gösterdiği senetlerdeki alacağın alacaklı tarafından kendisine devrine ilişkin dosyaya yazılı bir temlik sözleşmesi sunmak zorundadır.
6-Alacağın temliki, alacak hakkını devredenin mal varlığından çıkararak devralanın mal varlığına dahil eden, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir. Böylece temlik ile devreden borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatı ile devralan kişi geçer. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 189. maddesine göre (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 168. maddesi), alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana temlik olur. Temlik ile devralana geçen hakların kapsamına kefalet ve rehin gibi teminat hakları dahil olduğu gibi, kanuni ipotek hakkı, hapis hakkı, mülkiyeti saklı tutma hakkı, dava açma ve icra takibinde bulunma hakkı da dahildir. TBK’nın
189/2. maddesinde zikredildiği üzere, işlemiş faiz de asıl alaca bağlı yan (feri) hak olarak devralana geçecektir. O halde, temlik sonrasında işleyen temerrüt faizinin de asıl alacağa bağlı yan (feri) hak olarak devralana geçtiği kabul edilmelidir. (EREN, Fikret: Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Yirmi Beşinci Basım, Ankara 2020, s. 1362-1375.) Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/9367Esas 2021/8606 Karar- 4. Hukuk Dairesi 2021/24728 Esas 2022/9954 Karar)
Bununla birlikte 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun ”Borçluya ait savunmalar” başlıklı 188. Maddesinde ”Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Somut olayda, takibin dayanağı olan senedin düzenleme yeri içermediği, düzenleyenin adının yanında yalnızca “ … ” şeklinde ibareler yer aldığı ancak herhangi bir idari birimin bulunmadığı anlaşılmış olup bu haliyle dayanak senet kambiyo senedi vasfında değildir.(Yargıtay 12. HD.ESAS NO : 2022/11165 KARAR NO : 2023/3662)
Adi senette de açık bir borç ikrarı söz konusu olduğundan ispat yükü senet alacaklısında değil, borçlusundadır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/15638 Esas 2018/219 Karar)
Davacı adi senette alacaklı gözüken davalı …’e borçlu olmadığını ispat külfeti altındadır. Davacı davalı …’e borçlu olmadığını ispat külfeti altında olup davalının dosyaya bu yönde deliller sunmadığı görülmüştür.Buna karşılık davalı … adi senede konu alacağı temlik aldığını yazılı delillerle ispat etmek zorundadır. Davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Davalı …’ya karşı açılan davada ise ispat külfeti davalıda olup davalının süresinde delil sunmadığı görülmüştür.Davacının icra dosyasında ödeme yaptığını bildirilmesi karşısında ilgili icra dosyasına ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kim tarafından ve ne zaman ödeme yapıldığı sorularak davacı tarafından dava tarihinden sonra ödeme yapıldığının bildirilmesi halinde davanın istirdat davasına dönüştüğü dikkate alınarak yukarıdaki açıklamalar ışığında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/05/2023 tarih ve 2022/371 E – 2023/378 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 09/11/2023