Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1415 E. 2023/1550 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1415
KARAR NO: 2023/1550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2023
ESAS NO: 2020/604
KARAR NO: 2023/233
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:29/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :29/09/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2023 tarih ve 2020/604 Esas 2023/233 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, davacı aleyhine Küçükçekmece 4. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, başlatılan ilamsız icra takibine davacının süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğunu,icra dosyasının yetkili icra dairesi olan Kayseri Genel İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, yetkili icra dairesi olan Kayseri Genel Müdürlüğünün … sayılı dosyasından taraflarına yeniden ödeme emri gönderildiğini ve 98,95 TL alacak dışındaki kalan alacak için itiraz edildiğini, davalı şirketin icra takibine konu ettiği 7 adet faturanın 5 adetinin müvekili ile alacaklı arasındaki cari hesaba davacının borcu, karşı tarafın alacağı olarak kaydedildiğini, bu kayıtlardan sonra cari hesaplarının alacaklı tarafın 98,95 TL alacaklı göründüğünü, müvekkil ile alacaklı şirket yetkilileri arasındaki anlaşma gereğince bu alacağın talep edildiği, 5 adet takip konusu faturadan 23/06/2016 tarihli 40.000 TL bedelil katkı bedeli faturasının taraflar arasındaki kcari hesaba 23/06/2016 tarihinde kaydedildiğini, 16/06/2016 tarih ve 1.481,58 tl bedelli “Selvi takım” iade faturası cari hesaba 16/06/2016 tarihinde kaydedildiğini, 23/06/2016 tarihli 9.000,45 tl BEDELLİ fiyat farkı faturası 23/06/2016 tarihinde cari hesaba kaydedildiğini, yine 15/09/2015 tarihli 13.331 TL tutarlı faturanın 2202/2016 tarihinde 3.162 TL ve 10.287,92 TL olmak üzere 13.449 TL olarak cari hesaba kaydedildiğini, cari hesaba yapılan bu kayıtların karşı tarafın alacağı olarak kaydedildiği için müvekkilinden bu faturalar için alacak talebinde bulunulamayacağını, takip konusu diğer 2 adet faturanın ise müvekkili tarafından kabul edilmemiş faturalar, teslim alınmayıp iade edildiğini, cari hesapta kalan 98,95 TL ve ferilerinden oluşan 263,25 TL borcun icra dosyasından kabul edildiğini, 2 adet fatura aslı alacağı ve ferileri ile 98,95 TL’den kaynaklı alacaklar için ödedikleri 90.100,00 TL’den, 263,25 TL’nin mahsubu 89.836,75 TL nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile icra dosyasına ödendiğinden istirdadı ile müvekkiline iadesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraftan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacının dava konusu fatura olan ve ispatı gereken 4 faturadan sonra davacının yapmış olduğu ödemelerin icra takibinin dayanağı olan fatura bedellerini karşıladığı görülmekle davacının dava tarihi itibariyle faturalardan kaynaklı 98,95 TL asıl alacak ve 164,30 TL fer’i olmak üzere 263,25 TL borcu olduğu bakiye kısmında borçlu olmadığından davacının davası Yüce Türk Milleti adına kullanılan yargı yetkimiz sebebiyle kabul edilmiştir. 1-Davacının davasının kabulü ile, davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında dava tarihi itibariyle davacının ilgili takip dosyasında 98,95 TL asıl alacak ve 164,30 TL fer’i olmak üzere 263,25 TL borcu olduğunun tespiti ile, bakiye kısımdan borçlu olmadığının tespitine, 2-Davacı tarafça yatırılan ve icra dosyasında bekleyen paranın icra dairesince icra dosyasının mahkememiz kararına uygun infaz edilmesi halinde kalan kısmın iade edileceğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,…” dair hüküm kurulmuştur.İşbu karara karşı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinden özetle; Müvekkil tarafından davacı aleyhine başlatılan Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü dosyasında borcu kısmi kabul ederek ödemiş aynı dilekçede yetki itirazında bulunduğundan dosya yetkisizlikle Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına kaydedilerek yeniden gönderilen ödeme emrine ise borca itiraz ederek usulsüzce düzenlenen ve müvekkil imzasını taşımayan sahte hesap mutabakatları sunarak müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemek istediğini, tüm beyan ve delillerimizin dosya içerisinde fiziki olarak