Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1607 E. 2023/1766 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1607
KARAR NO: 2023/1766
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2023
NUMARASI: 2020/913 E. 2023/419 K.
ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2020
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ATM’NİN 2020/896 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2020
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ATM’NİN 2020/897 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2020
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ATM’NİN 2020/898 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2020
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ATM’NİN 2020/899 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/05/2023 tarih ve 2020/913 E – 2023/419 K kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin İran’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslararası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereğince müvekkilinin de Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklarına sahip olduğunu, davalı … ile ticaret yapan müvekkilinin davalı şirkete muhtelif tarihlerde cam satışı yaptığını ve alacaklarını tahsil edemediğini, tahsil edilemeyen alacakları için icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle ihtiyati tedbir konulmasına, aksi taktirde ise teminat mukabili veya teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 ‘den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/896 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İran’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslararası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereğince müvekkilinin de Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklarına sahip olduğunu, davalı … ile ticaret yapan müvekkilinin davalı şirkete muhtelif tarihlerde cam satışı yaptığını ve alacaklarını tahsil edemediğini, tahsil edilemeyen alacakları için icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle ihtiyati tedbir konulmasına, aksi taktirde ise teminat mukabili veya teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 ‘den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/897 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İran’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslararası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereğince müvekkilinin de Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklarına sahip olduğunu, davalı … ile ticaret yapan müvekkilinin davalı şirkete muhtelif tarihlerde cam satışı yaptığını ve alacaklarını tahsil edemediğini, tahsil edilemeyen alacakları için icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle ihtiyati tedbir konulmasına, aksi taktirde ise teminat mukabili veya teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 ‘den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/898 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İran’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslararası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereğince müvekkilinin de Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklarına sahip olduğunu, davalı … ile ticaret yapan müvekkilinin davalı şirkete muhtelif tarihlerde cam satışı yaptığını ve alacaklarını tahsil edemediğini, tahsil edilemeyen alacakları için icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle ihtiyati tedbir konulmasına, aksi taktirde ise teminat mukabili veya teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 ‘den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/899 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İran’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslararası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereğince müvekkilinin de Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklarına sahip olduğunu, davalı … ile ticaret yapan müvekkilinin davalı şirkete muhtelif tarihlerde cam satışı yaptığını ve alacaklarını tahsil edemediğini, tahsil edilemeyen alacakları için icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle ihtiyati tedbir konulmasına, aksi taktirde ise teminat mukabili veya teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 ‘den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/900 