Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1372
KARAR NO: 2023/1680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2023
ESAS NO: 2021/172
KARAR NO: 2023/438
DAVANIN KONUSU: Tazminat Satım Sözleyşmesindeen Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 17/10/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2023 tarih ve 2021/172 Esas – 2023/438 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının profil bağlantıları yapmak için davalıdan vida satın aldığını, 08/09/2020 tarihli ve … nolu 19.226,45 TL’lik fatura, 18/07/2020 tarihli … nolu 2.655,66 TL’lik fatura, 12/10/2020 tarihli … nolu 77.338,71 TL ile 21/10/2020 tarihli ve … nolu 29.445,44 TL’lik faturalar ile davalıdan alım yapıldığını, davalıdan alınan malların ayıplı olması nedeni ile davalı ile görüşülmesine rağmen sonuç alınamadığını ve tespit yaptırıldıktan sonra malların davalıya iade edildiğini, Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/33 D.İŞ dosyası ile tespit yaptırılarak rapor alındığını, fatura bedellerinin tamamının davalıya ödendiğini, davalıya en son 06/07/2020 tarihinde istenilen vasıflı ürünler yönünden sipariş verilmiş ise de son teslim tarihinin 22/10/2020 olduğunu ve yaklaşık 4 aylık süreçte ürünlerin teslim alınmaması ve davacının yüksek fiyat vererek başka firmalardan ürün alması ile kasasından fazladan 68.529,21 TL para çıktığını, bu zararın giderilmesi için dava açılmasının gerekli olduğunu, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davacının uğramış olduğu 68.529,21 TL zararın satım tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin merkezinin İstanbul’da olduğunu, arabuluculuk son tutanağında davalı şirketin adresi olarak şirket merkezinin İstanbul gösterilmiş olduğunu, ancak dava konusu satış işlemini yapan yerin davalının … şubesi olduğunu, Adresinin ise, “…Bölgesi … Cadde No:…… … olduğunu, dolayısıyla davacı tarafından açılan davanın yetkili yer mahkemesinde açılmamış olması nedeni ile Yetki yönünden itirazları bulunmakta olduğunu, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Malatya Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın tespit talebi doğrultusunda düzenlenen bilirkişi raporuna taraflarınca itiraz edilmiş olduğunu, raporun bağlayıcı olmadığını, tespit raporuna yaptıkları itirazlarında belirttikleri gibi bilirkişi incelemesinin laboratuvarda yapılmamış olduğunu, usulüne uygun bir inceleme söz konusu olmadığını, davacı tarafın davalı tarafından satılan ürünlerin istenilen vasıfta olmadığının ve ayıplı olduğu iddiasında bulunmuş olduğunu, ayrıca ürünlerin iadesinin talep edildiğini ve sonuç alınamadığını belirtilmiş olduğunu, ürün teslim tarihleri ve satılan toplam ürünün 18.07.2020 tarihinde 2.665,66 tl- 08.09.2020 tarihinde 19.226,45 tl-12.10.2020 tarihinde 77.338,71 TL- 21.10.2020 tarihinde 29.445,44 TL olarak ürün satışı yapılmış olduğunu, ürünlerin üç aylık süre içerisinde değişik tarihlerde teslim edilmiş olmasına rağmen davalıya olumsuz bir geri dönüş olmadığını, ürünlerin iade sürecinin, bu konuda taraflar ile yaşanan yazışma sürecine ilişkin email kayıtları bulunduğunu, bunun cevap dilekçesinde açıklandığını, TTK Madde 23 1/c, TBK Madde 223’ün dikkate alınması gerektiğini, davacının hak düşürücü süreyi geçirmiş olduğunu, ürün satış tarihlerinin belirtildiğini, ayrıca taraflar arasındaki yazışmalar ve iade faturası ile iade ürünlerin eksik teslimi hakkında açıklamaların sunulmuş olduğunu, ürünleri satış tarihi ile iade faturası arasındaki süre göz önünde bulundurulduğunda davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunun açıkça anlaşılacak olduğunu, Bilirkişi incelemesinin nasıl yapılacağına ilişkin TSE düzenlemesinin bulunduğunu, tespit raporundaki bilirkişi incelemesinin TSE standardına uygun olarak yapılmamış olduğunu, davacının yapılan hiç bir yazışmada ve öncesinde hiç bir şekilde ürün kalitesi ile ilgili beyanda bulunmamış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, dava konusu tazminat talebine ilişkin olarak davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti için deliller toplanmış, davalı tarafça