Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1502 E. 2023/1471 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1502
KARAR NO: 2023/1471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2023
NUMARASI: 2022/455 E. 2023/357 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 28/09/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/04/2023 tarih ve 2022/455 E – 2023/357 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri ilinde faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, bugüne kadar 192 üyeye ve 196 arsa sahibine konut teslimi yapıldığını, davalının kooperatif üyesi olduğunu ve ferdileştirme ile taşınmaz temin ettiğini, davacı kooperatifin halen tasfiye aşamasında olmadığını, 10 yıldan fazla süredir kooperatife üye olan kişileri ve 15 yıl önce arsasını kat karşılığı devreden arsa sahiplerine konut teslimi yapamadığını, mağduriyetlerin büyüdüğünü, üyelerin ve arsa sahiplerinin haklarının temin edilmesi hususunda ümitlerini yitirdikleri bir aşamada kooperatif ve mağdur üyelerin bir araya gelerek taahhüt edilen konutların yapımı ve teslimi ve borçların ödenmesi için süratle çalıştığını, bu doğrultuda kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerden kesin maliyet bedeli alınmadığı anlaşıldığı, üyelerden ödenmeyen maliyet bedelleri için davalar açıldığını, Kayseri ATM’de 160’dan fazla dava açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini ve istinaf mahkemesince onandığını, temyiz başvurusunda Yargıtay 6. H.D.’nin 2021/6290 E, 2022/521 K sayılı ilamında kooperatif inşaatlarının tamamı bitmeden kesin maliyet talep edilip edilemeyeceği gerekçesiyle erken dava sebebiyle yerel mahkeme kararının bozulduğunu, Yargıtay’ın söz konusu kararı sonrasında birçok yerel mahkemenin bu kararı emsal kabul ederek davaların reddi yönünde karar verdiğini, istinaf mahkemelerinin yerel mahkemenin kabul yönündeki kararlarının kaldırdığını, bu davalardaki üyelerin tamamının üye olmadıkları, kooperatifle ilişiklerinin kesildiğini ileri sürdüklerini,Yargıtay ilgili kararında bu konudaki uyuşmazlığa noktayı koyduğunu ve üye olduğunu kabul ettiğini, kooperatifçe inşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağına ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceğinin bahse konu Yargıtay kararında belirtildiğini, hal böyle olunca davalının istifa edip etmediğine bakılmaksızın aidat borcundan sorumlu olacağını,kooperatifçe alınan genel kurul kararları doğrultusunda davalının aidat borcu olduğunu, davalı borcuna ilişkin aidat çizelgesini dosyaya sunduklarını,, kooperatif aidat borçlarına zamanaşımı işlemesinin söz konusu olmayacağını belirterek şimdilik 9.000 TL aidat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı talebi yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacı tarafça davalı aleyhine Kayseri 1. ATM’de 2019/736 E sayılı dosya ile kesin maliyet hesabı yönünden alacak talebi ile dava açıldığını, bu dosyanın derdest olduğunu, kesin maliyet hesabı içinde aidat alacağının da doğal olarak bulunduğunu, Yargıtay 6. H.D.’nin 2022/1713 E, 2022/2188 K sayılı kararında davalı yönünden bir kısım temyiz itirazların kabulüne karar verildiğini, Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyaya sunulan temlik sözleşmesi ile alacağın tahsil, talip ve dava yetkisinin başka bir şirkete devredildiğini, bu nedenle söz konusu davayı ikame etmenin mümkün olmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, davalının tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kendisine isabet eden taşınmazın bedelini toplu olarak ödediğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na geçici 11. madde eklendiğini ve bu maddede belirtilen tüm şartların davalı yönünden gerçekleştiğini, kanun hükmü uyarınca davacı tarafın davalı aleyhine açtığı davanın reddi gerektiğini, kooperatif genel kurul tutanakları ve hazirun cetvelleri incelendiğinde davalının kooperatif üyesi olmadığının anlaşılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, alınan uzman bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedelinin de içerisinde yer aldığı kooperatif aidat alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği aidat alacağının olduğu, kooperatif aidat alacağının en geç dava tarihinde (ıslah ile artırılan tutar yönünden ıslah tarihinde) muaccel olacağı gözönüne alındığında, davalının bu borcuna genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile 9.000,00-TL’nin dava tarihinden, 34.442,62-TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın kabulü ile, 9.000,00 TL aidat