Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1366
KARAR NO: 2023/1460
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2023
NUMARASI: 2022/475 E. 2023/367 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 28/09/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/04/2023 tarih ve 2022/475 E – 2023/367 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri ilinde faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, bugüne kadar 192 üyeye ve 196 arsa sahibine konut teslimi yapıldığını, davalının kooperatif üyesi olduğunu ve ferdileştirme ile taşınmaz temin ettiğini, davacı kooperatifin halen tasfiye aşamasında olmadığını, 10 yıldan fazla süredir kooperatife üye olan kişileri ve 15 yıl önce arsasını kat karşılığı devreden arsa sahiplerine konut teslimi yapamadığını, mağduriyetlerin büyüdüğünü, üyelerin ve arsa sahiplerinin haklarının temin edilmesi hususunda ümitlerini yitirdikleri bir aşamada kooperatif ve mağdur üyelerin bir araya gelerek taahhüt edilen konutların yapımı ve teslimi ve borçların ödenmesi için süratle çalıştığını, bu doğrultuda kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerden kesin maliyet bedeli alınmadığı anlaşıldığı, üyelerden ödenmeyen maliyet bedelleri için davalar açıldığını, Kayseri ATM’de 160’dan fazla dava açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini ve istinaf mahkemesince onandığını, temyiz başvurusunda Yargıtay 6. H.D.’nin 2021/6290 E, 2022/521 K sayılı ilamında kooperatif inşaatlarının tamamı bitmeden kesin maliyet talep edilip edilemeyeceği gerekçesiyle erken dava sebebiyle yerel mahkeme kararının bozulduğunu, Yargıtay’ın söz konusu kararı sonrasında birçok yerel mahkemenin bu kararı emsal kabul ederek davaların reddi yönünde karar verdiğini, istinaf mahkemelerinin yerel mahkemenin kabul yönündeki kararlarının kaldırdığını, bu davalardaki üyelerin tamamının üye olmadıkları, kooperatifle ilişiklerinin kesildiğini ileri sürdüklerini, Yargıtay ilgili kararında bu konudaki uyuşmazlığa noktayı koyduğunu ve üye olduğunu kabul ettiğini, kooperatifçe inşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağına ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceğinin bahse konu Yargıtay kararında belirtildiğini, hal böyle olunca davalının istifa edip etmediğine bakılmaksızın aidat borcundan sorumlu olacağını, kooperatifçe alınan genel kurul kararları doğrultusunda davalının aidat borcu olduğunu, davalı borcuna ilişkin aidat çizelgesini dosyaya sunduklarını,, kooperatif aidat borçlarına zamanaşımı işlemesinin söz konusu olmayacağını belirterek şimdilik 9.000 TL aidat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı tarafça açılan haksız ve hukuka aykırı davayı kabul etmediklerini ve reddini talep ettiklerini, davacının kooperatifin kuruluşundan itibaren davalıdan talepte bulunduğunu üye olduğu tarihin esas alınmadığını, 10.06.2022 tarihli 7410 sayılı yasa ile Kooperatifler Kanunu’na geçici 11. madde eklenen maddede; inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi, terkin edilmemiş olması, yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması, kooperatif tarafından üyeye konutun tapusunun verilmiş olması şartlarının birlikte sağlanması halinde, konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yönetim giderleri hariç herhangi bir bedel istenemeyeceğinin hüküm altına alındığını, söz konusu maddeye göre davacının yasa gereği alacak talep etmesinin mümkün olmadığını; ayrıca davacı talebinin zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “…Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, alınan uzman bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedelinin de içerisinde yer aldığı kooperatif aidat alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği aidat alacağının olduğu, kooperatif aidat alacağının en geç dava tarihinde (ıslah ile artırılan tutar yönünden ıslah tarihinde) muaccel olacağı gözönüne alındığında, davalının bu borcuna genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile 9.000,00-TL’nin dava tarihinden, 54.315,00-TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın kabulü ile, 9.000,00 TL aidat alacağının dava tarihi olan 06/06/2022 tarihinden itibaren, 54.315,00-TL aidat alacağının ıslah tarihi olan 23/03/2023 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 / aylık %1,5 faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından kooperatif aidat borcundan kaynaklı olarak açılan davada yerel mahkeme davanın kabulüne karar verildiğini, gerekçeli kararın hatalı olduğu kararın kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme gerekesinde ”1163 sayılı Kanun’un 81/2. maddesinde düzenlen ve anılan maddede, “Konut yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi halinde dağılmaya ilişkin hüküm uygulanmaz. (Ek cümle: 3/6/2010-5983/2 md.) Amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar.” hükmüne yer verildiğini, dolayısıyla yapımı devam eden inşaatların finansmanı için gerekli bulunan kesin maliyet bedelinin hesaplanarak, taşınmazını devralan yahut henüz devralmayı bekleyen kooperatif üyelerinden