Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1609
KARAR NO: 2023/1721
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2023
ESAS NO: 2022/1367
KARAR NO: 2023/590
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/09/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 15/06/2023 tarih ve 2022/1367 E – 2023/590 K kararına karşı süresi içinde davacı / davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkilinin davalı kooperatifin kurulduğu ve 2015 yılı sonu itibariyle 40 dairelik bir arsa üzerinde Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi yaptığını, inşaatın kısa sürede bitirileceği ve bir dairenin yaklaşık 60-70 bin TLye mal edileceğini, kooperatifin üye aradığını duyması üzerine 2016 yılının başında davalı kooperatife üye olduğunu, müvekkilinin üyelik yükümlülüklerini aynen yerine getirmiş ve tespit edilen miktarları zamanında koopertatif yetkililerince kendisine bildirilen hesaplara yatırdığını, müvekkilinin kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelleri eksiksiz olarak ödediğini, dairenin tapusunu aldığını, kooperatifin başında 60-70.000 TL olarak tahmin edilen maliyet rakamı bu süreçte önce 90’a, sonra 120′ ye artırılmış, işin içine başka etaplar da karıştırılarak talep edilen rakam sürekli arttırıldığını, halbuki, inşaatın başlangıç, yapım aşamaları ve bitişine göre dairelerin maliyet rakamları net olarak belli olduğunu, ne var ki davalınin kooperatif tüm bu ödemelere ve tapu devrine rağmen müvekkili aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … Es. sayılı dosya ile icra takibine giriştiğini, 10.06.2022 tarih 31867 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesiyle 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Madde eklendiğini, kanunda inşaatların etaplar halinde teslimi, terkin edilmemiş olması, bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması ve tapu devrinin yapılmış olması şartları aranmakta olup somut olayda yasada sayılan şartların tümü mevcut olduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile müvekkilinin davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine, davalı kooperatifçe müvekkili aleyhine başlatılan haksız ve dayanaksız takibin iptaline, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla %50si oranında kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; müvekkili kooperatif tarafından 13.02.2022 tarihli genel kurul kararının 13. maddesi gereği bakiye kalan aidat alacağının tahsili istemi ile davacı aleyhine icra takibine girişilmiş, davacı ise bu takibe konu borçla mükellef olmadığının tespiti için huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının işbu iddiasına ispat saydığı vakıaların başında da müvekkili kooperatifçe yapılması planlanan inşaatın bitim düzeyi yer aldığını, zira kooperatif ana sözleşmesinin 6. maddesinde de izah edildiği üzere, müvekkil kooperatif davacının bahsetmiş olduğu konut temininin yanı sıra ortaklarının sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak tesislerin inşası ile tüm üyelerini kapsayacak tam teşekküllü bir yaşam alanının oluşturulmasını hedeflemekte olup, her ne kadar davacı tarafından mevcut “kaba” inşaatının bitim seviyesine delalet sayılması gerektiği iddia olunan bir takım belgeler sunulmuş olsa da, ana sözleşme uyarınca kooperatife özgülenen amaca uygun bir inşaattan söz edilebilmesi için iç mekandan, bina tesisatına; sosyal alanlardan, ortak tesislere tüm yapılaşmanın sona ermesi gerektiğinin aşikar olduğunu, bu bağlamda öncelikle davacının inşaat süresine ve maliyetin sabit kalması gerektiğine yönelik hayatın olağan akışına ve mantığa aykırı iddialarını irdelemekte fayda olacağını, müvekkili kooperatifin mali işlemlerinde şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesi esas olmakla birlikte bugüne kadar yapılan ve yapılması planlanan tüm masraflar ortakların denetimine açı olduğunu, eldeki davanın çözümlenmesi bakımından esas uyuşmazlığın davacının KK geç m.11′ e dayanan iddialarının geçerliliği noktasında toplandığını belirtmek mümkün olduğunu, davacıyla aynı konumda bulunan ve aynı mali sorumluluğu paylaşan dava dışı kooperatif ortakları ile davacının yaptığı ödemeler arasındaki fahiş fark da hali hazırda tapuda malik olarak gözükmesi nedeniyle yükümlülüklerine sadık kalmasını sağlayan ana zorlayıcı unsurun ortadan kalktığını düşünen davacının, diğer üyelerin sağladığı finansmandan aynı oranda destekte bulunmaksızın haksız olarak yararlanıp, inşaatın devamından doğan külfeti paylaşmaktan kurtulmaya çalıştığının açık göstergesi olduğunu, müvekkili kooperatifin etap usulüyle yürütülmemesi ve kesin hesap işlemi yapılmadığı bir bütün olarak gözetildiğinde KK geçici 11. maddeye bağlı şartların gerçekleşmemiş olduğu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Sonuç olarak; Geçici 11. maddenin iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığı görüşüne itibar edilmesi halinde; Geçici 11. madde uyarınca açılan davanın, iptal kararı nedeniyle konusuz kaldığına ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek, yargılama giderleri konusunda da davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre bir dağılım yapılması gerekecektir. Yapılan yargılama, sunulan delil ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının dava şartları bakımından noksansız olduğu, davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre davanın yasal dayanağı olduğu, yukarıda yapılan genel açıklamalar ve emsal nitelikte kararlar gereğince davanın konusuz kaldığı ve konusuz kalan dava hakkında esasa dair bir karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri bakımından yapılan değerlendirmede; esas hakkında bir karar verilmeyen hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerektiği fikri mahkememizce de benimsenmiş olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce ve iptal edilen yasal düzenleme dayanak gösterilerek eldeki davanın açıldığı, davacının davasını dayandırdığı olguların mevcut olduğu, diğer bir deyimle iptal edilen 1163 sayılı Koop. Kanunu’nun Geçici 11. maddesindeki şartların gerçekleştiği, davacıya konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için davalı yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere borçlandırmalar yapıldığı, konut maliyet bedelinin tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, geçici 11. madde çerçevesinde hukuksal koruma talep eden davacının yasal süresi içerisinde bu davayı açtığı ve fakat dava devam ederken davaya dayanak teşkil eden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davanın bu suretle konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla iptal edilen yasal düzenleme gereğince hukuksal koruma talep eden ve iptal edilen yasada aranan şartların eksiksiz olarak gerçekleştiği somut olay bakımından, davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücreti taktir olunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 2. Asliye Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1367 E. – 2023/590 K. Sayılı ilamı tarafımızca incelendiğinde; mahkemece, Geçici 11. maddenin iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığı görüşüne itibar edilerek, bu madde uyarınca açılan davanın, iptal kararı nedeniyle konusuz kaldığına ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, devamında ise ilgili karardaki tespitlerden hareketle yargılama giderlerinin tarafımıza yükletildiğin, ne var ki gerek hukuki temeli gerek vakıayı okuma şekli gerekse geçiçi 11.maddeye bağlı koşulların tespitinde kullandığı ispatsız/dayanaksız “fiili” durum yorumu nedeniyle pozitif normlara, sübuta ve de adil yargılanma ilkesine aykırı bu kararın kaldırılmaya mahkum olduğunu, işbu iddiamızı temellendirmek adına da başvuruya konu kararı farklı açılardan ele almak gerektiğini, yerel mahkemece her ne kadar davanın konusuz kaldığından bahisle HMK m.331/1 uyarınca yargılama giderlerine hükmedildiyse de olması gereken davanın esastan reddi ile yargılama giderlerinin hmk m.326/1 uyarınca davalıya yükletilmesi gerektiğini, geçici 11. madde uyarınca açılan davaların konusu, söz konusu borçlandırmaların geçersizliğini tespit ettirdiğini, bu davada dava konusu, yapı kooperatifinin yapmış olduğu borçlandırmanın geçersizliğini tespit olup, dayanak olan geçici 11. madde davanın sadece hukuki sebebini oluşturduğunu, geçici 11. maddenin anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesi halinde ise dava konusu varlığını korumakta, davaya uygulanması muhtemel hukuki sebep ortadan kaldırılmış olduğunu, davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı ise, usule ilişkin bir karar olup maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, her ne kadar yerel mahkemece yargılama giderlerinden sorumluluğun tespitinde uygulanması gereken usulün HMK m.331/1’e göre değerlendirilmesi gerektiğine kanaat getirilmişse de ilgili hüküm sadece davanın konusuz kaldığı durumlarda uygulama alanı bulabilecek, esastan ret halinde işletilemeyeceğini, zira HMK m. 326/1’e göre Kanunda özel olarak düzenlenen haller dışında, yargılama giderlerinden aleyhine hüküm verilen taraf sorumlu olmakla, davaya dayanak olan kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle davanın kaybedilmesi hali, maddede belirtilen ayrık hallerden biri olmadığını, diğer bir ifade ile davanın iptal kararı neticesinde reddedilmesi HMK m. 326/1’in istisnası sayılmayacağını, yerel mahkemece her ne kadar iptal edilen geçiçi madde 11’e bağlı şartların gerçekleştiğinden bahisle dava açılış tarihi itibariyle haklı görünen davacı lehine yargılama giderlerine hükmedilmişse de ortada bu tespiti haklı çıkaracak hiçbir somut bulgu yahut araştırma bulunmadığını, davanın konusuz kaldığının kabulüyle dava açılış tarihi