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İran’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslararası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereğince müvekkilinin de Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklarına sahip olduğunu, davalı … ile ticaret yapan müvekkilinin davalı şirkete muhtelif tarihlerde cam satışı yaptığını ve alacaklarını tahsil edemediğini, tahsil edilemeyen alacakları için icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle ihtiyati tedbir konulmasına, aksi taktirde ise teminat mukabili veya teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 ‘den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebini tek bir icra takibi ve tek bir dava altında ikame etmesinin önünde hiçbir yasal engel bulunmadığı gibi, dürüstlük kuralı ve usul ekonomisi ilkesi çerçevesinde yapılması gerekenin de bu olduğunu, zaten davacının da davayı açar açmaz mahkemeye sunduğu dilekçe ile değer dosyaların numarasını bildirerek birleştirme talep ettiğini ve talebin parçalanarak 6 ayrı dosyaya konu edilmesinde hiçbir hukuki yarar olmadığını ortaya koyduğunu, davacının 6 adet dosyaya konu ettiği toplam miktar olan 3.762.393,29-TL’yi tek bir icra dosyasına konu etseydi icra vekalet ücretinin 126.248,93-TL olacakken, bunu keyfen küçük parçalara bölerek 6 adet icra dosyası için toplamda 330.000,00-TL civarında bir vekalet ücretinin doğmasını sağlamaya yönelik kötü niyetli bir yol izlediğini, bu nedenle davaların hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emri ile davacının sunduğu delillerin birbiriyle örtüşmediğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir miktar borcu bulunmamakta olup, aksine davacı uhdesinde alacağı bulunduğunu, davanın … Ltd. Şti, … Ltd. Şti, … A.Ş ve … Ltd. Şti’ne ihbar edilmesini talep ettiklerini, eldeki davanın dayanaktan yoksun ve kötüniyetli olarak açıldığını bildirerek davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/896 Esas sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, davacı tarafça başlatılan 6 adet icra takibinin vekalet ücretini arttırmak maksatlı olduğunu, davacı tarafça sunulan gümrük beyannamelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, aksine alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/897 Esas sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, davacı tarafça başlatılan 6 adet icra takibinin vekalet ücretini arttırmak maksatlı olduğunu, davacı tarafça sunulan gümrük beyannamelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, aksine alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/898 Esas sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, davacı tarafça başlatılan 6 adet icra takibinin vekalet ücretini arttırmak maksatlı olduğunu, davacı tarafça sunulan gümrük beyannamelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, aksine alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/899 Esas sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, davacı tarafça başlatılan 6 adet icra takibinin vekalet ücretini arttırmak maksatlı olduğunu, davacı tarafça sunulan gümrük beyannamelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, aksine alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 1. ATM’nin 2020/900 Esas sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, davacı tarafça başlatılan 6 adet icra takibinin vekalet ücretini arttırmak maksatlı olduğunu, davacı tarafça sunulan gümrük beyannamelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, aksine alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Mahkememizce dosya arasına getirtilen tüm kayıt ve belgeler, icra dosyaları, dava ve takip konusu gümrük beyannameleri ile faturalar ve bilirkişi raporları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; beyannamelerin tamamının peşin ödeme şekline göre tescil ettirildiği, davada davacı tarafın herhangi bir sevk belgesine dayanmadığı ve taraflar arasında kararlaştırılan ödeme şeklini belirtmeden gümrük beyannamesine konu fatura bedelinin tahsili istemiyle icra takibi başlattığı, davalının sunduğu delil ve belgeler ile bilirkişi raporlarının, ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo nedeniyle çeşitli dövizciler aracılığıyla ödemeler yapılmasının ticari teamül oluşturduğu, banka aracılığıyla ödeme yapılmasının oluşan bu durum nedeniyle olanaklı olmadığı, tacir olan davacının ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz ile yükümlü olduğu, davacı tarafa bu konuda kesin süre verildiği halde süresi içerisinde ticari defter ve belgelerini dosyaya sunmadığı, davalının sunduğu defter ve belgeler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile davalının davacıya borçlu olmadığı, kayden alacaklı olduğu, dava ve takip konusu faturaları davalının ticari defterlerine işlemekle ve faturalar ile gümrük ithalat beyannameleri ile malları teslim aldığı hususunun sabit olduğu, mevcut ambargo nedeniyle davalı alıcının mal mukabili ödeme olgusunu diğer bir deyimle bankacılık sistemi ve banka kayıtları ile ödeme yaptığını ispatlaması zorunluluğu bulunduğunu kabul etmenin ve bu suretle ödeme olgusunun kanıtlanamadığını kabul ederek davacının iddialarına itibar etmenin olanaklı olmadığı anlaşılmakla; davalının asıl dava ve birleşen dosyalar yönünden icra takibine vaki itirazı haklı ve yerinde olmakla, birbirini teyit eden ve reddini gerektirir bir neden bulunmayan bilirkişi heyet raporları esas alınarak tüm dosya kapsamı karşısında sübut bulmayan ve kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Asıl Dava Dosyası Yönünden; Davanın reddine, Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/896 E. Sayılı Dosyası Yönünden; Davanın reddine, Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/897 E. Sayılı Dosyası Yönünden; Davanın reddine, Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/898 E. Sayılı Dosyası Yönünden; Davanın reddine,Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/899 E. Sayılı Dosyası Yönünden; Davanın reddine, Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/900 E. Sayılı Dosyası Yönünden; Davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ve davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Şirketi; İRAN’da faaliyet gösteren ve cam sanayi üzerine ithalat ve ihracat yapan uluslar arası bir firma olduğunu, Türkiye-İran ikili ticari anlaşmaları gereği müvekkilinin de, Türk firmalarının sahip olduğu yasal hak ve sorumluluklara sahip olduğunu, davalı …ŞTİ. ile ticaret yapan müvekkili …ŞTİ. muhtelif tarihlerde, miktarlarda ve bedellerde …ŞTİ.’ye cam satışı yapmış ve karşılığı olan alacaklarını tahsil edemediğini, müvekkilinin alacaklarına istinaden asıl ve birleşen dosyalara konu icra dosyaları üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme yapmayan borçlu taraf ise takibe itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, akabinde, yasal zorunluluk gereği itirazın iptaline konu arabuluculuk dosyaları üzerinden arabuluculuk görüşmeleri gerçekleştirildiğini, ancak bu görüşmelerde de netice alınamadığını ve uzlaşma sağlanmayarak arabuluculuk görüşmeleri de olumsuz sonuçlandırıldığını, neticeten de iş bu yargılamaya konu asıl ve birleşen dosyalar üzerinden davalarını ikame etme gereği hasıl olduğunu, asıl ve birleşen davalarına konu icra takibine dahil edilen fatura bedellerini ve faturalara ilişkin gümrük beyannamesi bilgilerini gösterir tablo ile birlikte; asıl alacak bedellerini ve mal teslimi manasına da gelen gümrük beyannamesi tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş %2 faizleri gösterir hesap dökümleri dava dilekçeleri ekinde dosyalara sunulduğunu, dava dilekçeleri ekinde, yer alan ve GÜMRÜK MÜŞAVİRİ … tarafından tanzim edilen mütalaadan da görüleceği üzere; Uluslar arası ticarette usulünün; yurt dışında ticari mal imal eden firma, yurt içindeki alıcı firmaya ticari malları gümrük müdürlüğü gözetiminde gönderdiğini, yurt içine gelen ticari mallar, ilgili gümrük müdürlüğünce resmi işlemlere tabi tutulduğunu ve ALICI firmanın da beyanları doğrultusunda bu ticarete konu olarak gümrük ithalat beyannamesi hazırlandığını, Gümrük beyannamesi içeriğinde, Alıcı ve satıcı firmaların bilgileri, ticari malın detayları, fatura bilgileri, fatura bedelleri, faturaların ödenme şekli, fatura bedeli üzerinden yurt içi firmanın ödemesi gereken vergiler ve malın yurt içi firma tarafından teslim alındığını gösteren beyanların yer aldığını, alıcı Firmaların gümrük müdürlüğü nezdindeki bu yasal işlemlerini; kendi yetkilendirdikleri gümrük müşavirlerinin yürüttüğünü, İç hukuk sistemimizdeki irsaliye mahiyeti de taşıyan bu gümrük beyannamelerinin eklerinde, alıcı firmanın gümrük müşavirince verilen beyanların da yer aldığını, asıl ve birleşen dosyalardan