Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1611 E. 2023/1729 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1611
KARAR NO: 2023/1729
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2023
ESAS NO: 2022/477
KARAR NO: 2023/663
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 06/07/2023 tarih ve 2022/477 E – 2023/663 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin Kayseri ilinde faaliyet gösteren yapı kooperatifi olduğunu, bugüne kadar 192 üyeye ve 196 arsa sahibine konut teslimi yaptığını, davalının da kooperatif üyesi olarak davacı kooperatiften ferdileştirme suretiyle konut teslim aldığım,şkoqpetatit’ın tasfiye hatinde olmadığımı, birçok üyeye ve arsa sahibine henüz konut teslimi yapılmadığını, üyeler aleyhine açılan ve yerel mahkemece kabul edilen ve istinaf aşamasından geçen kesin maliyet alacağına yönelik davanın Yargıtay tarafından bozulduğunu, bahse konu bozma ilamında kooperatif inşaatlarının tamamı bitmeden kesin maliyet talep edilemeyeceğinin ifade edildiğini ayrıca inşaatlar devam ederken başkaca aidat alınamayacağına ilişkin taahhütlerin geçerli kabul edilemeyeceği, maliyetin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceğinin yerleşik Yargıtay içtihatları ile kabul edildiğinin belirtildiğini, davacı kooperatif açısından 2003 yılından bu yana alınan genel kurul kararları ile aidat alacağı bulunduğunu, davalının 175 metrekare konut temin ettiğini ve bu konut için belirlenen aidatı ödemek zorunda olduğunu, buna göre 2003 yılı Ocak ayından 2022 Mayıs ayına kadar ödemesi lazım gelen aidat borcundan şimdilik 9.000,00 TL talep ettiklerini belirterek bu tutarın dava tarihinden itibaren yıllık %18 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini Mahkemeden talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan haksız ve hukuka aykırı davayı kabul etmediklerini ve reddini talep ettiklerini, davacının kooperatifin kuruluşundan itibaren davalıdan talepte bulunduğunu üye olduğu tarihin esas alımmadığını, 10.06.2022 tarihli 7410 sayılı yasa ile Kooperatifler Kanunu’na geçici 11. madde eklendiğini ve söz konusu maddede; inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi, terkin edilmemiş olması, yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması, kooperatif tarafından üyeye konutun tapusunun verilmiş olması şartlarının birlikte sağlanması halinde, kotutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yönetim giderleri hariç herhangi bir bedel istenemeyeceğinin hüküm altına alındığını, söz konusu maddeye göre davacının yasa gereği alacak talep etmesinin mümkün olmadığını; ayrıca davacı talebinin zamanaşımına uğradığını belirlerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, alınan uzman bilirkişi heyet raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedelinin de içerisinde yer aldığı kooperatif aidat alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği aidat alacağının olduğu, kooperatif aidat alacağının en geç dava tarihinde (ıslah ile artırılan tutar yönünden ıslah tarihinde) muaccel olacağı gözönüne alındığında, davalının bu borcuna genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile 9.000,00-TL’nin dava tarihinden,77.418,84-TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, Davanın KABULÜ ile, 9.000,00 TL aidat alacağının dava tarihi olan 06/06/2022 tarihinden, 77.418,84-TL aidat alacağının ıslah tarihi olan 15/06/2023 itibaren işleyecek yıllık %18 / aylık %1,5 faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde 2004 yılında yapılan değişiklik ile kooperatifin tacir olup olmadığı hususundaki tartışmanın noktalandığı ve kooperatifin şirket niteliğinde bulunduğunun vurgulandığı, 6102 Sayılı TTK’nın 124/1. maddesiyle de ticaret şirketi niteliğinde olduğunun bir kez daha teyit edildiği, kooperatifin tacir sayılmayacağı yönündeki yorumun kanuna aykırı bir yorum faaliyeti olduğu, 07.11.1945 gün ve 1944/8 E., 1945/14 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında da tespit edildiği üzere kooperatifin “… ticari işletme işletip işletmediğinden bağımsız olarak (hukuki) şekli (kalıbı) dolayısıyla tacir…” olduğu ifade edildiğini, bu durumda ticari