Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1647 E. 2023/1682 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1647
KARAR NO: 2023/1682
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2023
ESAS NO: 2022/1186
KARAR NO: 2023/262
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 17/10/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2023 tarih ve 2022/1186 Esas – 2023/262 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatife üyelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkiline isabet eden kesin maliyet bedeline ödediğini, davalı tarafından kendisine tahsis edilen taşınmazın tapusunu aldığını, yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Madde ile düzenleme yapıldığını, davalı kooperatif de etaplar halinde konutlarını yapıp kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ ettiğini, kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devri yaptığını, müvekkilinin de tapusunu almış olması nedeniyle hiçbir borcu bulunmadığından menfi tespit taleplerinin kabulü ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafından dosyaya sunulmuş cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….esas hakkında bir karar verilmeyen hallerde, tarafların, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerektiği fikri mahkememizce de benimsenmiş olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce ve iptal edilen yasal düzenleme dayanak gösterilerek eldeki davanın açıldığı ve fakat anılan yasal düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafın, Geçici 11. maddenin 2. fıkrası kapsamında menfi tespit davası açabilmesi için, hakkında başlatılmış olan icra takibinin durması üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açmış olması, bu davayı kazanmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, yahut hüküm kesinleşmemiş olsa dahi verilen mahkeme hükmü ile birlikte icra takibinin kesinleşmesi halinde, borçlu olmadığının tespitine ilişkin, yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde açılacak bir dava olması gerektiği, oysa ki davacının davasının anılan yasal düzenlemede belirtilen şeklî koşulları taşımadığı anlaşılmaktadır. Esasen anılan yasal düzenlemenin şeklî koşulları sağlayan kooperatif üyesi davacılara davada haklılık sağlayacağı kuşkusuzdur. Zira, yasal düzenlemede bizatihi kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için menfi tespit davası açma hakkı tanınmaktadır. Oysa ki davacı, iptal edilen 1163 sayılı Koop. Kanunu’nun Geçici 11. maddesindeki bir kısım hukukî işlemlerin hükümsüz olduğunu öngören 1. fıkradaki emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün (ve bu kapsamda borçsuzluğunun) tespiti için bu davayı açmış bulunmaktadır. Dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunan davacın, yasal düzenlemede aranan dava açmaya ilişkin şekli şartları taşımadığından davanın esası yönünden haklı olmadığından bahsedilemez. Kanun koyucu 2. fıkradaki düzenlemede ile kesinleşen ilâmlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için bir formül geliştirerek, bu durumda olan Kayseri ilindeki yapı kooperatifi üyelerine menfi tespit davası açarak ve davayı açtığına dair belgeyi icra dairesine sunarak icra takiplerini durdurma imkânı getirmektedir. Bununla beraber Kayseri ilindeki bir yapı kooperatifi, yönetim giderleri dışında her ne ad altında olursa olsun üyelerini borçlandırıcı bir işlem yaptıklarında (yetkili organlarında bu konuda karar aldıklarında), henüz icra takibi başlatmamış dahi olsalar, üyelerin hukukî durumunu değiştirecek bu işlemlere karşı üyenin, mevcut hukukî durumunun korunması maksadıyla mahkemeye başvuruda bulunmasını haklı saymak gerekir. Aksi taktirde Geçici 11. maddedeki düzenlemenin yalnız kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için ihdas edildiği gibi dar bir anlam ortaya çıkacak, hükümsüzlüğe ilişkin ilk fıkra hükmü, ikinci fıkra hükmüne bağlı olmak kaydıyla bir anlam taşıyacaktır. Oysa ki yasanın lafzından yahut maddenin gerekçesinden böylesine dar bir anlam çıkarılamaz. Sonuç olarak; davacıya konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için davalı yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere borçlandırmalar yapıldığı, her ne kadar davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatılmamış, dava açılmamış, dava, davalı yapı kooperatifi lehine sonuçlanmamış olsa dahi; Geçici 11. madde çerçevesinde hukuksal korunma talep eden davacının, yasal süresi içerisinde bu davayı maddenin birinci fıkrasında ifade edilen emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün ve borçsuzluğun tespiti (menfi tespit) için açtığı ve fakat dava devam ederken davaya dayanak teşkil eden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davanın bu suretle konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla iptal edilen yasal düzenleme gereğince hukuksal koruma talep eden davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmiş, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücreti taktir olunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….” gerekçesiyle Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA karar verilmiştir.İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili lehine açılan menfi tespit davasında yerel mahkeme Kooperatifler Yasası’na eklenen geçici 11. Maddenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğini bu sebeple de karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilin davalı kooperatife borçlu olmadığına dair genel hükümler kapsamında talep hakkı bulunmakta olduğunu, bu kapsamda inceleme yapılması gerektiğini, 04.06.1958 gün 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevi olduğunu, diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime ait olduğunu, (HMK. madde 33) anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne dair hukuki nitelendirmeyi de yine hakim yapacak ve görevli olup olmadığını da taraflar ileri sürmese dahi gözeteceğini, müvekkil de davalı kooperatife karşı bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, tapusunu aldığında tapusunu aldığı tarihten itibaren de genel kurullara davet edilmediğini, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu 4. maddesinde üyeliğin kazanılması ve kaybedilmesi ile ilgili hükümlerin ana sözleşmede yer alması mecburi hükümler arasında olduğunu, davalı kooperatif de ana sözlemeye 61. maddesi değişikliği ile özel olarak çıkma nedeni düzenlendiğini, müvekkil de tapusunu alırken kesin maliyet dahil değişen ana sözleşme gereği tüm parasal kooperatif anasözleşmesinin 61. maddesinde genel olarak çıkma nedenleri yanında “özel çıkma” nedeni kabul edildiğini, bu hüküm, genel kurul kararı ile anasözleşmeden çıkarılmadığı veya iptal edilmediği sürece kooperatifi ve tüm üyeleri bağlayıcı nitelikte olduğunu, Kooperatifçilikte eşitlik ilkesi, eşit statüde olan ortakların aynı hakka sahip olması ve aynı borçlardan sorumlu tutulmalarının gerektiğini, eşitlik ilkesini düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki, “kooperatif ortakları, bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler.” hükmüne göre, örneğin yapı kooperatiflerinde; peşin bedelli üyeler kendi aralarında, normal statüde üyeler ise normal statüde olan üyeler arasında karşılaştırma yapılarak; her üyenin kendi statüsü içerisindeki emsal üyelere göre eşitliğinin gözetildiğini, Kooperatifler hukukunda çoğunlukla nispi eşitlik ilkesi geçerli olduğunu, somut olayda müvekkil kura neticesinde kendisine isabet eden konuta ilişkin çıkarılan kesin maliyet bedelini ödediğini, kesin maliyeti ödeyerek tapusunu aldığını, bu durumda özel çıkma nedeni olarak düzenlenen ana sözleşme 61/e bendinin nispi eşitlik kuralı gereği geçerli olması nedeniyle müvekkilden yeniden ortaklıktan kaynaklı talepte bulunulamayacağını, izah edilen nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, izah edilen nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1186 e. 2023/262 k. sayılı ilamının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kooperatif üyesinin açtığı menfi tespit talebine ilişkindir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının menfi tespit davasının dayanağı olan 15.06.2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dolayısıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. Maddesinin Anayasa Mahkemesince 09.03.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 16/02/2023 tarih 2022/126 Esas 2023/29 Sayılı kararı ile iptali nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen ve işbu davanın, Anayasa mahkemesince davadan sonra iptaline karar verilen 1163 sayılı yasanın geçici 11. Maddesine dayanılarak açılmış olması ve yargılama sırasında sözkonusu yasal düzenlemenin iptal edilmiş olması sebebiyle dayanak yasanın ortadan kalkması nedeniyle dava konusuz kaldığından dolayı esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması yerinde görülmüştür.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf incelemesine konu kararın usul ve esas yönlerinden hukuka uygun olduğu değerlendirilmekle işbu kararı istinaf eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 30/03/2023 tarih ve 2022/1186 E – 2023/262 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 17/10/2023