Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1805 E. 2023/1683 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1805
KARAR NO: 2023/1683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2023
ESAS NO: 2022/1125
KARAR NO: 2023/316
DAVA: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/11/2019
DAVA:İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 17/10/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2023 tarih ve 2022/1125 Esas – 2023/316 sayılı kararı Asıl Davada Davacı/ Birleşen Davada Davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde; davalı tarafça müvekkili aleyhine Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığını, takibin şeklen kesinleştiğini, müvekkilinin kooperatif yönetim kurulu yazısıyla tebliğ edilen konut kesin maliyet hesabını ödeyip tapusunu aldığını, yıllar önce üyelikten ayrıldığını, o tarihte ödediği tutarın o tarihlerde çevresindeki özel yap sat daire fiyatlarından da yüksek bir tutar olduğunu, müvekkilinin kesin maliyet borcunu ödedikten ve üyeliğinin sonlanması ve kooperatif ile karşılıklı ibralaşmadan sonra bir kaç yıl genel kurul toplantılarına da çağrılmadığını, davalı kooperatif vekilinin iflas erteleme talebine konu verdiği dilekçede 310 ortağın tapusunu alarak üyelikten ayrıldığını kabul ve ikrar ettiğini, müvekkilinin kooperatifin üyesi olmadığını, genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, kesin maliyet bedelini ödeyen ve tapusunu alan üyelerin kooperatife karşı herhangi bir borcu kalmadığını, her ortağın kendisine düşen konutu kesin maliyeti üzerinden kabul ettikten sonra maliyet için başkaca bir ödeme yapmak zorunda olmadığını, kooperatif hukukunda esas olanın kesin maliyet hesabının bir kere çıkarılması ve kesinleşmesi olduğunu, tapusunun verilmeden önce davalı kooperatifin kesin maliyet hesabını çıkarmayıp alacaklarını tahsil etmediği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, risk payının rapora eklenmesi ve tahsil edilmesinin unutulmuş, anlatılmış ise müvekkilinden talep edilebilir ancak bunun da zamanaşımına uğradığını açık oludğunu, bu nedenlerle Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespiti, haksız ve kötü niyetli başlatılan icra takibinin %20’sinden az olmama üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada dava dilekçesinde; davalının kooperatif üyesi olduğunu, davacının davalıdan olan alacağının tahsili için başlatılan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borca itirazı üzerine işbu itirazın iptali davası açıldığını, huzurdaki davanın dayanağı olan icra takibi hariç davacının davalı aleyhinde başlattığı Kayseri 5.İcra Dairesi’nin …Esas sayılı icra takibi nedeni ile Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/784 Esas sayılı menfi tespit davasının derdest olduğunu, işbu davanın Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/784 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, aksi taktirde bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın davanın kabulüne ve davalının itirazının iptali ile alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı kooperatife borcunun olmadığı kalmadığı yönündeki itirazlarının kabul edilemez olduğunu, müvekkili kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortaklarının borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusu genel kurulun gündemine geldiğini, 6.gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesap kabul edilmediğini ve yönetime yetki verilmesi teklifinin reddedildiğini, 2015 yılında teknik heyet marifeti ile kesin hesap maliyeti çıkarıldığını, üyelere usulünce tebliğ edildiğini, yapılan itirazlar cevaplandırılarak ortakların kaseni maliyet hesabı borçları kesinleştiğini, bir kısım üyelerin bağımsız bölüm tapularını devralmalarını fırsat bilerek borçlarını ödemeye yanaşmadığını, kooperatifin daha önce yapılandırılan banka borçlarını zamanında ödeyemediğini ve inşaatlara devam edemediğini, kooperatifin hacze düştüğünü, 2014 yılından beri iflas erteleme sürecinde olduğunu, alacaklı … AŞ’nin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini satışa çıkarması üzerine kooperatif ile 28/12/2018 tarihli uzlaşma tutanağı imzalandığını, uzlaşma protokolüne uyulmaması halinde bankanın geçmişe dönük temerrüt faizi talebinde bulunmasının söz konusu olduğunu, bu nedenlerle değişen koşullar ve özellikle … AŞ tarafından kredinin katı edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkarılması genel kurulun gündemine alındığını, davacının icra takibine süresi içinde takibe itiraz etmeyerek işbu davayı açtığını, davacının halen davalı kooperatifin üyesi olduğunu, üyelik belgelerinin kooperatif defter kayıt ve belgeleri arasında yer aldığını, davalının isminin genel kurul hazirun cetvelinde yer aldığını, daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığını, bir kısım ortakların henüz borçları bitmeden