Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1610 E. 2023/1719 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1610
KARAR NO: 2023/1719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2023
ESAS NO: 2022/1376
KARAR NO: 2023/527
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/06/2023 tarih ve 2022/1376 E – 2023/527 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkilin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin etaplar halinde inşaat yaparak konutları teslim ettiğini, yapımı tamamlanan etaplarda müvekkile kesin maliyet hesabı sonrası tahakkuk ettirilen bedeli davalı kooperatife ödemiş, ferdileşme yolu ile de dairesinin tapusunu aldığını, daha sonra yönetim tarafından alınan kararlarla müvekkile bir takım ödemelerin daha çıktığını, bu taleplerin hukuka aykırı olduğunu, 15 Haziran 2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve 1163 Sayılı Koopearatifler kanununa eklenen geçici 11. Madde hükümleri dikkate alındığında müvekkilin davalı kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığının, müvekkil davalı kooperatifin geçmişte üyesi olduğunu, kanun maddesinin şartlarını da sonut olayda birebir taşıdığını, davalı kooperatif tarafından tapu tevrinin yapıldığını, çıkarılan kesin maliyet hesabının müvekkili tarafından ödendiğini, söz konusu kanun değişikliği de dikkate alınarak müvekkilin borcunun bulunmadığının tespitine ve davalı kooperatifin takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davacının davasını kooperatifler kanununa eklenen geçici 11. Madde düzenlemesine dayandırdığını, dava konusu genel kurul kararının 15/05/2022 de alınmış olduğunu, davaya dayanak yapılan yasa değişikliğinin ise 15/06/2022 tarihinde yürürlüğe girdiğini, müvekkil kooperatif tarafından 15/05/2022 tarihli genel kurulda üyelerden ödeme alınmasına karar verilmiş ise de bugüne değin ne davacıya ne de diğer kooperatif üyelerine genel kurul kararı gereğince ödeme yapılması için herhangi bir dava veya icra takibi yapılmadığını, müvekkil kooperatifin unvanından anlaşılacağı üzere müvekkil kooperatif toplu konut kooperatifi olup konut imalatlarını etap etap yaptığını, kooperatife kayıtlı üyelerden bir bütün halinde aidat alacakları tahsil edilerek toplanan aidatların kooperatif uhdesinde yapılmakta olan inşaatlara herhangi bir bölge ada, parsel veya üyelik ayrımı yapılmaksızın kullanıldığını, müvekkil kooperatifin ana sözleşmesinde konutların etaplar halinde yapılarak ortaklara dağıltılması yönünde herhangi bir ana sözleşme değişikliğinin söz konusu olmadığını ayrıca kooperatif genel kurul kararı ile müvekkil kooperatifin uhdesinde bulunan inşaatların etaplar halinde yapılıp teslim edileceğine dair alınmış bir genel kurul kararının da bulunmadığını, geçici 11.madde de sayılan şartları sağlamayan davacının açtığı davanın bu yönü ile reddinin gerektiğini, söz konusu düzenlemenin açıkça Anayasaya aykırılık teşkil ettiğini, Sadece Kayseri iline özgü uygulama kanunun şahsa yönelik olduğunu gösterdiğini, kesinleşmiş mahkeme kararlarına dahi müdahalede bulunarak kanunların geriye yürümezliği ilkesi ihlal edildiğini, davanın açılmasında müvekkil kooperatifin kusurunun olmayıp devletin kusuru ile iş bu dava ikame edildiğinden müvekkil kooperatifin talep edilen masraf ve vekalet ücreti taleplerinden ve kötüniyet tazminatından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Sonuç olarak; Geçici 11. Maddenin iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığı görüşüne itibar edilmesi halinde, Geçici 11. madde uyarınca açılan davanın, iptal kararı nedeniyle konusuz kaldığına ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek; yargılama giderleri konusunda da davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre bir dağılım yapılması gerekecektir. Yapılan yargılama, sunulan delil ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının dava şartları bakımından noksansız olduğu, davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre davanın yasal dayanağı olduğu, yukarıda yapılan genel açıklamalar ve emsal nitelikte kararlar gereğince davanın konusuz kaldığı ve konusuz kalan dava hakkında esasa dair bir karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri bakımından yapılan değerlendirmede; esas hakkında bir karar verilmeyen hallerde, tarafların, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerektiği fikri mahkememizce de benimsenmiş olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce ve iptal edilen yasal düzenleme dayanak gösterilerek eldeki davanın açıldığı ve fakat anılan yasal düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafın, Geçici 11. maddenin 2. fıkrası kapsamında menfi tespit davası açabilmesi için, hakkında başlatılmış olan icra takibinin durması üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açmış olması, bu davayı kazanmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, yahut hüküm kesinleşmemiş olsa dahi verilen mahkeme hükmü ile birlikte icra takibinin kesinleşmesi halinde, borçlu olmadığının tespitine ilişkin, yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde açılacak bir dava olması gerektiği, oysa ki davacının davasının anılan yasal düzenlemede belirtilen şeklî koşulları taşımadığı anlaşılmaktadır. Esasen anılan yasal düzenlemenin şeklî koşulları sağlayan kooperatif üyesi davacılara davada haklılık sağlayacağı kuşkusuzdur. Zira, yasal düzenlemede bizatihi kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için menfi tespit davası açma hakkı tanınmaktadır. Oysa ki davacı, iptal edilen 1163 sayılı Koop. Kanunu’nun Geçici 11. maddesindeki bir kısım hukukî işlemlerin hükümsüz olduğunu öngören 1. fıkradaki emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün (ve bu kapsamda borçsuzluğunun) tespiti için bu davayı açmış bulunmaktadır. Dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunan davacın, yasal düzenlemede aranan dava açmaya