alacağının dava tarihi olan 01/06/2022 tarihinden, 34.442,62-TL aidat alacağının ıslah tarihi olan 25/03/2023 itibaren işleyecek yıllık %18 / aylık %1,5 faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafında sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/455 E. 2023/357 K. Sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, ancak söz konusu karar usul ve yasaya aykırılıklar içerdiğinden tarafça istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu, yapılacak istinaf incelemesi neticesinde söz konusu kararın kaldırılması gerektiğini, istinaf kanun yoluna başvuru sebeplerini sunduklarını, istinaf kanun yoluna başvuran konu yerel mahkemede görülen dava, davacı tarafça, müvekkilin 2003 yılı Ocak ayından itibaren 2022 yılı Mayıs ayına kadar aidat alacağı bulunduğu gerekçesiyle ikame edildiğini, tarafça davacı tarafın müvekkilden olan herhangi bir alacağı olduğu iddiasını kabul etmemekle birlikte var ise dahi davacı tarafça talep olunan alacaklar bakımından zamanaşımı süresinin dolduğu ve öncelikli olarak davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini talep ettiğini, ancak mahkemece bu hususlar dikkate alınmadığını, ayrıca dosya kapsamında yer alan ve hükme esas alınan raporda zamanaşımı itirazların hukuki değerlendirmesinin de bilirkişi tarafından yapılması hukuken hatalı olduğunu, bu konuda bir değerlendirme sayın mahkemeye ait olduğunu, davacı tarafça talep edilen aidat bedelleri yönünden zamanaşımı işlemeyeceğini, aidat ile genel gider ayrımı yapılmadığı belirtildiğini, zamanaşımı yönünden itirazlarımızı tekrarla, davacı kooperatif kayıtlarında belirtilen tutarlara göre bilirkişi tarafından hesaplanan tutarın ne kadarının genel gider ne kadarının ise inşaat yapımı için toplanan tutar olduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, toplam tutar üzerinden değerlendirme ve hesaplama yapılması mümkün olmadığını, yine Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/736 E. sayılı dosyasına aynı bilirkişi tarafından sunulan raporda kooperatif borç payı adı altında genel gider payı hesaplanıldığını, ancak bu kez mahkemenize sunulan raporda bir ayrıma gidilmediğini, rapor bu yönüyle de hatalı olduğunu hatalı rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu, Yargıtay 23.HD 2017/391 E.2020/1615 K. sayılı kararında “…Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemizin kararına atıfta bulunularak kooperatifin zamanaşımına uğramayan ve talep edebileceği aidat miktarları hesaplanarak hüküm altına alınmış ise de; kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir. Ancak genel gider aidatı zamanaşımı süresi içerisinde istenmesi gereken aidat türüdür. Bu durumda mahkemece talep edilen aidatın inşaat maliyeti ile ilgili olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir…” denildiğini, dosyanın ilk derece mahkemesi aşamasında önemle belirtilen zamanaşımı yönünden itirazları tekrar etmekle birlikte, davacı tarafça müvekkil aleyhine daha önce Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/736 Esas Sayılı dosyası ile kesin maliyet hesabı yönünden alacak talebi ile dava açıldığını, gerek dava şartı olan zorunlu arabuluculuk aşamasında ve gerekse işbu davanın ikame edildiği tarih itibariyle yukarıda bahsedilen dosya derdest olduğunu, söz konusu dava dosyası incelendiğinde davacı tarafça o dosyada kesin maliyet hesabına göre müvekkilden alacak talebinde bulunulduğu açıkça görüldüğünü, kesin maliyet hesabı içerisinde hesaplanan alacak kalemleri doğal olarak içerisinde aidat alacağını da barındırdığından, çoğun içerisinde azı da olacağından ve davacı kooperatifin müvekkilden de başkaca bir hukuki ilişkiye dayanılarak alacak talebi olamayacağından, halihazırda görülmekte olan bir davanın mevcut olması karşısında davacı kooperatifçe işbu davanın ikame edilmiş olması derdestlik yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, derdestlik yönünden de işbu davanın reddi gerekmekte iken mahkemece kabulüne karar verilmesi hatalı olduğunu, itiraza konu Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/736 E. 2021/1066 K. sayılı dosyası, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 18.04.2022 Tarihli 2022/1713 E. 2022/2188 K. sayılı ilamı ile bozulmuş ve ilk derece mahkemesine gönderildiğini, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/525 E. sayılı dosyası üzerinden mevcut yargılama devam ettiğini, bu nedenle Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/525 E. sayılı dosyası üzerinden devam eden yargılamanın sonucu beklenilmeksizin zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması ve mahkemenizde görülen işbu davanın 01.06.2022 tarihinde ikame edilmiş olması derdestlik itirazları kanıtlar nitelikte olduğunu, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2022/1713 E. 2022/2188 K. sayılı bozma ilamında, müvekkil yönünden bir kısım temyiz itirazlarımızın kabulüne karar verilmekle birlikte davacı kooperatifçe erken dava açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği ifade edildiğini, ancak Yargıtay bozma ilamından sonra henüz ilk derece mahkemesince karar verilmediğini, davacı tarafın açmış olduğu Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/736 E. 2021/1066 K. sayılı ilamı hakkında müvekkil aleyhine başlatılan Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında sunulan temlik sözleşmesinde dava konusu alacağın tahsil, talep ve dava yetkisinin dava dışı başka bir şirkete devredildiğini belirttiğini, bu nedenle davacı tarafın söz konusu davayı ikame etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tarafça husumet itirazında bulunulduğunu ancak mahkemece bu husus da dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, müvekkil tarafından, davacı kooperatife karşı tüm ödeme yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirildiğini, yapılan kura neticesinde müvekkile isabet eden taşınmazın bedeli, o tarih itibariyle müvekkil tarafından toplu ödeme yapılmak suretiyle yerine getirilmiştir, bu yönüyle de davacı tarafın müvekkilden herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü yönünde karar verilmesinin isabetli olmadığını, müvekkil tarafından kendisine kurada tahsis edilen taşınmaz tapudan devredildiğini, bir kooperatifte üyenin kura çekimine katılabilmesi için o tarihe kadarki aidat borçlarının olmaması gerektiğini, bilirkişi raporunda 2003 yılından itibaren kura ve tapudan devir tarihine kadar sanki müvekkil aidatlarını ödememiş gibi aidat hesaplanması ve borç çıkarılması bu yönüyle kabul edilemeyeceğini, ayrıca kura çekiminden sonra müvekkile isabet eden taşınmazın toplam maliyet bedeli de ödenmeden müvekkile taşınmazın tapudan devir edilmesi gibi bir durum da söz konusu olamayacağından bu yönüyle de müvekkile aidat borcu tahakkuk ettirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki izah ettiğimiz üzere, müvekkil tarafından davacı kooperatife yapılan aidat ve peşin ödeme dahil tüm ödemelerin günümüze endekslenmesi ile birlikte müvekkil, davacı kooperatife aslında sözde hesaplanıp tahakkuk ettirilen aidat bedeli toplamından çok daha fazla bedeli davacı kooperatife ödediğini, müvekkil davacı kooperatife karşı olan aidatlarını düzenli olarak ödediğini, davacı tarafça yukarıda belirtildiği üzere, daha önceki yıllarda bizzat davacı kooperatifçe belirlenen kesin maliyet hesabına göre tüm borçlarını ödemek suretiyle kendisine kura yoluyla tahsisi yapılan taşınmazın tapusunu 2012 yılında devraldığını, o tarih itibariyle de müvekkilin davacı kooperatifle olan ilişiği kesildiğini, müvekkil hiçbir şekilde üye olarak kooperatif genel kurul toplantılarına davet edilmediği gibi hazirun listelerinde de adı geçmediğini, bu yönüyle müvekkilin davacı kooperatif nezdindeki üyeliği son bulduğunu, müvekkilin kooperatife olan tüm borçlarını ve kesin maliyet hesabına göre belirlenen borçlarını ödeyip tapusunu devir aldıktan sonraki yıllara ilişkin davacı kooperatif genel kurul tutanakları ve hazirun cetvelleri celp edildiği takdirde müvekkilin kooperitfle ilişiğinin kesildiğinin açıkça görüleceği tarafımızca dosya kapsamında yer alan beyanları belirttiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.12.2017 tarih ve E:23-859 K:1719 sayılı ilamında kooperatif ortaklığının zımnen kazanılabileceği durum ve hallere değinildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun zımnen ortak olmaya ilişkin tespiti yanında müvekkilin 2012 yılından beridir geçen 7-8 yıllık süre içerisinde hiçbir genel kurul toplantısına çağrılmamış olması ve hazirun cetvellerinde adının bulunmaması, müvekkilden aidat dahi talep edilmemiş olması birlikte değerlendirildiğinde aksi yorumla müvekkilin davacı kooperatif nezdindeki üyeliğinin zımni olarak son bulduğunu, bu hususunda davacı kooperatifçe de kabul edilmiş olduğu değerlendirileceğini, davacı kooperatif nezdinde ilişiği kalmayan, üyeliği son bulan ve ayrıca sonradan da üye olma yönünde yeniden bir talebi bulunmayan müvekkilinden geriye dönük olarak aidat talep edilebilmesi mümkün olmadığını, ayrıca dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkil tarafından davacı kooperatife