Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1868 E. 2023/1934 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1868
KARAR NO: 2023/1934
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2023
NUMARASI: 2022/864 E. 2023/98 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 10/11/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/02/2023 tarih ve 2022/864 E – 2023/98 K kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan Kayseri 10. Noterliğinin … tarihli araç satış sözleşmesi ile … İçin çekici) aldıklarını, müvekkilinin aracı aldıktan sonra 2015 model bir araçtan beklenen performansı göstermemesi nedeniyle servise götürdüğünü, serviste yapılan inceleme sonucunda motorun orijinal olmadığını eski model bir başka araca ait motor olduğunun tespit edildiğini, bu hususta arabulucuğa başvurduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi amacı ile söz konusu aracın gerçek değerinin tespit edilerek satış sözleşmesindeki bedel ile gerçek bedelinin hesaplanarak aradaki farkın müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili 22/04/2021 havale tarihli cevap dilekçesi ile; Açılan davayı kabul etmediklerini, davalının ikametinin Kayseri olması satışın gerçekleştiği yerin de Kayseri olması nedeniyle yetkili mahkemenin Kayseri Mahkemeleri olduğunu yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafta ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılmadığını, bu nedenle hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı tarafça söz konusu aracın 1,5 ay kadar kullanıldığını, arıza olması halinde bu süre içerisinde kullanmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını, araçta meydana gelen zararın davacı tarafça yapılıp yapılmadığının ispat yükü davacıda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ile 231 maddeleri arasında maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.TBK 219. maddesinde satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/1900 E., 2016/7367 K. Sayılı ilamında bu husus ayrıca zikredilmiştir.) Davacı ise aracı 06.10.2020 tarihinde satın almış ve servis kayıtlarına göre 20.11.2020 tarihinde aracın motorunun orijinal olmadığında dair tutanak tutulduğu, davacı tarafça ise 27.11.2020 tarihinde davalıya ayıp ihbarında bulunduğu görülmüştür.6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa bu 2 ve 8 günlük süre içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayımızda dava konusu araç, davacı alıcıya 06.10.2020 tarihinde teslim edilmiştir. Davacı vekilinin ayıp ihbarının ise 27.11.2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmış olup, açıklanan ilkeler uyarınca ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilip getirilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir. (Aynı yönde araç ayıp ihbarının süresinde yapılması gerektiğine dair Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/12208 E., 2017/268 K., sayılı ilamı bulunmaktadır.) Davacının davasının reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçelerinde de açıkladıkları üzere müvekkillerinin murisi … ‘in, davalı şirketten … İçin Çekici” cinsli araç aldığını, müvekkillerinin murisinin aracı aldıktan sonra yasal süreler içerisinde kontrollerini yaptırdığını ve çalışır aksamında herhangi bir hasar bulunmadığının tespit edildiğini, süreç içerisinde aracı kullanmaya devam eden müvekkillerinin murisi dava dilekçelerinde de açıkladıkları üzere 2015 model bir araçtan beklenilen performansı alamaması üzerine aracı servise götürdüğünü ve yapılan kontrollerde aracın motorunun daha eski model bir araca ait olduğunun anlaşıldığını, bu durumun tespiti sonrasında ayıp davalı şirkete bildirildiğini ve akabinde huzurdaki davanın açıldığını, ancak açmış oldukları davanın, gerekli inceleme yapılmadan reddedildiğini, hüküm gereğince ayıbın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde davalıya ihtarname ile bilgi verildiğini, yerel mahkemece araç üzerinde herhangi bir inceleme yaptırılmadığını, bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu araçtaki ayıbın niteliğinin tespitinin kaçınılmaz olduğunu, bu şekilde bir tespit yaptırılmadan araçtaki ayıbın niteliği hakkında oluşan kanaat ve bu kanaat doğrultusunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunmakla kararın kaldırılması için istinaf başvurusunda bulunma zaruretinin doğduğunu beyan ederek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/864 esas 2023/98 karar sayılı 23.02.2023 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkili arasındaki satışın ticari bir satış olup ticari satışlarda Türk Ticaret Kanunu m.23 ” Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” hükmü gereğince ayıbın satıcıya bildirilmesi için 2 ve 8 günlük sürelerin belirlendiğini, mevcut olayda, davacının ayıp ihbarını satış tarihinden 1.5 ay sonra yaptığını, bu durumda, açık ayıp ve gizli ayıp için kanunda belirtilen sürelerin aşılmış olduğundan verilen davanın reddi kararının hukuka uygun olduğunu, açık ayıp için iki günlük, gizli ayıp için sekiz günlük inceleme ve bildirim süresinin aşılmasının satıcının yükümlülüğünü ortadan kaldıracağını ortaya koyduğunu, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/864 E. 2023/98 K. Sayılı ilamına karşı davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek davalı vekilinin yapmış olduğu hukuki dayanağı olmayan ve soyut iddialarına ilişkin istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, 6098 sayılı TBK’nın 227 ve devamı maddeleri uyarınca ayıplı olduğu iddia edilen araçta ayıp nedeniyle bedelden indirim talebine ilişkindir.Davacılar murisi … ile ile davalı şirket arasında ikinci el araç satışı gerçekleşmiştir. Davacı, davaya konu aracı davalıdan ikinci el olarak satın almıştır.Davacılar murisinin satın aldığı … plakalı çekici ticari amaçla kullanıldığı sabittir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’ nın 19/2. Maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılır.Uyuşmazlığın ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya sayılı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1-c). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/1-c hükmü de uygulanacaktır.Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır. Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” denilmektedir. TBK 223.maddede ise “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse,bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 227. maddesi gereğince alıcı, ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere, satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir.Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Eğer alıcı iğfal edilmiş, yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. Maddesine göre Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz.Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz.
Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır.Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti olay tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre; Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 23/1-c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Türk Borçlar Kanunun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Türk Borçlar Kanunun 223. Maddesine göre; alıcının, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğu, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, davacılar murisinin aracı davalıdan 06.10.2020 tarihinde noter satış sözleşmesine göre 413.000 TL bedelle satın aldığı, satın aldığı aracın motorunun orjinal olmadığını 20.11.2020 tarihinde öğrendiği, Yerköy Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarıyla davalıya ihbar edildiği anlaşılmaktadır.Taraflar arsında uyuşmazlık satılan araçta satım sözleşmesinin kurulduğu esnada gizli yada açık ayıp olup olmadığı, ayıp var ise bu ayıptan davalının sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK 23/1-c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Türk Borçlar Kanunun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olunup mahkemece araçtaki ayıbın gizli ayıp olup olmadığı belirlenmeden ayıbın gizli ayıp olduğunun tespit halinde 6098 sayılı TBK 223. Maddesi uyarınca davacılar murisinin davalıya ihbar ettiği gözetilmeden eksik inceleme karar verildiği görülmüştür.O halde mahkemece davaya konu aracın tramer kayıtları, muayene kayıtları varsa servis kayıtları getirtilerek araçta olduğu belirtilen motorun değiştirilmesi hususunun gizli ayıp olup olmadığı, ilk bakışta muyane ile fark edilebilecek ayıp olup olmadığı -ayıp varsa satım sözleşmesinden önce bulunup bulunmadığı, araçta ayıp bulunduğunun tespiti halinde aracın satış tarihi itibariyle emsal satış bedelinin ne olacağı hususunda makina mühendisi bilirkişiden rapor aldırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/02/2023 tarih ve 2022/864 E – 2023/98 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 10/11/2023