Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1644 E. 2023/1722 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1644
KARAR NO: 2023/1722
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2023
ESAS NO: 2020/883
KARAR NO: 2023/410
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/05/2023 tarih ve 2020/883 E – 2023/410 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı kooperatif tarafından davacıya 23.11.2020 tarihli bir yazı gönderilerek davacıya … ada, … parsel sayılı … Blok… nolu daireden dolayı 280.219 TL tutarında kesin maliyet bedeli adı altında borç çıkarılmış olduğunu, kendilerinin bu borcu kesin maliyet borcunu kesinlikle kabul etmediklerini, bu daireye ait üyelik daha önce davalı …’a ait iken bu şahsın üyeliği davacıya devretmek istediğini, davacının de davalı kooperatife müracaat ederek bu daireye ait üyeliğin kooperatife borcu olup olmadığını, bundan sonraki dönemde inşaat maliyetiyle ilgili bir borcunun olup olmayacağını sormuş olduğunu, davalı kooperatifin de davacıya verdiği 10.04.2014 tarihli “taahhütname” başlıklı belgeyi tanzim ederek davacının inşaat maliyetiyle ilgili herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının sadece ilgili dairenin elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, çevre düzenlemesi, mesken ruhsatı ve tapu masrafından sorumlu olacağını, bunun dışındaki ödemelere karışmayacağını açıkça taahhüt etmiş olduğunu, ayrıca sundukları “muvafakatname” başlıklı belgede de davacının bahse konu üyeliği davalı …’dan borçları … tarafından ödenmek kaydıyla devraldığı ve davalı kooperatif tarafından da bu şekilde yapılan üyelik devrine açıkça muvafakat edildiğinin belirtilmiş olduğunu, davacının de kooperatifin bu taahhüdüne ve muvafakatnamesine güvenerek, ileride kendisinden inşaat maliyetiyle ilgili para istenmeyeceğini ve ileride gelebilecek borçlardan da davalı …’ın sorumlu olacağını düşünerek, davalı …’dan bahse konu dairenin üyeliğini devralmış olduğunu, bu taahhütnameden ve muvafakatnameden de anlaşıldığı üzere davacının bahse konu daireden dolayı hiçbir şekilde inşaat maliyet borcu bulunmamakta olduğunu, sadece bahse konu daireye ait elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, çevre düzenlemesi, mesken ruhsatı ve tapu masrafı borcundan sorumlu olduğunu, ayrıca ileride bir borç çıkacak olsa bile bu borçlardan davalı …’ın sorumlu olacağı açıkça belirtilmiş olduğunu, fakat davalı kooperatif kendisinin ekte sunmuş olduğumuz açık taahhütnamesine ve muvafakatnamesine rağmen davacıya inşaat maliyetiyle ilgili yüklü miktarda borç çıkartmış olduğunu, borcu kesinlikle kabul etmediklerini, bu nedenlerle biz mahkemeden öncelikli olarak davacının kooperatife inşaat maliyeti (kesin maliyet bedeli) ile ilgili herhangi bir borcu bulunmadığının tespitine, davacının sadece bahse konu daireye ait elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, çevre düzenlemesi, mesken ruhsatı ve tapu masrafı borcundan sorumlu olduğunun tespitine, bahse konu dairenin kesin maliyet bedeli borcu olsa bile bu borçtan davacının değil, davalı …’ın borçlu ve sorumlu olduğunun tespitine ilişkin talepleri olduğunu, mahkemece bu öncelikli talebin kabul görmemesi halinde ise davacıya gönderilen kesin maliyet borcunun gerçekte olması gerekenden çok yüksek olmasından ve bu dairenin 2014 yılında inşaatının tamamen bitirilerek oturulur vaziyette teslim edilmiş olması nedeniyle daireye düşen kesin maliyet bedelinin 2014 yılındaki veriler esas alınarak tespit edilmesini, bu şekilde tespit edilecek borçtan da öncelikle davacının borçlu olmadığının tespitine, davalı …’ın borçlu ve sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiklerini, kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet hesabında davacıya ait