tapu almalarını fırsat bilerek kooperatifin kalan inşaatlarına ve banka kredi borcuna ve faizlerine karışmayız şeklindeki yaklaşımları ve bundan kurtulmak için kooperatifin ortağı olmadıklarına dair iddiaları hem yasal dayanaktan yoksun ve kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu, davalının tapu alırken tüm borcunu ödediğine ve başka borcunun kalmadığına dair iddia ve savunmalarının yerinde olmadığını, davalı kooperatifte hiçbir zaman sabit fiyatla/peşin bedelle üyelik uygulaması yapılmadığını, kooperatifin genel kurullarında davalı üyelerin sabit fiyatla üye olduklarına veya kooperaitf ile ilişiğinin kesildiğine dair açık veya zımnen hiçbir bir karar alınmadığını ve davalının ortaklık statüsünün devam ettiğini, bu nedenlerle davanın reddini, takip konusu borcun %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının kooperatif üyesi olmadığını, daha önceden çıkarılan kesin maliyet bedelini % 10 risk payı ile beraber ödediğini ve ibra edildiğini, davacıya borcunun kalmadığını, yeniden kesin maliyet hesabı çıkarılmasına ilişkin genel kurul kararının mutlak butlanla batıl olduğunu Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/784 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacının asıl alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…davacı kooperatif alacağının kesin maliyet hesabı sonucu çıkarılan ve ödeme tablosu davalıya tebliğ edilen borç tutarından kaynaklandığı, davalı borçlu tarafından kendisine devredilen taşınmazın m² cinsi büyüklüğü, kesin maliyet bedelinin kooperatif genel kurul kararında alınmış olması, dolayısıyla alacağın belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle likit nitelikte alacağa haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davacı kooperatif üyesinin asıl dava yönünden yapmış olduğu talep borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup birleşen dosya yönünden yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davacı kooperatif üyesinin davalı kooperatife olan borcu dikkate alındığında menfi tespit istemi yerinde görülmemiş ve asıl davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Her ne kadar asıl davada davalı kooperatif kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de davacı kooperatif üyesinin kötü niyetli olduğu yasal delil ve belgelerle kanıtlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir….” gerekçesiyle ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE, birleşen davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.İşbu kararı Asıl Davada Davacı/Birleşen Davada Davalı … vekili asıl ve birleşen davayı süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Asıl Davada Davacı/ Birleşen Davada Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinden özetle; Asıl dava, Kooperatifin 30.06.2018 tarihli Genel Kurul toplantısının 8 numaralı gündem maddesi ile çıkarılan kök maliyet ve ek maliyete ilişkin 24 taksitlik ödemenin ilk 4 taksitini konu eden kapatılan Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile Kooperatifçe başlatılan kesinleştiğini, icra takibine karşı açılan menfi tespit davası iken, birleşen dosya ise yine Kooperatifin 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısının 8 numaralı gündem maddesi ile çıkarılan kök maliyet ve ek maliyete ilişkin 24 taksitlik ödemenin 5-6-7-8. taksitini konu eden Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına müvekkil tarafından yapılan itirazın iptali amacıyla Kooperatif tarafından açılmış itirazın iptali davası olduğunu, müvekkil, davacı kooperatife üye iken üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 2010 yılında çıkartılan kesin maliyet hesaplamasındaki bedelin %10’luk risk payını da ödediğini, istifa dilekçesi vererek, davacı kooperatifle karşılıklı ibralaştığını ve ilişiği kestiğini, müvekkilin, Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin değişik 61. madde hükmü uyarınca kendisine tanınan hak ile tapusunu alarak üyeliği sona erdiğini, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/6310 E., 2022/185 K. Sayılı ekte sunulan ilamında da belirtildiği üzere ” ….kesin maliyet hesabı çıkartıp bu bedeli davalıdan talep etmiş ise de henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacaktır. bu gerekçeler doğrultusunda kanuna aykırı olarak düzenlenen ana sözleşme uyarınca belirlenen bedelin davalıdan talep edilebilmesini kabul etmek mümkün değildir. Ancak kooperatif, inşaatlarının bitmesini müteakip yapılacak kesin hesap sonucunda belirlenen bedeli bağımsız bölüm teslim alan ortaktan kooperatiften istifa edip etmediğine bakılmaksızın talepte bulunulabilecektir.” denilmekle davacının inşaatların devam ettiği kesin maliyet hesabı ve dava dilekçesinde anlaşıldığından davanın erken bir dava olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verildiğini, dolayısıyla gerek güncel Yargıtay uygulamaları, gerekse