Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1575
KARAR NO: 2023/2408
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2021
ESAS NO: 2020/101
KARAR NO: 2021/204
ASIL DAVA (Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/101 E – 2021/204 K sayılı dosya)
BİRLEŞEN DAVA (Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/685 E – 2020/722 K sayılı dosya)
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 26/12/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/03/2021 tarih ve 2020/101 E – 2021/204 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
ASIL DAVA;
Davacı vekili 27/01/2020 tarihli dilekçesinde özetle;… A.Ş’nin hissedarı olduğunu, 26/05/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına bizzat katıldığını ve toplantının başından sonuna kadar toplantı sürecini de takip ettiğini, genel kurulun başladığı sırada hazirun cetveline itirazlar olduğu halde bu itirazların hiçbir suretle dikkate alınmadan toplantıya başlanıldığını, şirketin toplam 5.040.000 hissesine tekabül eden 1008 hisseden 372 adet hissenin asaleten katılmamasına rağmen ve 171 hassenin ise temsil yetkisinin bulunmadığı halde ve buna bağlı olarak yeterli çoğunluk sağlanmadan genel kurul toplantısının yapıldığını, gerçek hazirun cetvelinde genel kurula katılanın 55 kişi olduğunu, bu 55 kişinin toplam hisse karşılığının ise 308 olduğunu, yeterli çoğunluğun sağlanamadığını, toplantı yetkilileri ve bakanlık komiseri olan kişi/ kişilerin genel kuruldan sonra eksik imzaları kendi hissedarlarının yerine imza atmak suretiyle tamamladıklarını, bu işlemin resmi belgede sahtecilik oluşturduğunu, gerçekte toplantı yeter sayısı sağlanamadığından dolayı 26/05/2018 tarihli genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu, ancak bugüne kadar şirket yönetiminin bu toplantı tutanağına bağlı olarak birçok usulsüz işlem yaptığını, toplantıyı usul ve esaslarına uyulmadan toplantıyı gerçekleştiren kişilerin ise bakanlık komiseri… ile toplantı başkanı olan … olduğunu, bu toplantıya katılmayan ve … Sırada ismi bulunan…’in 14/01/2019 tarihli Asayiş Şube Müdürlüğü Yandol Büro Amirliğinde verdiği ifadesinde kendisine gösterilen sahte toplantı tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını, kim tarafından ne amaçla atıldığını bilmediğini ve burada alınan kararlardan da bilgi sahibi olmadığı beyan ettiği,… gibi birçok üye bulunduğunu bildirerek sahte imzalarla ve usulsüzlüklerle tamamlanarak geçerli kabul ettirilmeye çalışılan 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesini, yeni bir olağanüstü genel kurul yapılmasına karar verilmesini, genel kurulun yapılmasında kasıtlı olarak sahte imza toplayan ilgiler hakkında mahkemece resen suç duyurusunda bulunulmasını talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’un …A.Ş’nin hissedarı olduğunu, 26/05/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına müvekkilinin bizzat katıldığını ve toplantının başından sonuna kadar toplantı sürecini de takip ettiğini, genel kurulun başladığı sırada hazirun cetveline itirazlar olduğu halde bu itirazların hiçbir suretle dikkate alınmadan toplantıya başlanıldığını, şirketin toplam 5.040.000 hissesine tekabül eden 1008 hisseden 372 adet hissenin asaleten katılmamasına rağmen ve 171 hissenin ise temsil yetkisinin bulunmadığı halde ve buna bağlı olarak yeterli çoğunluk sağlanmamış iken genel kurul toplantısının yapıldığını, toplantı yetkilileri ve bakanlık komiseri olan kişi/kişilerin genel kuruldan sonra eksik imzaları kendi hissedarlarının yerine sahte imza atmak suretiyle tamamladıklarını, toplantı yeter sayılı sağlanamadığından dolayı 26/05/2018 