ikame ettikleri davada da ilk derece mahkemesince dosya esasına aykırı maddi hatalarla gerekçelendirilmiş bir şekilde ve usul hükümlerine de apaçık aykırı bir şekilde davalarının reddi yönünde hukuka aykırı bir karar tesis edildiğini, istinaf istemlerinin kabulü ile asıl ve birleşen dosyalardaki davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, itirazın iptaline konu olan davanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi gümrük müdürlüğünden temin edilen davalı tarafın gümrük müşaviri tarafından da onaylanmış gümrük beyannamelerine dayanan icra takiplerine yapılan itirazın iptali olduğunu, dolayısıyla açık hesaplara ilişkin bir takip olmadığından dolayı davalı tarafın salt iradi oluşturdukları kayıtlar incelenerek değerlendirme yapılamayacağını, esas itibariyle gümrük beyannamelerinin açık olduğunu, fatura bedellerinin belli olduğunu, fatura bedellerine ve mal teslimine ilişkin bir ihtilaf bulunmadığını, davalı tarafın basiretli bir tacir olup teslim aldığı malların ödemesini rakam itibariyle de senetle ispat zorunluluğu kapsamında kalmasından dolayı resmi senetle/belgeyle ispatlamak zorunda olduğunu, bunun yanında, müvekkiline bu faturalara konu ödeme yapıldığına ilişkin resmi bir belge bu güne kadar ibraz edilemediğini, davaya konu takiplere dahil edilen gümrük beyannameleri ve faturalar 2018 ve sonrasına ilişkin olup; davalı tarafın 3.kişi üzerinden gönderdiğini iddia ettiği ve 3.kişiye ait ödeme belgeleri de davaya konu olan belgelerden çok daha öncesine ve 2017 yılına ilişkin olduğunu, bu ödenme iddiası ile davalarına konu alacağın ilgisinin bulunmadığını, basiretli bir tacirin yüklü miktardaki ödemeleri herhangi bir belge olmadan ödemiş olmasını beklemenin kabul edilebilir bir durum olmadığını, gümrük beyannamelerine konu olan ve her iki tarafı da basiretli uluslaraarsı tacir olan, fatura bedelleri ve mal teslimi konusunda ihtilaf taşımayan iş bu dosya özelinde ticari defterlerin incelenmesi hukuki açıdan zorunlu olmamakla birlikte; HMK 222 gereğince tek taraflı incelenen ticari defterlerin hükme esas alınamayacağını, her iki tarafın defterlerinin de incelenmesi yahut tarafların açık rızası bulunması gerektiğini, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları yanlı düzeltmelere haiz olduğundan ve davalı şirketin kendisini borçlandırmamak adına belgesiz bir şekilde gerçek dışı tanzim ettiği kayıtların taraflarınca kabul edilmediğini ve bu kayıtlara muvafakatlerinin olmadığını, taraflarınca takibe konu edilen tüm gümrük beyannameleri Kayseri Gümrük Müdürlüğünden temin edildiğini, ne bir eksik gümrük beyannamesi bulunduğunu, ne de rakamlarda çelişki bulunduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulünü; istinaf istemlerine konu kararın usuli eksiklikler sebebiyle bozulmasını veya kaldırılarak asıl ve birleşen dosyalardan davanın kabulüne karar verilmesini, asıl ve birleşen dosyalardan İtirazın iptali ile birlikte takibin aynen devamına karar verilmesini, davalı taraf aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesini Yargılama gideri ve ücreti vekaletin ise davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini; istinaf istemlerine konu ilk derece mahkemesi kararının icrasını durdurmak için tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından esasa ilişkin verilen kararın hukuka ve somut olaya uygun olduğunu, icra takiplerine konu edilen taleplerin davacının kötüniyetli bir biçimde keyfine göre seçtiği 7 aylık bir süreçte düzenlenen birtakım gümrük beyannamelerine dayanmasına karşın taraflar arasında 2015-2019 yılları arasında son derece yoğun bir ticari alışverişin gerçekleştiğini, bu sebeple eldeki uyuşmazlığın doğru bir biçimde çözümlenebilmesi için taraflar arasındaki ilişkinin baştan sona incelenmesinin bir zorunluluk olup, davacının inceleme kapsamını taraflar arasındaki ilişkinin öncesi yokmuşcasına yalnızca kendi keyfine göre seçtiği 7 aya hapsetme gayretinin kötü niyetli ve itibar edilemez nitelikte olduğunu, dosya kapsamının incelendiğinde davacının dosya kapsamında ilk rapora karşı itirazlarını sunduğu 04/04/2022 tarihli dilekçesinde “her iki tarafın ticari defterlerini de kapsayacak şekilde inceleme yapacak bir şekilde yeni bir bilirkişi heyeti tayinini…talep ederiz” ifadesiyle kendi ticari defterlerinin incelenmesini bizzat kendinin talep ettiğini, bunun üzerine 