istinaf ve yerel mahkemeler tarafından verilen kararlar bu yönde olduğunu, müvekkilin kooperatife karşı herhangi bir borcu olmadığını, kooperatifçe ne adda olursa olsun istenilen tutarın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dolayısıyla asıl davanın kabulü ile müvekkilin ilgili icra dosyasında kooperatife borcu olmadığının tespiti ile, kooperatifçe açılan birleşen davanın reddine karar verilmesi ile müvekkil lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, işbu sebeple istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1125 E. 2023/316 K. sayılı kararının, güncel Yargıtay içtihatları doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olduğunun mutlak olduğunu, asıl davanın kabulü ile müvekkilin ilgili icra dosyasında Kooperatife borçlu olmadığının tespiti ile, müvekkil lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, birleşen dosya yönünden de davanın reddi ile müvekkil lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl Davada Davalı/ Birleşen Davada Davacı vekili istinaf cevap dilekçesinden özetle; İlk derece mahkemesi tarafından verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu için kararın kaldırılması gerektiğini, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporu mahkemece toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirildiğini buna göre; davalının kooperatif üyeliğinden ayrıldığına ilişkin herhangi bir kayıt ve belge bulunmadığını, kooperatif tarafından taahhüt edilen taşınmazın tapu kaydının davalı adına tescili halinde dahi davalının kooperatif üyeliğinden çıktığı şeklinde yorumlanamayacağını, bu nedenle bilirkişi kök raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelerin kanun ve ana sözleşmeye uygun olduğunu, kesin maliyet hesabı sonucu çıkarılan borcu davalının ödemekle yükümlü olduğunu, usulüne uygun alınan yönetim kurulu kararı çerçevesinde taksitlerin ödenmesi gerekirken Haziran-Temmuz- Ağustos- Eylül 2019 aylarına ait her biri 2.376,51TL olan borç tutarının ödenmediği usulüne uygun olarak tutulan kooperatif kayıtları ile sabit olduğunu, davalı taraf zaman aşımı defi ileri sürmüş ise de taraflar arasında ortaklık ilişkisinin ve davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, alacağın muaccel olması ile birlikte zaman aşımının işlemeye başlayacağını, kesin maliyet bedelinden kaynaklanan alacağın ancak kesin maliyet hesabı yapılması ve kooperatifin yetkili organlarınca karar alınması ile birlikte muaccel hale geleceğini, tüm bu nedenlerle davalının zaman aşımı yönündeki savunmasının ve diğer savunmalarının da yerinde olmadığını, alınan genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının kanun ve ana sözleşmeye uygun olduğunu, davacı kooperatif yetkili organlarınca alınan kesin maliyet hesabının kesinleştiğini, eşitlik ilkesine aykırı bir yön bulunmadığını, bu suretle benimsenen kök raporda yapılan hesaplamalar çerçevesinde birleşen dosya yönünden davacının davalı kooperatif üyesi aleyhinde başlatmış olduğu icra takibi yerinde görüldüğünü, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması Kooperatifler Kanunun 23. Maddesine aykırılık teşkil edeceğini, Yapı Kooperatifi ortaklığı taşınmaz mal edinmeye yönelik bir ortaklık olduğunu, bunun doğal sonucu olarak ortak, sahip olacağı taşınmazın karşılığında bedel ödeyeceğini, Kooperatif ortaklarının konut edinmek amacı ile yaptıkları ödemeler konutun maliyetini oluşturduğunu, ortaklardan tahsil edilecek tutarın, zamanı ve ödeme koşullarının belirlenmesi genel kurulun yetkisinde olduğunu, ortaklardan tahsil edilecek tutar ve bunların ödeme şartları ile geçikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek de genel kurulun yetkileri arasında olduğunu, ortağın kooperatife olan borcu da genel kurul tarafından belirleneceğini, kooperatif ile üyesi arasındaki ilişki bir devamlılık ilişkisi olduğunu, daire tapusunu alan üye kooperatif tasfiye aşamasına gelmemişse ve kooperatifle ilişkisini kesmek istiyorsa aldığı daireyi iade ederek ayrılmak zorunda olduğunu, hatta daireyi elde tuttuğu döneme ilişkin yararlandığı faydanın karşılığını da kooperatife ödemek durumunda olduğunu, Kooperatifler Kanununda kesin hesap maliyetinin ne zaman ödeneceğine dair yargısal düzenleme yapılmadığını, yargı kararlarınca davanın reddedilmesi durumunda bu zamana kadar üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirip tapusunu alamayan ortaklar için büyük bir adaletsizlik ve eşitsizlik olduğunu, Kooperatif inşaatları halen devam ettiğini, inşaatlar devam ederken tapusunu alan bir kısım üyelerin kooperatifle ilişkisini kestiğini ve çıkan maliyet hesaplarından sorumlu olmadığını iddia etmesi kalan maliyet ve borçların, bunlardaki artışların kalan üyelere yüklenmesine sebep olacağını, bu duruma birbiri ile uyumlu olmayan yargı kararları ile mahal vermek Kooperatifler Kanunun 23 Maddesine ve hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu, tapusunu alan ortakların üyelik ilişkileri sona ermediğini, bu ortakların diğer ortaklar gibi hak ve sorumlulukları ücret ödeme yükümlülükleri devam ettiğini, aksinin kabul edilmesi tapusunu alamayan ortakları mağdur edeceğini, Kooperatifler Kanunu’nda kesin maliyetlerin ödeme zamanı belirlenmediğini, müvekkil kooperatif kalan inşaatların devam etmesi ve kalan kooperatif üyelerinin tapularını alabilmesi için … A.