defter ve kayıtlarının da dönemsel olarak tutulması gerektiğini, davacı kooperatif ticari defterleri tutarken Ticaret Kanununu’nda şirketlerin tabi olduğu usul ve esaslara tabi olup müvekkilin kesin maliyeti ödeyip tapusunu aldığı tarihten sonra ticari defterlerde müvekkile borç kaydı eklemeyip davanın açıldığı tarih itibariyle bu yönde ticari defterlerde inceleme yapılması halinde ortaya çıkacağını, nitekim Kayseri 2. ATM 2021/956 E – 2023/574 K Sayılı ilamlı dosyada yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda davacı kooperatifin ticari defter ve belgeleri incelenmiş ve o dosyada müvekkilin kesin maliyeti ödeyip tapusunu aldığı tarihten sonra ticari defterlerde borç bakiyesinin sıfır (0) olduğu ta ki bilirkişi raporu tarihine kadar da dosyanın davalısının ticari defterlerde borcu olmadığı rapor tanzimi öncesinde borç kaydedildiği tespit edildiğini, bu durum davacı kooperatifin üyelere kesin maliyet çıkardıktan sonra borcu ödeyen üyelerin kooperatif ile ilişiğinin kesildiğini gösterdiğini, buna rağmen davacı kooperatif haksız ve hukuka aykırı olarak eldeki davayı açmış ve yerel mahkeme davanın kabulüne karar verdiğini, davacı kooperatif ana sözleşmede değişikliğe giderek 61/e maddesinde konutların tamamının yapımı tamamlanmadan önce kendisine konutu tahsis edilmiş ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyeti tapusunu alarak ayrılmak istemesi halinde kesin maliyet bedelinin belirlenerek tapusunun verilebileceğini belirttiğini ve bu kapsamında da yapımı tamamlanan konutların 2010, 2011 ve 2012 yıllarında yapılan genel kurullarda alınan kararlar ile kesin maliyet bedellerinin çıkarılıp üyelere tebliği ve ödenmesi halinde tapularını alarak ilişiklerinin kesilebileceği yönünde genel kurul kararları alınmış ve müvekkilim de buna dayanarak 2011 yılında kesin maliyet bedelini ödemiş ve tapusunu aldığını, bu durumda yukarıda belirtilen yasada aranan şartların sağlandığı ve bu kapsamda müvekkilden üye olduğu gerekçesi ile aidat vs talep edilmesi mümkün olmadığını, zira kooperatif ile ilişiği kesildiği ve üyeliğinin sona erdiğini, davacı kooperatifin yıllar sonra aidat alacakları ödenmediğinden bahisle dava açması kötüniyetli olduğunu, zira aidat borcu olup ödemeyen kooperatif üyelerine kooperatifin ihraç prosedürünü uygulayabileceğini, davacı ise aidat ödenmesi noktasında eldeki dava açılana kadar bir talepte bulunmadığı gibi ödenmediğinden bahisle ihraç prosedürü uygulamadığını, zira kooperatif de kesin maliyeti ödeyen üyeye tapusunu verdikten sonra üyeliğin sona erdiğini zımnen kabul edip bu yönde de hareket ettiğini, nitekim davacı kooperatifin ticari defterlerinde de kesin maliyetin ödendiği tarih itibariyle herhangi bir borcunun olmaması kooperatif ile ilişiğin kesildiği üye olmadığı ve aidat da talep edilemeyeceği bu hususu teyit ettiğini, müvekkilin üye olduğunu kesinlikle kabul etmemekle birlikte müvekkile kooperatifin kurulduğu tarihten itibaren çıkarılan ve hesap edilen aidat borcunu kabul etmek mümkün olmadığını, müvekkilin yapmış olduğu ödemelerin kooperatif tarafından endekslenmesi eksik ve hatalı olup bu sebeple de fahiş aidat borcu çıkarıldığını, davacının davasını kabul etmemekle birlikte kira alacağı doğduğu aydan itibaren muaccel hale geleceğini, muacceliyetin başlangıç tarihi zamanaşımı süresinin de başlangıcı olduğunu, kooperatif ile üyesi arasındaki kira alacağı 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu sebeplerle de davacının talepleri zamanaşımına uğradığını, TBK’nın 147/1-4 bendi gereğince kooperatifle ortağı arasındaki alacak hakkı beş yıllık zamanaşımına tabidir.Yargıtay kararları gereği ve kanun gereği de dönemsel edimlerde 5 yıllık zamanaşımı olduğunu, davacının talebi gerek 1163 sayılı kanun gerek Borçlar Kanunu gereği zamanaşımına uğradığını, kaldı ki bu hususun tespitinin mahkeme tarafından yapılması gerektiği zira hukuki bir tespit içerdiğini, Davacı kooperatif ise müvekkile tapuyu aldığı tarihten itibaren genel kurullara dahi davet edilmediği için hazirunlarda yer verilmediği için aidat alacağının müvekkil nezdinde muaccel olması dahi mümkün olmadığını, bu sebeple muacceliyet şartı gerçekleşmeyen