daireye düşen kesin maliyet bedelinin 416.0002,33 TL olarak çıkarılmış olduğunu, Kooperatife 2014 yılında ödenen 105.000 TL ise 250.304,49 TL olarak endekslenmiş olduğunu, davalı kooperatif tarafından yapılan bu kesin maliyet hesabına, koooperatife ödenen paraların endekslenme tutarına ve çıkarılan diğer şerefiye farkı, genel gider ve resmi gider miktarlarına açıkça itiraz ettiklerini, çünkü davacıya verilen taahhütnamede davacıyaı sorumlu olduğu borçlar arasında bu borçların yer almamakta olduğunu, ayrıca bir an için davacının kesin maliyet bedelinden sorumlu olduğunu varsayılsa dahi bu borçların dairenin inşaatının tamamen bitirildiği 2014 yılı itibarıyle belirlenmesi gerekmekte olduğunu, Kooperatife ödenen 105.000 TL’nin 100.000 TL’si davalı … tarafından ödenmiş olduğunu, bu şahsın kooperatife bu ödemeyi yaptığı yıl olan 2014 yılında dairenin inşaatı zaten bitmiş ve oturulur duruma gelmiş olduğu için davalı kooperatif bu dairenin maliyet bedelini o zamanki şartlara göre 100.000 TL olarak belirlemiş ve bu para kooperatife yatırıldığı için kooperatif tarafından inşaat maliyetiyle ilgili borç bulunmadığına dair davacıya ekte sundukları taahhütname verilmiş olduğunu, davacının üyeliği devraldıktan ve üyeliğe ait daireyi teslim aldıktan sonra davacıdan 5.000 TL tutarında çevre düzenlemesi masrafı istenilmiş olduğunu, davacının bu parayı kooperatife ödemiş olduğunu, fakat davacının bu parayı ödediği sırada kooperatifteki yetkili kişinin makbuz koçanının olmadığını , makbuzu daha sonra gelip almasını davacıya söylemiş olduğunu, davacının de makbuzu daha sonra gidip aldığında ise bu 5.000 TL’lik ödeme makbuzuna çevre düzenleme masrafı yerine aidat ödemesi diye yazıldığını görmüş olduğunu, bunu kooperatife söylediğinde ise bunun sorun olmayacağını beyan etmiş olduklarını, zaten bu nedenle davacının aradan geçen uzun yıllar boyunca kooperatife aidat ödememiş, davalı koopreratifin de davacından aidat ödemesi talebinde bulunmamış olduğunu, dolayısıyla bahse konu dairenin kesin maliyet borcu olmadığı davalı kooperatifin de kabulünde olduğu buradan da açıkça anlaşılmakta olduğunu, zira eğer davacının aidat ödeme yükümlülüğü mevcut olsaydı, kooperatif bunca zaman içerisinde davacıdan aidat ödemesi talebinde bulunacak olduğunu, davacının aidatları ödemeyince de ihraç prosedürünün başlatılmış olacağını, davacının aradan geçen bu süre boyunca dairenin tapusunun verileceği günü beklerken bir anda ekte sundukları kesin maliyet borcuna dair yazılarla karşılaşınca şok olmuş olduğunu, Bu nedenlerle mahkemeye müracaat etmek zorunda kalmış bulunmakta olduklarını, ancak bu arada davalı kooperatif kesin maliyet bedelinin tahsili ile ilgili olarak davacı hakkında henüz bir icra takibi başlatmamış olmakla birlikte yakın zamanda davacının hakkında icra takibi başlatma ihtimali olduğundan davacının ileride telafisi imkansız mağduriyetlere maruz kalmaması için mahkemece verilecek karar kesinleşinceye dek davalı kooperatifin davacı hakkında kesin maliyet bedeliyle ilgili icra takibi başlatmaması hususunda teminatsız olarak (olmadığı takdirde ise uygun bir teminat karşılığında) ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinde bulunduklarını belirterek öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilerek davalı kooperatifin dava sonucunda verilecek karar kesinleşinceye dek davacı hakkında kesin maliyet bedeliyle ilgili icra takibi başlatmaması yönünde tedbir kararı verilmesine ve bu kararın icra dairelerine bildirilmesine, neticede ise öncelikle davalı kooperatifçe … ada, … parsel sayılı … Blok … nolu daireden dolayı kesin maliyet bedeli ile ilgili olarak fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL yönünden davacının davalı kooperatife kesin maliyet bedelinden dolayı borçlu