Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1399 E. 2023/1448 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1399
KARAR NO: 2023/1448
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2022
ESAS NO: 2021/592
KARAR NO: 2022/48
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 28/09/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2022 tarih ve 2021/592 Esas – 2022/48 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, ağız ve diş sağlığında öncü ve tanınan bir firma olduğunu, müşteri memnuniyeti politikasının meyvesi olarak geniş bir hasta portföyü yarattığını, müvekkili şirketin “… ” markası altında 2006 yılından bu yana ağız ve diş sağlığı alanında özel sağlık hizmeti sunduğunu, uluslararası standartlarda personel ve teknik donanıma sahip yapısıyla gerek halkımızın gerekse yurt dışından gelen hastaların memnuniyetinden dolayı her geçen gün hizmet noktalarına bir yenisini eklediğini, Almanya’da 1, Hollanda’da 1, İstanbul’da 7, Kayseri’de 1, Alanya’da 1 ve Bodrum’da 1 olmak üzere toplam 12 şubesi ile kesintisiz hizmet verdiğini, müvekkilinin, bu saygınlığını ve güvenilirliğini korumak, yaptığı yatırımların olumlu sonuçlarını görmek adına ağız ve diş sağlığı merkezlerinde hastalarının ilgili tüm şikayetlerini ve taleplerini titizlikle değerlendirdiğini ve derhal müdahalelerle en doğru şekilde gerekeni yaptıklarını, müvekkilinin marka değerinin gayretli çabaları ile bugünkü halini aldığını, hasta portföyünü genişletmek ve kendisine sadık hastalar edinmek için hasta memnuniyeti politikası ile hizmet verdiğini, şu ana kadar on binlerce diş tedavisi uygulaması gerçekleştirildiğini ve %100’e yakın oranda hasta memnuniyeti sağlandığını, davalı hekimin 02.10.2017 – 30.11.2020 tarihleri arasında müvekkilinin Kayseri şubesinde diş hekimi olarak çalıştığını, davalının müvekkili şirketten kendi iradesi ile ayrılmasını müteakip müvekkili iş yerinde birlikte çalıştığı ve kendisi ile aynı gün istifa eden … ile birlikte ağız ve diş sağlığı alanında hizmet vermek üzere şirket kurduğunu, davalı yanın “… ” adıyla açtığı iş yerinin müvekkili şirketin Kayseri şubesine 160 metre mesafede olduğunu, TBK 444 ila 447. maddeleri arasında “Rekabet Yasağı” hususunun düzenlendiğini, davalı tarafın sözleşmesel taahhütlerine aykırı hareket ettiğini, davalı yan ile müvekkili şirket arasında akdedilen iş sözleşmesi uyarınca rekabet yasağı hususunun düzenlendiğini, işçi yan rekabet yasağı uyarınca borçlandığı yapmama edimini layıkı veçhile ifa etmediğini, TBK’nun 446. maddesinde aykırı davranışların sonuçlarının düzenlendiğini, bu hükme göre rekabet yasağına aykırı davranan işçinin bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğunu, sözleşme hükmü ile sabit olduğu üzere hekimler ile akdedilen iş sözleşmeleri feshedilmiş dahi olsa hekimlerin işten ayrıldıktan sonraki 2 yıl süre ile iş yeri açmalarının yasak olduğunu, bu hususun ihlal edilmesi halinde sözleşmede yer alan tazminat yaptırımı uyarınca hekimlerin iş yerine tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davalının, müvekkili şirket’e müşteri kaybettirme saikiyle hareket ettiğini, müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı süre boyunca müvekkilinin marka değeri ve kalitesi nedeniyle sahip olduğu hasta portföyü ile Kayseri’de tanınırlık kazandığını, davalı yanın müvekkili şirketi kötüleyerek haksız rekabet yarattığını, TBK 58. maddesi kapsamında kötüleme nedeniyle manevi zarara uğradıklarını, haksız rekabetin men-i hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, haksız rekabetin meni hususunda karar verilinceye kadar müvekkilinin hem kişilik haklarına tecavüz hem de haksız rekabete yol açan davalı tarafın girişimlerinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve akabinde yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulü ile davalının haksız rekabet sonucu elde ettiği muhtemel kazancın dikkate alınması ve bilirkişi incelemesiyle zararın tamamının belirlenebilir olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla cezai şart, maddi zarar ve sair için şimdilik 50.000,00-TL maddi tazminat ve 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesini, hükmedilecek tazminata ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizinin işletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……uyuşmazlığa Asliye Ticaret Mahkemesinde yani mahkememizde bakılamayacağından davanın görev yönünden reddi ile dosyanın görevli ve yetkili İş Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle; işbu davaya bakmak görevi İş Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine….” H.M.K.