Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1369
KARAR NO: 2023/1662
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2023
NUMARASI: 2022/387 E.-2023/417 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/10/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/05/2023 tarih ve 2022/387 E – 2023/417 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 08/10/2021 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre çeşitli ebat ve miktarlarda toplamda 837.450,72-TL lik malın teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, ilk etapta 692.450,72-TL nin banka yoluyla kalan miktarın da kredi kartıyla davalıya ödendiğini, malın hemen teslimi karşılığında anlaşma gereği belirlenen tüm miktarın ödenmesine rağmen, toplamda 191.466,8-TL lik mal teslimi yapıldığını, davalının ekonomik şartları bahane ederek kalan mal teslimi yapmayacağını belirtmesi üzerine teslimi yapılan mallar düşüldükten sonra kalan 645.983,92-TL nin davalıdan istendiğini, alacağın ödenmemesi üzerine Bursa 19. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalı ile anlaşıldığını ve asıl alacağın hiçbir faiz alınmadan tahsil edildiğini, bu süreçte müvekkilin ihtiyaç duyduğu mallara fazladan para ödeyerek sahip olduğunu, toplamda en az 497.461,41-TL zarar uğramış olup söz konusu zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, taraflar arasındaki akdi ilişkinin, davalı satıcının temerrüte düştüğünün dosyada mevcut delil ve belgeler ile davalı tarafça sunulan ödeme protokolü ile sabit olup, davacı alıcının Bursa 19. İcra Dairesinin …Esas sayılı dosyası kapsamında talep ettiği tutarın satış bedeline mahsuben davacının yapmış olduğu ödemenin geri iadesi istemine ilişkin olduğu, davalının sözleşme gereği yerine getirilmesi gereken satış sözleşmesine konu malın mülkiyetini alıcıya geçirme borcunu kısmen yerine getirdiği, davacıya satılan ve teslimi yapılan malların bedeli 191.466,80-TL olup sözleşme bedeli olan 837.450,72-TL’ den mahsup edildiğinde, davalının 645.983092-TL değerinde mal teslimini eksik ifa ettiği, bu sebepten ötürü davacının davalı hakkında bahse konu icra takibi başlattığı, takip tutarı takip konusu borcun ödenmesi konusunda mutabakata varan tarafların 24/01/2022 tarihli ödeme protokolü düzenleyip imzaladıkları, satış bedelinin tamamının davacı tarafından davalıya ödendiğinin düzenlenen sipariş formları, cari hesap ekstreleri (EFT-Havale işlemini gösterir) banka dekontları ile sabit olup, davalının protokol kapsamında davacının zara ve ziyan talebinde bulunamayacağı iddiasının yerinde olmadığı protokolün yalnız takip konusu borcun ödenmesine ilişkin olduğu, karşılıklı tarafların muhtemel zarar ve ziyan talepleri konusunda ibra etmedikleri, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklı ve fakat sözleşmenin yerine getirileceğine dair inancın boşa çıkması nedeniyle doğan menfi zararların farklı tedarikçilerden aynı malların temin edilmesi zorunluluğu doğması nedeniyle kaçırılan fırsat olarak değerlendirilebilecek bu menfi zararların 508.861,63-TL olduğu ve fakat davacının talebinin 497.461,41-TL olduğu anlaşılmakla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi yerinde görülmüş olmakla davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. Davanın kabulü ile; 497.461,41 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 10/05/2022 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin tebligatların müvekkiline usulüne uygun tebliğ edildiğine dair kabulünün hatalı olduğunu, haksız ve kötüniyetli davanın reddi gerekirken kabulüne dair verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı taraf arasında borcu sonlandırıcı protokol imzalandığını ve tarafların birbirlerini ibra ettiklerini, müvekkilinin ibra eden davacının açmış olduğu iş bu davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacının , taraflar arasında borcun kapatılması konusunda mutabakat sağlanırken başkaca hiç bir zarardan bahsetmeyip talepte bulunmayıp protokol düzenlenip borç kapatıldıktan aylar sonra işbu davayı ikame etmesi ise ne denli kötüniyetli hareket ettiğinin açık bir göstergesi olduğu gibi ibra sonrası iş bu davanın açılmasının da hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, tarafların dosyaya sunulan e-imzalı protokol ile söz konusu borç ilişkisini ve borca ilişkin tüm feri alacaklarının da sona erdirdiklerini, bir borç ilişkisi, asıl hakla birlikte feri hakları da içerdiğini, feri hakların, borç ilişkisinin içerdiği alacak hakkının bir kısmı, bir parçası