Ş. ‘den kredi çektiğini ancak bu kredi de ortakların ödeme yapmamasından dolayı kat edildiğini, Maliyetin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşik Yargıtay içtihatları ile kabul edildiğini, müvekkil kooperatifin talep ettiği kesin maliyet bedelinin tapusunu alan ortaklar için muaccel hale geldiği kabul edildiğini, inşaatların devamlılığının sağlanması ve diğer kooperatif üyelerinin tapularını alması için son kesin hesap maliyeti için “ön ödeme”, “ara ödeme” olarak kabul edilmesi gerektiğini, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre kooperatifler artan maliyetlerden dolayı ortaklarından bedel talep edildiğini, kooperatif ortakları son bağımsız bölüm bitip teslim edilene kadar kooperatif ortağı olmaya devam edeceğini, kooperatif, inşaati bitmeden bağımsız bölümü teslim aldığını, istifade eden üyelerden bağımsız bölümü geri alma hakkına sahip olduğunu, inşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağına ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilmeyeceğini, maliyetin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşmiş Yargıtay İçtihatları ile kabul edildiğini, müvekkil kooperatifinin davalıdan talep ettiği bedel artan maliyetlere ilişkin olduğunu, bu durum yönetim kurulu kararlarında ve dava dilekçesinde de sabit olduğunu, kesin hesap maliyetinin ne zaman ödeneceğine ilişkin Kooperatifler Kanununda kanun maddesi olmadığını, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip halen tapularını alamayan ortaklar Kooperatif Kanunun 23. Maddesine göre korunması gerektiğini, müvekkil kooperatif tarafından talep edilen bedelin ön ödeme, ara ödeme olarak kabul edilip yerel mahkemenin kararı onanması gerektiğini, arz ve izah edilen sebeplerle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1125 E. 2023/316 K. Birleşen Dosya Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/507 E. ilamının onanmasına karar verilmesini, takip konusu borç usulüne göre kesinleştiğini, davalıya tebliğ edilmiş olan kesin maliyet ve ek maliyet hesabına dayanması ve alacak kalemlerinin likit olması nedeniyle davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Asıl dava, kooperatif kesin maliyet alacağından ötürü borçlu olmadığının tespiti istemidir. İşbu davada talep edilen dava değeri 12.554,57 TL’dir. İstinaf edilen asıl dava dosyasında yapılan yargılama sonucu “davanın reddine” karar verilmiştir. Birleşen davada; kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine İİK’nun 67. Maddesi gereğince yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Dava değeri ve takip miktarı 9.946,12 TL’dir. İstinaf edilen birleşen dava dosyasında yapılan yargılama sonucu “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.
Mahkemece 13/04/2023 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 17.830,00-TL’dir.
Davacı- birleşen davada davalı tarafından kendisi yönünden istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin red ve kabul edilen dava değerinin HMK 341/2-4 maddesi gereğince Hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik miktarı 17.830,00 Türk Lirası olup, bu miktarı geçmeyen kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükmü ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacı- birleşen davada davalı tarafın istinaf dilekçesinin/başvurusunun asıl dava ve birleşen dava yönünden HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir. Açıklanan nedenlerle davacı- birleşen davada davalı tarafın istinaf ettiği asıl ve birleşen karara ilişkin red ve kabul edilen dava değerinin kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/2-4 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 13/04/2023 tarih ve 2022/1125 E. – 2023/316 K. sayılı nihai kararının Asıl Davada Davacı/ Birleşen Davada Davalı … vekilinin istinafa konu dava değerinin/kabul/red edilen karar miktarının karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2-4 ve 352/1-b maddeleri uyarınca asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusunda bulunan Asıl Dava Davacısı/ Birleşen Dava Davalısı … tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan Asıl Dava Davacısı/ Birleşen Dava Davalısı… tarafından yatırılan 170,00 TL istinaf karar harcı (Nispi) + 269,85 TL İstinaf Karar Harcı (Maktu) olmak üzere toplam 439,85 TL’nin talep halinde Asıl Dava Davacısı/ Birleşen Dava Davalısı …’e iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.17/10/2023