tarihli genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu, ayrıca şirket hissedarlarından … tarafından açılan ve Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan 2020/101 Esas sayılı dosyasının mevcut olduğunu, bu hissedarın da müvekkili gibi genel kuruldaki sıkıntıları ve usulsüzleri dava dilekçesi ile dile getirdiğini bildirerek öncelikle işbu davanın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/101 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, mahkeme aksi kanaatte olursa 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu davasının genel kurulun bir kararının iptali mi, yoksa 26/05/2018 tarihli genel kurul toplantısının iptali mi olduğu yönünde dava dilekçesinde çelişkili açıklamalar bulunduğunu, öncelikle bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, davacının devamlı bir surette zaman zaman savcılık ve bakanlığa müvekkili şirket hakkında şikayette bulunduğunu, müvekkili şirketin bu yüzden uğradığı ve uğrayacağı zararların büyük olduğunu, bu sebeple davacının teminat göstermesi yönünde karar verilmesini, 26/05/2018 tarihli genel kurul toplantısının yeter sayıda ortakların teşrifleri ile gerçekleştirildiği hususunun ortada olduğunu, gelmeyen kişi ya da kişilerin yerine, başka ortakların oy kullanmış olabileceği gibi, önceki genel müdür … tarafından, gelmeyen ortaklar adına hazirun cetvelinin imzalanması olgusunun toplantının yeter çoğunlukta yapıldığı hususunu ortadan kaldırmakta olduğunu, yani toplantı yeter sayısının her halükarda teşekkül etmiş bulunduğunu, davacının toplantıda hazır bulunduğunu, ancak karara olumsuz oy vermediği gibi bu muhalefetini de tutanağa geçirtmediğini, davacının TTK 446/1-b fıkrasında gösterilen şahıslardan olmadığı gibi, yönetim kurulu üyesi de olmadığını, 26/05/2018 tarihli genel kurul toplantısında davacının anonim şirkette ortaklık sıfatının bulunmadığını, bu nedenle böyle bir dava açmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili şirketin bir ortağı olduğu kabul edilse bile, davacının müvekkili şirkette %0.3 (binde üç oranında) bir hissesi bulunduğunu, davacının oy adedi ve oranının genel kurulun iptalini talep ettiği kararını değiştirmeye yetecek durumda olmadığını, yani davacının iddia ettiği aykırılık ile dava konusu genel kurul kararı arasında bir illiyet bağı da bulunmadığını, davacının iddialarının asılsız ve aynı zamanda yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … tarafından açılan 2020/101 Esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın birleştirilmesi gerektiğini, davacı …’ın ve bu davanın davacısının asılsız ihbar ve şikayetleri yüzünden müvekkili şirketin mutat ve rutin işlerini yapamaz hale geldiğini, müvekkili şirketin zararlarına karşılık davacının teminat göstermesi yönünde karar verilmesini, davacının genel kurulda alınan ve toplantı tutanağının 10. Maddesinde yer alan kararın iptalini istemiş ise de davacının bu talebinin de yasal bir dayanağı bulunmadığını, anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptalinde göz önüne alınması gereken en önemli kurullardan birinin etki kuralı olduğunu bildirerek, özellikle genel kurul tarihinden 2-3 sene sonra, yani hak düşürücü süre çoktan geçtikten sonra akime edilen, aynı zamanda haksız ve yersiz olup yasal hiçbir dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Tekmil dosya mündericatı değerlendirildiğinde; “…dosya arasına getirtilen tüm kayıt ve belgeler, ticaret sicil kayıtları, savcılık dosyası ve ifade tutanakları ve mahkememizce aldırılan uzman bilirkişi kök ve ek raporları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasında ifade veren kişilerin genel kurulda imza atmadıklarını bildirmeleri üzerine, şirketin sermaye artırımına ilişkin esas sözleşme değişikliğine ilişkin yapılan hesaplamalar neticesine esas sermayenin 1/2 orana tekabül eden hisse değerinin 2.520.000,00-TL olduğu, … A.