Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1863
KARAR NO: 2023/1945
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2023
ESAS NO: 2022/1180
KARAR NO: 2023/415
DAVANIN KONUSU: Konkordatonun kısmen Feshi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/11/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2023 tarih ve 2022/1180 Esas – 2023/415 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/777 Esas sayılı dosyasından konkordato tasdik kararı verildiğini, bu dosyada, davacının konkordato talebinin kabulü ile, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …/Merkez sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketi’nin konkordato projesinin İİK’nun 305 ve 306. maddeleri uyarınca tasdiki ile 11/05/2021 tarihinde ilk taksit olmak üzere konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçlarını birer ay ara ile 36 eşit taksitte ödemesine hükmedildiğini, söz konusu karardaki sürelerin geçtiğini, lakin davalının müvekkili bankaya ödeme yapılmadığını, davacının iyi niyetli olmadığını, alacaklı borçlu dengesinin korunamadığının açıkça görüldüğünü, İİK’nun 308/e maddesine göre kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebileceğini, fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği hükmünün yer aldığını, bu bağlamda tasdik kararına rağmen ödeme yapılmadığından, müvekkili banka yönünden konkordatonun kısmen feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalı tarafından davaya herhangi bir cevap vermemiştir. Davalının HMK’nun 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Somut olayda alınan kayyım raporuna ve diğer delillere göre; mahkememizin 2018/777 Esas ve 2020/238 Karar sayılı ilamı ile davacının konkordato talebinin kabulü ile, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …/Merkez sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketi’nin konkordato projesinin İİK’nun 305 ve 306. maddeleri uyarınca tasdiki ile 11/05/2021 tarihinde ilk taksit olmak üzere konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçlarını birer ay ara ile 36 eşit taksitte ödemesine hükmedildiği, bu hükmün kesinleştiği, davalı … Limited Şirketi’nin, davacı …Anonim Şirketi’ne 13/09/2021 tarihli taksiti 14/09/2021 tarihinde, 30/10/2021 tarihinde gecikmeli olarak ödediği, böylelikle davacının üç taksit ödeme süresini geciktirdiği anlaşılmıştır.Tasdik edilen konkordato projesinde kararlaştırılan taksitlerin gününde ve tam olarak ödememesi, konkordatonun davacı açısından feshi için yeterli bir nedendir. Borcun sonradan ödenmiş olması davacının fesih isteme hakkını ortadan kaldırmadığı gibi mahkemeyi de bağlamaz (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 07/07/2020 tarihli, 2020/809 Esas ve 2020/2498 Karar sayılı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 23/12/2021 tarihli, 2021/2108 Esas ve 2021/2043 Karar sayılı emsal kararları). Konkordato projesi kapsamında borçlunun ödeme yapması için alacaklı ile ödeme planı yapması da gerekli ve zorunlu değildir. Mevcut durumda davalının davacıya ödeme yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından bu durum sabit olmuştur.
Dosya kapsamına göre İİK’nun 308/e maddesi hükmü ve tüm beyan ve deliller birlikte dikkate alındığında, davalının konkordato projesine aykırı davranışı nedeniyle davacının konkordatonun kısmen feshini talep etmekte haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak ..” gerekçesiyle Davanın KABULÜ ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/05/2020 tarihli, 2018/777 Esas ve 2020/238 Karar sayılı KONKORDATONUN TASDİKİ KARARININ İİK’NUN 308/E MADDESİ UYARINCA DAVACI … ANONİM ŞİRKETİ YÖNÜNDEN KISMEN FESHİNE dair karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2023 tarihli, 2022/1180 E., 2023/415 K. sayılı davanın kabulüne ilişkin kararında; “davalı müvekkil şirketin 13/09/2021 tarihli taksiti 14/09/2021 tarihinde, 30/10/2021 tarihinde gecikmeli olarak ödediği, böylelikle davacının üç taksit ödeme süresini geciktirdiği, tasdik edilen