olmadığını, asıl borca bağlı, asıl borç mevcut ve geçerli olduğu sürece geçerli olup, asıl alacak ile birlikte doğduğunu, varlığını sürdürdüğünü, onunla birlikte sona erdiklerini, borcu sona erdiren en önemli nedenin, tarafların kendilerine yüklenen edimleri ifa ettiklerini, genel olarak ifanın, borçlanılmış edimin yerine getirilmesi suretiyle alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesi olduğunu, kuralın, asıl borç sona erdiğinde, bu borca bağlı ferî borçların da sona ereceğini, bu sonucun ek bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden gerçekleştiğini, davacı yan bu sebeple artık borca bağlı feri hak da talep edemeyeceğinden işbu haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, somut olayda ise protokolde davacının alacağı ödenmek suretiyle müvekkilinin, karşılıklı olarak mutabık kalınan borcunun tamamını ifa ettiğini, borcun tamamının ifası ile birlikte asıl alacak ve ona bağlı feri alacakların da sona erdiğini, dolayısı ile protokole ve protokol öncesi görüşmelere konu olmayan ve asıl borca bağlı feri hak olan “zarar”ların talep edilebilmesinin asıl borç sona erdiğinden artık mümkün olmadığını, ayrıca ödeme protokolü imzalanıp müvekkiline ibra edilirken davacı fazlaya dair haklarını da saklı tutmayarak ihtirazi kayıt belirtmeksizin yapılan ödemeyi kabul ettiğini, davacının hiçbir ihtirazi kayıt belirtmeden ve fazlaya dair haklarını saklı tutmadan ödeme /ibra protokolünün üzerinden 1 yıl geçtikten sonra müvekkili aleyhinde işbu davayı açması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının tamamen kötü niyetli olup haksız ve kötüniyetli davanın reddi gerekirken kabulune dair verilen kararın hatalı olduğunu, itirazlarının dikkate alınmaksızın hatalı ve yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınarak verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/387 E-2023/417K. Nolu 11.05.2023 tarihli kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine, İstinaf ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının usulüne uygun şekilde yetkili temsilcisine tebliğ edilen dava dilekçesine karşı usulsüz tebligatın itirazında haksız olduğunu, davalının temerrüde düşmesi sonucu müvekkiline davalı arasında yapılan ödeme protokolünün sadece takip konusu borcun ödenmesine ilişkin olup, bu protokolün menfi zararın tazminine engel olmadığını beyan ederek davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini, istinaf ve yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, TBK 125 maddesi uyarınca uğranılan zararın tahsili amacıyla açılan davadır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyada yer alan tebligat parçaları incelendiğinde dava dilekçesi ve tensip zaptının, 09.09.2022 tarihli ön inceleme duruşma tutanağının, bilirkişi raporunun davalı Şirkete normal tebligat yoluyla tebligat yapıldığı tespit edilmiştir.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrasında. “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur” Yine aynı maddenin 7. fıkrasına göre de;. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişilerinin bu kapsamda olduğu. 3 fıkrasında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılabileceği düzenlemeleri yer almaktadır.Davalı şirketçe elektronik tebligat adresinin 17.02.2023 tarihinde aktif edildiği PTT’ye yazılan müzekkere cevabından anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21. maddelerinde, tüzel kişilere ve ticari işletmelere tebligat ile tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligatın nasıl yapılması gerektiği açıklanmıştır.7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. maddesinde; “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir”, 13. maddesinde ise; “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır” hükümleri yer almaktadır.Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde ise; “(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda; davalı Şirkete gönderilen dava dilekçesinin 03.06.2022 tarihinde ” iş yeri muhasebesine ” teslim edildi notuyla … isimli imzasına tebliğ edildiği ancak tebligatı alan kişinin şirket yetkilisi olup veya şirket yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişi olup olmadığı yukarıda anılan yönetmelik hükmünde ifade olunan şekilde araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Açıklamalar ışığında davalının bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/05/2023 tarih ve 2022/387 E – 2023/417 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.12/10/2023