Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1362 E. 2023/1440 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1362
KARAR NO: 2023/1440
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2023
ESAS NO: 2022/1187
KARAR NO: 2023/196
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 20/09/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/03/2023 tarih ve 2022/1187 E – 2023/196 K kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davalı kooperatife kesin maliyet bedelini ödemesi neticesinde kendisine isabet eden … ili … ilçesi, … Mahallesi … ada … parsel … kat … numaralı dairenin isabet ettiğini, davalı kooperatif tarafından ise kesin maliyet bedelinin güncellenerek yeniden ortaklara gönderileceği ve müvekkiline de bunun ödemesi gerektiğini belirterek yeniden kesin maliyet talebinde bulunulduğunu, davalı kooperatifin etaplar halinde konutları yapıp kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ ettiğini, ve kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devrinin yapılmış olduğunu, bu sebeple yasa kapsamında müvekkilin davalı kooperatife 1163 sayılı yasa geçici 11.madde kapsamında kesin maliyet ve aidat alacağından kaynaklı borcunun bulunmadığının tespitini talep etmenin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile müvekkili kooperatife 1163 sayılı yasa geçici 11.madde kapsamında kesin maliyet ve aidat alacağından kaynaklı borcunun bulunmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kayseri iline özgü düzenlenmiş kanun hükmünün hukuka aykırı olduğunu, mahkemece somut norm denetiminin itiraz yolunun uygulanması gerektiğini. dava konusu kanun maddesinin yalnızca kayseri ilinde bulunan kooperatifleri kapsayacak şekilde çıkarıldığını, yani aynı durum ve şartlarda bulunan başka şehirdeki kooperatif üyesi maliyetlerden sorumlu iken yalnızca kayseri ilinde bulunan kooperatif üyesinin yönetim gideri dışındaki başkaca maliyetten sorumlu tutulayamacağını, işbu kanun anayasanın 10. maddesinde belirtilen “yasa önünde eşitlik ilkesi” ne açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müflis kooperatifin, etaplar halinde yapılmamış olduğunu, ilgili kanun maddesinin sınırlı sorumlu esen … kooperatifi hakkında uygulanamayacağını, Kayseri iline özgü çıkarılmış olan bu kanunda açıkça hangi koşullar altında uygulanabilir olduğu belirtildiğini, öncelikle inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi şartı bulunmadığını,kooperatiflerin ana sözleşmesinin kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasındaki özel hukuk sözleşmesi olduğunu, kayseri iline özel çıkarılan geçici kanunun mağduriyetlerin giderilmesi adına çıkarıldığı belirtilse de asıl mağdurun kooperatif üyelerinin halen taşınmaz tapularını alamamış olan ortakları olduğunu, müflis kooperatifte maddi imkanların kısıtlığı sebebiyle yaklaşık 40 üyenin parasını ödediği halde tapusunu alamadığını, 30 kadar üyenin de taşınmazı inşa edilemeden iflas söz konusu olduğunu, yarım kalan inşaatların yapılamadığını, kooperatifin iflasına sebep olduğunu, açıklanan sebepler ile re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırılık teşkil eden işbu davanın reddini,kötü niyet tazminatı talebinin reddini,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… Sonuç olarak; Geçici 11. Maddenin iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığı görüşüne itibar edilmesi halinde, Geçici 11. madde uyarınca açılan davanın, iptal kararı nedeniyle konusuz kaldığına ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek; yargılama giderleri konusunda da davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre bir dağılım yapılması gerekecektir. Yapılan yargılama, sunulan delil ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının dava şartları bakımından noksansız olduğu, davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre davanın yasal dayanağı olduğu, yukarıda yapılan genel açıklamalar ve emsal nitelikte kararlar gereğince davanın konusuz kaldığı ve konusuz kalan dava hakkında esasa dair bir karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri bakımından yapılan değerlendirmede; esas hakkında bir karar verilmeyen hallerde, tarafların, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerektiği fikri mahkememizce de benimsenmiş olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce ve iptal edilen yasal düzenleme dayanak gösterilerek eldeki davanın açıldığı ve fakat anılan yasal düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafın, Geçici 11. maddenin 2. fıkrası kapsamında menfi tespit davası açabilmesi için, hakkında başlatılmış olan icra takibinin durması üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açmış olması, bu davayı kazanmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, yahut hüküm kesinleşmemiş olsa dahi verilen mahkeme hükmü ile birlikte icra takibinin kesinleşmesi halinde, borçlu olmadığının tespitine ilişkin, yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde açılacak bir dava olması gerektiği, oysa ki davacının davasının anılan yasal