ürünlere ilişkin olarak süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı iddia edilmiş ise de, hayatın olağan akışı içinde ürünlerin ayıplı olmaması halinde davalı tarafça ürünlerin iade alınmayacağı değerlendirilerek davalının bu konudaki beyanlarına itibar edilmemiş, Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/33 D.iş sayılı dosyasında alınan rapor ile de ürünlerin ayıplı olduğu görülmüş, davacının kesin süre içerisinde defterlerinin sunmaması nedeni ile ürünleri daha yüksek bedel ile başka firmalardan alıp almadığı tespit edilememiş, Mali müşavir bilirkişiden 10/03/2023 tarihli rapor alınmış ve raporda, davacı tarafından iade konusu yapılan faturadaki ürünler dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu davacının 62.922,63 TL zararının oluştuğu görülmüş, bilirkişi raporunun denetime açık olması nedeni ile hükme esas alınmış, tarafların tacir olması nedeni ile avans faizine hükmedilmesi gerekmiş ….” gerekçesiyle Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, 62.922,63 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; “….Yerel mahkeme tarafından verilen karar usul ve yasalara aykırı olup aşağıda açıkladığımız sebeplerle bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir; YETKİYE İTİRAZIMIZ KABUL EDİLMEMİŞ YETKİSİZ MAHKEME KARAR VERMİŞTİR. Müvekkilin şirket merkezi İstanbul’da bulunmaktadır. Arabuluculuk son tutanağında müvekkil şirketin adresi olarak şirket merkezi İstanbul gösterilmiştir. Ancak dava konusu satış işlemini yapan yer müvekkilin … şubesidir. Adresi ise, “… Bölgesi … Cadde No:… … …’DIR. Dolayısıyla davacı tarafından açılan dava yetkili yer mahkemesinde açılmamıştır. Yetki yönünden itirazımız bulunmaktadır. Yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Malatya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu karar usule aykırıdır. 1-18.07.2020 tarihinde 2.665,66 TL- 08.09.2020 tarihinde 19.226,45 TL-12.10.2020 tarihinde 77.338,71 TL- 21.10.2020 tarihinde 29.445,44 TL olarak ürün satışı yapılmıştır. (İrsaliye ve faturalar dosya arasında mevcuttur.) Ürünlerin tamamı üç aylık süre içerisinde değişik tarihlerde teslim edilmiş olmasına rağmen müvekkile olumsuz bir geri dönüş olmamıştır. Ürünlerin iadesi konusunda taraflar ile yaşanan yazışma sürecine ilişkin email kayıtları Dosya arasında mevcuttur. 1)İade Faturası Ve 26.12.2020 Tarihli Yazışma : 24.12.2020 tarihli iade faturası üzerine 26.12.2020 tarihinde taraflar yazışmışlardır. Öncesinde ürünlerin niteliğine ve iadeye ilişkin bir yazışma yaşanmamıştır. Müvekkil ürünleri iade almış ancak bu ürünlerin niteliğine ve kalitesine yönelik ne davacının iade faturasında ne de yazışmalarda davacının iddiasına yönelik bir kayıt bulunmamaktadır. Müvekkil iade aldığı ürünleri hemen satmış ve satışta bir sorun yaşamamıştır. Yapılan yazışmada müvekkil temsilcisi davacıya hitaben, “… tarihli Faturanızdaki iade ettiğiniz ürünler için nakliyesini göz önünde bulundurarak iki gün bekledim ancak ürünleriniz gelmedi. Bu durumda size geri iade kesmek zorunda kalacağım…” İade faturası ve yapılan yazışma ektedir. 2) 30.12.2020 tarihli116:08 saatinde yapılan yazışma: Bu yazışma ile eksik teslim edilen ürünler konusu işlenmiştir. Bu yazışmada da ürünlerin niteliğine ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Yine aynı tarihli 09:29 saatinde yapılan yazışma, aynı tarihli saat 14.15 yazışma, ” Gelen ürünlerin tespitini yaptık. Faturanızdaki 3 kalem 3,5×25 Matkap uçlu Alçıpan vidası 3 koli yani 36 bin adet eksik çıkmıştır.) size bu ürünü iade keserek hatayı düzelteceğiz.” 3) 30.12.2020 saat 15:14 ” Ortaya çıkan hatayı düzelmek için ekteki faturayı size kestik.” (Yazışma ve iade faturası ektedir.) 30.12.2020 saat 14:09 gelen eksik ürünler için nakliyeci ile tutanak tutulmuştur. Aynı tarihli yazışma yapılmıştır.” …bey …den gelen ürün adetleri aşağıdaki gibidir.” (Yazışma ve tutanak ektedir.) 4) 01.02.2021 saat 16:53 davacıya ait hesap ekstresi açıklamalar Davacıya bildirilmiştir. (Hesap ekstresi ve yazışma ektedir.) 