Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1639
KARAR NO: 2023/1724
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2023
ESAS NO: 2022/1296
KARAR NO: 2023/448
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/05/2023 tarih ve 2022/1296 E – 2023/448 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatife üyelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkiline isabet eden kesin maliyet bedeline ödediğini, davalı tarafından kendisine tahsis edilen taşınmazın tapusunu aldığını, yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Madde ile düzenleme yapıldığını, davalı kooperatif de etaplar halinde konutlarını yapıp kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ ettiğini, kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devri yaptığını, müvekkilinin de tapusunu almış olması nedeniyle hiçbir borcu bulunmadığından menfi tespit taleplerinin kabulü ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin Kayseri İlinde konut yapı kooperatifi olarak faaliyet göstermekte olduğunu, davacının kooperatifin üyesi olduğunu, kendisine çıkartılan kesin hesap maliyetini ödediğini ve kendisine düşen bağımsız bölümün tapusunu aldığını, davaya dayanak yapılan yasa değişikliğinin ise 15/06/2022 tarihinde yürürlüğe girdiğini, genel kurul kararında üyelerden ödeme alınmasına karar verilmiş ise de kooperatif üyelerinden herhangi bir ödeme alınmadığını ve bu konuda icra takibi başlatılmadığını, Kooperatif Kanunu Geçici 11.maddenin yalnızca Kayseri İline özgü düzenlenmiş kanun hükmünün hukuka aykırı oluğunu, mahkemece somut norm denetimi itiraz yolunun uygulanmasının gerektiğini, dava konusu kanun maddesinin yalnızca Kayseri İlinde bulunan kooperatifleri kapsayacak şekilde çıktığından Anayasanın 10. Maddesinde belirtilen “yasa önünde eşitlik ilkesi”ne aykırı olduğunu, ilgili kanun maddesi hakkında somut norm denetimi yoluna başvurulmasının gerektiğini, somut norm denetimi, bir mahkemede görülmekte olan davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak kanun hükmünün anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması halinde yapılan denetim olduğunu, müflis kooperatifin inşaatları etaplar halinde yapmadığını, ilgili kanun maddesi … hakkında uygulanamayacağını, Kayseri İline özgü çıkartılan bu kanun maddesinde; Anayasaya aykırılığın açıkça ortada olduğunu, geçici 11. Madde hakkında somut norm denetimi itiraz yoluna başvurulmasını, Anayasa Mahkemesi kararı gelene kadar bekletici mesele yapılmasını, kooperatifte etaplar uygulamasının olmadığının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda davacı kooperatif üyesi hakkında davalı kooperatif tarafından maliyet bedeli çıkarılarak davacıya tebliğ edilmiş bir borç tutarı bulunmadığı, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın ferdileşme yoluyla davacıya tapuda devredildiği, davacı ile aynı hukukî statüdeki kooperatif üyelerine yönelik yeni bir borç tahakkuk ettirildiğine yahut kooperatif yetkili organlarında davacı ile aynı veya benzer hukukî statüdeki üyelere yeni bir malî yükümlülük yükletilmesine dair karar alındığına dair bilgi ve belge bulunmadığı gibi davacı aleyhine böyle bir borcun tahsili istemiyle icra takibi başlatılmadığı yahut dava açılmadığı dosyada mevcut delil ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar çerçevesinde davacının dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı yönünden yapılan değerlendirmede; Koop. K. geçici 11. maddede aranan şartları taşımayan, henüz mahkeme kararı yahut icra takibi kesinleşmemiş bir aşamada davacının ayrıca borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) isteminde bulunmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira, kooperatif tarafından üyeye yönelik başlatılan icra takibi durmuş ve itirazın iptali davası açılmış ise, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin geçici 11. maddedeki yasal düzenlemeyi resen nazara alması ve somut uyuşmazlığa uygulaması zorunludur. Öte yandan; mahkemenin vermiş olduğu karar henüz kesinleşmemiş ise, kanun yolları olan istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, bu yasal değişiklik ve yeni yasal düzenleme çerçevesinde tarafların hukuki durumunun değerlendirilmesi maksadıyla hükmün bozulmasına karar verileceği ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderileceği açıktır. Dolayısıyla mahkeme kararı henüz kesinleşmemiş bir aşamada, davacı üyenin davalı kooperatif aleyhine geçici 11. madde kapsamında, dava açma zorunluluğu bulunmamakta, diğer bir deyişle davacının böyle bir aşamada korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmamaktadır. Öte yandan; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddedeki yasal düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih, 2022/126 Esas, 2023/29 Karar sayılı iptal kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 09/03/2023 gün ve 32127 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş ise de; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve fakat Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı ile iptal edilen yasal düzenleme çerçevesinde dahi açılan davanın, davacının dava açmakta hukuki yararın bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, diğer bir deyimle davacının anılan geçici 11. maddedeki yasal düzenleme iptal edilmemiş olsaydı dahi, bu davayı açmakta korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmadığı anlaşılmakla; davacının davasını dayandırdığı yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamakla, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukuki menfaatin bulunmaması nedeniyle davanın HMK 114/1-h, 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle müvekkilin davalı kooperatife borçlu olmadığına dair genel hükümler kapsamında talep hakkı bulunmakta olup bu kapsamda inceleme yapılması gerektiğini, zira 04.06.1958 gün 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevi olduğunu, diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime ait olduğunu, anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne dair hukuki nitelendirmeyi de yine hakim yapacak ve görevli olup olmadığını da taraflar ileri sürmese dahi gözeteceğini, müvekkil de davalı kooperatife karşı bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve tapusunu almış tapusunu aldığı tarihten itibaren de genel kurullara davet edilmediğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 4. maddesinde üyeliğin kazanılması ve kaybedilmesi ile ilgili hükümlerin ana sözleşmede yer alması mecburi hükümler arasında olduğunu, ana sözleşme; kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasında özel hukuk sözleşmesi olduğunu, ana sözleşmeye Kooperatifler Kanununa aykırı olmamak koşuluyla sözleşme serbestisi çerçevesinde istenen hükümler konabileceğini, davalı kooperatif de ana sözlemeye 61. Maddesi değişikli ile özel olarak çıkma nedeni düzenlediğini, müvekkil de tapusunu alırken kesin maliyet dahil değişen ana sözleşme gereği tüm parasal kooperatif anasözleşmesinin 61. maddesinde genel olarak çıkma nedenleri yanında “özel çıkma” nedeni kabul edildiğini, bu hüküm, genel kurul kararı ile anasözleşmeden çıkarılmadığı veya iptal edilmediği sürece kooperatifi ve tüm üyeleri bağlayıcı nitelikte olduğunu, kooperatifçilikte eşitlik ilkesi, eşit statüde olan ortakların aynı hakka sahip olması ve aynı borçlardan sorumlu tutulmalarını gerektireceğini, eşitlik ilkesini düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki, “kooperatif ortakları, bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler.” Hükmüne göre, örneğin yapı kooperatiflerinde; peşin bedelli üyeler kendi aralarında, normal statüde üyeler ise normal statüde olan üyeler arasında karşılaştırma yapılarak; her üyenin kendi statüsü içerisindeki emsal üyelere göre eşitligi gözetileceğini, kooperatifler hukukunda çoğunlukla nispi eşitlik ilkesi geçerli olduğunu, somut olayda müvekkil kura neticesinde kendisine isabet eden konuta ilişkin çıkarılan kesin maliyet bedelini ödediğini ve 61/e maddesi gereğince kesin maliyeti ödeyerek tapusunu aldığını, bu tarihten sonra da genel kurullara davet edilmemiş hazirunlarda yer verilmediğini, bu durumda özel çıkma nedeni olarak düzenlenen ana sözleşme 61/e bendinin nispi eşitlik kuralı gereği geçerli olması nedeniyle müvekkilden yeniden ortaklıktan kaynaklı talepte bulunulamayacağını, izah edilen nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dava, kooperatif üyesinin açtığı menfi tespit talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dilekçesi ile davalı kooperatife borçlu bulunmadığının tespitinin talep edildiği, davanın dayanağının 15/06/2021 tarih 31.867 yevmiye numaralı Resmi Gazete ile yayımlanan ve yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2.maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11.madde olduğu, söz konusu yasal düzenlemenin davanın hukuki sebebini teşkil ettiği, ilgili kanun hükmünün Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 karar sayılı kararı ile iptaline hükmedildiği, işbu halde açılan davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davacının hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçeyle davacı istinafı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından bu yönden düzeltilerek yeniden hüküm kurularak aşağıdaki hükümkurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/05/2023 tarih ve 2022/1296 E – 2023/448 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken harç 269,85-TL olup, peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 99,07-TL karar ve ilâm harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehine vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davacıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 30,00 TL tebligat gideri ve 132,00 TL posta gideri ile 738,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 900,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 19/10/2023