Ş’nin 26/05/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında imzaların kendilerine ait olmadıkların bildiren şirket ortaklarının hisseleri toplamının 139 olduğu ve 139 adet hissenin katılmadığı durumda toplantıda imzasını kabul edenlerin hisselerin 406 adet olduğu, toplantıya katılan bu hisselerin toplam değerinin 2.020.000,00-TL olduğu da nazara alındığında …A.Ş’nin 26/05/2018 tarihinde esas sermaye artırımı için aranan asgari genel kurul ağırlaştırılmış toplantı nisabını sağlanmamış olduğu anlaşılmakla, 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8, 9 ve 10. Maddelerinin iptali şartlarının oluştuğu kanaatine varılarak asıl davada her ne kadar 26/05/2018 tarihli genel kurul toplantısının iptali talep edilmiş ise de, bu talebin toplantı alınan tüm kararları kapsıyor olması nedeniyle bu genel kurulda alınan 8, 9 ve 10. Maddedeki genel kurul kararlarının iptaline, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar vermek gerekmiştir. Birleşen dava yönünden ise davacı her ne kadar yeni bir olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de bu talebin reddine ve ilgili genel kurulda alınan 8, 9 ve 10. Maddedeki genel kurul kararlarının iptaline karar vermek gerekmiş olup, “Asıl Dava Yönünden;1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 26/05/2018 tarihinde yapılan davalı şirketin olağan genel kurulunda alınan 8, 9 ve 10. Maddedeki genel kurul kararlarının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” , “Birleşen Mahkememizin 2020/685 Esas sayılı Dosyası Yönünden;1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 26/05/2018 tarihinde yapılan davalı şirketin olağan genel kurulunda alınan 8, 9 ve 10. Maddedeki genel kurul kararlarının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,2-Davacının yeni bir olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması talebinin REDDİNE…” şeklinde hüküm kurulmuştur.Davalı vekili işbu kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesinde ifade edildiği gibi; davacı …”ın 2020/101 E.Sayılı dosyası ile, müvekkil aleyhine ikame ettiği davada, talebinin ne olduğu dava dilekçesinden anlaşılamadığını, bir başka ifade ile, asıl dava yönünden“ davalı şirketin 26.05.2018 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan 8-9-ve10. maddesindeki genel kurul kararlarının iptalinin” istenmediğini, davacı …”ın bu yönde bir talebi olmadığı halde adı geçen genel kurulda alınan 8-9-10 nolu kararlarının iptaline karar verilmesinin doğru olmadığını, bilirkişinin dava dilekçesinde davacının istediği talepleri dikkate aldığını ve kök raporunu davacının talebine göre düzenlediğini, bilirkişi, kök raporunda, dava dilekçesinde ,genel kurulda alınan 8-9 ve 10 nolu kararların iptali istemi bulunmadığını tespit ettiğini ve bu şekilde rapor düzenlediğini, dosyanın daha sonra ek rapor için bilirkişiye gönderildiğini, ek raporda 8-9-10 nolu kararlar üzerinde incelemeler, bu yönde bir talep olmamasına rağmen, ancak bu ek raporda yapıldığını ve ek raporun ortaya getirildiğini, birleşen dava yönünden “hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlıdır” kuralının birleşen davadada göz ardı edildiğini, davacı … vekilinin sunduğu dava dilekçesinin sonuç kısmında açık ve net bir şekilde hangi kararların iptali istendiğinin belirtilmediği, genel kurulun 8-9-10 nolu kararlarının iptaline karar verilmesi de doğru