ilişkin şekli şartları taşımadığından davanın esası yönünden haklı olmadığından bahsedilemez. Kanun koyucu 2. fıkradaki düzenlemede ile kesinleşen ilâmlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için bir formül geliştirerek, bu durumda olan Kayseri ilindeki yapı kooperatifi üyelerine menfi tespit davası açarak ve davayı açtığına dair belgeyi icra dairesine sunarak icra takiplerini durdurma imkânı getirmektedir. Bununla beraber Kayseri ilindeki bir yapı kooperatifi, yönetim giderleri dışında her ne ad altında olursa olsun üyelerini borçlandırıcı bir işlem yaptıklarında (yetkili organlarında bu konuda karar aldıklarında), henüz icra takibi başlatmamış dahi olsalar, üyelerin hukukî durumunu değiştirecek bu işlemlere karşı üyenin, mevcut hukukî durumunun korunması maksadıyla mahkemeye başvuruda bulunmasını haklı saymak gerekir. Aksi taktirde Geçici 11. maddedeki düzenlemenin yalnız kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için ihdas edildiği gibi dar bir anlam ortaya çıkacak, hükümsüzlüğe ilişkin ilk fıkra hükmü, ikinci fıkra hükmüne bağlı olmak kaydıyla bir anlam taşıyacaktır. Oysa ki yasanın lafzından yahut maddenin gerekçesinden böylesine dar bir anlam çıkarılamaz. Sonuç olarak; davacıya konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için davalı yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere borçlandırmalar yapıldığı, her ne kadar davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatılmamış, dava açılmamış, dava, davalı yapı kooperatifi lehine sonuçlanmamış olsa dahi; Geçici 11. madde çerçevesinde hukuksal korunma talep eden davacının, yasal süresi içerisinde bu davayı maddenin birinci fıkrasında ifade edilen emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün ve borçsuzluğun tespiti (menfi tespit) için açtığı ve fakat dava devam ederken davaya dayanak teşkil eden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davanın bu suretle konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla iptal edilen yasal düzenleme gereğince hukuksal koruma talep eden davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmiş, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücreti taktir olunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Vaki davayı Kooperatifler Kanuna eklenen Geçici 11. Maddesi gereğince açılan menfi tespit davası olduğunu, iş bu kanun maddesi Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olup iptal kararı Resmi Gazetenin 09/03/2023 tarih ve 32127 sayılı sahifesinde yayınlandığını, her ne kadar mahkeme tarafından, karar verilmesine yer oladığı yönünde karar tesis edilmiş ise de aleyhimize yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, müvekkil kooperatif ne kanun koyucu ne de Anayasa Mahkemesi olduğunu, dolayısıyla haksız olarak çıkartılan ve haklı olarak iptal edilen bir kanun ile alakalı olarak hiçbir kusuru bulunmayan müvekkil kooperatifin aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki; davacının iş bu davayı açarken haklı veya haksız olduğu tespit edilmeksizin müvekkil kooperatifin Külliyen haksız olduğu davacının ise davanın açılmasında haklı olduğunun kabulü ile müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti tahmili yasaya aykırı olduğunu, yine vaki davada, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına değil davanın reddine karar verilmesi gerekip yargılama gideri ve vekalet ücretinin lehimize hükmedilmesi gerektiğini, açılan davada davacının hukuki yararı bulunmadığını, zira müvekkil kooperatif tarafından davacı hakkında dava tarihi itibari ile hiçbir yasal işlem de yapılmadığını, her halukarda dava tarihi itibari ile muaccel hale gelmeyen aidatlar içinde (genel kurulda temmuz ayından başlamak üzere 12 taksitte alacağın tahsil edilmesi şeklinde karar alınmış olmakla ) genel kurulda alınan tüm meblağ üzerinden menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, mahkemenin bu hususu dikkate alıp davanın reddine karar vermesi ve lehimize masraf ve vekalet ücreti hükmetmesi gerekirken bu şekilde karar vermemesi yasaya aykırı olduğunu, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1376 Esas, 2023/527 Karar sayılı dosyasından verilen kararın kaldırılmasını, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının menfi tespit davasının dayanağı olan kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 karar sayılı kararı ile iptali nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen davalının sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Ancak, işbu davanın, Anayasa mahkemesince davadan sonra iptaline karar verilen 1163 sayılı yasanın geçici 11. Maddesine dayanılarak açılmış olması ve yargılama sırasında sözkonusu yasal düzenlemenin iptal edilmiş olması sebebiyle dayanak yasanın ortadan kalkması nedeniyle dava konusuz kaldığından dolayı esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğundan ,gelinen aşama itibariyle işbu davada tarafların haklılık durumu belirlenemediğinden HMK 331/1 maddesi de nazara alınarak davacı ve davalı lehine/aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçeyle davalı istinafı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından bu yönden düzeltilerek yeniden hüküm kurularak aşağıdaki hükümkurulmuştur..
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/06/2023 tarih ve 2022/1376 E – 2023/527 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının, davacının dava başında peşin olarak yatırdığı 512,33-TL harçtan mahsubu ile artan 242,48-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacının yatırmış olduğu gider avansın artan kısmının karar kesinleştiğinde davacı tarafa tarafa iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, “
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 155,00 TL posta gideri ve 738,000 TL istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 893,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.19/10/2023