Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1817 E. 2023/1692 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1817
KARAR NO: 2023/1692
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2023
ESAS NO: 2022/1307
KARAR NO: 2023/523
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:17/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:19/10/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2023 tarih ve 2022/1307 Esas 2023/523 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkilini davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve davalı kooperatifin etaplar halinde inşaat yaparak konutları teslim ettiğini, müvekkilinin yıllarca daire sahibi olmak için aidat ödemesi yaptığını, ferdileşme yoluyla da dairesini teslim aldığını, davalı kooperatif tarafından 15/05/2022 tarihinde genel kurul yapıldığını, genel kurulda alınan kararlara ilişkin tebligatı müvekkile gönderildiğini, genel kurulda alınan kararlara göre her üyeden 30.000,00 TL ücret talep edildiğini, bu ücretin müvekkilinden de talep edildiğini, davalı tarafından tapu devri yapılmış, çıkarılan kesin maliyet hesabı müvekkili tarafından ödendiğini, söz konusu kanun değişikliği de dikkate alınarak müvekkilinin borcunun bulunmadığını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davacının davasını kooperatifler kanununa eklenen geçici 11. Madde düzenlemesine dayandırdığını, dava konusu genel kurul kararının 15/05/2022 de alınmış olduğunu, davaya dayanak yapılan yasa değişikliğinin ise 15/06/2022 tarihinde yürürlüğe girdiğini, müvekkil kooperatif tarafından 15/05/2022 tarihli genel kurulda üyelerden ödeme alınmasına karar verilmiş ise de bugüne değin ne davacıya ne de diğer kooperatif üyelerine genel kurul kararı gereğince ödeme yapılması için herhangi bir dava veya icra takibi yapılmadığını, müvekkil kooperatifin unvanından anlaşılacağı üzere müvekkil kooperatif toplu konut kooperatifi olup konut imalatlarını etap etap yaptığını, kooperatife kayıtlı üyelerden bir bütün halinde aidat alacakları tahsil edilerek toplanan aidatların kooperatif uhdesinde yapılmakta olan inşaatlara herhangi bir bölge ada, parsel veya üyelik ayrımı yapılmaksızın kullanıldığını, müvekkil kooperatifin ana sözleşmesinde konutların etaplar halinde yapılarak ortaklara dağıltılması yönünde herhangi bir ana sözleşme değişikliğinin söz konusu olmadığını ayrıca kooperatif genel kurul kararı ile müvekkil kooperatifin uhdesinde bulunan inşaatların etaplar halinde yapılıp teslim edileceğine dair alınmış bir genel kurul kararının da bulunmadığını, geçici 11.madde de sayılan şartları sağlamayan davacının açtığı davanın bu yönü ile reddinin gerektiğini, söz konusu düzenlemenin açıkça Anayasaya aykırılık teşkil ettiğini, Sadece Kayseri iline özgü uygulama kanunun şahsa yönelik olduğunu gösterdiğini, kesinleşmiş mahkeme kararlarına dahi müdahalede bulunarak kanunların geriye yürümezliği ilkesi ihlal edildiğini, davanın açılmasında müvekkil kooperatifin kusurunun olmayıp devletin kusuru ile iş bu dava ikame edildiğinden müvekkil kooperatifin talep edilen masraf ve vekalet ücreti taleplerinden ve kötüniyet tazminatından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Yapılan yargılama, sunulan delil ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının dava şartları bakımından noksansız olduğu, davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre davanın yasal dayanağı olduğu, yukarıda yapılan genel açıklamalar ve emsal nitelikte kararlar gereğince davanın konusuz kaldığı ve konusuz kalan dava hakkında esasa dair bir karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri bakımından yapılan değerlendirmede; esas hakkında bir karar verilmeyen hallerde, tarafların, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerektiği fikri mahkememizce de benimsenmiş olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce ve iptal edilen yasal düzenleme dayanak gösterilerek eldeki davanın açıldığı ve fakat anılan yasal düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafın, Geçici 11. maddenin 2. fıkrası kapsamında menfi tespit davası açabilmesi için, hakkında başlatılmış olan icra takibinin durması üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açmış olması, bu davayı kazanmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, yahut hüküm kesinleşmemiş olsa dahi verilen mahkeme hükmü ile birlikte icra takibinin kesinleşmesi halinde, borçlu olmadığının tespitine ilişkin, yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde açılacak bir dava olması gerektiği, oysa ki davacının davasının anılan yasal düzenlemede belirtilen şeklî koşulları taşımadığı anlaşılmaktadır. Esasen anılan yasal düzenlemenin şeklî koşulları sağlayan kooperatif üyesi davacılara davada haklılık sağlayacağı kuşkusuzdur. Zira, yasal düzenlemede bizatihi kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için menfi tespit davası açma hakkı tanınmaktadır. Oysa ki davacı, iptal edilen 1163 sayılı Koop. Kanunu’nun Geçici 11. maddesindeki bir kısım hukukî işlemlerin hükümsüz olduğunu öngören 1. fıkradaki emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün (ve bu kapsamda borçsuzluğunun) tespiti için bu davayı açmış bulunmaktadır. Dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunan davacın, yasal düzenlemede aranan dava açmaya ilişkin şekli şartları taşımadığından davanın esası yönünden haklı olmadığından bahsedilemez. Kanun koyucu 2. fıkradaki düzenlemede ile kesinleşen ilâmlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için bir formül geliştirerek, bu durumda olan Kayseri ilindeki yapı kooperatifi üyelerine menfi tespit davası açarak ve davayı açtığına dair belgeyi icra dairesine sunarak icra takiplerini durdurma imkânı getirmektedir. Bununla beraber Kayseri ilindeki bir yapı kooperatifi, yönetim giderleri dışında her ne ad altında olursa olsun üyelerini borçlandırıcı bir işlem yaptıklarında (yetkili organlarında