tahsili istemi yerinde olduğu gibi, kesin maliyetin veya buna benzer inşaat finansmanı için zorunlu giderlerin aidat alacaklarına eşitlik ilkesi de gözetilerek yansıtılmasında bir sakınca bulunmadığını, yukarıda alıntılanan emsal Yargıtay kararında da belirtildiği gibi; taşınmazın, davalı kooperatif üyesine devredilmesi, genel giderlere ve inşaat finansmanı için zorunlu bulunan giderlere katılım borcunu ortadan kaldırmamaktadır.” şeklinde belirtildiğini, Kanun 81/2 bendinde de açıkça belirtildiği üzere konut yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılacağı ve dağılacağını, davacı kooperatifin de aksi yönde bir ana sözleşme değişikliği olmayıp müvekkilim de kendisine çıkarılan kesin maliyet bedelini ödemesi ve konutunun fiilen ve tapusunun da tescil ile davacı kooperatif ile ilişiği kesildiğini, davacı kooperatif tarafından da 2010,2011 ve 2012 yıllarında yapılan genel kurullarda alınan kararlar ile kesin maliyet bedellerinin çıkarılıp üyelere tebliği ve ödenmesi halinde tapularını alarak ilişiklerinin kesilebileceği yönünde genel kurul kararları alındığı, müvekkilin de buna dayanarak kesin maliyet bedelini ödediğini ve tapusunu aldığını, Bu durumda yukarıda belirtilen yasada aranan şartların sağlandığını, bu kapsamda müvekkilden kesin maliyet talep edilemeyeceği hatta kooperatif ile ilişiği kesildiğini, üyeliğinin sona erdiğinin açık olduğunu bu sebeple aidat alacağının talep edilmesi mümkün olmadığını, davacı kooperatifin yıllar sonra aidat alacakları ödenmediğinden bahisle dava açması kötüniyetli olduğunu, zira aidat borcu olup ödemeyen kooperatif üyelerine kooperatifin ihraç prosedürünü uygulayabileceğinin açık olduğunu, davacı ise aidat ödenmesi noktasında eldeki dava açılana kadar bir talepte bulunmadığı gibi ödenmediğinden bahisle ihraç prosedürü uygulanmadığını, zira kooperatif de kesin maliyeti ödeyen üyeye tapusunu verdikten sonra üyeliğin sona erdiğini zımnen kabul edip bu yönde de hareket ettiğini, ayrıca bilirkişi raporu ile yapılan hesaplamayı da kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkil her ay ödenmesi gereken aidatı konutu teslim edilince toplu olarak ödediğini, kooperatif ise bu tutardan faydalandığını, bu durumda müvekkilin ödemesinin sepet hesabı yöntemine göre endekslenmesi gerektiğini, ayrıca yerel mahkeme gerekçesinde aidat alacağının zamanaşımına uğramayacağı yönünde karar verişse de tüm alacaklar alacağın muaccel olmasından itibaren zamanaşımına tabii olduğunu, 1163 sayılı Kanunda bu hususta ayrıca bir düzenleme bulunmayıp yerel mahkeme de alacağın zamanaşımına uğramadığını 23. Hukuk Dairesi 2018/1139 e. 2020/4443 k. sayılı ilamını bu yönde olduğunu belirtmişse de TBK’nın 147/1-4 bendi gereğince kooperatifle ortağı arasındaki alacak hakkı beş yıllık zamanaşımına tabii olduğunu, Yargıtay kararları gereği ve kanun gereği de dönemsel edimlerde 5 yıllık zamanaşımı olduğu açık olduğunu, davacının talebi gerek 1163 sayılı kanun gerek Borçlar Kanunu gereği zamanaşımına uğradığını, aynı dairenin aidat alacağının zamanaşımına uğradığı yönünde de karar bulunduğunu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018/108 e. 2020/3494 k. Sayılı ilamı da bu yönde olduğunu, ayrıca müvekkil tapusunu aldıktan sonra davacı kooperatif tarafından hazirunlarda yer verilmediğini, genel kurullara davet edilmediği için aidat alacağı müvekkil nezdinde muaccel olmadığını, genel kurullarda alınan aidat kararları müvekkil hazirunlarda yer almadığı için haberdar olduğu şeklinde yorumlanarak aidat hesabı da yapılacağını, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/2182 e. 2020/2757 k. Sayılı sayılı ilamında da açıkça muacceliyet şartı arandığını, izah edilen nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile davacının davasının esastan ve zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf cevap dilekçesinden özetle; Müvekkil kooperatifin aidat alacaklısı olduğu yüksek mahkeme kararları ile sabit olduğunu, 2019 senesinde müvekkil kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerden kesin maliyet bedeli alınmadığının anlaşıldığını, üyelerden ödenmeyen kesin maliyet bedelleri talep ve dava edildiğini, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerinde 160’dan fazla dava açıldığını, bu davaların konusu, kooperatiften taşınmaz temin eden üyelerin kesin maliyet borcuna ilişkin olduğunu, Kayseri Asliye Ticaret mahkemelerinde görülmüş bu 160’dan fazla davada davaların kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararlar istinaf mahkemesi tarafından da onandığını, istinaf kararları davalılar tarafından temyiz edildiğini, temyiz incelemesi nihayetinde lehimize verilen yerel mahkeme kararlarının bozulmasına karar verildiğini, temyiz incelemesi yapılan dosyalardan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/819E-2021/648K. sayılı ilamına ilişkin yapılan temyiz başvurusunda karar çıktığını, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/6290Esas 2022/521Karar sayılı 20.01.2022 tarihli ilamında kooperatif inşaatlarının tamamı bitmeden kesin maliyet talep edilemeyeceği gerekçesi