ödenen tutarın 138.067,68 TL olduğu belirtildiğini, ancak aynı bilirkişi tarafından Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/736 E sayılı dosyasına sunulan raporda ise endekslenmiş hali ile müvekkil tarafından davacı kooperatife yapılan ödeme toplamı o davanın dava tarihi itibariyle 238.140,02 TL olarak (25.01.2021 tarihli rapor) olarak belirlendiğini, bu yönüyle aynı bilirkişi tarafından tarafları aynı, dava konuları farklı olan iki davada müvekkil tarafından yapılan ödemeler toplamı tamamıyla birbirinden farklı olarak belirlendiğini, bu yönüyle dosya kapsamında alınan raporlarda bilirkişi tarafından yapılan müvekkilin yaptığı ödeme tutarına ilişkin değerlendirme de hatalı olduğunu, hatalı rapora dayanılarak hüküm kurulması da mümkün olmadığını, istinaf kanun yoluna başvurulan konu yerel mahkeme kararı hukuka aykırı olduğunu, yapılacak inceleme neticesinde kaldırılması gerektiğini, arz ve izah edilen ve re’sen görülecek sair nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararını tehiri icra talepli olarak istinaf ettiğini, istinaf itirazları doğrultusunda yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, davalının kooperatifin üyesi olduğunu, Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, 9.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, talebini yargılama sırasında ıslah ederek 43.442,62 TL’ye çıkarmıştır.Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, üyelik ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği gerekçesi ile ileri sürülen def’inin reddine, 43.442,62 TL’nin yıllık %18 aylık 1,5 faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yolunu baş vurulmuştur.Bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği, genel kurul kararlarının iptal edilmediği anlaşılmaktadır.
Kooperatif üyeleri ile kooperatif arasındaki üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı veya üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Davacı kooperatif üyesi olduğunu beyan etmiş davalı tarafça aksi iddia edilmemiştir. Davacının kooperatif üyesi olduğunu kabulü halinde dava konusu taleple ilgili üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/871 Esas 2021/1256 Karar)Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramayacağı gibi kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Davacı inşaatların devamı amacıyla aidat talep etmiş olup yukarıda değinilen Yargıtay kararları doğrultusunda talep edilen alacak için üyelik devam ettiği müddetçe zaman aşımı işlemeyecektir.6098 sayılı TBK ‘nun 100. Maddesinde: Borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğu 101. Maddesinde: Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı 102. Maddesinde: Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılacağı, Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, Takip yapılmamış ise ödemenin, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, Birden çok borcun vadesinin aynı zamanda gelmesi halinde , mahsupun orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı 104. Maddesinde: dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmesi halinde, önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.Davacı dava dilekçesinde Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu iddia etmiş olup dosyada bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde: davalı kooperatifçe çıkarılan 28.02.2011 tarihli maliyet raporunda üyenin 28.02.2011 tarihine kadar 57.770 TL Ödeme yaptığı toplam borcunun 72.322,28 TL olduğunun belirtildiği davalı tarafça kooperatife toplam 138.067,38 TL ödendiğinin tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı kooperatif 28.02.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 28.02.2011 tarihli maliyet raporunda istenen alacaklar ve 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler dikkate alınarak davacının davalıdan alacak talep edebileceği dönemin 28.02.2011 -31.05.2022 tarihleri arasındaki dönem olabileceği anlaşılmaktadır. Mahkemece aldırılan raporda bu husus irdelenmeden hazırlanmış olup raporun bu haliyle eksik olup hükme esas alınması mümkün değildir.O halde mahkemece dosyanın tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile 28.02.2011 – 31.05.2022 tarihleri arasında davalının ödemesi gereken aidat miktarı bulunarak davalının bu tarihler arası yaptığı ödemelerin ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler birlikte dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/04/2023 tarih ve 2022/455 E – 2023/357 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.27/09/2023