ve sorumlu bulunmadığının tespitine, davacının bahse konu daireden dolayı sadece elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, çevre düzenlemesi, mesken ruhsatı ve tapu masrafından sorumlu olduğunun, bunların dışındaki borçlardan sorumlu olmadığının tespitine, bahse konu dairenin kesin maliyet borcu çıksa bile bu borçtan davacının değil, davalı …’ın borçlu ve sorumlu olduğunun tespitine, öncelikli talebin mahkemece kabul görmemesi halinde ise davacının üyeliğini ve anahtarını teslim aldığı bahse konu dairenin 2014 yılında inşaatının bitirilerek oturulur durumda teslim edilmiş olması nedeniyle , dairenin 2014 yılındaki veriler esas alınarak kesin maliyet hesabının mahkemenizce uzman bilirkişilerden alınacak raporla belirlenmesini ve belirlenecek bu miktar üzerinden daireye düşen kesin maliyet borcundan dolayı da davacının borçlu ve sorumlu olmadığının tespitine, davalı …’ın borçlu ve sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın, dava dilekçesinde davalı kooperatif tarafından kesin maliyet bedeli adı altında borç çıkarıldığını, bu borcu kabul etmediğini beyan etmiş olduğunu, buna dayanak olarak da 10.04.2014 tarihli taahhütname başlıklı belgeyi davalı kooperatifin verdiğini bu belgede davacının inşaat maliyet ile ilgili borcu olmadığını sadece ilgili dairenin elektrik, su, doğal gaz abonelikleri, çevre düzenlemesi, mesken ruhsatı ve tapu masraflarının davacıya ait olduğunu bunların dışında ödemelere karışmayacağı belirtildiğini beyan etmiş olduklarını, öncelikle kooperatif ortaklarının sorumluluğunun eşit şekilde kooperatif tasfiye olana kadar devam etmekte olduğunu, bu ilkenin kooperatifin ana ilkelerinden olduğunu, her ne kadar davalı kooperatifçe davacıya taahhütname başlıklı belge verilmiş olduğu iddia edilse de eşitlik ilkesine aykırı bir belgenin hukuken geçerli olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacının kooperatife borcu bulunmakta olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu taahhütname başlıklı belgeye bakıldığında kooperatif kaşesi üzerinde tek imzanın görülmekte olduğunu, dikkat edileceği üzere, kooperatiflerin çift imza ile temsil olmakta olduklarını, tek imza ile imza altına alınmış belgelerin hukuki olarak geçerliliğinin tartışmalı olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde, davacının 2014 yılında oturulur hale geldiğini, çevre düzenlemesi masrafı olarak 5.000,00 TL kooperatife ödediğini belirterek uzun bir süredir de aidat talep edilmediğini, ödenmeyen aidatlardan dolayı herhangi bir ihraç prosedürü başlatılmadığını beyan etmiş olduğunu, yukarıda da belirttikleri üzere, Yerleşmiş Yargıtay Kararları İlkesi gereğince kooperatifler tasfiye oluncaya kadar her ortağın yükümlülüğü eşitlik ilkesine aykırı olmamak kaydı ile devam etmekte olduğunu, mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiğinde davacının ilgili evrakları incelendiğinde davacının davalı kooperatife borçlu olduğunun görülecek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: usule yönelik itirazları, davacı tarafından açılan davanın dilekçesinde de beyan edildiği üzere; davalının, … , … Ada,… Parsel … Blok … .normal kat,… nolu meskendeki… nolu üyeliğini … 7.Noterliğinin … yevmiye numaralı Kooperatif Hisse Devri Sözleşmesi ile 10.06.2011 tarihinde kooperatiften devir almış olduğunu, davacıya devirden önce davalı Kooperatiften hem muvafakatname hem de taahhütname almış olup bu şekilde davacının üyeliğe kabulü yapılmış olduğunu, davalının devir işlemini yaptığında davalı Kooperatife hiç bir borcu bulunmamakta olup davacınında dava dilekçesinde bu durumu beyan etmekte olduğunu, davacının yine dava dilekçesinde beyan ettiği üzere;10.04.2014 tarihinde davalı Kooperatiften bir taahhütname almış olup bu taahhütnameden