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE, Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine dair karar verilmiştir. İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/592 E. – 2022/48 K. sayılı ve 19/01/2022 tarihli görevsizlik kararının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, görevsizlik kararının ortadan kaldırılıp yerel mahkemenin görevli olduğuna dair karar verilerek, esas incelemeye geçilmesi için dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep ettiklerini, davalı yan her ne kadar 02.10.2017 ila 30.11.2020 tarihleri arasında müvekkil şirket bünyesinde çalışmış ise de tarafça açılan dava iş ilişkisine ilişkin olmadığını, davanın açılma nedeni davalı yanın uhdesinde yarattığı haksız rekabeti tespit ettirmek ve önlemek olduğunu, yine ayrıca davalı yan tarafça ticari itibarını zedelediğini, davalı yan ile iş ilişkinin sona ermiş olması ve tazminata konu eylemlerin iş ilişkisi ile ilgili olmaması nedeniyle dava asliye ticaret mahkemesinde ikame edildiğini, davalı, müvekkil şirket’e müşteri kaybettirme saikiyle hareket ettiğini, davalının, müvekkil şirket uhdesinde haksız rekabet yaratması nedeniyle tarafımıza tazminat ödemesi gerektiğini, bu zararın tazminini talep edilecek mahkeme maddi ve manevi tazminat talepli davalarda görevli olan “Asliye Ticaret Mahkemesi” olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 2011/11-781 Esas ve 2012/109 Karar sayılı ve 29.02.2012 tarihli karar uyarınca, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de 30.04.2013 tarihli ve 2011/8669 Esas, 2013/12931 Karar sayılı kararında ifade edilen ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun belirtildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2016 tarihli ve 2016/10595 Esas, 2016/8147 Karar sayılı kararında ticaret mahkemelerinin görevli olduğu ifade edildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay’ın çeşitli daireleri uyarınca hizmet akdi devamı sırasında rekabet etmeme borcuna aykırılık halinde iş mahkemeleri, hizmet ilişkisinin sona erdiği dönemdeki rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık halinde ise ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı yanın haksız eyleminde dava dışı …’un da iştirakı bulunduğunu, tarafça ilgili şahsa karşı da aynı konulu dava ikame edildiğini, işbu dosya asliye ticaret mahkemesinde görüldüğünü, ilgili davaya bakan hakim dosyada görevsizlik kararı vermediğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/579 E. Sayılı dava dosyası celp edildiğinde işbu husus sübut bulacağını, dilekçe ile yapılan itirazların değerlendirildiğinde ortaya çıkacağı üzere, işbu dava dosyasının asliye ticaret mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiğini, taleplerin iş mahkemesinde yargılamayı gerektirir talepler olmadığını, istinaf başvurusunun kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasını, daha fazla zaman kaybetmenin önüne geçilerek esas incelemesi yapılmasını, yapılacak İstinaf incelemesi sonucunda Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/592 E. – 2022/48 K. sayılı ve 19/01/2022 tarihli görevsizlik kararının ortadan kaldırılıp Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilerek, esas incelemeye geçilmesi için dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf cevap dilekçesinde özetle;”Sayın Mahkeme İş Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiştir. Sayın Mahkemenin görevsizlik kararına 9 yıllık İş Hukukçusu olarak katılıyor olsam da Yargıtay Ticaret dairesi aynı görüşte olmadığından olumsuz görev uyuşmazlığı yaratmamak adına dosyayı görevsizlik kararı yönünden istinaf ediyoruz. Görevli Mahkemenin ilgili istinaf dairesi tarafından belirlenerek uyuşmazlığın giderilmesi uygun olacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Sayın Yerel Mahkemenin görevsizlik karanın kaldırılarak görevli mahkemenin belirlenmesini” talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Mahkemenin görevli olması hususu HMK 114/1-c ve 115. Maddeleri gereğince kamu düzeninine ilişkin dava şartlarından olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1-c bendi: Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ila 447. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1.fıkrası: Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6098 sayılı TBK VII. Rekabet Yasağı başlıklı MADDE 444- Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.