konkordato projesinde kararlaştırılan taksitlerin gününde ve tam olarak ödememesinin, konkordatonun davacı açısından feshi için yeterli bir neden olduğu, borcun sonradan ödenmiş olmasının davacının fesih isteme hakkını ortadan kaldırmadığı gibi mahkemeyi de bağlamadığı, dosya kapsamına göre, İİK m.308/e hükmü ve tüm beyan ve deliller birlikte dikkate alındığında, davalı müvekkilin konkordato projesine aykırı davranışı nedeniyle davacının konkordatonun kısmen feshini talep etmekte haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurulduğunu, huzurdaki davada vekil olarak tarafa herhangi bir tebligat yapılmaması usul ve esasa aykırı olduğunu, konkordato projesinin tasdik edildiği dava dosyasında davalının (konkordato davasında davacının) vekili olarak kaydının yer almasına rağmen, huzurdaki davada dava dilekçesinin vekil sıfatıyla tarafımıza tebliğ edilmemesi yerinde olmadığını, dosya kapsamına sunulan kayyım raporu ile de sabit olduğu üzere davalı müvekkil şirketin iyiniyetli olduğu hususu, yerel mahkemece dikkate alınmadığını, bu durum usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı müvekkil şirketin iyiniyetli olduğunu, tasdik edilen konkordato projesine göre ödemelerin süresinde yapıldığı dosyaya sunulan 02/05/2023 tarihli kayyım raporu ile sabit hale gelmesine rağmen, işbu hususlara yerel mahkemece itibar edilmediğini, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya sunulan 02/05/2023 tarihli kayyım raporunda, davalı müvekkil şirketin tasdik edilen konkordato projesi kapsamında İİK m.308/h uyarınca tüm ödemeleri tam ve eksiksiz şekilde yaptığı tespit edilmiş olduğundan, davalı müvekkil şirketin konkordato projesi kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği teyit edildiğini, bu durum davalı müvekkil şirketin iyiniyetle tüm ödemeleri yaptığını ve yapmaya devam ettiğini, dosyaya sunulan 02/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda, davacı banka alacağının 2.412.103,92 TL olduğu, davacı bankanın rehinli alacağının olmadığının davalı müvekkil şirket ile davacı banka tarafından teyit edilip imza altına alındığını, bu borcun ödenmesine ilişkin olarak ise yapılan ödeme planının 36 ay taksit kapsamında 24 aylık taksidinin ödendiğini, 12 aylık taksidinin kaldığı yapılan ödemelere ilişkin dekontların da rapor ekinde yerel mahkemeye sunulduğu tespit edildiğini, anılan 02/05/2023 tarihli kayyım raporunda, davalı müvekkil şirket tarafından yapılan toplam 24 aylık taksit ödemesi sonunda davacı bankanın 12 taksit tutarında 804.034,68 TL alacağının kaldığı da tespit edildiğini, davalı müvekkil şirket tarafından davacı bankanın 2.412.103,92 TL’lik toplam alacağının 1.608.069,24 TL’lik kısmını ödediğini, eş anlatımla toplam alacağın yaklaşık %70 oranındaki kısım davalı müvekkil şirket tarafından ödendiğini, halihazırda taksitlerin ödenmeye devam ettiği sabit hale geldiğini, davalı müvekkil şirket, tasdik edilen konkordato projesi kapsamında, iyiniyetle ödemeleri yapmıştır. Dava dilekçesinde iddia edildiği gibi sadece 2(iki) taksit ödemesi gecikmiş olsa dahi, ilgili taksit en geç o taksidin ödeneceği ayın sonunda ya da hemen ertesi ayda ödendiğini, davalı müvekkil şirket tarafından ödenmeyene ya da eksik ödenen davacı banka alacağı bulunmadığını, davalı müvekkil şirket, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/777 E. ve 2020/238 K. sayılı kararı ile tasdik edilen konkordato projesine göre, mahkeme denetiminden geçerek belirlenen miktarlar dikkate alınarak ve konkordato komiseri nezaretinde ödemeleri yaptığını, ancak davacının iddia ettiği taksit ödemeleri, ülke ekonomisi, artan döviz kurlarından kaynaklı ticari faaliyetlerin ve piyasa alacaklarının etkilenmesi gibi hususlardan dolayı, en fazla ertesi ay olacak şekilde gecikmeli olarak ödendiğini, ancak ilgili taksit ödemeleri ya ilgili taksidin ödeneceği ayın sonunda ya da ertesi ay tam ve eksiksiz şekilde davacı bankaya ödendiğini, Gerek önceki taksit ödemelerinin gerekse de sonraki taksit ödemelerinin