10/05/2022 tarihli celsede verilen ara karar ile davacıya tüm ticari defterlerini 24/06/2022 tarihinde saat 14:00 itibariyle mahkeme duruşma salonunda hazır etmesi için kesin süre verildiğini, söz konusu ticari defterlerin ibraz edilmez ise bu delillere dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edildiğini, ancak davacının ticari defterlerini ibraz etmediğini, kararın kötü niyet tazminatına ilişkin hüküm ve lehlerine hükmedilen vekalet ücretleri yönünden düzeltilmesi gerektiğini ileri sürerek davacının istinaf başvurusunun reddine, katılma yoluyla yapmış oldukları istinaf başvurularının kabulü ile; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/913 Esas – 2023/419 Karar sayılı ilamının hüküm kısmında ilgili yerlerin düzeltilerek; davacının her bir dava bakımından takibe konu miktarın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, tarafları lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Asıl dava ve birleşen dosyalarda dava, alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı …. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine açılmış olan toplam 105.814,26-USD üzerinden ilamsız icra yolu ile takip başlattığı, “takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli gümrük beyannamesine konu fatura bedeli alacağı 102.848,73 USD asıl alacak ve takip” olarak gösterildiği davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itirazı üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı …. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine açılmış olan toplam 95.207,76-USD alacak üzerinden ilamsız icra yolu ile takip başlattığı,”takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli gümrük beyannamesine konu fatura bedeli alacağı 93.036,85 USD olarak gösterildiği davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itirazı üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı …. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine açılmış olan toplam 95.858,72-USD alacak üzerinden ilamsız icra yolu ile takip başlattığı,”takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli alacak 93.735,36 USD olarak gösterildiği davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itirazı üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı …. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine açılmış olan toplam 114.480,77-USD alacak üzerinden ilamsız icra yolu ile takip başlattığı,”takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli alacak 112.065,51 USD olarak gösterildiğ davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itirazı üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı …. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine açılmış olan toplam 102.056,39-USD alacak üzerinden ilamsız icra yolu ile takip başlattığı,”takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli alacak 99.942,09 USD olarak gösterildiği davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itirazı üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı …. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine açılmış olan toplam 121.049,77-USD alacak üzerinden ilamsız icra yolu ile takip başlattığı,”takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli alacak 118.666,39 USD olarak gösterildiğ davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itirazı üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır.
Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir.
Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 101. maddesine göre birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. TBK 102. maddeye göre de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır.
Diğer yandan belirtmek gerekir ki; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesi ise;
“Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır”hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı TTK m. 21 maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
6102 sayılı TTK m.21/2 uyarınca; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Görüldüğü üzere tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
Bu hususlarla birlikte 6100 sayılı HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinin incelendiğinde:
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut
defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklinde düzenleme olduğu görülmektedir.
