Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1637
KARAR NO: 2023/1720
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2023
ESAS NO: 2022/1247
KARAR NO: 2023/596
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 15/06/2023 tarih ve 2022/1247 E – 2023/596 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi olup, ferdileşme işlemi neticesinde müvekkil adına tescil yapıldığını, davalı kooperatif tarafından müvekkili aleyhinde kesin hesap maliyeti ve kira alacağına ilişkin takip yapıldığını, kooperatif yönetimi tarafından düzenlenen ve müvekkilin yönetime belirlenen kesin hesap neticesinde tüm borcunu ödemesi nedeniyle hiçbir borcunun kalmadığına dair belge müvekkiline verilmiş olduğundan müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığı kabul edildiğini, ancak davalı tarafça müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, yürürlüğe giren Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa geçici madde eklendiğini, yapılan iş bu düzenleme gereğince; davalı kooperatifin hala faaiyete devam etmekte olup, sicilden terkin edilmemiştir. Davalı kooperatif kurulduğundan bu yana kura usulü her bir bloğun tamamlanması sonrası teslimler yapıldığını, müvekkiline kurada isabet eden daire ve tapu devri yapıldığını, kesin hesap maliyeti müvekkili tarafından ödenmiş olduğundan müvekkil kanunda belirlenen şartları taşımakta olup, müvekkilin davalı kooperatife borcunun bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; müvekkilinin Kayseri ilinde konut yapı kooperatifi olarak faaliyet göstermekte olup, davalı da kooperatifin üyesi olduğunu, davalı üyenin kooperatife olan borçları nedeniyle hakkında Kayseri Genel İcra Müdürlüğün genel haciz yoluyla ilamsız takipleri başlatılmış olup tahsilat yapılması amaçlandığını, davacı başlatılan takiplerin bazılarına haksız ve kötüniyetli olarak itirazlar etmiş müvekkilin alacağına kavuşmasına engel olmak istediğini, kooperatifin yetkili organlarında dayanak kararlar alınmış ve konut kesin maliyet bedeli raporu ile davalı üyenin borcu çıkarıldığını, alınan kararlar çerçevesinde davalıya gerekli ihtarnameler gönderilmiş ve borcun muaccel hale geldiğini, davacı yanın çevre kanunu ile ilgili yapılan değişikliği esas göstererek bahse konu davayı açması Anayasanın 2. maddesine ve geriye yürümezlik ilkesine açıkca aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca Çevre Kanununun ilgili maddesinde belirtilen 4 şart mevcut olayda gerçekleştirilmediğini, kanuna göre inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi şartı arandığını, müvekkili kooperatifçe yapılan inşaat projesi tek projeden oluşmakta olup herhangi bir etap durumu olmadığını, davacı tarafın müvekkili kooperatifçe tahakkuk edilen miktarı ödememiş olup daha önce taraflarınca yapılan icra takipleri ve itirazın iptali davasının konusunu da davacı tarafından ödenmemiş bu borcun oluştuğunu, davacı tarafından açılmış kötü niyetli işbu davanın reddine,
yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine
karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Yapılan yargılama, sunulan delil ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının dava şartları bakımından noksansız olduğu, davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre davanın yasal dayanağı olduğu, yukarıda yapılan genel açıklamalar ve emsal nitelikte kararlar gereğince davanın konusuz kaldığı ve konusuz kalan dava hakkında esasa dair bir karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri bakımından yapılan değerlendirmede; esas hakkında bir karar verilmeyen hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerektiği fikri mahkememizce de benimsenmiş olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce ve iptal edilen yasal düzenleme dayanak gösterilerek eldeki davanın açıldığı, davacının davasını dayandırdığı olguların mevcut olduğu, diğer bir deyimle iptal edilen 1163 sayılı Koop. Kanunu’nun Geçici 11. maddesindeki şartların gerçekleştiği, davacıya konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için davalı yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere borçlandırmalar yapıldığı, kesin maliyet bedelinin tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, geçici 11. madde çerçevesinde hukuksal koruma talep eden davacının yasal süresi içerisinde bu davayı açtığı ve fakat dava devam ederken davaya dayanak teşkil eden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davanın bu suretle konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla iptal edilen yasal düzenleme gereğince hukuksal koruma talep eden ve iptal edilen yasada aranan şartların eksiksiz olarak gerçekleştiği somut olay bakımından, davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücreti taktir olunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket söz konusu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, söz konusu dosya 7410 sayılı kanun ile değişik 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Maddesi kapsamında davalı kooperatif genel kurulu tarafından alınan karar gereğince davacı kooperatif üyesine kesin maliyet bedeli olarak çıkarılan borç tutarı yönünden borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) istemine ilişkin olduğunu, söz konusu kanun değişikliği Kayseri iline özgü çıkarıldığını ve yasa ve anayasaya aykırı bir kanun değişikliği olduğunu, buna istinaden anayasaya mahkemesine iptal davaları açılmış ve söz konusu karar iptal edildiğini, yasa koyucunun hatalı karar çıkarması ile iptal edilen karar doğrultusunda müvekkil şirket yargılama giderine mahkum edildiğini, yasa koyucunun hatasını görmezden gelerek hiç bir sebep yokken yargılama giderlerine mahkum edilen müvekkil şirketin maddi ve manevi tüm hakları ihlal edildiğini, konusuz kalan davada yargılama giderlerine hükmedilebilmesi için tarafların davadaki haklılık durumunun göz önüne alınması gerektiğini, mahkemece tarafların haklılık durumunun göz önüne alınmadığını, araştırma yapılmadığını, kanun değişikliği ile haksız yere dava yönelten davacının kötü niyetli hareketleri korunduğunu, söz konusu dava devam etse dahi davacının bu davada haklı bir yönü bulunmadığını, kanun değişikliğine dayanarak açılan bu davalar reddedilecek iken ve müvekkil lehine yargılama gideri verilecekken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile müvekkil aleyhine yargılama gideri verildiğini, yargılama giderine hükmedilecekse dahi iş bu dava nihayete erdirilmeli tarafların haklılık durumu tespit edilmeli bilirkişi raporu alınmalı ve haklılık durumuna göre yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, mahkemenin aynı konuya ilişkin farklı farklı vermiş olduğu kararlar mevcut olduğunu, mahkeme dahi kendi içerinde çeliştiğini, yasama organının çıkardığı Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk ideal (tabi) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistememizde bu yönde düzenleme bulunmadığını, derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabileceğini, bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolay olduğunu, ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nın 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderini kendi üzerinde bırakması keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmesi hakkaniyete daha uygun düşeceğini, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkil aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kararın bozularak yargılama gideri ve vekalet ücretinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının menfi tespit davasının dayanağı olan kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 karar sayılı kararı ile iptali nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen davalının sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Ancak, işbu davanın, Anayasa mahkemesince davadan sonra iptaline karar verilen 1163 sayılı yasanın geçici 11. Maddesine dayanılarak açılmış olması ve yargılama sırasında sözkonusu yasal düzenlemenin iptal edilmiş olması sebebiyle dayanak yasanın ortadan kalkması nedeniyle dava konusuz kaldığından dolayı esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğundan ,gelinen aşama itibariyle işbu davada tarafların haklılık durumu belirlenemediğinden HMK 331/1 maddesi de nazara alınarak davacı ve davalı lehine/aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçeyle davalı istinafı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından bu yönden düzeltilerek yeniden hüküm kurularak aşağıdaki hükümkurulmuştur..
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 15/06/2023 tarih ve 2022/1247 E – 2023/596 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava başında peşin olarak yatırılan 978,27-TL harçtan mahsubu ile artan 708,42-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 179,00 TL posta gideri ve 738,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 917,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.19/10/2023