eksiksiz, tam ve zamanında yapıldığı, davacı bankanın 2.412.103,92 TL’lik toplam alacağının 1.608.069,24 TL’lik kısmının ödendiği, eş anlatımla toplam alacağın yaklaşık %70 oranındaki kısmın davalı müvekkil şirket tarafından ödendiği ve halihazırda taksitlerin ödenmeye devam ettiği, 12 taksitten az taksit ödemesinin kaldığı gözetildiğinde burada davalı müvekkil şirketin herhangi bir kötüniyeti olmadığını, bu sebeple davalı müvekkil şirket tarafından yapılan ödemelerin hiç yapılmamış gibi yok sayılması, davalı müvekkil açısından, dolaylı olarak ise diğer alacaklılar açısından telafisi imkansız hak kayıplarına neden olacağı gibi konkordatonun ruhuna, amacına ve işlevine, konkordatonun tasdiki kararının amacına da aykırı olacağını, davalı müvekkil şirketin iyiniyetini, tasdik edilen konkordato projesi kapsamında ödeme yaptığını ve yapmaya devam ettiğini açıkça gösterdiğini, İşbu hususların dikkate alınmasını ve hukuka, hakkaniyete aykırı yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep ettiğini, yerel mahkemece iddia ve taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmaksızın karar alınması da usul ve esasa aykırı olduğunu, yerel mahkeme gerekçeli kararında ise, 13/09/2021 tarihli taksiti 14/09/2021 tarihinde, 30/10/2021 tarihinde gecikmeli olarak ödediğini, böylelikle davacının üç taksit ödeme süresini geciktirdiği şeklinde tespit ve değerlendirme yapıldığını, yerel mahkeme gerekçeli kararında belirtilen 13/09/2021 tarihli taksidin geç ödendiği yönünde davacının dava dilekçesinde herhangi bir iddiası ve talebi bulunmadığını, davacının bu yönde bir iddiası ve talebi olmamasına rağmen, yerel mahkemece 13/09/2021 tarihli taksidin geç ödendiği yönünde tespit yapılması ve işbu tespitin davanın kabulüne gerekçe gösterilmesi açıkça usul ve esasa aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararı bu yönüyle yerinde olmadığını, son olarak ise, yerel mahkeme gerekçeli kararında yer alan 13/09/2021 tarihli taksiti 14/09/2021 tarihinde, 30/10/2021 tarihinde gecikmeliolarak ödediğini, böylelikle davacının üç taksit ödeme süresini geciktirdiği şeklindeki tespit ve değerlendirmeden, nasıl ve ne şekilde 3(üç) taksit ödemesinin geciktirildiği yönünde kanaate varıldığı tarafça anlaşılamayacağını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yerel mahkemenin anılan gerekçesinden 13/09/2021 tarihli taksidin, 14/09/2021 ve 30/10/2021 tarihinde gecikmeli olarak ödendiği yönünde bir anlam çıkmasına rağmen; 3(üç) taksit ödemesinin geciktirildiği yönünde karar verilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararı bu yönüyle de hatalı olduğunu, işbu istinaf itirazları doğrultusunda yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep ettiğini, açıklanan ve resen öngörülecek nedenlerle; dosya kapsamındaki tüm yazılı ve sözlü beyanları tekrarla; istinaf başvuru talebinin kabulünü, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2023 tarihli, 2022/1180 E., 2023/415 K. sayılı dosyasından verilen davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle anılan mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davalı müvekkil lehine davanın reddini, duruşma talebinin kabul edilerek yüksek mahkemenizdeki yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasını, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.Dava, İİK.’nun 308/e maddesine dayalı konkordatonun davacı yönünden kısmen feshi istemine ilişkindir.Konkordatonun bir alacaklısınca feshinden söz edebilmek için öncelikle tasdik edilmiş bir konkordato projesinin bulunması gerekmektedir. Konkordatoya tabi borcun yani konkordato alacağının proje gereğince ifa edilmemiş olması davanın sebebini teşkil eder. Ademi ifayı takiben yeni bir mühlete yahut borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek yoktur.Konkordatonun kısmen feshi 2004 sayılı İİK’ya 28/2/2018 tarihinde 7101 sayılı Yasa’nın 37. Maddesiyle eklenen 308/e maddesinde “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” biçiminde düzenlenmiştir.