bulunduğundan şüphe duyduklarını, bu noktada tüm uyap evraklarının dosya içerisinde fiziki olarak bulunup bulunmadığının kontrol edilmesini talep ettiğini, icra dosyasına sunulan hesap mutabakatları altındaki imzaların müvekkil şirket yetkilisi … eli ürünü olmadığı bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, davacı taraf adına düzenlenen 7 adet fatura altında teslim alan kısmında davacı şirketin pazarlama/bölge müdürü … imzasına teslim edildiğini, mahkeme bu hususu gözden kaçırdığını, gerekçeli kararda 3 adet faturada imza bulunmadığını, 1 adet faturada ise … isimli kişinin imzasının bulunduğunu belirttiğini, davacı tarafa usulüne uygun olarak teslim edilen faturalara yasal süre içerisinde itiraz edilmediğini, faturalar iade de edilmediğini, müvekkilin usulüne uygun tutulan defterlerine bu faturalar işlenmiş ancak davacı taraf kötüniyetli olarak bu faturaları cari hesabına kaydedilmediğini, faturaları teslim alan davacı şirket çalışanı … yine davacı tarafça tanık olarak gösterildiğini ancak mahkeme tarafından hiç dinlenmemiş bu konuda hiçbir ara kararda kurulmadığını, bu konuda davacının sigorta kayıtları getirtilmeli ve … dinlenmeli iken deliller yeterince toplanmadan eksik inceleme ile iş bu karar verildiğini, müvekkilin defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişi … tarafından sunulan raporlar incelendiğinde müvekkil şirketin davacıdan toplamda 2016 yıl sonu itibari ile 164.514,92 TL alacaklı olduğunu tespit edildiğini, raporunu mahkemeye sunulduğunu, ancak bu rapora rağmen mahkeme hükme esas alınacak nitelikte bulmadığını, tekrar ek rapora göndererek 2015 yılı defterlerinin de incelenmesini talep ettiğini, alınan ek rapor ile tüm alacak kalemleri ile fatura miktarları tek tek karşılaştırılmış ve yine davacı şirketin icraya ödenen para dışında 74.396,12 TL davalı müvekkile borçlu olduğunu tespit ettiğini, müvekkil tarafından usule uygun olarak düzenlenen ve davacının da icra takibinde kabulünde olan 15.09.2015 tarihli 75.000,00 TL ile yine aynı tarihli 4.000,20 TL bedelli faturaları ticari defterlerine işlemediğinden yalnızca 89,85 TL müvekkile borçlu olduklarını kabul ettiğini, müvekkil faturaları …’a teslim ederek ispat yükünü yerine getirdiğini, mahkeme burada da faturaların ispat edilemediğini belirterek yanılgıya düştüğünü, aynı kişiye teslim edilen aynı tarihte düzenlenen bir kısım faturaları işleyen davacı taraf her nedense bu iki adet faturayı bilerek işlemediğini, itiraz ve iade de etmediğini, Burada faturaya itiraz ettiğini ya da iade ettiğini davacının ispat etmesi gerektiğini, davacı taraf yargılama aşamasında da takibe konu faturalara itiraz etmediğini, sadece gerçeği yansıtmayan hesap mutabakatları sunmakla yetindiğini, izah edilen sebeplerle Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/604 Esas – 2023/233 sayılı kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda kaldırılmasını, faturaları teslim alan …’ın SGK kayıtlarının getirtilmelisine, yetinilmemesi halinde dinlenmesine karar verilerek faturalar altındaki imzaların kendisine ait olup olmadığı sorularak (ispat yükü davacıda) davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinden özetle; Mahkeme kararındaki ve davalı tarafın istinaf dilekçesindeki aleyhe olan kısımları kabul etmediklerini, mahkeme dosyasından aldırılan bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre müvekkilin davalı şirkete 98,95 TL’lik borcu olduğu kabul edildiğini, bu tutar da icra dosyasına ödendiğini, Bu bölümü inceleyen Prof Dr. … tarafından düzenlenen raporda da davalı tarafça verilen mutabakat belgelerinin birinin dahi kabulü halinde müvekkilin borcunun 98,95 TL olacağı açıkça gösterildiğini, bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda davalı defterlerine göre müvekkilin 104.720,05 TL borçlu göründüğü, 2015 yılına ait müvekkil defterinde kayıtlı olmayan 95.335,48 TL’lik fatura içeriklerindeki mal ve hizmetlerin teslimini davalının ispat etmesi gerektiği, davalı tarafın böyle bir ispatının bulunmaması sebebiyle 2016 yılı sonu itibariyle 9.384,57 davalının alacaklı olduğu ancak 2017 yılı kayıtları ile birlikte müvekkilin 98,95 TL borçlu olduğu, bunu da icra dosyasına ödediğini, 31.12.2016 tarihli Cari Hesap Mutabakat Belgesi üzerinde davalı tarafın kaşesinin ve davalı tarafa