olmadığını, davada davacının bu madde ile ilgili bir talebi de olmadığını, bundan böyle bu davacının iddiasını değiştirmesine veya genişletmesine muvafakati bulunmamasının itiraz dilekçesindede belirtildiğini, Anonim Şirketlerde sermaye artırımı “TAAHHÜT veya şirketin iç kaynaklarından artırım yolu ile yapılabileceğini, şirketin iç kaynaklarından artırım yolu ile, TTK 462/1 maddesinde ifade edildiğini, esas Sözleşme veya Genel Kurul kararı ile ayrıldığını ve belirli bir amaca örgütlenmemiş yedek akçeler ile, kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın izin verdiği fonlar, sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynakları ile artırılabileceği ifade edildiğini, bu durumda ortaklardan sermaye artırımı için bir taahhüt alınmadığını, bir başka yanılgının savcılıktaki dosyadaki imzalar hakkında olduğunu, savcılıkta henüz soruşturma safhasında olan bir dosya bulunduğunu, toplantı tutanağının, bir kısım ortaklar tarafından değil de başkaları tarafından imzalandığı iddia edildiğini, soruşturmanın devam ettiğini, ortada savcılığın kararı olmadığını, kararda TTK 445 ve 446 maddeleri ile ilgili beyanlar hakkında bir değerlendirme de bulunulmadığını, davacının TTK 445 maddesinde gösterilen 3 aylık dava açma süresini geçirdiği hususunda da meskut geçmediğini, genel kurul tarihi 26.05.2018 olup, dava tarihiise, 13.10.2020 olduğunu, bu süre içerisinde 3 genel kurul toplantısı yapıldığını, dolayısıyla aradan 3 yıl geçtiğini, bununla birlikte mevcut dosya münderecatından ve özellikle genel kurul tutanağından , davacının karara olumsuz oy vermediği, bu muhalefetini tutanağa geçirmediği açık bir şekilde anlaşıldığını, keza açılan davanın da, 3 seneye yakın bir süre geçtikten sonra ikame edildiğinin sabit olduğunu, bu yönle bile davanın tümden reddi için yeterli sebep olduğunu, davacılar genel kurulun iptalini dava ettiğini ancak, davacıların teminat göstermesine karar verilmesi yönünde ısrarlı taleplere rağmen, sayın mahkemenin bu talebinin de dikkate almadığını, davacı …’ın, müvekkil şirket hakkında asılsız davalar açmayı, devamlı şikayetlerde bulunmayı alışkanlık haline getirdiğini, yasa hükmü uygulansa yani “davacının teminat göstermesine karar verilmiş olsaydı, davacı …”ın asılsız, haksız ve yersiz davalar açmasının önüne geçilmiş olacağını, böylece davacının, hem sayın mahkemeleri asılsız yere meşgul etmesi önlenmiş olacak, hem de müvekkil şirket yönetimi, bu asılsız davalar yüzünden rutin işlerini göremez hale gelmeyeceğini, arz edilen nedenlerle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin adı geçen kararını doğru ve isabetli bulmadığını, istinaf kanun yolu ile, sayın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi istinafa konu edilen kararının kaldırılmasına ve haksız ve yersiz ve yasal dayanaktan yoksun davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; başka bir mahkemede verilmiş olan teminat kararının bu dosya için örnek gösterilemeyeceğini, her dosyanın kendi bünyesinde özel durum ve nitelikle değerlendirilmesi gerektiğini, adaletin yerini bulduğunu ve mahkemenin kararının hak ve hukuka uygun, gayet yerinde ve olması gereken şekilde verildiğini, arz olunan nedenlerle ve istinaf dairesince tespit edilecek diğer nedenlerle, davacı tarafın istinaf dava dilekçenin 6100 sayılı HMK.nun 353. maddesinin 1/b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Tekmil dosya mündericatı değerlendirildiğinde; “…İlk derece mahkemesi tarafından her ne kadar esas sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin gerekli toplantı karar nisabının sağlanamamış olması nedeniyle davalı şirketin 