de görüleceği üzere davacının davalı Kooperatife bahsedilen borçlar haricinde bir borcu olmadığının aşikar olduğunu, bu nedenle davalının davacıya her hangi bir borcu yokken, davacının da davalıya herhangi bir borcu yokken davacı tarafından davalıya husumet yöneltilerek açmış olduğu davanın, davalının davada aktif husumet ehliyetinin bulunmamaması nedeniyle reddi gerekmekte olduğunu, davalı adına açılan davanın tefrik edilerek usulden reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin itirazları, davalının devir işlemini yaptığında davalı Kooperatife hiç bir borcu bulunmamakta olup davacınında dava dilekçesinde bu durumu beyan etmekte olduğunu, davacının yine dava dilekçesinde beyan ettiği üzere;10.04.2014 tarihinde davalı Kooperatiften bir taahhütname almış olduğunu, bu taahhütnameden de;”. . .bahse konu dairenin, elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, çevre düzenlemesi, mesken ruhsatı ve tapu masrafları …’e ait olup bunların dışındaki ödemelere katılmayacaktır.”şeklinde olduğunu, davalının hisse devri sözleşmesi yapmadan önce de davalı Kooperatiften hem taahhütname hem de muvafakatname almış olup 10.06.2011 tarihinde davalının, davalı Kooperatife herhangi bir borcu bulunmamakta olduğunu, ayrıca davacının 10.04.2014 tarihinde almış olduğu taahhütnameye bakıldığında da … nolu üyeliğin hiç bir borcu bulunmamaktadır dendiğini, davalının üyelik devrinde alacağını almış ve devri gerçekleştirmiş olduğunu, devirden Kooperatif Kanunun üyelere yüklemiş olduğu yükümlülüklerden üyelerin bizzat kendileri sorumlu olup davalının böyle bir sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, üyelik devir işleminden 9 yıl sonra davalı Kooperatif tarafından yapıldığı iddia edilen kesin hesapla çıkan borçtan davalının sorumlu tutulmasını talep etmeni hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davacı tarafından açılan menfii tespit davası davacının davalıdan borcunun olmadığının tespitine yarayan ve hukuki yarar olarak borcu olmadığı halde bir paranın ödenmesinin önüne geçmek için ihdas edilmiş bir dava olup bu davada davacı tarafa Kooperatifin kesin hesap ile alakalı hesap yaptırılması talebi ile eğer davalı Kooperatifin alacaklı olması halinde bu borcun davalıya ait olduğunun tespiti gibi bir talebin olamayacağı hukuk normları ile sabit olduğunu, davacının kendisi üzerinde olan … nolu Kooperatif hissesini davacıya devretmiş ve Kooperatifinde oluru ile üyelik devri davacıya geçmiş olduğunu, bu işlemden 9 yılı aşkın bir süre sonra davacının kesin hesapla çıkan paradan sorumlu tutulma imkanı bulunmamakta olduğunu, davalının hiç bir zaman Kooperatif tarafından yapılacak kesin hesap sonrasında çıkacak borçtan sorumlu olacağına dair beyanda bulunmamış olduğunu, bu tür hisse devirleri … ile içerisinde sıkça yapılan devriler olup devir alanlarca da bilinmekte olduğunu, isonradan yapılacak olan genel kurullarda üyelere çıkacak borçlardan üyelerin sorumlu olduğunu belirterek Davanın davalı yönünden tefriki ile aktif husumetin bulunmaması nedeniyle usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde davalı aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu 22/03/2022 havale tarihli raporda özetle; ” Davacının davalılar ile imzalamış olduğu protokol yasal şartları ihtiva etmediğinden ve yine doğmamış bir alacak yönünden kaacperatifin feragat etmesi söz konusu olamayacafından, davalı kooperatifin, davacıdan kesin maliyet hesabına istinaderi ödeme talep etmesinin mümkün olabileceği” sonuç ve kanaatine varıldığının bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından davalılara yemin teklifinde bulunulması konusunda talepte bulunulmuş ise de, davanın kesin hesap maliyetinden sorumluluğa ilişkin olması ve bunun davacının üyelik durumu itibari