2- TTK Madde 23 1/c ” Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası Uygulanır.” TBK Madde 223 ” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” Yukarıda ürün satış tarihleri belirtilmiş olup. Ayrıca taraflar arasındaki yazışmalar ve iade faturası ile iade ürünlerin eksik teslimi hakkında açıklamalar sunulmuştur. Ürünleri satış tarihi ile iade faturası arasındaki süre göz önünde bulundurulduğunda davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğu açıkça anlaşılacaktır. 3- MAHKEME DOSYASINDA HÜKME ESAS ALINABİLECEK BİR BİLİRKİŞİ RAPORU MEVCUT DEĞİLDİR. Bilirkişi tarafından talep gereği gerekli bilirkişi raporunun hazırlanabilmesi için dosya üzerinde yapılan çalışma ve incelemelere ek olarak üzerinde test ve uygulama yapılmak üzere dava konusu vidalardan 50 şer adet numunenin iletilmesi hususunda 11.02.2022 tarihinde bilirkişi ön raporu hazırlanarak mahkemenize sunulmuş, 11.02.2022 tarihli bilirkişi ön raporumda test için talep edilen numuneler bilirkişiye iletilmemiştir. Dava konusu vidaların testinde kullanılan ilgili standartlardan olan … standartlarına uygun olarak yapılması gereken testler numune olmadığından yapılamamıştır. Bilirkişi ek raporu talebi kapsamında incelemeler sadece dosya üzerinden yapılmıştır. Bu hali ile yerel mahkeme sadece davacı tarafın anlattığı hikayeye uygun olarak müdahil olmadığımız hangi vidaların incelendiği gerçekten müvekkil tarafından teslim edilip edilmediği dahi tespit edilemeyen Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/33 D.iş sayılı dosyasında alınan rapor ile yetinilerek karar verilmiştir. Huzurdaki tazminat davasının dayanağı ayıplı olduğu iddia edilen vidalar sebebiyle tazminat talebi olup söz konusu ayıplı olduğu iddia edilen vidalar mahkeme dosyasında incelenmeden davadan önce yaptırılan tespitle yetinilerek karar verilmiş olması usul ve yasalara aykırıdır. Açıkladığımız sebeplerle usul ve yasalar aykırı kararın istinaf mercii olarak yapılacak inceleme neticesinde bozulmasına karar verilmesi …” Öncelikle tehiri icra talebimiz için derkenar verilmesi ile usul ve yasalara aykırı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/172 e. 2023/438 k. Sayılı kararının istinaf mercii olarak yapılacak inceleme neticesinde bozulmasına karar verilmesi mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, satım sözleşmesine konu vidaların ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesi ve uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davacının uğradığı zararı ispat edemediğine kanaat edilerek davacının davalıya iade ettiği ürünün bedeline hükmedilmiş olup karar davalı tarafından istinaf edilmiştir.
TBK.229 maddesinde” Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir: 1. Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
2. Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
3. Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasında satım akdinin olduğu, davacı alıcının davalı satıcıdan vida satın aldığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacı satım akdine konu vidaların ayıplı olması nedeniyle davalıya iade ettiğini iddia etmiş, ayıbın ispatına yönelik davacının delil tespiti yaptırdığı anlaşılmıştır. 24.12.2020 tarihli iade faturası ile davalıya vidaları iade ettiği, davalının ise kendi beyanı ile iade edilen ürünleri kabul edip sattığı anlaşılmıştır. Satıma konu ürünler için düzenlenen iade faturalarının davalı tarafından tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt öne sürülmeksizin kabul görmesi üründeki ayıbın davalı tarafından kabul gördüğü anlamına gelmekte olup aynı zamanda ayıp ihbarının süresinde yapıldığının da kabulü gerekmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından tüm bunlar ışığında yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen karar da usul ve yasaya bir aykırılık bulunmamış, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/05/2023 tarih ve 2021/172 E. – 2023/438 K. sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 4.298,24 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 1.075,00 TL İstinaf Karar Harcı (Nispi) mahsubu ile bakiye 3.223,24 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.11/10/2023