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nun 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK’nun 222/1). Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanununa göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK’nun 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK’nun 222/4). Ticari defterler usulüne uygun tutulsun tutulmasın aleyhe olan kayıtlar delil olur (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin, 28/05/2009 gün ve 2008/10995 Esas, 2009/5037 Karar sayılı ilamı)
Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; takibe konu alacakların “takip dayanağı olarak 27.12.2019 tarihli gümrük beyannamesine konu fatura bedeli , 27.12.2019 tarihli alacak olarak gösterildiği, dava konusu faturalardan Gümrük Müdürlüğü tarafından beyannamesi ibraz edilenlerin toplam kıymetinin 599,611,04 USD olduğu davalı … Ltd. Şti ‘nin ticari defterlerinde 2021 yılı sonu itibariyle davacı … nun2.264.441,44 TL borçlu olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Davacı takibe konu gümrük beyannemesine konu faturalardaki malları davalıya teslim ettiğini davalının ödeme yapmadığını davalı ise davacı ile 2015 yılından itibaren karşılıklı alım-satımlar söz konusu olduğun bu süreçte satın aldığı ürünlerin bedelini eksiksiz bir şekilde davacıya ödediğini, davacıya olan bir kısım borcunu davacının isteği üzerine dava dışı …Ltd. Şti.”ye davacının borcuna karşılık olmak üzere ödediğini, bir kısım ödemeleri ise genellikle, ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo nedeniyle artık Türkiye ile İran arasında gerçekleşen ticarette bir teamül haline gelmiş şekilde çeşitli dövizciler aracılığıyla yaptığını, yine davalıya fatura karşılığı mal satarak borcunu ödediğini davacının gönderdiği bir kısım ürünlerin ayıplı olduğunu bununla birlikte kabul anlamına gelmemekle davacının herhangi bir miktarda alacağı olduğunun tespit edilmesi halende göndermiş olduğu avans ödemelerinden, sattığı ürünlerin bedelinden ve kırık camlara istinaden ödenen tutarların iadesi talebinden kaynaklanan alacaklarının TBK 139. Maddesi uyarınca takas edilmesini beyan ettiği görülmüştür.Somut olayda ispat külfeti ödeme savunmasında bulunan davalıda olup davalı takibe konu edilen faturalardaki malların bedelini davacıya ödediğini ispat külfeti altındadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; takibe konu faturalar yönünden değerlendirme yapılmadığı taraflar arasında 2015-2021 yılları arasında gerçekleşen tüm kayıtların irdelendiği davalının ödeme yaptığından bahsedilmiş olunmasına rağmen ödemelerin alt kayıklarının incelenmediği, davalı hesabına yapılıp yapılmadıkları irdelenmeden ödemelerin 3. Kişilere mi davalıya mı yapıldıkları hususunda somut tespitler içermediği yine gümrük müdürlüğüne beyanname ibrazının ödemenin peşin ve avans olarak yapıldığına karine olup olmadığı tartışılmadan hazırlandığı görülmüştür.
O halde mahkemece dosyanın aynı bilirkişi kuruluna tevdi ile; takibe konu faturalar somut şekilde belirlenerek bu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadıkları, davalı tarafından vergi dairesi yada gümrük müdürlüğüne bildirilip bildirilmedikleri, davalı defterlerinde takibe konu fatura tarihlerinden sonra yapıldığı belirtilen ödeme kayıtları incelenerek ödemelerin davalı hesabına yapılıp yapılmadıkları belirlenerek takibe konu kayıtlı fatura tespiti yapıldıktan sonra ödeme savunması yönünden takibe konu edilip gümrük müdürlüğüne davacı ve davalı tarafından beyanname ile ibraz edilen faturaların ödemenin peşin ve avans olarak yapıldığına yasal karine olup olmadığı tartışılarak karine olmadığının tespiti halinde ödeme savunması yönünden davacının ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi amacıyla gerektiğinde İran ülkesi adli yargı mahkemelerine istinabe edilerek, davacı tarafça talimat mahkemesine defter ibraz edilmediği takdirde Yargıtay 6. Hukuk 2021/2158 Esas 2022/2285 Karar sayılı ilamında belirtilen HMK’nın 220. Maddesindeki usul işletilerek yine defter yine davalının cevap dilekçesinde sunduğu yazışma örneklerinin aslı istenip davacı ve davalı arasında gerçekleşen yazışmalar olup olmadıkları bu anlamda yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacakları son olarak davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilemesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne davalının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/05/2023 tarih ve 2020/913 E – 2023/419 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
8-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 26/10/2023