ile değerlendirilecek olmasından kaynaklı yemine gerektiren bir husus olmadığı düşünülerek talebin reddine karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça davalılara kesin maliyet borcunun bulunmadığı belirtilerek dava açılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra 22/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu alındığı ve raporda, davalı kooperatif tarafından davacıdan kesin maliyete ilişkin talepte bulunulabileceğinin belirtilmiş olması nedeni ile davacının davalı kooperatif üyesi olması da dikkate alınarak kesin maliyet borcundan sorumlu olacağı değerlendirilerek bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olması da nedeniyle rapora itibar edilmiş, davalı …’in muvaffakatnamesinin devir tarihine kadar olan kısım için olduğu ve davacıya üyeliği devretmiş olması nedeni ile üyelikten kaynaklı sonradan oluşan borçtan sorumlu olmadığı anlaşılmış ve böylece davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı …, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kendisine dava konusu dairenin tahsis edildiğini, üyelikten dolayı kooperatife olan tüm borçlarını ödediğini, inşaat maliyetiyle alakalı olarak ileriye dönük olarak da herhangi bir borcu kalmadığını, sadece elektrik, su, doğalgaz abonelik masrafları ile çevre düzenlemesi ve tapu masraflarını ödeyeceğini, bunların dışında kendisinden üyelikle ve inşaat maliyeti ile ilgili herhangi bir para istenmeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin de davalı …’ın bu beyanlarını teyit etmek amacıyla birlikte davalı kooperatife gittiklerini, davalı kooperatifin başkanı davalı …’ın beyanlarını aynen teyit ettiğini, müvekkilinin de dairenin ve üyeliğin kendisine borçsuz olarak devredildiğine dair kendisine yazılı belge verilmesi halinde üyeliği ve daireyi devralabileceğini beyan ettiğini, bunun üzerine davalı kooperatif, dava konusu dairenin inşaat maliyetinden kaynaklı bir borcu bulunmadığını, sadece dairenin elektrik, su, doğalgaz abonelik masrafları ile çevre düzenlemesi ve tapu masraflarının müvekkilime ait olduğunu, bunun dışındaki ödemelere müvekkilimin karışmayacağını taahhüt ettiğini ve 10.04.2014 tarihli taahhütnameyi tanzim ederek müvekkilime verdiğini, müvekkilinin bununla da kalmayıp ileride kooperatif tarafından herhangi bir sebeple kendisine bir borç çıkarılacak olursa bu borçlardan da …’ın sorumlu olacağına dair aralarında anlaşma yapmışlar ve bu anlaşma sonucunda da aralarında 10.04.2014 tarihli muvafakatname’yi imzaladıklarını, bu muvafakatnameyi davalı kooperatif de kaşeleyerek imzaladığını, müvekkilinin de bu şartlar altında davalıların taahhütlerine ve beyanlarına güvenerek dava konusu daireyi ve üyeliği davalı şahıstan devraldığını, müvekkilinin üyeliği devraldıktan sonra davalı kooperatif müvekkiline ihbarname göndererek müvekkilimden dairenin inşaat maliyetiyle ilgili borcu olduğunu ve ödeme yapmaması halinde ihraç prosedürünün uygulanacağını belirttiğini, müvekkilinin de taahhütnameyi göstererek daireyi borçsuz olarak aldığını, kendisinden inşaat maliyeti ile ilgili para talebinde bulunulamayacağını belirttiğini, fakat davalı kooperatif kendisinin imzalayıp verdiği taahhütnameyi hiçe sayarak ihraç prosedürüne devam ettiğini, bunun üzerine müvekkilim işbu davayı açmak zorunda kaldığını, yargılama sırasında davalı kooperatif vekili mahkemeye sunulan taahhütnamenin çift imza kuralına uymadığı için geçersiz olduğunu savunduğunu, davalı şahıs da kendisinin üyeliği müvekkilime devretmiş olduğunu, borçlardan müvekkilinin sorumlu olduğunu savunduğunu, davalıların her ikisinin savunmaları tamamen hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, müvekkilinin dava konusu daireyi ve üyeliği sadece sadece elektrik, su, doğalgaz abonelik masrafları