atfen atılan imzanın bulunduğu, 28.02.2017 tarihli Cari Hesap Mutabakat Belgesinde de davalı tarafın kaşesinin ve davalı tarafa atfen atılan imzanın bulunduğu açıkça görüldüğünü, bu mutabakat belgeleri üzerindeki imzaların şirket temsilcisine ait olmadığına dair rapor alınmışsa da davaya konu icra takip dosyası dayanağı faturaları düzenleyen kişinin attığı imza ile geçerli kabul edilen faturaya dayanarak müvekkil aleyhinde icra takibi yapılabiliyorsa aynı kişinin düzenlediği mutabakat belgesinin de geçerli olması gerektiğini, zira davalı taraf bu kişiye muhasebe işlerini verildiğini, fatura kesme, mutabakat yapma gibi işlemleri yapan kişinin düzenlediği belge geçerli olacağını, davalı şirketin başlatmış olduğu icra takibine konu ettiği faturalar altındaki imzalara bakıldığı zaman imzalara atan kişinin … olduğu görüldüğünü, söz konusu şahıs ticaret sicil kayıtları incelendiğinde şirketin eski ortağı konumundadır. bununla birlikte soy isminin aynı olması nedeniyle muhtemeldir ki şirket yetkili ise kan bağı da bulunduğunu, faturanın üzerinde yer alan şirket unvanı kısmında “… Mobilya” yazdığını, bu da şirketin aile şirketi olduğunu gösterdiğini, ticaret hayatında bu tip aile şirketlerinde her ne kadar bir kişi adına şirket kayıtlı olsa da şirket ailecek yönetildiğini, dosyaya daha önce sunulan Hukuk Genel Kurulu’nun 16.05.2018 T. E:2017/19-1652, K:1110 kararı da iddiamızı destekler mahiyette olduğunu, somut olayda … isimli kişi davalı şirket adına fatura kesmiş ve davalı şirketçe de bu faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, 2016 yılı aralık ayı tarihli mutabakat metnindeki imzaya bakıldığı zaman, davalı şirket kaşesi üzerindeki imzanın da bu kişiye ait olduğunu düşündüklerini, bahsedilen Hukuk Genel Kurulu kararı ile benzer nitelikli mahkemeniz dosyasında da davalı şirket adında fatura kesmeye yetkili olan kişinin bu faturalara dayalı olarak imzalanan mutabakat metnine imza atmaya da yetkisi olduğu açık olduğunu, davalı şirketin iddialarına göre söz konusu kişi yetkisiz olsaydı bu kişinin imzaladığı faturalar dikkate alınamayacağını, davalı şirketçe de icra takibine konu edilemeyeceğini, bu nedenle davalının iddia ettiği gibi mutabakat metinlerindeki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı iddiasının dikkate alınmaması gerektiğini, tüm bunlarla birlikte Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/165 Tal. Sayılı dosyasından davalı şirkete usulüne uygun şekilde tebligat yapılmış olmasına rağmen isticvap için duruşmaya katılmadığını, isticvap konusundaki hususları ikrar etmiş sayıldığını, iş bu sebeple davalı tarafça mutabakat metnindeki imzalar kabul edilmiş olup dosyadaki bilirkişi raporlarından da açıkça görüldüğü üzere davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, izah edilen ve mahkemece resen dikkate alınacak hususlar neticesinde; davalı tarafın istinaf nedenlerinin reddine, istinaf giderlerinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;İlk derece mahkemesince somut olayda bilirkişilerden alınan raporlardaki tespitlere itibar edilerek davanın kabulüne karar verildiği ancak mahkemece davacının defterinde kayıtlı olmayan faturalarda davacı şirket adına teslim alan sıfatıyla imzası bulunduğu iddia olunan … isimli kişi yönünden yeterince inceleme ve araştırma yapılmadığı davalı yanında dava ve takip konusu faturaların bahsi geçen kişiye teslim edildiğini savunduğu görülmüştür.Bu durumda; yerel mahkemece dava ve takip konusu faturaların aslının dosyaya celbi ile bu faturalar üzerinde davacı şirket adına teslim alan sıfatıyla adı geçen kişinin davacı çalışanı olup olmadığı (SGK’ dan) araştırılmalı, söz konusu kişinin davacı çalışanı/yetkilisi/işçisi ise faturalar üzerindeki imzaların bu kişiye ait olup olmadığı hususu tam olarak tespit edilmeli ve gerekirse davacı taraf usulüne uygun şekilde isticvap edildikten sonra dosya kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davalının istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. Gereğince, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 06/04/2023 tarih ve 2020/604E – 2023/233K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf eden Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair,dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 29/09/2023