Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1397 E. 2023/1397 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1397
KARAR NO: 2023/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2023
NUMARASI: 2022/631 E. 2023/318 K.
DAVA: İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 19/09/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/05/2023 tarih ve 2022/631 E – 2023/318 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.’ye ticari kredi kullandırdığını ve davalı …’ın kefil sıfatıyla bu kredi sözleşmesini imzaladığını, söz konusu kredi borçlarının ödenmemesi üzerine Kayseri 8. Noterliği’nin … tarih … yevmiye nolu ihtarının keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, icra takibine yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan bahisle davanın kabulü ile icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline gönderilen tebligatın müvekkilinin o adresten taşınmış olmasına ve iade edilmesine rağmen mernis şerhli olarak gönderildiğini ve tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, TTK’nun m.5/A hükmü uyarınca ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvuru yapılması zorunlu hale getirilerek dava şartı olarak düzenlendiğini, davacı tarafından arabuluculuk başvurusu yapıldığına dair hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğunu ancak müvekkilinin toplantıya davet edilmediğini, toplantıdan haberdar olmadığını, davacı tarafından müvekkilimiz hakkında ikame edilen icra takibine dayanak edilen kredi sözleşmesinde asıl borçlunun … Ltd. Şti. olduğunu, müvekkilinin ise sözleşmenin imzalandığı tarihte şirket ortağı olduğunu ve sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığını ancak bu kefalet ilişkisinin geçersiz olduğunu, 06.11.2015 tarihinde müvekkilinin kredi borçlusu şirketteki hisselerinin tamamını devrederek … tarihinde Kayseri 4. Noterliği’nin …yevmiye numarası ile davacıya ihtarname keşide ederek şirkette bulunan hisselerini devrettiğini ve kefillikten vazgeçtiğini, bundan böyle şirket tarafından kullanılacak hiçbir krediden sorumlu olmayacağını bildirdiğini, davacı tarafından icra takibine konu kredinin kullanım tarihi incelendiğinde müvekkilinin gönderdiği ihtarnameden çok daha sonra olduğunun anlaşılacağını, borcun müvekkilinden tahsil edilebilmesinin hukuki bir dayanağının bulunmadığını, bilirkişi incelemesi ile bu durumun ortaya çıkacağını, öncelikle davanın usulden reddine, esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline, müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Toplanan deliller yapılan yargılama sonucunda; temlik eden banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan ve sözleşmenin tarafı olan şirketin ortağı davalının kefil olduğu 03/04/2013 tarihli sözleşmenin ‘Genel Kredi Sözleşmesi’ olduğu ve sözleşmenin imza edildiği tarihte TBK’nun 584.maddesindeki düzenlemede eş rızasının aranması gerekeceği, anılan kanundaki şirket ortaklarının şirkete kefaleti halinde eş rızasının aranmayacağı yönündeki değişikliğin 6455 sayılı Kanunun 77.maddesi ile getirildiği ve bu değişikliğin … tarihinde Resmi Gazete’nin … sayısında yayımlandığı, sözleşme tarihinde davalının evli olduğu, dosya kapsamında davalının eş rızasının alındığına ilişkin belgenin bulunmadığı bu sebeple kefaletin geçerli olmaması nedeniyle davanın reddine ilişkin şekilde aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Açılan davanın reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyanın taraflarından harç alınmaksızın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, Bankacılık Kanunu’nun 143/6. maddesi; “Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar, (…)(1) 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, (…)(1) kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi hükmünden istisnadır.” hükmünü havi olup, 01.01.2022 tarihinde yürürlüğe giren bu madde ile herhangi bir süre sınırlaması getirilmeksizin müvekkili şirketin harçlardan muaf olduğunu, yerel mahkemenin 09.02.2022 tarihli kararını kaldıran Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 22.06.2022 T., 2022/1137 E., 2022/1478 K. sayılı istinaf kararının hüküm kısmının 4 numaralı bendinde de; “Davacı … A.