ile çevre düzenleme ve tapu masraflarının kendisine ait olduğunu, bunların dışındaki masraflara ve borçlara karışmayacağı hususu kendisine davalılar tarafından açıkça taahhüt edildiği için devraldığını, eğer davalılar müvekkilim üyeliği devraldıktan sonra inşaat maliyeti, kesin maliyet bedeli gibi borçlardan müvekkilimin sorumlu olacağı belirtilmiş olsaydı müvekkilinin üyeliği devralmayacağını, dolayısıyla davalıların her ikisinin de savunmaları tamamen haksız ve kötüniyetli savunmalar olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda “22/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda, davalı kooperatif tarafından davacıdan kesin maliyete ilişkin talepte bulunulabileceğinin belirtilmiş olması nedeni ile davacının davalı kooperatif üyesi olması da dikkate alınarak kesin maliyet borcundan sorumlu olacağı değerlendirilerek bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olması da nedeniyle rapora itibar edilmiş, davalı …’in muvaffakatnamesinin devir tarihine kadar olan kısım için olduğu ve davacıya üyeliği devretmiş olması nedeni ile üyelikten kaynaklı sonradan oluşan borçtan sorumlu olmadığı anlaşılmıştır” denilmek suretiyle davamızın her iki davalı yönünden de reddine karar verildiğini, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar da somut olayın özelliklerine ve mevcut delil durumuna tamamen aykırı olduğunu, belgelerde dava konusu üyeliğin ve dairenin, elektrik, su ve doğalgaz abonelik masrafları ile çevre düzenleme ve tapu masrafları haricinde tamamen borçsuz bir şekilde müvekkili tarafından devralındığı hususu açıkça anlaşılmasına rağmen ilk derece mahkemesince bu belgelere itibar edilmek yerine, davalıların dürüstlük kuralına son derece aykırı, haksız ve kötüniyetli savunmalarına itibar edilerek karar verilmiş olması usul ve hukuka açıkça aykırıdır. Bu nedenle de ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, bir diğer husus da şudur ki, davalı kooperatif, yargılama sırasında söz konusu dairenin tapusunu müvekkilime vermek için müvekkilimden kesin maliyet bedeline mahsuben” açıklaması ile 518.222 TL nakit para almış ve ondan sonra tapuyu müvekkilime verdiğini, yani müvekkili tapusunu alabilmek uğruna mecburen bu parayı ödemek zorunda kaldığını, bu durumda davalılar yönünden menfi tespit talebimiz istirdat davasına dönüştüğünü, bu hususun duruşma sırasında mahkemeye beyan edildiğini, fakat mahkemece dikkate alınmadığını, yemin delilinin dahi dikkate alınmadığını, bunlar da ayrıca kaldırma sebebi olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen usul ve hukuka, iyiniyet ve dürüstlük kuralına aykırı kararın tamamen kaldırılmasına, neticede her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dava, kooperatif üyesinin açtığı menfi tespit talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı kooperatif tarafından davacı üyeye gönderildiği bildirilen borç yazısına istinaden menfi tespit davası açıldığından dosyasına rapor sunan bilirkişi heyetinden davacı ve üyeliği devralınan davalı …’a ilişkin tüm kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yapılarak dava tarihi itibariyle davacının kooperatif üyelik borcu bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ve davacı tarafından dava sırasında ödeme yapıldığı bildirildiğinden istirdadı gereken bir bedel olup olmadığı hususlarında ek rapor alınarak gerektiğinde davacının yemin delili de değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması yasa ve usule aykırı görülmüş, belirtilen nedenlerle davacı istinafı yerinde görülmekle, HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğince kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/05/2023 tarih ve 2020/883 E – 2023/410 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.19/10/2023