aidat alacağına dayanılarak dava açılması ve müvekkilden talep edilmesi mümkün olmadığını, zira tapusunu aldığı tarihten sonraki genel kurullarda üye olarak yer almadığından hazirunlarda ismi yer almadığından aidat kararının müvekkil nezdinde muaccel olduğuna karar verilmesi mümkün olmadığını, istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davacının davasının esastan ve zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının müvekkil kooperatif üyesi olduğu, üyelerin aidat ödeme borcu altında olduğu, konutunu teslim etmeden yapılan tüm istifaların geçersiz olduğu sabit olduğundan davalının haksız ve yersiz istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, davalının kooperatifin üyesi olduğunu, Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, 9.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, talebini yargılama sırasında ıslah ederek 86.418,84 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, üyelik ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği gerekçesi ile ileri sürülen def’inin reddine, 86.418,84 TL’nin yıllık %18 aylık 1,5 faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yolunu baş vurulmuştur.
Bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)
Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir.
Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)
Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği, genel kurul kararlarının iptal edilmediği anlaşılmaktadır.
Kooperatif üyeleri ile kooperatif arasındaki üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı veya üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Davacı kooperatif üyesi olduğunu beyan etmiş davalı tarafça aksi iddia edilmemiştir. Davacının kooperatif üyesi olduğunu kabulü halinde dava konusu taleple ilgili üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/871 Esas 2021/1256 Karar)Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramayacağı gibi kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)
Davacı inşaatların devamı amacıyla aidat talep etmiş olup yukarıda değinilen Yargıtay kararları doğrultusunda talep edilen alacak için üyelik devam ettiği müddetçe zaman aşımı işlemeyecektir.
6098 sayılı TBK ‘nun 100. Maddesinde: Borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğu 101. Maddesinde: Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı 102. Maddesinde: Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılacağı, Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, Takip yapılmamış ise ödemenin, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, Birden çok borcun vadesinin aynı zamanda gelmesi halinde , mahsupun orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı 104. Maddesinde: dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmesi halinde, önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Ancak davacı dava dilekçesinde Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu iddia etmiş olup dosyada bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde; davalı kooperatifçe çıkarılan 21/03/2011 tarihli maliyet raporu gereğince alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği, davalının da davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacı kooperatif 21/03/2011 tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 21/03/2011 tarihli maliyet raporunda istenen alacaklar ve 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler dikkate alınarak davacının davalıdan alacak talep edebileceği dönemin 21/03/2011-31.05.2022 tarihleri arasındaki dönem olabileceği anlaşılmaktadır.
Mahkemece aldırılan raporda bu husus irdelenmeden hazırlanmış olup raporun bu haliyle eksik olup hükme esas alınması mümkün değildir.
O halde mahkemece dosyanın tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile 21/03/2011 – 31.05.2022 tarihleri arasında davalının ödemesi gereken aidat miktarı bulunarak davalının bu tarihler arası yaptığı ödemelerin ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler birlikte dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 06/07/2023 tarih ve 2022/477 E – 2023/663 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 19/10/2023