Ş. harçtan muaf olduğundan harç tayininine yer olmadığına” diyerek, müvekkili şirketin harçtan muaf olduğunu açıkça belirttiğini, taraflarından harç alınmaksızın dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, temlik eden banka ile dava dışı borçlu … Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşmeye istinaden, temlik eden banka tarafından borçlu şirkete … nolu ticari kredi kullandırıldığını, davalı …’ın da işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçluların kredi borçlarını ödememeleri üzerine temlik eden banka tarafından borçlulara Kayseri 8. Noterliği’nin … tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, işbu ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, temlik eden banka tarafından borçlular aleyhine Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın icra takibine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz etmesi üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının ikame edildiğini, yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemenin; “… Yapılan arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun olmadığı, davalının yapılan görüşmelerden haberdar olmadığı kanaati hasıl olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden karar vermek gerekmiş” diyerek, “1- Açılan davanın HMK’nun 114/1-2 ve 115/1 maddesi uyarınca arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, …” karar verdiğini, söz konusu karara karşı taraflarınca istinaf yoluna başvurulduğunu, istinaf yargılaması sonucunda Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 22.06.2022 T., 2022/1137 E., 2022/1478 K. sayılı kararı ile: “1-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 2- HMK’nın 353/1-a.4.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/02/2022 tarih ve 2021/353 E – 2022/119 K sayılı kararın KALDIRILMASINA” karar verdiğini, istinaf kararının akabinde yeniden yapılan yargılama sonucu Yerel Mahkemenin; “1-Açılan davanın REDDİNE, …” karar verdiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.05.2023 T., 2022/631 E., 2023/318 K. sayılı kararının istinaf incelemesi ile kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalının kefaletine ilişkin eş rızasının bulunduğunu, yerel mahkemenin eş rızası bulunmadığından bahisle davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçeli kararında “..Dava dışı şirket arasında imzalanan ve sözleşmenin tarafı olan şirketin ortağı davalının kefil olduğu 03/04/2013 tarihli sözleşmenin ‘Genel Kredi Sözleşmesi’ olduğu ve sözleşmenin imza edildiği tarihte TBK’nun 584.maddesindeki düzenlemede eş rızasının aranması gerekeceği, anılan kanundaki şirket ortaklarının şirkete kefaleti halinde eş rızasının aranmayacağı yönündeki değişikliğin 6455 sayılı Kanunun 77.maddesi ile getirildiği ve bu değişikliğin … tarihinde Resmi Gazete’nin … sayısında yayımlandığı, sözleşme tarihinde davalının evli olduğu, dosya kapsamında davalının eş rızasının alındığına ilişkin belgenin bulunmadığı bu sebeple kefaletin geçerli olmaması nedeniyle davanın reddine ilişkin şekilde aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” ifadelerine yer vererek, eş rızası bulunmadığından bahisle kefaletin geçerli olmaması nedeniyle davanın reddine karar verdiğini, ancak davalı tarafın eşi …’ın, imzasını havi 03.04.2013 tarihli Muvafakatnamede “…Ltd. Şti.’nin … A.Ş.’den kullandığı veya kullanacağı her türlü kredisi nedeniyle doğmuş ve doğacak borçlarının ifa edilmemesi nedeniyle doğacak sonuçlardan eşim …’ın 500.000 TL’ye kadar kişisel sorumluluk üstlenmesine dair Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamasına rıza gösterdiğimi beyan ederim” diyerek davalının dava dışı asıl borçlunun borcuna kefil olmasını açıkça kabul ettiğini, kaldı ki temlik eden banka da söz konusu kefaletin verilmesi şartıyla dava dışı borçluya kredi kullandırdığını, davalının eşinin rızasının bulunduğu ve kefaletin geçerli olduğunun son derece sabit olduğunu, yerel mahkemeye ibraz edilen 06.03.2023 tarihli Bilirkişi Raporu’nda “Davalı …’ın asıl borçlu şirketin hissedarı olması sebebi ile de … eşin rızasının aranmayacağı kanaatindeyim” şeklinde değerlendirme ve alacak hesaplaması yapıldığını, yerel mahkemenin bilirkişinin aksine eş rızasının aranacağı kanaatinde olduğu takdirde taraflarına eş rızası bulunup bulunmadığı hususunda açıklamada bulunmak ve eş rızasını sunmak üzere süre vermesi ve sonuca göre hüküm kurması gerekirken, tahkikata son vererek eş rızasının bulunmamasından bahisle davanın reddine karar vermesinin yasaya, usule ve sürpriz karar yasağına aykırı olduğunu, huzurdaki davanın 04.05.2021 tarihinde ikame edilmiş olup, kararın verildiği 03.05.2023 tarihine kadar davalı tarafından eş rızası bulunmadığının iddia edilmediğini, kefaletin geçerlilik şartları ve eş rızası uyuşmazlık konusu olmadığını, eş rızasının olmadığı yönünde bir bilirkişi raporu alınmadığını, dolayısıyla davanın seyrine göre kefaletin geçersiz olduğu yönünde