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8,9 ve 10.maddelerinin iptali şartları oluştuğu kanaatine varılarak asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne , birleşen dava yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş ise de ; genel kurul toplantısına katılmadığı halde yerine imza atıldığı iddia edilen dava dışı ortaklar tarafından açılan bir dava ve talebin bulunmaması, TTK’nun 492/1 maddesinde “Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayı ile devredilebileceğini öngörebilir” hükmü de nazara alındığında genel kurul toplantısında alınan kararlardan iptali talep edilen 8,9 ve 10 nolu kararların TTK ‘nun 447. Maddesinde sayılan butlan hallerine ilişkin olmaması zira, genel kurul toplantısının 8. maddesinin “şirket sermayesi 15.120.000,00TL kıymetindedir. Bu sermayenin her biri 15.000TL kıymetinde nama yazılı 1008 hisseye ayrılmıştır. Önceki sermayeyi teşkil eden 5.040.000TL ‘nin tamamı nakden ödenmiştir. Bu defa artırılan 10.080,00TL’nin tamamı geçmiş yılın karından karşılanacaktır.” kararına ilişkin , 9. Maddesinin “Şirketimizin ana sözleşmesinin 6.maddesi şirketin süresi , 7.maddesi sermaye olan halinin 6.maddenin şirketin sermayesi ve 7.maddenin şirketin süresi olarak maddelerin yer değiştirmesine oy birliği ile karar verildi.” kararına ilişkin, toplantının 10.maddesinin ise “şirketimize bağlı her türlü hak ve ortaklık yapısını bağlayan hakların, hisse devirlerini yönetim kurulu onayına bağlıdır. İbaresinin ana sözleşmeye eklenmesi hususunda yönetim kurulu tarafından gerekli izinlerin alınması ve akabinde ana sözleşme değişikliğinin yapılması oy birliği ile kabul edildi.” kararına ilişkin olduğu, ilgili kararların TTK’nın 447. maddesinde sayılan pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikli haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma , inceleme ve denetleme haklarının, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandırılan, Anonim Şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan hallerden birini içermediği , davaya konu genel kurul toplantısının 10 nolu kararında red yönünde oy kullanan hissedarların oylarının tutanağa geçirilmediği ve kararın oy birliği ile alınmadığına dair iddianın dosya kapsamında yeterli ve kesin delillerle ispat edilemediği değerlendirildiğinde, tüm açıklanan nedenlerle TTK 445. maddesi kapsamında 3 aylık hak düşürücü sürede açılmış bulunan genel kurul kararlarının iptali istemli dava da bulunmadığından ve davacılar tarafından toplantıya katılmadığı halde yerine imza atıldığı iddia edilen dava dışı ortaklar tarafından açılabilecek ve ileri sürülebilecek bir sebebe dayanarak onlar adına bu konuda iddia (İmzalarının sahteliği yönünden) ve talepte bulunulamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne , birleşen dava yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş, belirtilen nedenlerle davalı istinafı yerinde görülmekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak araştırılacak başkaca husus bulunmadığından davanın esasına ilişkin HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek yeniden karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/101 Esas 2021/204 Karar sayılı kararıyla ilgili davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE,HMK 353/1-b-2 uyarınca kararın KALDIRILMASINA, Düzeltilerek esas hakkında yeniden bir karar verilmesine,buna göre; “Asıl Dava Yönünden; 1-Davanın REDDİNE,… Birleşen Mahkememizin 2020/685 Esas sayılı Dosyası Yönünden; 1-Davanın REDDİNE…” şeklinde hüküm kurulmuştur.Bu karara karşı asıl ve birleşen davada davacılar vekilleri temyiz yasal süresinde temyize başvurulmuştur.