Kısmen Feshi Talep Edebilmek İçin Gereken Şartlar ; Konkordatonun bir alacaklısınca (yani kısmen) feshinden söz edebilmek için öncelikle tasdik edilmiş bir konkordatonun (projesinin) bulunması gerektiğinde tereddüt edilemez. Mademki, proje gereğince ifada bulunulmamıştır, şu hâlde evvela elde davacı alacaklı için mecburi bir proje olmalıdır. Eş deyişle konkordato projesi, tasdik edilmiş bulunmalıdır.Bu sırada tasdik kararının kesinleşmesinin gerekip gerekmediği, mülga 300. maddenin aksine yeni m. 308/c, f. 1, c. 1 hükmüyle birlikte değinilmesi gereken meselelerdendir. Zira artık proje, tasdik kararıyla birlikte, alacaklılarını (ve doğal olarak borçlusunu) -aksi alacaklılarınca oylanıp kabul edilen projede öngörülmediği sürece- derhâl bağlamaktadır. Bu hâlde, ilk bakışta önceki dönemden farklı olarak konkordatonun kısmen feshi bakımından kesinleşmesinin de aranmayacağı söylenebilmekle beraber bu sonuç, yüzeysel kalacaktır. Zira Kanunun bu kez 308/a maddesinde öngörülen kanun yolu denetiminden geçemeyen bir projenin, tasdik edilmekle başta bağlayıcılık kazanmış olsa da, anılan özelliğini sürdürmesi zaten mümkün olamayacak; takiben feshini istemek de gerekmeyecektir. Kısacası, konkordatonun feshini talep etmek bakımından her hâlükârda [kesinleşmekle işlerlik kazanacak projeler içinse kaçınılmaz olarak, m. 308/c, f. 1, zira bu son hâlde elde, işler hâlde olup da ihlâl edildiğinden feshi istenebilecek bir proje de bulunmamaktadır], tasdik kararının kesinleşmiş olması şartını da aramak gerekir. (YENİ KONKORDATO HUKUKU 7100 ve 7155 Sayılı Kanunlarla Değişik İcra ve İflas Kanunu m.285-309 Şerhi sayfa 636 )Yasada konkordato tanımlanmamıştır fakat öğretide yaygın olarak kabul edilen tanıma göre konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından yasada gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan bir kolektif icra biçimidir (Kuru, B.: İcra İflas Hukuku, C.IV, 3.b., İstanbul 1997, s.3585; Arslan, R./Yılmaz, E./Taşpınar Ayvaz, S.: İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 3.b., Ankara 2017, s.541; Ulukapı, Ö.: Konkordatonun Feshi, Konya 1991, s.8; Tanrıver, S./Deynekli, A.: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s.29; Kale, S.: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s.2).Bu ilkelere göre konkordato borçlu için borçlarını ödemesi ve işletmesini olası bir iflas durumundan kurtararak faaliyetini sürdürmesi ve bu arada istihdam ve katma değer yaratarak ekonomiye katkıda bulunmasını amacını da güder.Konkordatosu tasdik edilen borçlunun tasdik edilen proje çerçevesinde borçlarını ödemesi gerekir. Çünkü konkordato onun için tanınmış bir imkandır ve tasdik edilen konkordato projesi, alacaklılara yönelik bir zorlama içerir. Borçların projeye uygun biçimde ödenmesi, toplantıda red oyu kullanmış alacaklılar üzerine mahkeme kararı ile oluşturulan hukuki baskı karşısında artık bir zorunluktur. Ödeme aşamasında borçluya ilave tolerans gösterilmesi beklenemez.
Somut olayda borçlunun 2021 yılı Ekim ve Kasım ayında ödemesi gereken taksidi gününde ödememesi konkordatonun davacı açısından feshi için yeterli bir nedendir. Borcun sonradan ödenmiş olması davacının fesih isteme hakkını ortadan kaldırmadığı gibi mahkemeyi de bağlamaz. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/696 Esas 2022/2014 Karar ) Süresinde taksitlerin ödendiği hususunun da ispat külfeti üzerinde olan davalı tarafça ispat edilemediği, bu haliyle davacı alacaklı açısından konkordatonun kısmen feshi koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/05/2023 tarih ve 2022/1180 E. – 2023/415 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile kararın tebliğinden itibaren 10 (on) gün içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2023