6098 Sayılı TBK. MADDE 445- Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.
6098 sayılı TBK MADDE 446- Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır. İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.
6098 sayılı TBK. MADDE 447- Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Görev” kenar başlıklı 5. maddesi, madde gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere, İş Mahkemeleri’nin görev alanını 5521 sayılı Kanun hükmüne nazaran genişletmiş, 6098 sayılı TBK’da hizmet sözleşmesine tabi işçilerin, işverenleri ile “iş ilişkisi” nedeniyle sözleşme ve kanundan doğan hukuk uyuşmazlıklarını da iş mahkemelerinin görevi kapsamına almıştır.
Ancak, rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen hükümler, doğrudan hizmet sözleşmesinin bir unsuru olarak görülemeyeceği gibi rekabet yasağının işçi-işveren arasındaki hizmet sözleşmesinin ve buna bağlı olarak iş ilişkisinin sona ermesinden sonra hüküm ifade edecek mahiyette olması, işçinin tek taraflı bir taahhüdü suretiyle de oluşturulması mümkün bulunmakla, rekabet yasağının ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların iş ilişkisinden yahut hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilemez.
İşçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olup TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdü (rekabet yasağı) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle, işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde değildir. Nitekim, işçinin hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonraya ilişkin sır saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinin son fıkrasının ikinci cümlesinde özel olarak düzenlenmiş olup doğrudan kanundan kaynaklanan bir yükümlülük niteliğinde bulunmakla, bu yükümlülüğün, serbest iradeye dayalı rekabet etmeme taahhüdünden hukuki karakteri itibariyle ayrışmakta olduğu, kanunda birbirinden farklı nitelikteki bu iki kavrama ilişkin hükümlerin, açıklanan ayrışmaya uygun olarak farklı bölümlerde düzenlendiği gözden kaçırılmamalıdır.
Şu halde, TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ve buna bağlı olarak bu yasağın ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların, 7306 sayılı Kanun’un 5/1. maddesi kapsamında, iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık olarak tanımlanması ve giderek İş Mahkemelerinin görevi kapsamında addedilmesi yerinde bir yaklaşım değildir. Bu çerçevede, İş Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemelerinin görev alanları bakımından bir hüküm uyuşmazlığından bahsedilemeyeceği gibi 7306 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile TBK’daki rekabet yasağına ilişkin hükümlerin mutlak ticari dava olarak tanımlanmasına ilişkin TTK’nın 4. maddesi hükmünün zımnen ilga edilmiş olduğu da ileri sürülemez.
Hal böyle olmakla, kanun koyucunun, mutlak ticari dava niteliğindeki bir davayı, TTK’nın 5. maddesinde yazılı “aksine hüküm bulunmadıkça” hükmüne dayalı olarak, ihtisas alanı ve yargılama usulü tümüyle farklı bir mahkemenin görevi kapsamına alması gibi kabul edilemez nitelikteki bir yaklaşımda bulunmasının söz konusu olamaz. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1534 Esas 2021/6811 Karar)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, TBK’nın 444-447 maddelerinden doğan rekabet yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin TTK’nın 4/1–c maddesi gereğince aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerine ait olacağı değerlendirilerek mahkemece yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmiş olması gerekmekle HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevli olması nedeniyle kaldırılmasına dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.3 md. Gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/01/2022 tarih ve 2021/592 Esas – 2022/48 sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK nun 353/1-a.3 maddesi gereğince mahkemece davaya bakılıp, tarafların ileri sürdüğü tüm deliller toplanıp sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın görülmesi için dosyanın KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE İADESİNE,
4-İstinaf eden davacı tarafça peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının görevli ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2023