TEMYİZ SEBEPLERİ :
Davacı … vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan temyiz başvuru dilekçesinde özetle; genel kurul kararının 8,9 ve 10 ncu maddelerinin ana sözleşmede değişiklik içerdiği, değişikliğin pay sahiplerini zarara sokacak nitelikte olduğunu, şirket kârının ortaklara dağıtılmak yerine sermayeye dahil edilmesi, hisse devrinin haksız sınırlandırılması kötü niyet barındırıp o anki mevcut hali ile kabul edilmemesine rağmen ”oy birliği ” ile kabul edildiği şeklinde tutanağa yansıtıldığı, sahte imza ile toplantı nisabı sağlanmaya çalışıldığını, bu hususta ceza davasının derdest olduğunu, yok hükmünde olan kararlar için pay sahiplerinin dava açabileceğini, sahte imzalar çıktıktan sonra kararların hükümsüz kaldığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
Davacı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; İstinaf Mahkemesinin yorum ile karar verdiğini, sahteciliğin butlan sebebi olduğunu, ana sözleşme değişikliği getiren maddenin gerekli çoğunluk sağlanmadan alındığını, bu nedenle yok hükmünde olduğunu, sahte imzaların savcılık tarafından tespit edildiğini, ana sözleşme değişikliğinin nitelikli çoğunlukla karara bağlanması gerektiğini, iptali talep edilen 8,9 ve 10 uncu maddelerin ana sözleşme değişikliği içerdiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
YARGITAY İLAMI:
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27/0/2023 tarih ve 2021/8848 E – 2023/2538 K sayılı ilamında; “…Dava, anonim şirket genel kurul kararının yokluğu ve butlanının tespitine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince yukarıda yer alan gerekçelerle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar asıl ve birleşen davalarda bir kısım pay sahiplerinin dava konusu genel kurul toplantısına katılmadıkları halde toplantıya katılmış gibi gösterildiğini, bu kişiler çıkarıldığında ise toplantı nisabının bulunmadığını ileri sürmüş, ayrıca katılmadıkları halde katılmış gibi gösterilen pay sahiplerinin savcılığa müracaatı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece bu husustaki ceza soruşturmasına ilişkin dosya getirilip incelenerek toplantıya katılmadıkları halde katılmış gibi gösterilenler var ise bu kişiler çıkarıldığında ilk toplantı için 6102 sayılı Kanun’un 421 inci maddesinde öngörülen (esas sözleşmede değişiklik için gerekli olan) şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği şekilde toplantı nisabının sağlanıp sağlanmadığının tespit edilerek toplantı nisabı sağlanmamış ise genel kurul kararının yok hükmünde olduğuna karar verilmesi, toplantı nisabı sağlanmış ise bu kez alınan kararlar için karar nisabının bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. O nedenle Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Asıl dava, davalı şirketin 26/05/2018 tarihli genel kurulun iptali, birleşen dava ise aynı tarihli genel kurul toplantısında alınan 8,9 ve 10.maddedeki kararların iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı doğrultusunda dosyasında görüş bildiren bilirkişiye dosyanın yeniden tevdii ile davaya konu ceza soruşturması da nazara alınarak talebe konu 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının TTK’nın 421.maddesi kapsamında toplantı nisabının ve bu toplantıda alınan kararlar için gerekli karar nisabının sağlanıp sağlanmadığı hususunda ek rapor tanzimi istenmiş, somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir, hüküm kurmaya elverişli bilirkişinin 19/12/2023 tarihli ek raporunda toplantı nisabının sağlanmadığı belirlenmekle kamu düzeninden olarak asıl ve birleşen dava yönünden talebe konu 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının gerekli toplantı nisabını sağlamadığı anlaşıldığından ilgili toplantının ve bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine dair asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davanın KABULÜ ile, davaya konu davalı şirketin 26/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Asıl dava yönünden; alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından dava açılırken yatırılan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Birleşen dava yönünden; alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından dava açılırken yatırılan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Asıl dava yönünden; davacı … tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcının davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
5-Birleşen dava yönünden; davacı … tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcının davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
6-Asıl dava yönünden; davacı … tarafından yapılan 63,45 TL posta gideri, 233,50 TL tebligat gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 1.596,95 TL’nin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
7-Birleşen dava yönünden; davacı … tarafından yapılan 39,50 TL posta gideri, 123,30 TL tebligat gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 662,80 TL’nin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
8-Asıl dava yönünden; davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
9-Birleşen dava yönünden; davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
10-HMK 333 uyarınca, artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili yatıran tarafa iadesine,
11-Yargıtayın bozma ilamı nedeniyle usul yasası gereğince zorunlu olarak duruşma açıldığından yani duruşmalı olarak yapılan bir istinaf incelemesi sayılamayacağından ayrıca istinaf vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22/12/2023