düzenlemede belirtilen şeklî koşulları taşımadığı anlaşılmaktadır. Esasen anılan yasal düzenlemenin şeklî koşulları sağlayan kooperatif üyesi davacılara davada haklılık sağlayacağı kuşkusuzdur. Zira, yasal düzenlemede bizatihi kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için menfi tespit davası açma hakkı tanınmaktadır. Oysa ki davacı, iptal edilen 1163 sayılı Koop. Kanunu’nun Geçici 11. maddesindeki bir kısım hukukî işlemlerin hükümsüz olduğunu öngören 1. fıkradaki emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün (ve bu kapsamda borçsuzluğunun) tespiti için bu davayı açmış bulunmaktadır. Dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukukî menfaati bulunan davacın, yasal düzenlemede aranan dava açmaya ilişkin şekli şartları taşımadığından davanın esası yönünden haklı olmadığından bahsedilemez. Kanun koyucu 2. fıkradaki düzenlemede ile kesinleşen ilâmlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için bir formül geliştirerek, bu durumda olan Kayseri ilindeki … kooperatifi üyelerine menfi tespit davası açarak ve davayı açtığına dair belgeyi icra dairesine sunarak icra takiplerini durdurma imkânı getirmektedir. Bununla beraber Kayseri ilindeki bir … kooperatifi, yönetim giderleri dışında her ne ad altında olursa olsun üyelerini borçlandırıcı bir işlem yaptıklarında (yetkili organlarında bu konuda karar aldıklarında), henüz icra takibi başlatmamış dahi olsalar, üyelerin hukukî durumunu değiştirecek bu işlemlere karşı üyenin, mevcut hukukî durumunun korunması maksadıyla mahkemeye başvuruda bulunmasını haklı saymak gerekir. Aksi taktirde Geçici 11. maddedeki düzenlemenin yalnız kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için ihdas edildiği gibi dar bir anlam ortaya çıkacak, hükümsüzlüğe ilişkin ilk fıkra hükmü, ikinci fıkra hükmüne bağlı olmak kaydıyla bir anlam taşıyacaktır. Oysa ki yasanın lafzından yahut maddenin gerekçesinden böylesine dar bir anlam çıkarılamaz. Sonuç olarak; davacıya konutun tapuda devrinin yapılmasından sonraki dönemler için davalı … kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere borçlandırmalar yapıldığı, her ne kadar davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatılmamış, dava açılmamış, dava, davalı … kooperatifi lehine sonuçlanmamış olsa dahi; Geçici 11. madde çerçevesinde hukuksal korunma talep eden davacının, yasal süresi içerisinde bu davayı maddenin birinci fıkrasında ifade edilen emredici hükme dayalı olarak hükümsüzlüğün ve borçsuzluğun tespiti (menfi tespit) için açtığı ve fakat dava devam ederken davaya dayanak teşkil eden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davanın bu suretle konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla iptal edilen yasal düzenleme gereğince hukuksal koruma talep eden davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmiş, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücreti taktir olunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ve davalı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Müvekkil lehine açmış olduğumuz menfi tespit davamızda yerel mahkeme Kooperatifler yasası’na eklenen geçici 11. Maddenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğini bu sebeple de karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, öncelikle müvekkilin davalı kooperatife borçlu olmadığına dair genel hükümler kapsamında talep hakkı bulunmakta olup bu kapsamda inceleme yapılması gerektiğini, Zira 04.06.1958 gün 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HMK. madde 33). Anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne dair hukuki nitelendirmeyi de yine hakim yapacak ve görevli olup olmadığını da taraflar ileri sürmese dahi gözetmesi gerekeceğini, müvekkilinin de davalı kooperatife karşı bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve tapusunu aldığını tapusunu aldığı tarihten itibaren de genel kurullara davet edilmediğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 4. maddesinde üyeliğin kazanılması ve kaybedilmesi ile ilgili hükümlerin ana sözleşmede yer alması mecburi hükümler arasında olduğunu, Ana sözleşme; kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasında özel hukuk sözleşmesidir. Anasözleşmeye Kooperatifler Kanununa aykırı olmamak koşuluyla sözleşme serbestisi çerçevesinde istenen hükümler konabilir. Davalı kooperatif de ana sözlemeye 61. Maddesi değişikli ile özel olarak çıkma nedeni düzenlemiştir. Müvekkil de tapusunu alırken kesin maliyet dahil değişen ana sözleşme gereği tüm parasal kooperatif anasözleşmesinin 61. maddesinde genel olarak çıkma nedenleri yanında “özel çıkma” nedeni kabul edilmiştir. Bu hüküm, genel kurul kararı ile anasözleşmeden çıkarılmadığı veya iptal edilmediği sürece kooperatifi ve tüm üyeleri bağlayıcı niteliktedir. Kooperatifçilikte eşitlik ilkesi, eşit statüde olan ortakların aynı hakka sahip olması ve aynı borçlardan sorumlu tutulmalarını gerektirir. Eşitlik ilkesini düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki, “kooperatif