Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1526 E. 2023/1582 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1526
KARAR NO: 2023/1582
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2023
ESAS NO: 2020/895
KARAR NO: 2023/170
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 05/10/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2023 tarih ve 2020/895 Esas – 2023/170 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı aleyhine 250 gram ekmeği 50 kuruşa satması nedeniyle Kayseri 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/630 esas 2017/968 karar sayılı dosyasıyla haksız rekabetten kaynaklanan dava açıldığını, davanın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce reddedildiğini ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nce davanın kabulüne karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay’ın onaması neticesinde kararın kesinleştiğini, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin açıkça ortaya konulduğunu, davalı ile davacının fırının arasında 2 – 3 km bulunduğunu, davalı ile davacının ekmek dağıttığı bayiler de bulunduğunu, davalının bayilerinin de ucuz ekmek satmak zorunda kaldığını ve davacının iflasa sürüklendiğini, davalının aile şirketi olduğunu, Kayseri ilinde pazar payını arttırdığını, başka iş kollarından sağladığı kar ve elinde mevcut bulunan finansal gücü de kullanarak mevcut durumunu kötüye kullandığını, davacının maddi zarara uğradığı gibi manevi zarara uğradığını, maddi tazminat için var olması gereken unsurların manevi tazminat için de var olması gerektiğini, davalının haksız rekabet olan fiilleri nedeniyle davacının işlerinin bozulduğunu, borçlarını ödeyemez duruma geldiğini, işbu dava açılmadan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak bir sonuç alınamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Davacı ile davalı arasında 3 – 4 km mesafe bulunduğunu, davacı ile arasında 250 metre bulunan … marketin ekmeği 50 kuruşa sattığını, işbu hususunun Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/38 D.İş esas sayılı dosyası ile tespit edildiğini, … marketin ekmeği … fırınından tedarik ettiğinin de bu dosyada tespit edildiğini, kendi sokağında yer alan ve 250 metre mesafede bulunan bir markede veya diğer yakın mesafedeki satış yerlerine, fırınlara karşı haksız rekabet iddiasında bulunmayıp müvekkiline dava açmasının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin haksız rekabet eylemi doğuracak hiçbir eylemi bulunmadığını, müvekkilinin basiretli bir tacir olmanın gerektirdiği öngörü ile un maliyetlerinin düşük olduğu zamanda un stokladığını ve un maliyetini düşürdüğünü, dolayısıyla daha düşük maliyetle daha düşük fiyata halka ekmek arz ettiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Mahkememizce dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamında davalının ve bir çok fırıncının 2015-2016 döneminde ekmeği maliyetinin altında sattığı, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Kayseri’de fırıncılar arasında çok yoğun bir rekabet bulunduğu kayseri de çok fazla fırının bulunduğu dinlenen tanıklarında bir kısmının bu rekabete girmekten dolayı iflas etmeleri dikkate alındığında davacının rekabetten kaynaklı olarak iflasına, davalının kati olarak sebebiyet verdiği ispat edilemediği, davacı ile davalı iş yeri arasında 10 KM lik bir mesafe bulunması da dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat gerektirecek kati ispatlanmış ve zarar doğurucu bir eylem ve zarar tespit edilemediğinden….” gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının haksız rekabet sonucunda maddi zarara uğradığı kadar (Maddi zarar ispat edilememiş olsa bile) manevi zarara da uğradığını, manevi tazminat haksız rekabet fiili nedeniyle kişisel hakları zedelenen kişinin manevi yönden tatmin edilmesini sağlamak amacıyla manevi tazminata hükmedilmesi gerekmekte iken yerel mahkeme hukuka aykırı