ile erken dava sebebiyle davanın kabulü yönündeki yerel mahkeme kararı erken dava gerekçesiyle bozulduğunu, Yargıtayın söz konusu kararı sonrasında bir çok yerel mahkeme, bu kararı emsal kabul ederek davanın reddi yönünde karar verirken istinaf mahkemeleri de yerel mahkemenin davanın kabulü yönündeki kararının kaldırılması yönünde karar verildiği, Yargıtayın söz konusu kararını kabul etmiş anlamına gelmemek kaydıyla, belirtmek gerekir ki bahsi geçen kesin maliyet dosyalarının tamamında davalılar kooperatif üyesi olmadıklarını, kooperatif ile ilişiklerinin tamamen kesildiğini, ibra edildiklerini iddia ettiklerini, tarafın talebi üzerine Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan somut norm denetimi başvurusu neticesinde Anayasa Mahkemesinin 2022/126E. 2023/29K. sayılı 16.02.2023 tarihli kararının 11 nolu paragrafında “üyenin yükümlülüğünün kooperatif tasfiye oluncaya kadar aidat ödemek.” olduğu hususunu hükme bağlandığını, Bu şekilde haklı davanın anayasa mahkemesi kararıyla dahi ispatlandığını, davalının müvekkil kooperatif üyesi olduğunu, üyelerin aidat ödeme borcu altında olduğunu, konutunu teslim etmeden yapılan tüm istifaların geçersiz olduğu sabit olduğundan davalının haksız ve yersiz istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi arz ve izah edilen nedenlerle ve resen gözetilecek hususlar neticesinde davalının istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, davalının kooperatifin üyesi olduğunu, Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, 9.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, talebini yargılama sırasında ıslah ederek 63.315 TL’ye çıkarmıştır.Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, üyelik ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği gerekçesi ile ileri sürülen def’inin reddine, 63.315 TL’nin yıllık %18 aylık 1,5 faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yolunu baş vurulmuştur.Bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği, genel kurul kararlarının iptal edilmediği anlaşılmaktadır.Kooperatif üyeleri ile kooperatif arasındaki üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı veya üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Davacı kooperatif üyesi olduğunu beyan etmiş davalı tarafça aksi iddia edilmemiştir. Davacının kooperatif üyesi olduğunu kabulü halinde dava konusu taleple ilgili üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/871 Esas 2021/1256 Karar)Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramayacağı gibi kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Davacı inşaatların devamı amacıyla aidat talep etmiş olup yukarıda değinilen Yargıtay kararları doğrultusunda talep edilen alacak için üyelik devam ettiği müddetçe zaman aşımı işlemeyecektir.6098 sayılı TBK ‘nun 100. Maddesinde: Borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğu 101. Maddesinde: Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı 102. Maddesinde: Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılacağı, Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, Takip yapılmamış ise ödemenin, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, Birden çok borcun vadesinin aynı zamanda gelmesi halinde , mahsupun orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı 104. Maddesinde: dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmesi halinde, önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.Ancak davacı dava dilekçesinde Ocak 2003 ile Mayıs 2022 tarihleri arasında birikmiş aidat borcu bulunduğunu iddia etmiş olup dosyada bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde: davalı kooperatifçe çıkarılan 28.02.2011 tarihli maliyet raporunda üyenin bu 28.02.2011 tarihine kadar 43.970 TL Ödeme yaptığı toplam borcunun 72.522,50 TL olduğunun belirtildiği davalı tarafça kooperatife toplam 118.195 TL ödendiğinin tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı kooperatif 28.02.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı kooperatif 28.02.2011 Tarihi itibariyle alacak borç durumunu hesaplayıp davalıya bildirdiği davalınında davacı kooperatife bu doğrultuda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 28.02.2011 tarihli maliyet raporunda istenen alacaklar ve 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler dikkate alınarak davacının davalıdan alacak talep edebileceği dönemin 28.02.2011 -31.05.2022 tarihleri arasındaki dönem olabileceği anlaşılmaktadır.Mahkemece aldırılan raporda bu husus irdelenmeden hazırlanmış olup raporun bu haliyle eksik olup hükme esas alınması mümkün değildir.
O halde mahkemece dosyanın tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile 28.02.2011 – 31.05.2022 tarihleri arasında davalının ödemesi gereken aidat miktarı bulunarak davalının bu tarihler arası yaptığı ödemelerin ödeme tarihi, ödemeye ilişkin makbuz ve belgelerdeki açıklamalar, 6098 sayılı TBK 100-104 maddesindeki düzenlemeler birlikte dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/04/2023 tarih ve 2022/475 E – 2023/367 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.27/09/2023