ortakları, bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler.” Hükmüne göre, örneğin … kooperatiflerinde; peşin bedelli üyeler kendi aralarında, normal statüde üyeler ise normal statüde olan üyeler arasında karşılaştırma yapılarak; her üyenin kendi statüsü içerisindeki emsal üyelere göre eşitligi gözetilir.. Kooperatifler hukukunda çoğunlukla nispi eşitlik ilkesi geçerli olduğunu, Somut olayda müvekkilinin kura neticesinde kendisine isabet eden konuta ilişkin çıkarılan kesin maliyet bedelinin ödemiş ve 61/e maddesi gereğince kesin maliyeti ödeyerek tapusunu aldığına ve istifasının kabulü ile ortalıktan çıkarıldığına dair 22.09.2010 tarihli yönetim kurulu kararı bulunmakta olup dilekçemiz ekinde de yeniden sunuyoruz .Bu durumda özel çıkma nedeni olarak düzenlenen ana sözleşme 61/e bendinin nispi eşitlik kuralı gereği geçerli olması nedeniyle müvekkilden yeniden ortaklıktan kaynaklı talepte bulunulamayacağı açık olduğunu izah edilen nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, izah edilen nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1187 E. 2023/196 k. Sayılı ilamının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle ; Yerel mahkemenin 2022/1187 Esas 2023/196 karar sayılı ilamının usul ve yasaya aykırı olduğunu Tüm iddia, talep ve dava açılış tarihine karşı zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının olduğunu, davaya dayanak olan kanun hükmü, davadaki hukuki sebebi oluşturduğunu, davanın dayanağı olan kanun hükmünün anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesi halinde, dava en başından itibaren esastan temelsiz hale geldiğini, davanın konusu varlığını koruduğunu , hukuki sebebin ortadan kalktığını, işbu davada olduğu gibi artık kanuni bir dayanağı bulunmayan davanın esastan reddedilmesi gerektiğini esastan red gereğince yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması gerektiğini , davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine , lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiğinin açık olduğunu, her halükarda, müflis kooperatif etaplar halinde yapılmadığından ilgili kanun maddesi uygulama alanı bulamayacağından, kabul manasına gelmemekle birlikte, şayet karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilecekse de hmk 331 maddesi gereğince haklılık durumu göz edilerek , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilerek lehlerine vekalet ücreti verilmesine karar verilmesi gerektiğini arz ve izah ettiğimiz sebepler ile re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak; ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi neticesinde yeniden yargılama yapılarak ; davacı vekili lehine hükmedilen haksız vekalet ücretinin kaldırılmasına, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacının istinaf talebinin incelenmesinde ;
Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özellikleri, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davanın dayanağı olan kanun hükmünün (1163 sy geçici 11. maddesi) davadan sonra ve yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesince 16/02/2023 tarih,2022/126 esas-2023/29 karar sayılı iptal kararıyla iptali nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara yasal sebep ve gerekçelere binaen davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır..Davalının istinaf talebinin incelenmesinde
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının menfi tespit davasının dayanağı olan kanun hükmünün işbu davanın açılmasından sonra ve yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesince iptali nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen davalının sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir ancak, işbu davanın dayanağı olarak gösterilen 1163 sy geçici 11. Maddesinin Anayasa mahkemesince iptali nedeniyle işbu davada tarafların haklılık durumu tespit edilemediğinden HMK 331/1 maddesi de nazara alınarak davalı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçeyle davalı istinafı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından bu yönden düzeltilerek yeniden hüküm kurularak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/03/2023 tarih ve 2022/1187 E – 2023/196 K sayılı nihai kararına karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
3-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/03/2023 tarih ve 2022/1187 E – 2023/196 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
4-“1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından, davacının dava başında peşin olarak yatırdığı 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 99,07-TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı ve davalı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,”
5-Alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davacı tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 98,85 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 179,90TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
8-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan 492,00TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/09/2023