bir şekilde manevi tazminat talebimizin de reddine karar verdiğini, müvekkili davalının, fırın işletmesi sahibi iken, yanında 15-20 arası personel çalıştırırken, işyeri iflas etmiş ve fırınını satmaya çalışmasına fırsat bile bulamadan icra yoluyla tüm makine ve teçhizatları haczedilerek muhafaza altına alınmış ve ticaret yapmasına imkan kalmadığını. müvekkili davalının şu anda, başka bir fırında işçi olarak çalışmakta ve aldığı asgari ücret ile geçinmeye çalıştığını, Yargıtay haksız fiilin zarar unsurunu genel kuraldan ayrılarak mağdurun haksız fiili sonucu zorunlu unsur olarak zarar görmüş olmasını aramadığını, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre haksız rekabet fiili sabit ise maddi tazminat oluşmasa da davacı lehine uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gerektiğini, konuya ilişkin bir Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2006/4006 K. 3778, T. 10.04.2006. kararında “Haksız rekabet sonucu davacının ekonomik yararı yönünden, zarar veya tehlike ile davalının kusurlu olması yeterli olup, bu halde, manevi tazminat istenebilir. Yararın ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi ve haklı şöhretin korunması gerekmektedir.” davalının haksız rekabet olan fiilleri nedeniyle davacının işleri bozulmuş, borçlarını ödeyemez duruma geldiğini, müvekkiline borçları nedeniyle icra takipleri yapılmış ve istinaf dilekçesinde belirttiği üzere tüm makine ve teçhizatları haczedilerek muhafaza altına alınmış ve işletmesi kapandığını, müvekkilinin haksız rekabet nedeniyle işini ve kazancını kaybettiğinden ötürü zor günler geçirdiğini, buna rağmen, yerleşik Yargıtay içtihatları da ortada iken, sayın yerel mahkeme tarafından özellikle manevi tazminat yönünden taleplerin reddine karar verilmesi, hiçbir surette kabul edilebilecek bir durum olmadığını, yerel mahkeme tarafından uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek; istinaf dilekçesinde arz etmiş olduğu ve mahkemece dikkate alınacak sair hususlar doğrultusunda; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi`nin 2020/895 esas 2023/170 karar sayılı kararına karşı yapmış olduğu haklı istinaf başvurularının kabulü ile ilgili yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Başkanlıkca takdir edileceği üzere 6102 sayılı TTK m.56/1-d,c hükümleri uyarınca yaratılan haksız rekabet nedeniyle zararın meydana gelmesi halinde maddi ve manevi tazminat talep edilebileceği hüküm altına alındığını, eş anlatımla yaratılan haksız rekabetin tespiti, meni, refi ve olumsuz maddi sonuçların ortadan kaldırılmasına ilişkin kesinleşmiş bir kararın varlığı kaçınılmaz olarak maddi ve manevi tazminatı gerekli ve zorunlu kılmayacağını, bu nedenle huzurdaki dava üzerinde tazminat talep eden davacı şirketin yaratılan ve mahkemece önlenen salt haksız rekabet nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararını zamana, mekana göre olay ve olgular ile somut delillerini göstermek suretiyle ortaya koyup ispatlaması gerekeceğini, ancak ne var ki, gerek dava dilekçesinde gerekse tahkikat sürecinde dosyaya sunulan belgeler davacının varlığı iddia edilen zararını somutlaştırmaktan son derece uzak olduğunu, öte yandan hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda; davacının 2015 yılı kar ile kapattığı, davalı müvekkil şirketin ise 2015 yılını zararla kapattığı; yine davacının 2016 yılını-1.314,47 TL zararla kapatırken, davalı müvekkil şirketin -294.070,08 TL zararla kapattığı; başka bir ifadeyle kar/zarar analizi yapıldığında davalı müvekkil şirketin 2015-2016 yılını zarar ile kapatmasına karşılık, davacının 2015 yılını kar ile kapattığı, 2016 yılını zarar ile kapattığı, ancak davalı müvekkil şirketin 2015 ve 2016 yılında toplam zararının davacıdan fazla olduğu; davacının iddia ve taleplerini ispatlamak amacıyla, 2015-2016 yılları arasında üretmiş olduğu ekmek adetine, üretim maliyetine, satamadığı ekmek adetine, dava konusu