Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1406 E. 2023/1490 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1406
KARAR NO: 2023/1490
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2023
ESAS NO: 2023/11
KARAR NO : 2023/376
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 28/09/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/05/2023 tarih ve 2023/11 E – 2023/376 K kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla genel haciz yoluyla takibi geçildiğini, davalının 08/07/2019 tarihli borca itiraz dilekçesi ile takibin durdurulmasına sebep olduğunu, müvekkilin kendisi adına ticaretle uğraşan ve çeşitli işler yapmakta olan bir tacir olduğu, her ne kadar davalı tarafta aynı şekilde ticari bir işletmede olsa da müvekkili ve davalı arasında ne takip öncesi ne de takip sonrası hiç bir zamanda ticari ilişki bulunmadığı, müvekkilin davalı borçlu firma ile herhangi bir ticari ilişkisi olmasa da bahsi geçen bu davalı şirketi tanımakta ve bu şirket ile ticari alım satım ilişkisi içerisinde bulunmasa dahi her tacirin yapmakta olduğu gibi ülkede yaşanmakta olan ekonomik kriz nedeniyle diğerleri ile yardımlaşma ve dayanışma sağlayabilmek amacıyla ilişkilerini yakın tuttuğu, davalı borçlunun bahsi geçen ilişkiye istinaden borçlunun müvekkili arayarak çok zor durumda kaldığını, elinde 224.000,00-TL tutarında 20/12/2018 tarihli olarak ödemesi gereken çeki olduğunu ödenmediği takdirde şirketin büyük sıkıntıya gireceğini belirterek maddi durumu oldukça iyi olan müvekkilden bu çekin karşılığı olarak 214.000,00-TL geri ödemek üzere borç olarak isteğini ve borç verildiği, davalıya havale olarak gönderilen paranın borç başlığı altında gönderildiği ancak gönderilen ihtarnameye rağmen borçlunun sessiz kaldığı ve ödeme yapmadığı, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkil şirketin işlerini vekaletle takip eden … ‘in … ‘dan … plakalı … marka aracı satın aldığını, ancak aracın devrini üzerine almadığını ancak bu aracı yaklaşık 1 yıl civarında kullandığını, söz konusu bu aracın davacıya satış konusunda davacı ile anlaşıldığını, davacı tarafından … ‘e araç bedeli olarak dava konusu bedelin 20/12/2018 tarihinde müvekkili şirketin hesabına ödendikten kısa bir süre sonra da araç devrinin … ‘in talimatı ile … tarafından gerçekleştirildiğini, yani davacı tarafından ödenen dava konusu bedelin davacının müvekkili şirketin işlerini takip eden … ‘den aldığı aracın bedeli olup, müvekkili şirkete borç olarak verildiğinden kesinlikle bahsedilemeyeceğini davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, icra dosyası, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından banka havalesi yoluyla yapılan 214.000,00-TL ödemenin “Borç” açıklamasıyla gönderildiği görülmüştür. Davalı 214.000,00-TL ödemenin daha önce davacı tarafından alınan aracın bedelinin ödemesi olduğunu belirterek, ödünç ilişkisini inkar etmiştir. Davalı bu şekilde, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü değişmeyecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03/10/2013 tarihli 2013/11284 esas, 2013/24182 karar sayılı emsal kararı) Aynı dairenin 2016/23382 esas, 2019/1090 karar sayılı emsal kararında da “Tarafların iddia ve savunmaları dikkate alındığında havale ile gönderilen paranın borç olarak verildiği hususunda ispat yükü davacıya aittir. Dekontta yazan “borç ibaresi” ifadesi kesin olarak borç verme anlamını taşımadığına göre davacının borç para verme iddiası sübut bulmamıştır.” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davacı tarafından 214.000,00-TL gönderildiğine ilişkin dekontta paranın “borç” açıklaması ile gönderildiği, emsal Yargıtay ilamında belirtildiği üzere bu ibarenin borç verildiği hususunu göstermeyeceği, ispat yükü kendisinde olan davacının borç verme iddiasını dekont ile ispat edemediği, açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İtirazın iptali davasında borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için takibin haksız olması, davacı alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötüniyetli olması gerektiği, alacaklının kötü niyetli olduğu konusunda ispat yükünün davalı borçluda olduğu, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığından, şartlarının oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davanın REDDİNE,2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine, *** …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Hukuka ve kanunların getirmiş olduğu temel ilke ve esaslarına açıkça aykırı olarak verilmiş olan İlk Derece Mahkemesi kararının İstinaf incelemesi neticesinde Mahkemenizce bozulmasını talep etme zorunluluğumuz hasıl olduğunu, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/2644 dosya numaralı, 2022/2639 karar numaralı dosyası ile işbu davanın “dava tarihinde yürürlükte olan T.T.K’nun 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, bu kapsamda dava şartı olan arabuluculuk son tutanağının Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi gereğince bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması için” tarafımıza süre verilmesi gerektiği ve bu sebeple Mahkemenizin 14/09/2022 tarihli kararı kaldırılarak dosya, yeniden Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, dosya 2023/11 E. numara almıştır. Ardından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/11 E. Sayılı dosyasına tarafımızca Arabuluculuk Tutanağının aslı sunulduğunu , yapılan yargılama sonucunda tarafları aleyhine davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ÖDÜNÇ BORÇ VERİLDİĞİnin taraflarınca İSPATLANdığını , İlk Derece Mahkemesi tarafından verilmiş olan gerekçeli kararda, aşağıda da ayrıntısı ile değinecek olduğumuz üzere ispat yükünün tarafımızda kalmış olması ve “borç” açıklamalı dekontlar ile davayı ispatlayamadıklarından bahisle davanın reddine verilen işbu karar açıkça hatalı olduğunu , Çünkü dava süresince de belirtmiş olduğumuz üzere açmış olduğumuz bu davada tarafımızca gerek sunulan banka dekontları gerekse de tanıkların beyanları ile haklılıklarını açıkça ispatlandıklarını müvekkili tarafından davalıya havale yolu ile gönderilmiş olan ödünç para borcunun havale açıklamasında “borç” olduğunun belirtildiğini davalı tarafın işbu parayı hesaplarına almış olduklarının dosya kapsamından açıkça anlaşıldığını Davalı tarafın işbu dava ve alacak konusu havalenin kendilerine gelmiş olduğunu açıkça ikrar ettiğini, bu konuya ilişkin bir inkârın söz konusu olmadığını, fakat davalı taraf, hesaplarına gönderilen paranın dava konusu olmayan kişiler arasında yapılmış araç satışından kaynaklandığını iddia ettiğini ve bu iddiasını da dava boyunca ispatlayamadığını , tüm bunlara rağmen müvekkili tarafından verilen borç, banka havalesi ile gönderildiğini ve açıklama kısmına da bunun bir borç olduğu açıkça yazıldığını, Bu durumda borcun banka üzerinden verilmesi ve açıklamasının bulunması nedeniyle davalı tarafın yapmış olduğu hiçbir açıklama gerçekçi ve geçerli bir nitelik taşımadığını bu hususta Yargıtay’ın İçtihatlarının oldukça açık olduğunu YARGITAY 13. H.D. 2019/342 E., 2020/2100 K., KT:13/02/2020 tarihli kararı, YARGITAY 13. H.D. 2014/1022 E., 2014/4181 K., K.T:18.02.2014 tarihli kararlarının emsal nitelikte kararlar oludğunu İSPAT YÜKÜnün DAVALI TARAFTA olduğunu YARGITAY 13. H.D. 2015/1872 E., 2016/8434 K., K.T:23.03.2016, YARGITAY 23. H.D. 2013/9343 E., 2014/3772 K., K.T:14.05.2014 kararlarının emsal nidtelikte kararlar olduğunu. ilgili kararlardan da açıkça anlaşılacağı üzere somut olayda davalı tarafın yapmış olduğu savunmaların , bağlantısız bileşik ikrar hükümlerine tabi olmakla birlikte böylesi bir savunmanın ispatının da kendileri tarafından yapılması gerektiğini, Bu nedenle yapmış oldukları savunmalar ile ispat yükünü kendilerine geçtiğini, davalı tarafın bu iddialarını ispatlayamadığını, iddiaları açıkça asılsız ve mesnetsiz iddialar olmaktan öteye gidemediğini, Fakat İlk Derece Mahkemesi tarafından yanlış değerlendirme ile vasıflı ikrar kapsamına sokulduğunu bu husus açıkça hatalı bir kararın ortaya çıkmasına sebep olduğunu davalı tarafın iddialarının olay konusu ile ilgisinin bulunmadığını ilk Derece Mahkemesi hiçbir suretle bu hususların hiçbirini göz önüne almadığı gibi gerekçeli kararında da bu duruma değinmediğini, bu nedenle verilen olan karar bu yönüyle de açıkça eksiklikler içerdiğini, açıklamaya çalıştıkları sebeplerden dolayı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu karar bazı hatalar ve eksiklikler barındırması sebebiyle işbu karara tarafımızca itiraz etme ve hatalı olarak verilmiş olan bu kararın Sayın Mahkemenizce bozulmasını talep etme zorunluluğumuz hasıl olduğnu arz ve izah edilen ve mahkemenizce re’sen göz ,önünde bulundurulacak nedenler dikkate alınarak, -Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/05/2023 tarihli 2023/11E., 2023/376 K. Sayılı kararının hukuka ve yasaya açıkça aykırı olması nedeniyle kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve Avukatlık Ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının istinaf sebeplerininde usul ve esas yönünden kanuna aykırı ve haksız olması nedeniyle kabul etmediklerini yargılama aşamasında ileri sürülmeyen iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi niteliğindeki beyanlarına muvafakatlerinin olmadığını, davacının tüm istinaf taleplerinin usul ve esas yönünden kanuna aykırı ve haksız olması nedeniyle karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dava, ödünç sözleşmesinden kaynaklı başlatılan ilamsız icra takibinde borca itirazın iptali talebine ilişkindir.Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davacının ödünç ilişkisini yeterli ve kesin delillerle ispat edememesi nedeni ile davanın reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/05/2023 tarih ve 2023/11 E – 2023/376 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davacı tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023