itibariyle haklılık araştırması yapılacak dahi olsa bu değerlendirme ancak müvekkil kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak, ana sözleşme hükümleri, varsa anasözleşme değişiklikleri, tüm genel kurul kararları, bugüne kadar yaptığı ve teslim ettiği tüm inşaatlar, inşaatların/dairelerin yapım ve üyelerine teslim usulü/şekli de gözetilerek bir inşaat mühendisi, bir kooperatif alanında uzman bilirkişi ve bir mali müşavirden oluşan heyetten rapor alındıktan sonra mümkün olacağını, mevcut uyuşmazlığın geçici madde 11’e göre çözümlenebilmesi imkan dahilinde olmamakla birlikte ilgili maddede öngörülen şartlar zaten somut olayda da gerçekleşmediğini, kooperatifçe bugüne kadar tapu devrinin net karşılığı ya da toplam sorumluluk miktarı anlamına gelecek bir bedel tespitine yönelik hesaplama yapılmadığı gibi yine davacılara bu anlama gelecek yahut benzeri mahiyette herhangi bir evrak tebliğ edilmediğini, yani ortada davacının iddia ettiği gibi tapu devrini amaçlayan ve kendisi tarafından çoktan ifa olunmuş bir bedel söz konusu olmadığını, İncelenmesi gereken bir diğer husus ise ortada etaplar halinde yapılıp teslim edilen bir inşaatının bulunup bulunmadığı olup, müvekkil kooperatifin, anayasası mahiyetinde olan ana sözleşmesinde de açıkça belirtildiği üzere; kooperatif etap şekilde değil, aksine bir bütün halinde kurulduğunu, müvekkil kooperatifin etap usulüyle yürütülmemesi ve kesin hesap işlemi yapılmadığı bir bütün olarak gözetildiğinde kk geçici 11. maddeye bağlı şartların gerçekleşmemiş olduğunu, Kayseri 2. Asliye Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1367 E. – 2023/590 K. Sayılı İlamı ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle ortadan kaldırılmasına, aksi kanaat hasıl olması halinde yeterli araştırmanın yapılabilmesi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilebilmesi adına dosyanın yerel mahkemeye iadesine, neticeten davacı tarafından açılan haksız dava ve tüm taleplerin esastan reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davacıya tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yazılan gerekçeli kararın 4. sayfasından itibaren bu hususta emsal Yargıtay kararlarını ve doktrinsel görüşleri de içeren son derece teferruatlı bir inceleme yapıldığını, karar içerisinde yer verilen emsal kararların tamamında ‘yargılama gideri yönünden, davanın açılış tarihindeki haklılık durumuna bakılması gerektiği, davanın açılmasından sonra İBK çıkması, AYM’nin iptal kararı vermesi vs sebeplerle mevzuat durumunun değişmesinin dahi bu durumu engellemeyeceği’ne değinildiğini, yerel mahkemece de anılan yerleşik içtihatlar doğrultusunda son derece yerinde olarak ‘davamızı dayandırdığımız olguların mevcut olduğu, iptal edilen Geçici 11. Maddedeki şartların gerçekleştiği, müvekkile konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için kooperatif tarafından yönetim giderleri hariç borçlandırmalar yapılarak takip başlatıldığı, yasal süre içerisinde davamızın ikame edildiği’ gözetilerek davanın açıldığı tarihteki mevzuat durumuna göre haklı oldukları tespit edildiğini, yapılan yerinde tespitler neticesinde olması gerektiği gibi yerel mahkemece müvekkil lehine yargılama giderine hükmedildiğini, yerel mahkemece verilen karar ve yazılan gerekçe doğru ve yerinde olduğunu, davalı tarafından yapılan haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının menfi tespit davasının dayanağı olan kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 karar sayılı kararı ile iptali nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen davalının sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Ancak, işbu davanın, Anayasa mahkemesince davadan sonra iptaline karar verilen 1163 sayılı yasanın geçici 11. Maddesine dayanılarak açılmış olması ve yargılama sırasında sözkonusu yasal düzenlemenin iptal edilmiş olması sebebiyle dayanak yasanın ortadan kalkması nedeniyle dava konusuz kaldığından dolayı esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğundan ,gelinen aşama itibariyle işbu davada tarafların haklılık durumu belirlenemediğinden HMK 331/1 maddesi de nazara alınarak davacı ve davalı lehine/aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçeyle davalı istinafı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından bu yönden düzeltilerek yeniden hüküm kurularak aşağıdaki hükümkurulmuştur..
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 15/06/2023 tarih ve 2022/1367 E – 2023/590 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava başında peşin olarak yatırılan 1.921,12-TL harçtan mahsubu ile artan 1.651,27-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı ve davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 155,00 TL posta gideri ve 738,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 793,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.19/10/2023