dönem öncesinde üretim ve satış miktarlarına ilişkin teyit edilebilir herhangi bir belgenin sunulmadığı; davacı, kendi bayilerine davalı müvekkil şirketin daha ucuza ekmek satması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş olsa da; dava konusu dönemi kapsayan bayiler ile yapılmış olan herhangi bir sözleşme ve bu sözleşmelerin davalı müvekkil şirketin haksız rekabetinden kaynaklı sona erdirildiğine ilişkin herhangi bir fesih belgesinin de bulunmadığı, dava konusu dönemde sözleşmeye bağlı bayi adeti ve aynı dönemde bayiler tarafından sonlandırılan sözleşme sayısı hakkında da davacının herhangi bir delil ya da belge sunmadığı; davacının 2015 yılı muhasebe kayıtlarını işletme defteri üzerinden takip etmesi nedeniyle, üretim muhasebesine dayalı bir kayıt sisteminin bulunmadığı, bu durumda davacı defterleri üzerinden ekmek maliyetinin hesaplanmasının mümkün olmadığı; dosya kapsamında bulunan belge ve bilgiler dahilinde, davalı müvekkil şirketin davacının iflasına sebebiyet verdiği hususunda herhangi bir bulguya rastlanılmadığı yönünde tespit ve değerlendirmeler yapılmış ve davacının haksız rekabete dayalı ispat edilmiş somutlaşmış zararının olmadığının tespit edildiğini belirterek; davacı tarafından sunulan soyut, asılsız ve yersiz istinaf başvurusunun reddine, tüm dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler uyarınca yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğunun kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı taraf davalının haksız rekabet teşkil eden eyleminden ötürü maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Taraflar arasındaki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 54 üncü maddesi ile devamında yer alan maddelerde düzenlenen haksız rekabetten kaynaklanmaktadır TTK’nun 56 ncı maddesinde haksız rekabet, ekonomik rekabetin objektif iyi niyet kurallarına aykırı her türlü suiistimali olarak tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 57nci maddesinde de haksız rekabet halleri örnek olarak sayılmış, bir sınırlama getirilmemiştir. TTK’nun 56 ncı maddesindeki tanım,geniş bir alanı kapsamaktadır. Yasa koyucu, anılan düzenlemelerle bir yandan rakiplerin ekonomik çıkarlarını korumak amacı taşırken, diğer yandan da sağlıklı ve kurallara dayalı ekonomik yapının ortaya çıkması ve korunmasını hedeflemiştir. Haksız rekabetin tanımı ve yasal düzenlemenin aynı zamanda ekonomik düzenin korunması amacını da taşıdığı dikkate alındığında haksız rekabetin oluşması için tarafların tacir olması şart olmadığı gibi, rakip bulunmaları da zorunlu değildir. (Yargıtay 11. HD. 2007/839 E. 2008/2510)
TTK Madde 56: “(1)Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, … isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.”
İlk derece mahkemesince bu hususta yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu dosyaya sunulan raporlardan davacının maddi zararı tam olarak tespit edilememiştir. Bu durumda 6098 sy. TBK’nun 50.maddesine göre: (1)Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. (2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Belirtilen yasa maddesi kapsamında dosya kapsamına ve olayların akışına göre davalı eyleminin haksız rekabet olduğu kabul edilmesine rağmen söz konusu haksız eylem nedeniyle 6102 sayılı TTK 56/1- (e) bendinde düzenlenen manevi tazminat koşulları ve maddi tazminat tayini gerekip gerekmediği ayrıca TBK’nun 58.maddesinde belirtilen şartların somut olayda oluşup oluşmadığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/8408 Esas 2018/1847 Kararı, 2016/8628 Esas 2017/6389 sayılı kararı da göz önüne alınarak değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken davanın reddi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nın 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/03/2023 tarih ve 2020/895 Esas – 2023/170 sayılı nihai kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 04/10/2023