bu konuda karar aldıklarında), henüz icra takibi başlatmamış dahi olsalar, üyelerin hukukî durumunu değiştirecek bu işlemlere karşı üyenin, mevcut hukukî durumunun korunması maksadıyla mahkemeye başvuruda bulunmasını haklı saymak gerekir. Aksi taktirde Geçici 11. maddedeki düzenlemenin yalnız kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için ihdas edildiği gibi dar bir anlam ortaya çıkacak, hükümsüzlüğe ilişkin ilk fıkra hükmü, ikinci fıkra hükmüne bağlı olmak kaydıyla bir anlam taşıyacaktır. Oysa ki yasanın lafzından yahut maddenin gerekçesinden böylesine dar bir anlam çıkarılamaz. Sonuç olarak; davacıya konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için davalı … kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere borçlandırmalar yapıldığı, her ne kadar davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatılmamış, dava açılmamış, dava, davalı… kooperatifi lehine sonuçlanmamış olsa dahi; Geçici 11. madde çerçevesinde hukuksal korunma talep eden davacının, yasal süresi içerisinde bu davayı maddenin birinci fıkrasında ifade edilen emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün ve borçsuzluğun tespiti (menfi tespit) için açtığı ve fakat dava devam ederken davaya dayanak teşkil eden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davanın bu suretle konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla iptal edilen yasal düzenleme gereğince hukuksal koruma talep eden davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmiş, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücreti taktir olunarak hüküm tesis edilmiştir.1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA…” dair karar verilmiştir.İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Vaki davayı kooperatifler kanuna eklenen geçici 11. Maddesi gereğince açılan menfi tespit davası olduğunu, kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas, 2023/29 karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, iptal kararının Resmi Gazete’nin 09/03/2023 tarih ve 32127 sayılı sahifesinde yayınlandığını, her ne kadar mahkeme tarafından karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar tesis edilmişse de aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, müvekkili kooperatifin ne kanun koyucu ne de Anayasa Mahkemesi olmadığını, dolayısıyla haksız olarak çıkartılan ve haklı olarak iptal edilen bir kanun ile alakalı olarak hiç bir kusuru bulunmayan müvekkili kooperatifin aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının bu davayı açarken haklı veya hakkız olduğunun tespit edilmeden müvekkili kooperatifin külliyen haksız olduğunu davacının ise davanın açılmasında haklı olduğunun kabulü ile müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti tahmilinin yasaya aykırı olduğunu, vaki davada davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına değil davanın reddine karar verilmesinin yargılama gideri ve vekalet ücretinin lehlerine hükmedilmesi gerektiğini, açılan davada davacının hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili kooperatif tarafından davacı hakkında dava tarihi itibariyle hiçbir yasal işlem yapılmadığını, her halükarda dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmeyen aidatlar içinde genel kurulda alınan tüm meblağ üzerinden menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, mahkemenin bu hususu dikkate alıp davanın reddine karar vermesi ve lehlerine masraf ve vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken bu şekilde karar vermemesinin yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;İstinaf incelemesine konu kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda aşağıda yazılan nedenler dışında usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının aşağıdaki paragrafın dışında kalan istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Ancak somut uyuşmazlıkta;
Mahkemece her dava dava açıldığı tarihteki şartlar itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden eldeki dava yönünden, davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça Anayasa Mahkemesinin 16.02.2023 tarih ve 2022/126 Esas, 2023/29 Karar sayılı kararı ile iptal edilen 7410 sayılı Kanun’un 2 maddesi ile 1163 sayılı Kanun’a eklenen geçici 11 inci maddesi kapsamında dava açması hali nazara alındığında işbu davanın, Anayasa mahkemesince davadan sonra iptaline karar verilen 1163 sayılı yasanın geçici 11. Maddesine dayanılarak açılmış olması ve yargılama sırasında sözkonusu yasal düzenlemenin iptal edilmiş olması sebebiyle dayanak yasanın ortadan kalkması nedeniyle dava konusuz kaldığından dolayı esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğundan ,gelinen aşama itibariyle işbu davada tarafların haklılık durumu belirlenemediğinden HMK 331/1 maddesi de nazara alınarak davacı ve davalı lehine/aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçeyle davalı istinafı yerinde görülmekle, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu itibarla; davalı tarafın istinaf itirazı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından kararın gerekçe yönünden yukarıdaki gibi düzeltilerek yeniden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
HMK 353/1-b.2 md. gereğince, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 08/06/2023 tarih ve 2022/1307 E – 2023/523K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
“1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava başında peşin olarak yatırılan 512,33 TL harçtan mahsubu ile artan 242,48-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı ve davalı tarafça yargılama boyunca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4- Taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, “
3-Davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu yönünden yaptığı 738,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı’nın ve 155,00TL istinaf posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.17/10/2023