bir sonuca ulaşılamayacağının sabit olup, aksi yönde olan yerel mahkemenin hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde süre vermeksizin davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin davalının eşinin rızasının bulunmadığından bahisle kefalet sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle davanın reddine karar vermişse de işbu dilekçe ekinde sunulan muvafakatnameden de görüleceği üzere eş rızasının bulunduğunu, yerel mahkemenin “Sözleşmenin imza edildiği tarihte TBK’nun 584.maddesindeki düzenlemede eş rızasının aranması gerekeceği, anılan kanundaki şirket ortaklarının şirkete kefaleti halinde eş rızasının aranmayacağı yönündeki değişikliğin 6455 sayılı Kanunun 77.maddesi ile getirildiği ve bu değişikliğin … tarihinde Resmi Gazete’nin … sayısında yayımlandığı” gerekçesi ile eş rızası bulunmadığından bahisle kefaletin geçersiz olduğu yönünde değerlendirme yapmışsa da bu değerlendirmenin anayasaya aykırılık arz edeceğinden kabulünün mümkün olmadığını, kefaletin geçerli olduğunu ve müvekkili şirketin alacaklı olduğunun sabit olup, tüm talepleri yönünden davanın kabulünün gerektiğini, müvekkili şirketin alacağının varlığı, icra takibinin haklılığı, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz etmiş olduğu ve tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinin 06.03.2023 tarihli bilirkişi raporu ile de son derece sabit olduğunu ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.05.2023 T., 2022/631 E., 2023/318 K. sayılı kararının istinaf incelemesi ile kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstinaf aşamasında delil niteliğinde yeni belge sunulması, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırı olup, bu belgenin sunulmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, icra takibine konu kefalet sözleşmesinde eş rızası bulunmadığı hususunun taraflarınca ileri sürülmediğini, bu haliyle mevcut kararın sürpriz karar niteliğinde olduğunu iddia ettiğini, TBK madde 584 uyarınca şirket ortaklarının kefilliğinde eş rızası aranmamasına ilişkin değişikliğin 11 Nisan 2013 tarihinden itibaren geçerli olduğunu savunarak davacının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dışı banka ile dava dışı … Şirketi arasında 03.04.2003 tarihli GKS imzalanmış olup davalının bu sözleşmeye müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı anlaşılmaktadır.Davalının 6098 sayılı TBK’nın yürürlükte olduğu 03.04.2003 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığı davalının asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticisi olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı, 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle, bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiş olunup yasanın … tarih … sayı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği sabittir.Davalı tarafça dosyaya sunulan 03.04.2013 tarihli muvafakatname isimli belge incelendiğinde; davalının eşi … adına imzalandığı görülmüştür.Mahkemece eş rızasının alınmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 145. maddesi “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” hükmünü haizdir. Diğer taraftan eşin rızasının alınması kefalet sözleşmesinin tamamlayacı unsuru değil, geçerlilik unsuru olduğundan ve bahsi geçen sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eş rızasının mutlaka alınması gerektiğinden, bu rızasının alınmaması kefalet sözleşmesinin kesin hükümsüzlüğü (mutlanı) sonucunu doğrurur. Eşin rızasının bulunup bulunmadığı hususu hakim tarafından resen dikkate alınır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde; şirketteki hisselerini devir ettiğini ve kefillikten istifa ettiğinden bahisle kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürmüş olup yargılama esnasında mahkemece ilgili bankadan bahse konu kefalet sözleşmesi imzalandığı tarihte davalının eşinden kefalete rıza verdiğine dair belgenin olup olmadığı sorulmadan bu hususta davacı tarafa uygun süre verilmeden karar verildiği görülmüştür.Davacı tarafça istinaf aşamasında sunulan fotokopi belgedeki husus mahkemece resen araştırılması gereken hususlardan olup bu durumda iddia ve savunmanın genişletilmesinden ve yeni delil bildiriminden bahsetmek mümkün olmayacaktır. O halde mahkemece, davacı tarafından fotokopisi sunulan 03.04.2003 tarihli muvafakatname aslı davacıdan istenerek belge aslı sunulduktan sonra belge tartışılıp sunucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/05/2023 tarih ve 2022/631 E – 2023/318 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.19/09/2023